Şu ana kadar ki şarkılarına nazaran söylüyorum Müziği hali tavrına bakacak olursak ileride adını çokça duyacağımızı düşündüğüm şarkıcı. Müziği Türk popuna çok uygun. https://youtu.be/BuXtDXR38Zs
gelin ve damatın içeri girerken çalan şarkılardır.
not: Cumartesi günü nikahı olan bu kardeşiniz hareketli bir nikah şarkısı bulamamaktadır. yardıma ihtiyacı vardır. yardım bulunduğu takdirde "not" kısmı silinecektir.
gerçekten merak ettiğim kafadır.
ya burası yeni ergenliğe girmiş , doğal olarak aklı sikiş sokuşta olanların yeri olmuş iyice ya da başka konu konuşamayacak kadar geri zekalıyız hepimiz.
başlıklara bakın lan bir saniye. "ereksiyonu bilen kız , vurduran kız , 250 gram"
abilerim ablalarım güzel kardeşlerim noluyoruz amına koyim.
hiçbir zaman anlayamayacağım şeydir.
ilk kim karar vermiştir cinsel organların ayıp birşey olduğuna?
evet bu aralar bu konuya takıldım. ilk insanlar çıplak bir şekilde vardı. ve bilgisizdi. bir insan -vucudu tanımamış, ayıp nedir bilmeyen, göbeğe bakmakla ele bakmanın bacağa bakmakla göte bakmanın farklı olmadığı bir dönemde- durup dururken neden eli ayağı bacağı örtmemiş de vajina , penis gibi uzuvları örtmek istemiştir?
görünmeyen şeyler insanları tahrik eder. peki ilk insanlar vajinayı penisi örtmeseydi de boyunu örtseydi boyundan mı tahrik olacaktık?
kafamda tuhaf sorular..
1997 yılına dair hatırlayabileceğimiz bilgisayar oyunlarıdır.
benim oynadığım oyunları isim olarak bilmesem de şöyle sıralayabilirim.~isimleri net hatırlamıyorum atmasyon olabilir.
~
- prens : süper mario\'nun modern daha modern hali. Birilerini kurtarma gibi bir amacı vardı sanırım. kılıç bulabilirsen oyun bayaaa kolaylaşıyordu.
-fifa 97 : Fifa serisi malumunuz. aklımda kaldığı kadarıyla extra bir aparat olmadan iki kişilik oynanabiliyordu. Bir kişi klavyeyi kullarak , diğer oyuncu ise mouse kullanarak karşılıklı maç yapabiliyorlardı. bebeto , romario ve edgar davids der susarım.
- Volfied : çocuk olduğum için ilk zamanlar değerini bilmesem de sonraları aşık olduğum oyun.
- Outlaws : kovboy görselli bir oyundu. amaç Elinde silahıyla düşmanlarını vurmak ve ilerlemek. yıl konusunda yanılıyor olabilirim
Öncelikle belirtmem gerekir ki erkeksi kısmı bedensel değil ruhsal.
Bunun tam karşılığı nedir bilmiyorum ama ben böyleyim. Kız arkadaşımın kız kız tavırları karşısında bildiğin deliriyorum. Bana çok kibar davranınca da bir tuhaf oluyorum. Lanlı lunlu konuşması daha cok hoşuma gidiyor. Pembeli don pantolon filan almasına da engel oluyorum. Derdim ne lan benim?
edit: konu köleliğe kadar ilerlemiş. Bana hukmetmesini filan pek sevmem. Iyi geceler aşkııım demesindense iyi geceler hacı demesini tercih edenlerdenim.
Bir erkeğin yaşayabileceği en büyük rezilliktir.
Hayatta en büyük korkularımdan biridir kendi düğünümde haydarın kalkması. Gündelik hayatta kot pantolon giyerek aşılacak bu sorun damatlık giydiğinde iyice ortaya çıkacaktır. Yüzlerce kişiyle fotoğraf çektirmek, bu fotoğrafların herkese gösterileceği göz önüne alınırsa durum daha da kötüleşiyor.
1-Şap kullanımı düşünüldü. Gecesi akla gelinerek vazgeçildi.
2-dar boxer kumaş pantolonda pek işe yaramaz.
Bu kardeşiniz ne bok yiyecek bilemiyor.
her okunduğunda insanı, içini yaka yaka ağlamaya garkeden yazılardır.
...
"Ne diye yazdım sana istendiğini idamımın,
Daha dava ilk adımında
Ve bir şalgam gibi koparmıyorlar kellesini adamın."
... nazım hikmet'in karıma mektup isimli eserinden bir bölüm.
not:mektubun tamamını okumak isteyenler için ; http://siirioku.com/karima-mektup.html
wilferd arlan peterson'a ait olduğu bilinen ancak gerçekte m.ö 2000li yıllarda yazılmış bir hitit duasıdır.
..."Bir çiçeğe bakmayı,
Eski bir dostla sohbet etmeyi,
Ya da yeni bir dost edinmeyi,
Yolunu kaybetmiş bir köpeği okşamayı,
Ağ yapan bir örümceği izlemeyi,
Bir çocuğa gülümsemeyi,
iyi bir kitaptan birkaç satır okumayı ve
Yarışın daima daha çok hız için olmadığını
Anımsat her gün bana."...
şiirin alındığı kaynak: http://siirioku.com/beni-yavaslat-tanrim.html
ümit yaşar oğuzcan'ın sahibini arayan mektuplar serisinin 25. mektubudur. Unutamamak üzerine yazılmış bir mektuptur.
"...
Sevmek bir bakıma unutamamaya mahkum olmaktır. Sevilmemişsek; bir de unutulmaya mahkum oluşumuz var en hazini. insan, unutabildiği kadar güçlüyse; unutamadığı ölçüde yıkık ve ezik kalıyor.
..."
tüm mektubu okumak isteyenler için ; http://siirioku.com/24-me...ibi-arayan-mektuplar.html
sebebini anlayamadığım gereksiz korkudur. yok twitter sayfamı vermiim yok blogspotumu paylaşmiim. ayy kız olduğumu söylemiim bla bla bla. kormayın lan rahat olun.
benim hayalimdeki, yaşamak istediğim ülkedir. öyle bir ülke ki ne dini temsil eden bir yapı ses işaret emare bulunsun ne de siyasi zatların adı geçsin. şöyle ki; ezan cami kilise medrese çan, olmayacak. kişiler birşeyleri ikna etmek için çabalamayacak. aynı şekilde atatürk, tayyip , inönü, menderes adı, başyapıtları, büstleri marşları hiçbirşeyi olmayacak. ne kadar huzurlu olur bilemem ammmaaa savaşın olmayacağı kesin.
"biz neden bu kadar geriyiz neden gelişemiyoruz" diyenlerin dikkat etmesi gereken durumdur. beyin sadece futboldaysa nasıl gelişsin bu millet. ne gerek var bilime ne gerek var teknolojiye. hakem yanlış karar vermiş var mı ötesi??