Üniversite birinci sınıfta bir kız "ben bu eğitim sistemine karşıyım hocam" demişti. Ne zamandır diye sordu hoca, o da birinci sınıftan beri, dedi. Hoca demişti ki "demek birinci sınıfta Türk eğitimini ve diğer çağdaş sistemleri okudun ve bu sistemin kendine uygun olmadığına karar verdin." Ondan sonra o kızın o derste pek sesi çıkmamıştı, o geldi aklıma.
Ciddiye alıp cevap veriyorum.
Mustafa Yıldızdoğan iyidir aslında. Özellikle 90'larda yaptığı şarkılar her zaman her yerde dinlenir. Barış Manço'nun da çok iyi şarkıları var. (bkz: hahaha)
Bir de, daha farklı gruplar var, iyi şarkıları var ama pek bilinmiyor. Mesela Çankaya Marşı Grup Kızılelma'dan mutlaka dinlenmeli. Kürşad ihtilali ve Avlar peşinde de çok iyi şarkılar. Bu gruplar da takip edilebilir. Ozan Arif'in çok iyi şarkıları var, şu aralar ocaklılarla arası pek iyi değil ama olsun. Ölmez bu hareket, Babo, bir it vardı falan kulağa baya hoş geliyor. Yine eskilerden Erkin Koray da iyidir, bizdendir.
Ali Kınık ve Ahmet Şafak'ın bazı şarkılarını dinlerim. Ozan Manas'ın falan da iyi şarkıları var, başka şarkılar da bunların yanında. Sorarsanız söylerim.
Bu saydıklarım dışında müzikleri, sözleri kulağa hoş gelmeyen şarkılar ve şarkıcılar da var tabii.
benliği olmayan bundan rahatsızlık duymayan insan.
bu insan kimliğini bir başkasına ipoteklemiştir. düşünmez, onun düşüncelerini kabul eder. karar vermez, onun aldığı kararları uygular. zayıftır, ama pusula olan şahıs öyle gösterirse her şeyi yapar ve günü geldiğinde sizi de satar.
Sarması için biraz izlemek gerekti söylemeliyim. Hadi biraz bireysel farklılıklara saygılı takılıp herkese hitap etmeyebilir de diyeyim.
Ama karakterler çok iyi kurgulanmış, oyunculuklar çok kaliteli, hikayesi çok hoş dizi. Çok aksiyon arıyorsanız o da 4. sezondan sonra.
Hâlâ bilmeyen sevenleri için, dizinin avukat karakteri Saul Goodman'ın dizisi de bu filmden sonra çekildi ve daha devam ediyor. (bkz: better call saul)
içinde marul olmayan döner, o iskenderun döneridir.
Dönere çok alışamamış biri olarak söylüyorum, ayrı bir tadı vardır ve her yerde bılunmaz, acıktığım için yemem, para verip zevkine kebo'da yerim.
(bkz: kebo)
Hanımlar beyler, milliyetçilikten utanmayın. Atatürk'ün milliyetçilik yaptığını utana sıkıla kabul edip "sebebi Avrupa'daki ırkçılıktı." diyorsunuz. Hayır, değildi!
Atatürk Osmanlı'da güç kazanan Türkçü fikrin taşıyıcısıydı, Namık Kemal okuyordu, Ziya Gökalp okuyordu. ittihatçılık yapmıştı. ittihatçıların da milliyetçi olduğunu anlatmaya gerek yok herhâlde. Ya da Atatürk ittihatçılarla görüş ayrılığı yaşadı diye "yok efendim, milliyetçi değildi" demezsiniz.
Kurduğu devletin adı Türkiye'ydi, Göktürklerden sonra ilk kez bir devlet Türk adıyla kuruluyordu.
Avrupa'da güçlenen ırkçılıkla birlikte Türkiye'de de milliyetçi eylem ve söylemler artmış denebilir belki ama Atatürk onu yapacağına Sovyetlere de yanaşabilirdi, "biz de komünistiz" diyebilirdi. Maalesef olmadı, Atatürk ne bolşevikti ne de komünist, ne biri ne diğeri olabilirdi, çünkü Türk milleti milliyetperver ve dinine hürmetkârdı.*
Siz öyle olsun isterdiniz, çoğunuzun "sosyalist değilim" demesinin tek sebebi de zaten Atatürk'ün ağzından bunu destekleyen bir laf çıkmaması. Yoksa hep meyillisiniz. Neyse, yine de iyi olmuş, paşa sizin ağzınızı kapamış. Bu tutmadı, hadi başka masala...
*: ...Nitekim 1922 yılında bir Fransız gazetesine Bursa'da vermiş olduğu bir demeçte, iki yıl önce Büyük Millet Meclisi'nde söylemiş olduğu nutku tamamen unutmuş görünüyor. Muhabirin, komünist bir idare mi kuracaksınız, sözüne:
"Biz ne Bolşeviğiz ne de komünist. Ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü biz milliyetperver ve dinimize hürmetkârız." diye cevap verdi. (Mahmut Esat Bozkurt'un 1940 tarihli Atatürk ihtilali adlı kitabından)
Orijinal, eğlenceli bir dizi. Tabii değişik mesajlar da içeriyor bence.
Görünmezlerin dünyasında görünür olan bir adam var ve bu adam artık görünmezler tarafından fark edilmiyor. Bu; toplumun sıradanı kabullenip kendini ortaya koyanı, yeni olanı, farklı olanı görmezden gelmesinin Onur Ünlü tarzıyla anlatılmasıdır bana göre.
Şimdi de spoiler:
--spoiler--
Çok sevdiğim Ece Dizdar'dan erkek sesi duymak biraz garipti, bir an için kabullenemedim.
--spoiler--
Nihal Atsız kafatası ölçtürmüş değildir. Bu meseleyi kısaca anlatayım.
Reha Oğuz bir antropologdur. Esasında kafatasçı olan odur demek doğru olur. Atsız hakkındaki bazı iddiaların sahibi de kendisidir. Ama onun için bile bu olay fazladır.
Reha Oğuz'un eline bir hastaneden bir aygıt geçmiş bir gün, bu aygıt galiba doğumda kullanılıyormuş eskiden. Adını hatırlamıyorum. Çember yapılı bir şey ve çapı ayarlanabiliyor. Reha Oğuz eğlencesine milletin kafatasını ölçüyormuş bu aygıtla. "Türk kafası bu çembere sığar" deyip arkadaşlarının kafasına geçiriyormuş. "Sen Türk'sün, sen değilsin" diyormuş. Atsız'a da denemiş, onun kafa ölçüleri tutmamış. Ona da sen "Türk değilsin" demiş. Yaptığı işin hiçbir ciddiyetinin olmadığını kendisi de biliyor yani. Olay bundan ibaret.
Bir anarsistgenc dünyayı dar edişimizin kanıtlarını bekliyormuş. Bazı şeyler yazayım:
Timur'u okuyabilirsiniz, Türk olduğu kesin olmasa da Türkleştiği kesin olan Moğolları inceleyebilirsiniz, onlar da biraz Orta Asyalı sayılır ve belki bilirsiniz, Türk-Moğol-Mançur ırkları akrabadır. Ayrıca Cengiz Han'ın en büyük komutanı Subutay kesinlikle Türk'tür.
Roma'ya, Paris'e kadar at süren Attila'yı kimse görmezden gelemez.
Biz girdiğimiz yerde kalıcıyız. Kadim Roma diyarı Anadolu bin yıldır bizim. Balkanlara girdikten sonra orada Yunanlar 19. yüzyıla kadar devlet kuramadı. Yunanistan'da nasıl bir Yunan tarihi anlatıyorlar merak ediyorum. "bir yere kadar devletimiz vardı, sonra tarihin şu kısmından (15. Yüzyıl olabilir) şu kısmına (19. yüzyıl sonları) kadar
Türkler var çocuklar." Böyle bir şey olmalı.
iran 10. yüzyıldan yirminci yüzyıla kadar Gazneliler, Selçuklular, Safeviler, Avşarlar ve daha birçokları tarafından yönetildi. Firdevsi şehname'sini sunacak adamakıllı bir iranlı bulamamış olacak ki Sultan Gazneli Mahmud'a sundu. iranlılar övünecek iranlı hükümdarları olmadığı için yetiştirdiği ikincil üçüncül devlet adamlarıyla övünürler.
Macaristan içlerine kadar girdik, Viyana'ya kadar gittik. Viyana kuşatması başarısız oldu diye icat edilmiş yemek var (yanlış bilmiyorsam bir çörek var).
Türk soyunun bir kanadını Finlandiya'da, bir kanadını Rusya'nın doğusunda görürsün. Arasında da her yerde biz varız.
Hakaret etmeye gerek yok. Varsa bir argümanınız ortaya koyarsınız ve yazdıklarımı yanlışlarsınız.
Birincisi Çinliler şu an Orta Asya'nın bir kısmını işgal etmiş durumda. Eskiden Çin ayrı, Orta Asya ayrıydı.
ikincisi o kadar da kıtlık yoktu.
Daha önemlisi de şu:
Türkler tamamen göç etmedi, hâlâ o yörede 100 milyondan fazla Türk var. Çevresinde Özbekler, Kazaklar, Kırgızlar, Türkmenler var. Sibirya'da Türkler var.
Hunların bir bölümü ve Avarlar Orta Avrupa'ya kadar göçmüş, Bulgarlar falan da var. Mesela bunlardan Avarlar Göktürklerden kaçtı.
Biz Anadolu'dakiler zaten bir zamanlar Orta Asya ve Kafkasya arasındaki devletler içinde yaşıyorduk, daha açık bir ifadeyle o devletler bizlerdik. Fetihler Batı'ya yapıldıkça buraya geldik ve bin yıldır buradayız. Ancak biz burada hüküm sürerken doğumuzda Timur devlet kurdu, Babür Şah devlet kurdu. iran dediğiniz yeri 1925'e kadar, neredeyse bin yıl Türkler yönetti.
Güneyimizde Arap coğrafyasının son güçlü devleti Memlükler Türk devletiydi, orayı sonra Osmanlı ele geçirdi.
Birilerinden kaçma varsa bile O Çinlilerden kaçma değil, Türklerin Türklerden kaçmasıdır. Bakmayın siz şimdiki ataletimize, biz Türkistanlılar dünyayı pek çok millete dar etmişiz. Yaşadığımız yer de bize dar gelmiş, ara ara birbirimize girmişiz.