genellikle büyük özgüven (patlaması demeyeceğim) hezeyanı sonucu, aslında bir nevi kendini bir şey sanmakla gelişen (hatta ne bir şeyi, her şey!) bir uğraşıdan bahsediyorum.
özellikle bu tipler erkeklere özel alanlarda (yani kız tavlama, kız meseleleri gibi) oluşmaktadır.
kendilerini her konuda (özellikle kadın) tavsiye vermeye kendini yetkin gören insanın işinin ne olsa beğenirdiniz. tahminler?
tabii ki 'hayat koçu'.
sizi bilmem ama vallahi ben bu tarz elamanların profilinde bunun yazmasını çoktan tahmin ediyordum.
youtube'da kanal açarlar "hayat okulu" diye.
25 yaşında velet çıkar böyle şöyle yapacaksın böyle yapacaksın tavsiye verir.
kendinden emin ya!
bakın beyler. burada bence şöyle yap ya da arkadaş arasında konuşulan kendi doğrunu söylemekten bahsetmiyorum.
adamlar kendine iş edinmiş.
- Ne yapıyorsun sen?
+Yaşam koçuyum.
buna özgüven denir mi emin değilim. ama bunu özgüven sanıyorlar.
ben şuraya bir girdinin altına yorum yazamıyorum. en sonunda ulan yanlışsa da yanlıştır iki fikir beyan ediyim diyorum.
adamlar "hayata dair tavsiyeler" veriyor. vay be yiğitlerim. vay be gurularım benim.
tedx konuşmasının 14:20 de yaptığı terbiyesizce hareketin nasıl oluyorda kimse tarafından konuşmaya değer görülmemiş. çok şaşırdım. bari ben yazayım dedim.
bütün konuşma boyunca asıl kendi erkeği "bu mu" diye işaret ettiği şekilde görmektedir. bunu toplumun bilmem nesine şusuna busuna bağlamaya çalışsa da ilk 14 dakika, 14. dakikanın 20. saniyesindeki "bu mu" hareketi asıl bilinç altını göstermektedir. erkeği bir penisten ibaret görmektedir.
aslında haklıdır. çünkü feminizmin dayattığı ve kadınlara elde etmesi gerektiği söylenilen bir çok şeyi elde etmiş bir kadın; aslında bu elde etmesi gerekilen tüm her şey "erkeğin elde ettiğini elde etme" den kaynaklanır bu sebeple erkeğin yaptığı her şeyi yapıyorum adledip geriye tek şey kalmıştır: "penis".
yaptığı hareket aslında penis işareti değil, küçük penislilere yapılan bir parmak işaretidir. aslında "bu mu" derken aslında küçük düşürmeyi amaçlamaktadır.
bu terbiyesizce hareketi ted nasıl hoş karşılıyor anlaması güç. e tabi artık öyle bir erkek kitlesi varki "abi tüm erkekler adına ben erkek olmaktan utanıyorum" seviyesindedirler.
tek yazacağım konu buydu ama şunu da yazmadan edemeyeceğim.
"kadın yatmayınca kezban, yatınca kaşar oluyor" söyleminde yola çıkarak "n'apsın bu kadın, nasıl var olsun" diye çarpıtmıştır. aslında ağzından "nasıl sevişecek bu kadın" demeliydi. ya da seks bir varoluş olabilir tabii dediği gibi.
tüm bu kadınların ve feminist modern kadınların en büyük özgürlüğü sevişme özgürlüğüdür. varoluş sıkıntısını yaşadığı da kendi "cesurca" söylediği gibi sekstir. bütün feministlerin ve ya bu kafaların da en büyük itirazlarıda burdadır "neden kadın yapınca kaşar erkek yapınca çapkın". fakat bu kadının daha önce paylaştıklarını gördüğünüz gibi de kadına ilk vuran da yine kadındır.
devletin zarar etmesi, kar etmemesi ve verimlilikteki sorunları nedeniyle kamuya yük olmaktadır. özelleştirilmelidir. mümkünse yabancıya satılmalıdır. bugün satsalar 10-15 trilyon dolara, kişi başı milli geliririmiz 20 kat artar.
sen tam bir gerizekalısın. bizim arka mahalledeki dayıya sorsam, bu şarkıdan sonra ne dinlemek isterim diye, senden daha doğru sonuçlar gösterir. senin gerizekalılığın yetmiyor, beni de gerizekalı yerine koyuyorsun. allah'ın belası. 'what the fox say' dinliyorum, 'sweet dreams' öneriyorsun. bir kere çamaşır yıkama videosu seyrettim de devamlı çamaşır yıkama videoları gösteriyorsun. anasayfanın ağzına sıçtın. eskiden arifin mencıstıra attığı golü ararken songül karlı videosundan çıkardık. şimdi beni bir döngünün içine almışsın gerizekalı seni. sweet dreams açıncada what the fox say'e yönlendiriyorsun. zorun ne olum senin?
yolda ıslık çalarak, dünya'dan bir haber yürürken, aniden gözünüze bir kadın çarpmaktadır! kadını fark etmek zorundasınızdır. neyse, mesafe 10-15 metre civarında olup, kadına doğru yaklaşmakta olduğunuzu fark edersiniz. demek ki, daha hızlı yürüyorsunuz ki, önünüze çıkmış. yine neyse. sonra yine zorakilikten dur şunu geçeyim de, rahat yürüsün dersiniz. hızlanmaya başlarsınız.işte o an gerilim başlar.
siz hızlanmaya başladığınızda, mesafe kapamaya başlar ve kadınında sinyal alanına girip fark edilirsiniz. işte o an gerilim bir kaç seviye üste çıkmıştır.
kadın gerilir, arkasından hızlıca yaklaşan biri vardır. üstelik doğrultusuna göre, yakınından geçecektir. tam olarak arkasına dönüp bakma şansı da yoktur, kıllandırmamak için.
erkek bunu fark eder, hızımı biraz daha artırayım, koşarsam o da olmaz korkar ama biran önce şu akımdan kurtulayım der.
mesafe 5 metrelere yaklaştığında, gerilim sürecinin verdiği tedbir alma gereksinimi ile, kadın da hızını artırma kararı alır.
erkek hızını artırdıkça, kadın da hızını artırır.
bir adım önce saniyede 50 cm kapanan mesafe artık neredeyse saniyede 25 cm lere düşmüştür.
neyse bırakayım yürüsün dersiniz, ancak takip mesafesi kısaldığından, takipçi konumuna düşersiniz. geri dönüşü yoktur bu atağın.
hızınızı daha da artırmak zorundasınızdır, bir an önce bitmelidir bu hamle. ama ne hacet, olabildiğince hızlanmanıza rağmen, hızlar denkleşir yan yana yürür konuma gelmişsinizdir neredeyse. o transit geçiş anında 1 saniyelik bir eşitlenme olur. o son an yörüngeden çıkmak isteyen araçlar gibi bir patlama gücü vermelisinizdir.
ve o son güç koşar adımla bir kez verildikten sonra, artık uzay boşluğunda rahatça seyir alabilir erkek...
varoluş amacını gerçekleştirmiş, yapması gerekeni yapmıştır. sizde oturup saçmalığa saçma deyip, saçmalığın saçma olduğunu anlatmaya çalışıyorsunuz. iyi de o zaman o bir saçmalık olmaz ki. bırakın rica ediyorum, şu yandaki saçmalıklar saçmalık amaçlarını var edebilsinler.
aynı özgüvenle vurgulamayı hep hayal ettiğim, keşke benim de olsa dediğim bir söylemdir. öyle bir değer bulamadığımdan ötürü, kendimi bu cümleyi tekrarlayarak tatmin ederim. (otuz bir çekerim evet).
-altarın oğlu - tar!kanım.
(imla hatası yapılmamıştır. vurgulama amaçlı imla eklenmiştir. kendi imlamı oluşturdum diye kızmazsınız umarım.)