bu 18 harfin yanyana gelişinden nefret eder olduğum terim. canını yediğim hareketlenme, ateşlenme. ben bıktım seni öğrenmekten, sen bıkmadın ateşlenmekten diyeceğim kıpraşım. "Lanet olsun varlığına" diyemeyeceğim, çünkü varlığıyla var olduğum durum.
git denildiğinde ne dendiğini anlayamayan erkektir. onurunu, gururunu, saygısını, sevgisini, sevdiğinin hayatını,huzurunu hiçe sayıp afedersiniz sülük gibi yapışan erkektir. bayanlarda daha sık görmüşlüğüm vardır ama erkeklerde şiddeeti çok daha fazladır. kimselere yakıştıramayacağım bir durumdur.
kapıdan kovarsın bacadan girer, küfredersin teşekkür eder, yüzüne tükürürsün yarabbi şükür der. onu istemediğini söylersin "ben sana naptım, niye istemiyosun beni" der. önce kapının önüne oturup böğüre böğüre ağlar, yalvarır. sonra guzel tepki görmediği bir anda sinirlenir üstüne yürür, tehdit eder, bıçak çeker. sonra da "beni niye sevmiyosun" der.
bu tür erkekler/kadınlar bırakın sevmeyi, nefret edilesidir. var olduğuna lanet okunacak hale gelmiştir. hiç istememekle birlikte bu olayın sonu polise gitmelidir, gidecektir. bu süreçten sonra da başka korkular, stresler başlayacaktır..
kendilerini kabul ettirebilmek için biraz daha öne atılmaları gerektiğini düşündüğüm sözlük yazarlarıdır. ayrıca her homofobik erkeğin içinde, eşcinselliğin olduğunu da düşünmekteyim efendim. "ibne" kelimesini kullanınca, eşcinselleri küçültmüş ya da kendi erkekliğini yüceltmiş olduğunu düşünenleri de ayrıca kınıyorum.. eşcinsel arkadaşlar; destekçinizim..
ya yabancı kadınla çok yatmış ya da çok porno filmi diyarında dolaşmış erkeğin söyleyebileceği bir şeydir. yukarıdaki yorumları tekrarlamaya gerek yok, harfiyet katılıyorum. bu ülkede namusu kirletmek bu kadar kolayken, bahsedildiği üzere yatakta iyiyken kadını karalayabiliyorsanız, aynı zamanda yatakta iyi bir kadını armanın mantığı nedir. yatakta iyi olan kadınlardan tekmeyi yediğinizde en has kadın türk kadınıdır demeyi de hiç ihmal etmiyosunuz. o zaman gidiniz yabancı kadınlarla takılınız..geleneksel toplumda kadının yataktaki rolü bu kadar belirginken; o kadını, o korkulardan, o çekingnlikten kurtaracak olan da erkeğidir. yeterki yaklaşmasını biliniz. kadınlığını ortaya çıkarınız.. bu konularda tek taraflı suçlamalara yer yoktur..
"kendimi intihar edeceğim" cümlesi gibi karmaşık, anlaşılmaz ve işin içinden çıkılamaz cümle yapısıdır. olmaz arkadaş. böyle bir cümleden sonra annenin söylediği hiç te anormal karşılanmamalıdır. cumle içeriğinden çok, cümle yapısı yüzünden öldürülür bu adam. felaket.
günümüzde google sayesinde sorun olmamaktadır. yeterki hoşunuza giden bu şarkının sözlerini azıcık bilin. öylesi tam bi felaket oluyor. işin yoksa sabaha kadar mırım mırım müziğini mırıldan.
kısırdöngünün en güzel örneklendirilebileceği rahatsızlıklardandır. önemli olan, rahatsızlık boyutuna ulaşmadan tedaviye başvurmaktır. yoksa bu fobi, kişiyi sosyal ortamlardan uzaklaştırır. uzaklaşan insanın korkusu büyür, büyüyen korkuyla beraber korkunun üzerine gidebilme cesareti azalır ve daha büyük korkuyla kişiye geri döner... önemli nokta; kişide, korkusunun üzerine gidebilme ve olası sonuçlarla başa çıkabilme cesareti bulmasıdır. tedavisi mümkündür. psikoloğa danışılması tavsiye edilir.
itiraf ediyorum; sözlüğe yazmayı bıraktığım zamanlar, sözlük çok sıkıcı geliyo ve çok gereksiz görüyorum. yazmaya başlayınca da; yazdıkça da yazasım geliyo azizim.. bu ne dengesizliktir..
üniversitemizi güzel ve eğlenceli kılan yaşam alanımızdır. insan görükle'de nasıl sıkılır efendim. artık her şey mevcut bu mahalde. geliniz görünüz. Türkiye'de tektir.
ödevler, sunumlar, raporlar ve her hafta muhakkak bir sınav etkinliği ile boğulmak üzere olan öğrencinin ulaşmayı hayal bile edemeyeceği bir dönemdir. geride kaldı onlar beyler, dağılın :(
yalnızlık; tek sesin içinizdeki ses olduğunu ve onu daha iyi anlayabildiğinizi anlayabilmek, kendi kendine konuşmaya başladğınızı farketmek ve kendinizden uzaklaştığınızı görebilmektir. yalnızım, o zaman hala yaşıyorum :P iki cümle oldu be!
taksiye binmeye çalışan iki gerizekalının tanıtımını yaptığı reklamdır. o ikilinin ölmesini istiyorum. hatta taksi patlasın ne bileyim, kaza yapsın, o muhtesem ikili son nefeslerini 118 80 le verseler. allahım al onları yanına...
adını ilk duyduğumda,yazan herkesin uludağ üniversitesinde ya da bursalı olduğunu bana düşündürten sözlük. öyle değilse neden adı uludağ sözlük? ha bu soruya "inci sözlükteki herkes inci mi?" gibi karşı bir soru gelebilir ama olsun. maksat muhabbet.
çok uygun zamanlarda çok uygun soruları sorarak konuyu kendi istediği şekilde yönlendirmek mesleğinde ustalaşmış kişilerdir. henüz ülkemizde neler yapabilecekleri konusunda bilgi sahibi insan sayısı azdır. o yüzden "ne gidecem psikoloğa çiçek böcek diyecek sevgi yumağı ol diyecek git sana bi seyahat lazım diyecek" gibi muhabbetleri sık sık duyarız konusu açıldığında.
yahu 4 yıl okul okunuyor, ardından yapsan olur yapmasan olur bir master ve mühendissin. o mühendis ev dikiyo içinde yaşıyosun. doktor okuyor 6 yıl sonra hadi onun daha zor bir kaç aşaması daha derken vücudunu teslim ediyosun ameliyat etsin de iyileştirsin diye. e peki bu psikolog denen adamlar yıllarca ne okuyo lan?! ne çalışıyo master yapıyo tezler yazıyolar ?! ne çiçeği, ne böceği !?! adamlar onca yıl boyunca "sevgi olsun kardeşlik olsun çünkü böyle olursa mutlu oluruz" üzerine mi çalışıyorlar ?
hayır kardeşim hayır. senin o tıkır tıkır işleyen vücudunun ve beyninin tepkilerini öğreniyorlar. ve bu tepkilerin senin his zannettiğin, duygu zannettiğin şeyleri nasıl yarattığını irdeliyorlar. düşünce sistemini, olayları tanıma sistemini, hafızanı, organizasyonunu, egonu, inançlarını öğreniyorlar. nasıl bir doktor mühendis öğreniyorsa onlar da aynen öyle öğreniyorlar. işte böyle bakınca olaya herkesin kendi ortamında psikolog kesilmesi de hesap makinasını poposuyla da kullanabilen bakkalın "mühendis de naapıyo ki la, hesapsa hesap al işte" demesine benziyor.
peki ya uygulama kısmı ? eee asıl orası güzel olanı zaten. nasıl ki bir mühendis bir zaman sonra 4 işlem yapar gibi integral hesabı, sonlu eleman analizi vs. yapıyor ve bunu otomatiğe bağlıyorsa psikolog için de aynı durum geçerli. senin söylediğin laflardan bırak seni anlamayı sana vereceği cevaba vereceğin tepkileri bile otomatiğe bağlamış oluyor. o yüzden başta yaptığım tanıma geri döneyim. öyle güzel yerlerde öyle güzel sorular soruyor ki düşüncelerini senin yönlendirmeni ve sana gerekli olan cevaplara kendinin ulaşmanı sağlıyor. çünkü biliyor ki ancak kendin ulaşırsan o sonuçlara çok iyi hazmedip hayatında uygulamaya koyabilirsin.