bence en kısa sürede oluşturulması, resmi evraklarını tamamlayıp hizmete geçmesi gereken kulüptür..
en basit hesapla uludağ sözlük'ten soğuma nedenleri başlığı altında yazılmış tam 3846 tane entry var..yani sözlükten -bunlardan ikişer tanesinin aslında aynı şeyi söylediğini ama aramaya üşenmiş tembel yazarlardan oluştuğumuz için es geçildiğini varsayarak diyorum- 1923 nedenden ötürü soğumuşuz..
bu nedenlerin 1/3'ünü aynı yazarlar girmiş olsa, 1282 tane sözlükten soğumuş yazar eder..bunların yarısı ortalığı ayağa kaldırmadan sessiz sedasız gitse; 641 tane "gidiyorum ben, elveda" diye entry giren, başlık açan, mesaj atan yazar olmuş demektir..
bu 641 yazarın 1/3'ü gerçekten gitmiş olsa 427 tane veda etmiş ama bir şekilde geri dönmüş, zaten hiç gidememiş, kapıdan dönmüş, bacadan girmiş yazarımız var demektir..
427 yazarla da çok da güzel kulüp kurulup, hayvan gibi aidat toplanır, deli gibi para gömülür..
bir başlık sol frame'den bir güneş gibi doğuyor, ışığa koşan pervane gibi koşuyorum başlığa..acayip kaliteli, edebi değeri yüksek, insanın okudukça okuyasının geleceği, şuku manyağı yapacağı entry giriyorum, basıyorum ekle'ye..
tamam diyorum, şukular benim olacak, binicem üstüne vurucam kırbacı, vurucam kırbacı!
fakat o da ne, başlık yok!
sol frame'de başlık yok, gizlenmiş!
ama biliyorum; bu dış mihrakların benim popüler olmamamı engellemek için yaptıkları oyunlar ama ben bu oyunu bozarım!!
gizlemeyin artık şu başlıkları arkadaş, saklanbaç mı oynuyoruz lan?!
çorba karıştırmak olayını tarif edecekmişim gibi oldu ama anladınız sanırım..anlamayan arkadaşlar da kelime oyunlu cin esprilerle entry yazacaklardır zaten..
şimdi nedir bu olay, dizidir, filmdir hepsinde izliyoruz;
sevdicekle öpüşülüyor..böyle hararetli bir kıvama gelinmiş..ya er kişi ya da hanım kişi, ellerini koyacak yer bulamadığından, partnerin ense köküne yapışıp yukarılara doğru giderekten saçları karıştırmaya başlıyor..işte bütün kepekler dökülesiye, omurilik soğancığı dışarıdan patlatısıya kadar basınç uygulama olarak devam ediyor..
bunun nedenini bilmiyorum..dediğim gibi eli kolu koyacak yer bulamamaktan kaynaklı olabilir fakat bunu kadınların neden yaptığına ilişkin bir tezim var;
beyne kan gitsin diye yapıyorlar!
malum erkeklerde öpüşme esnasında tüm kan aşağılara akmaktadır, oluk oluk..er kişi beyin kanaması geçirmesin, inme inmesin diye yapılan acil yardım tipi bir şeydir bu!
bulabildiğim en mantıklı sebep bu..biz niçin yapıyoruz bilmiyorum..bir de saçları kavrayıp kafayı geriye doğru koparmak istercesine çekme hareketi var erkeklerin, bak onun da nedenini bilmiyorum..
trt zamanlarında türkçe sözlük hafif müzik vardı..bayılırdım ben bu türe..hafif müzik, yani oradan buradan biraz müzik var işte..yoğun kıvamlı notalar, ağır melodiler yok..amatör olarak müzikle ilgilenir gibi..böyle tiril tiril bir tarz gibi..mesela türkçe sözlü hafif müziği kışın dinlemek sağlıksız gibi gelirdi bana..üşütürsün falan gibi..yaz mevsimine özgü bir müzik türü gibi..bir de şey gibi düşünürdüm ben, aslında bunu yapmaya başlarken tiyatro tiradı, film senaryosu, yazar denemeleri gibi başlanmış da sonradan yalın kalıp sıkıcı olmasın, insanlara çeşit sunulsun diye hafif de müzik eklenmiş aslında bunlara..
hafif solcu olmak da böyle bir şey sanırım..eser miktarda solculuk barındırmak, her an satabilecek kadar hür, eylem adamı gibi görünecek kadar esir olmak, ne emmeye ne gömmeye gelmek, davayı anında satabilecek kaypaklığa sahip olmak ve ileride bunun için suçlama kabul etmemek, zaten hafif bir etkisi altında kalmış olduğundan bırakmanın kolay olduğundan dem vurmak gibi..
sanıyordum ama değilmiş..hafif solcu olmak, bildiğin hafif olmakmış ya la..sonra düşününce bana da mantıklı geldi..solcunun şişkosu olur mu arkadaş? sen deniz gezmiş'i obez düşünebiliyor musun? hüseyin inan'ı sürekli elinde yarım ekmekle? yusuf aslan'ın koca göbekli biri olması gerçeği karşısında irkilmez miydin?
solcu dediğin hafif olur arkadaş..paylaşımı bilir, dava arkadaşı açken tok yatmaz, halkı için mücadele eder..bu yüzden aç kalır, hafif olur..zaten şişman olanlar doğal seleksiyon ile eleniyorlar, eylemde koşacak, biber gazından kaçacak, ara sokaklarda manevra yapacak, koşarak panzer takip edecek adam lazım, şişman olsa bunları yapabilir mi?
gözlükle gireni var, makyajla gireni var, türbanla gireni var, cep telefonu ile giren var da bu şortlu kızların canı yok mu?!
onlar da üçüncü kişilere hiçbir şey ifade etmeyen ama hepimiz tarafından müthiş bir ilgiyle karşılanıp ne kadar boş insanlar olduğumuzu ispatlarcasına entry'lere bezeyeceğimiz bu başlığı hak etmiyorlar mı? onlar da burada olmayı hak etmiyorlar mı sorarım size?!
şimdi dostlarım hepiniz, haklarında şu zamana kadar tek laf edilmemiş, anket başlıklara meze olmamış denize şortla giren kızların dramını düşünün ve bu utançla daha fazla yaşamamak için anketleyin!
efenim edebiyat dünyasına yeni bir soluk, yeni bir bakış açısı, yeni bir yaklaşım tarzı, yeni bir pencere açmaya gelmiş pimapenciler bunlar!
vay efendim beş hececiler, bilmem kaç tane kelimeciler, üçbeş kendini bilmez noktalama işaretciler falan derken yapılması elzem olan bu rezilciler akımının edebiyat dünyamızı bambaşka yerlere sürükleyeceğine inanıyor ve ilk eserimi sizlerle paylaşıyorum;
kapıldım bilmem kaç watt elektrik gibi aşkına
duyunca apışıp kalmış gibi dönersin şaşkına..
aşkımın ederi yoktur etiket koyamazsın..
aslında beni tanısan sevmeye kıyamazsın..
gözünün yağını yiyeyim gel sen de sev beni..
böğrüne gömem kafamı içime çekem seni..
sen bu satırları okurken ben sana değdiriyor olacağım..
tepki vermezsen eğer inan anında kayacağım..
yahu öncelikle bu nick altı tabirini sevmiyorum onu belirteyim, ne bu böyle peynir altı suyu gibi, koltuk altı gibi acayip yani. fakat neylersin başka bir tabir şansımız yok, idare edeceğiz artık.
peki nedir bu etki?
şimdi nick altı entry sayısı coşmuş yazarlarımıza bakıyoruz, yazılanlar genelde şu minvalde;
- troll bu ya!
- trolllük yapmaya çalışıyor, ses etmeyin!
- saçma bir troll daha.
- troll olmuşsun ama adam olamamışsın.
- yazılarına hayran olduğum insan, bence bu tip farklı renklere ihtiyacımız var. (böyle bir iki numune oluyor her troll başlığında.)
- dikkat çekmeye çalışan bir troll.
aha işte en önemlisi bu son entry: dikkat çekmeye çalışıyor! evet arkadaş dikkat çekmeye çalışıyor ve sen de mal bulmuş mağribi gibi adamın nick altına koştukça adam da amacına ulaşmış oluyor. nick altı entry sayısı eser miktarda olan troll arkadaşa daha denk gelmedim bunca yıllık sözlük hayatımda.
eh bu durumda ne oluyor peki? herkes troll oluyor. neden? nick altı entrysi çok, herkes tanıyor biliyor. ego okşanıyor, tatmin olma tavan yapıyor. hayır bir insan nick altı entry sayısı ile nasıl bir tatmin sağlar, bundan ne fayda elde eder bilmiyorum ama böyle bir realite var.
demek ki neymiş, ne kadar çok troll isen o kadar çok nick altı entry olurmuş.
gerçekten iyi yazan ve bu sebeple övgü dolu entrylere sahip olmuş insanlar yok mu, var tabii ama bir elin parmağını geçmez sanıyorum.