bir dert bitmeden diğerinin başlaması, kaygının üstüne gelen yeni kaygı, her şart ve koşulda ayakta durmamızın istenmesi, şu gitmeye özendiğimiz ülkelerde yaşasak gerçekleştirebileceğimiz normal hayallerimizi asla gerçekleştirememek; kısaca umudun tükenmesi.
bir zamanlar “ülkemden başka bir yerde yaşayamam” düşüncesinde olanların kırık ve korku dolu kalpleriyle oluşturdukları güruhtur. eskiden bu eylemi gerçekleştirecek koşulları varken “cinim ivim” duygusallığından dolayı fırsatı teptiği için arada kafasını tepme isteği gelir. artık o “cinim ivim” içinde bile kaygıları ve korkuları dinmemektedir…
o soğanı sen kavurmuyorsan hiçbir cazibesi olmayan kokudur, sen kavuruyorsan zaten fazla kokudan burnun uyuşup bir süre sonra bir şey algılayamıyorsun.
gidesi varsa bırakın, salın. taktikler geliştirerek bir insana sahip olacağınızı düşünürken bunu karşı tarafın anlamadığını mı sanıyorsunuz? belki de bunu anladığı için gidesi vardır, bir de böyle düşünün.
böyle kaotik bir dönemde yarın sabah beni uykumu almış, verimli ve konsantre bir şekilde işbaşında bekleyen bir patronun olması... acaba üstünüze hapşırırım diye tehdit mi etsem?