yıllardır kendilerinden alışveriş yaparım. odatv hasebiyle bir yakınlık hissederim. genellikle yaptığım siparişlerin bir aciliyeti olmadığı için gün saymam, kargo beklemem. fakat şu karantina döneminde stok sorunu olmayan bir siparişi 10 günde gönderemiyorsan gerçekten ayıp. 1 günlük kargo mesafesindeki bir merkeze üstelik.
türk dizilerinden etkilenen ya da türk dizilerini etkileyen kızdır. kısacası ölmez hikayedir. sömüren-sömürülen ilişkisinin en çıkmaz ve bir o kadar da kaçınılmaz münasebetidir.
tripli adam. insan ilişkileri belli ki zayıf. medyaya olduğu gibi futbolculara da sürekli özlü söz söyleyip laf sokma peşindedir muhtemelen. bu yüzden de takım olgusunu bir türlü yakalayamıyoruz. teknik, taktik bilgisi zaten zayıf ama en azından hücum futbolu riskleri alırdı önceden. artık onlar da yok. belki konyaspor'da falan iş yapar ama bu saatten sonra trabzon da dahil önemli takımlarda başarı yakalayamaz.
yanlış önermedir. adalet zorunludur. din ise göreceli, kişiye bağlıdır. dinlere inanmayan insanlara saygı, adalete inanmayan ve bunu uygulamayan devlete saygı olarak tezahür edebilir.
arkasında durulması için hangi nesnel sebepler var merak içerisindeyim? 2 sene şampiyonluk mu? yahu sırf bu yüzden artık işini yapmayan, ısrarla yanlışı tercih eden birinin arkasında neden durayım?
4 senedir bu takımın başında. kadroya 1 tane genç futbolcu yerleştirememiş, bunu denemeyi bile düşünmemiş adamın "kadrosu yaşlı, yönetim oyuncu almadı" diye mi arkasında duralım?
bu kadar saf, bu kadar aptal olmayı kimse beşiktaş'ın gerçek taraftarından beklemesin lütfen.
rakipler bu kadar kötüyse, bu onların sorunu. sırf onlar da kötü diye kötüye sahip çıkmak durumunda kalmayı kimse bu taraftara akıl olarak vermesin.
beşiktaş feda ve feza dönemlerini geçip facia dönemine gelmiştir. bunda hoca ve yönetimin akıl almaz tercihleri etkilidir. değişmeleri gerekir.
şahsen bu yönetimin ve hocanın bu takıma vereceği en ufak bir faydanın kalmadığı düşüncesindeyim. zaten zaman da bundan başkasını göstermeyecektir.
bugün hocacı olanlar yarın adama küfür edecek. izleyin.
takıntıları ve psikolojisi beşiktaş'a ciddi zarar veriyor.
teknik taktik anlamda günden güne geriliyor. belli ki aklı selim bu işe vermiyor kendini. sezon sonu başarısız olması kaçınılmaz, umarım devam etmez Beşiktaş.
futbolun matematiğini, istatistiğini, taktik, disiplin gibi hususlarını anlayamayan ergen taraftar grubunun ilahıdır. yoksa akıl mantık işi değil bu adamın bu oyundan büyük paralar kazanması.
bakın kötü hoca, kötü taktisyen, kötü baba, kötü koca falan demiyorum. kötü insan diyorum. adamın içi kötülükten ibaret. naiflik, vicdan, insanlık gibi değerlerden epey uzak.
bir beşiktaşlı olarak bunları söylüyorum. büyük takıntıları ve ruhsal sıkıntıları var. egoları, kibri ve üsttenciliği beşiktaş'a o kadar zarar veriyor ki. ilerde anlaşılacak türden.
umarım büyük beşiktaş camiası bu kötü insandan bir an evvel kurtulur.
daha dün yaptığı bir kötülüğü not düşeyim:
halihazırda bu adamın quaresma takıntısı var, bilmeyen yoktur. her maç %60 top kaybı ile oynayan, takım oyununa ve akıcılığına katkısı sıfır, tek bildiği bütün duran topları kullanıp maç boyu da 30 tane falan orta keserek 1-2 asist yakalamak olan iğrenç bir oyuncu. kötü de oynasa, takımı da satsa, kırmızı da görse her maç ilk 11'e banko yazılır ve kolay kolay da oyundan çıkmaz.
bir de lens var, sezona iyi başlayan, daha genç, dinamik, fit bir oyuncu. aynı mevkinin oyuncusu bunlar.
peki büyü usta, adalet timsali, filozof şenol hoca naptı? lens'i oynatmak için 36 yaşındaki quaresma'yı değil takımın en büyük gol ve hücum silahı babel'i kesti.
ee ne var bunda demeyin. ne olduğunu söyleyeyim; lens zaten sol çizgide verimli olamayacak, oyun babel'i isteyecek ve devre arası hemen lens-babel değişikliği ile kafasındaki ideal kadroya dönüp lens'i de ilelebet pasifize etmiş olacak. ne için? quaresma'sı her maç 30-40 tane orta kesebilsin için.
işte kötülük budur. planlı bir kötülüktür hem de gelişigüzel de değildir. yazık.
başıma bir iş gelmeyecekse faydasız bir futbolcudur. en azından orta sahada. alanı değil adamı savunan, hamleli oynayan ve hamleyi kaçırdığı an kalesinde ciddi tehlikeler oluşmasına sebep olan futbolcudur. dünya futbolu -en azından ileri, modern olanı- bu tarz topçuları ön liberoda kullanmıyor artık. o yüzden medel inter'de 2 sene stoper oynadı.
sert ve ısıran oyun tarzı, ikili mücadele kazanma oranı ve tekmeye kafa sokan cesur oyunu alkış alabilir ama sadece aldığı alkışla kalır. takımı ileriye taşımaz.
alanı savunan 40 yaşındaki atiba bile orta sahada medel'den yeğdir.
son iki yılını akp hükümetine benzettiğim başkan. zamanında sattı, kaynak yarattı, sponsor ayarladı ama geldiğimiz noktada eline geçen parayı betona(33-34 yaşına gelmiş son kontrat topçuları) yatırdı. o yüzden deniz bitti. paralı muhabirlerine "quaresma çin'e 10 milyon euro, vida barcelona'ya 25 milyon euro" gibi haberler yaptırsa da maalesef "satış" işini de artık rakiplerine kaptırdı.
neticede başarısızlığa mahkum bir yola girdi ve kendisi de bunun farkında. o yüzden kulüple pek ilgilenmeyip, kendisini eleştirenlere de açıyor ağzını yumuyor gözünü.
