bi başkadır tanımadığın biriyle konuşmak. eğlenceli, hoş bi duygu verir insana..
çünkü hiç tanımadığın biri bilmez.
hiç tanımadığı biri soru sormaz, çünkü hiç bilmiyordur. ne seni ne geçmişini..
hiç tanmadığın biri eleştirmez, o günle bu günü kıyaslamaz.
seni tarafsız dinler.
işte bu yüzden bi başka olur o tanımadığın birileri. rahat konuşursun onunla. hele iyi bir dinleyiciyse bambaşkadır o birileri.
sözüm ona burdan çok iyi dert bölüştüğüm bir dostum vardı. az konuşmadık kedisiyle. bi garip nicki vardı. şimdi kapatmış hesabını. belkide sıkılmıştır benden kim bilir. tabikide sebebinin bu olmadığını biliyorum. derdimi/dertlerimi/sevinçlerimi bölüştüğün için teşekkürler dostum.
o kimmi?
o kendini biliyor xd
Yeryüzünde “Müslüman dramı” yaşanmaktadır. Hani Allah iktidarı Müslümanlara verecekti? (Nur, 55). Hani Allah iman edenleri müdafaa ederdi? (Hac, 38). Hani Müslümanlar ile mücrimleri hayatları da ölümleri de bir olmayacaktı? (Casiye, 21) Allah mı sözünden vazgeçti yoksa Müslümanlar mı Kur’an’a uymaktan vazgeçti? Allah bir zamanlar Tevrat’ı terk ettikleri için israiloğlullarını cezalandırdığı gibi, şimdi de Kur’an’ı terk eden Müslümanları cezalandırmaktadır. Müslümanlar tefsirlerini, hadis kitaplarını ve zihinlerini, israiliyyatın işgalinden kurtarmadıkları sürece israil’in işgalinden kurtulamayacaktır. Çözüm Kur’an’ı hiç kapatmadan okumak ve tevhid inancına sıkıca sarılmaktan geçer. Tevhid yok, Kur’an yok, o zaman Allah’ın yardımı da yok!
(alntı)
üstteki yazıda da bahsedildiği gibi eğer "elhamdülillah müslümanım" diyen insanların kuranda anlatıldığı gibi bir müslümanlık yaşamadıkları sürece yani "kuran müslümanlığı"nı yaşamadıkları sürece islam alemi şu anki konumlarından bir adım bile ileri gidemecektir. hatta daha kötüsü kuransız Müslümanlar dinlerine daha da sarıldıkça müslümanlıktan uzaklaşmaya doğru giderler. çünkü onların yaklaştığı cahiliyye mekkesinden, önce bir medine sonrada bir medeniyet inşa eden kuran değil, hataya meyilli insanların zanları ile oluşturulan, hadis, rivayet, mezhep gibi tam bir mezbahane çukuru olan, zan(!) merkezli külliyatlardır.
elbetteki bu külliyatların toptan atılması, yakılması doğru değildir. ancak bu külliyatları kuranî referans ile süzgeçten geçirmek en doğrusudur. çünkü kuranın bir adı da furkân yani "hak ile batılı ayırd eden" dir. neyin hak neyin batıl olduğunu biz kendi fikrimize değil kuran'a soralım. soralım ki müslümanım diyenlerin uydurulmuş, rivayet merkezli, adına islam denilen paralel dinin müslümanı mı, yoksa hakiki bir kuran müslümanı mı olduğu ortaya çıksın.
Konya gezisine 3 gün kalmıştı o gün. Kaç aydır gün sayıyordm. Tam ucuna kadar geldik, her şeyi hazırladık, nefesleri tuttuk ve birden pat! Bütün planlar bozuldu. Gezi iptal oldu. ilk defa türkiyenin iç anadolusuna girecek, oraların havasını tadacaktık. Hatırladıkça sinirlerim bozuluyor.
Ali şeriati nin dediği gibi:
''Eğer bir din yetimi korumuyor, kimsesize sahip çıkmıyor, ezilenlerin sesi ve soluğu olmuyorsa yalandır ve afyondur.''
Afyon olan din vardır işte o da bu gibilerdir ancak. Tevhid dini olan, kuranda anlatılan, allahın bizlere tanıttığı gerçek islam değil. Onun dışındaki rivayet merkezli ama adına islam denilen "uydurulmuş din(!)" de dahil bütün dinler afyondur.
Kusursuz bir denge ile yaratılmışsın. Oysaki daha dün sen bir damla suydun.
Yetmezmi?
Edit: eksileyenler bu söylediklerimle gerçeği kabullenmek istemeyen veya her şey tesadüf blablabla diyen kör ve sağır, otorite altına girmeden kafasının estiği gibi yaşamak isteyen (yani nefsine bal gibi köle olup ben özgür yaşamak istiyorum ondan dinlere inanmıyorumcular) dır!..
Tut yüreğimden ustam!
ustam!
aklım firarda.
gözbebeklerimde müebbet hüzün,
dilimde ay kesiği bir yara,
düşüm kırık dökük,
umudumun boynu bükük,
bir öksüzün omuzlarında sukut.
yüreğim sana emanet sıkı tut.
tut ki; kancık pusulara düşmesin.
bir hain kurşunu gelip deşmesin.
ustam,
ne zaman o senin bildiğin zaman,
ne sevda gördüğün masallardaki.
eskiden,
halı tezgahında dokunurdu aşklar,
nakış nakış, körpe kız ellerinde.
mendillere yazılırdı isimler,
yüreklere kazılırdı gizlice.
sevdalılar asil ve de yürekli
sevdalar, kavgalar iki kişilik.
oysa şimdi;
çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
meşru sevdalardan,
gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
günahkar gecelerden.
beni herkes sevdaya asi sanır,
oysa aşk, beni nerde görse tanır,
hasret tanır,
zulüm tanır,
ölüm tanır,
yüzüm yüzümden utanır.
yorgunum ustam;
ne katıksız somun isterim senden,
ne bir tas su,
ne taş yastıkta bir gece uykusu.
var gücünle asıl sükunetime,
çığlığım kopsun,
uzat ellerini güneşe dokun,
uyandır uykusundan,
tut yüreğimden ustam tut,
tut beni, sür güne...
Birde tuncel kurtizin sesinden de dinleyebilirsiniz bu şiiri. Gerçekten emek verilmiş bir şiir. Yüreklere hitap ediyor..
şimdi yemek molası verdik. Benlik değil bu amelelik işleri ama yapacak bişey yok artk bu haftasonu böyle.
Bide kestanenin dikenleri var allahım öyle bir şey olamaz. bi tarfına çarpınca yerinde duramıyorsun acıdan. Sonra uyuşup kayboluyor tek kalan şey o dikenlerin battığı yerlerinin onlarca küçük kızarık noktaları..
Ha bide ağaçlar da yüksek. Dalların ucuna kadar geçipte dengede durarak sırık sallamanın zorluğu. Anlatılmaz yaşanır...