benzetildiği ünlü üzerinden prim yapmaya çalışan yazar zırvası.
başlık : adriana lima
entry: göz çukurlarımın, elmacık kemiklerimin ve gülme hattımın benzetildiği ünlü.
sosyal ortamlarda benzerlikten söz edildiğinde bıkmış gibi davranıp 'yine mi yae' diye çıkışlarda bulunsa da yeri geldiğinde belirtmekten de çekinmez ve içten içe kendiyle övünür bu tipler. birine benzemekten medet uman ezik bir duruş sergilediğinin farkına varmaz.
bu işlerin artık eline gitar alıp sahillerde akdeniz akşamlarını söyleyerek olmayacağını anlayan hınzır gencin bosna hersek'e giderek mostar köprüsü'ünden nehre atlamasıdır. böylece ne kadar cesur, korkusuz, maceraperest ve iyi bir yüzücü olduğunu ispatlama fırsatı bulur eğer ölmezse.
sonrasında ise 'sen kocaman bir çılgınsın : ))' yorumlarıyla başlayan muhabbetlerle hedefine adım adım ilerler.
görmemiş damgası yememek için direkt olarak ifşa etmekten kaçınıp, değişik şekillerde benim de artık arabam var demenin yollarıdır.
mesela facebook'a :
"trafikte karşılıklı küfürleşme, işte stres atma yolu budur:)) hatta korna çalma,selektör yapma. seni sinir edeni sinir edeceksin:))"
yazdın mı insanlar senin gerçekten de stres atma tekniklerini paylaşmak istediğine inanacak sen ise aynı zamanda araban olduğu gerçeğine de selam çakarak bir taşla iki kuş vurmuş olacaksın.
hava atmayı bile beceremeyen beyinciklerinize tüküreyim.
kutadgu biligden süzgecine takılan güzel bir alıntı yapmış.
"yaşamak, yol almaktır. ara-mak, iz sürmek. yolda hem bir izin peşinde oluruz, hem de bu yolda bir iz oluştururuz. Yolda peşine düştüğümüz iz, yol alarak oluşturduğumuz izin ikizidir. ya da başka bir ifadeyle; bir yandan yaşarken izini sürdüğümüz neyse onu izlemiş oluruz, diğer yandansa yaşamımız bu yolda başlı başına bir iz olur; beriki ötekine karışır, öteki berikine; böylece biz, bir de bakmışız izlediğimiz şeyin izi oluvermişiz; izlediğimiz şeyin izi : onun ikizi.
"aradıkça dirisin
aradıkça mecalsiz kaldı kibrin.
aradın ve anladın
haber almakla yol tüketilmiyor
arayış sahicilik vaktine erişsin istiyorsan
senin kendin
haber olsa gerektir".
amaç çabaya karışır bu yolda ve amaç çabanın kendi olur âdeta. Neyin izinde olduğunu, hangi amacı gözettiğini unutursun belki. olsun. aradıkça dirisin. neyi gıyabında aradığını onu bulunca anlarsın. ve bir bakarsın zâten çabanda içkin, çabanda eriyikmiş amacın.
ne ki, bunu anlamak için, çaba göstererek amacın çabada kendini göstermesine yardımcı olman gerek. Kendinin kendiyle güreşinde altüst olman, kendine kendinden geçerek gelmen gerek. izoluştur bu."
yaygınlaşan sosyal paylaşım ağlarında net bir şekilde gözlemlenen durum.
bakıyorsun ne kadar okuduğu kitap varsa hepsini eklemiş beğenilenler hanesine. hiç mi okuyup da beğenmediği olmamış merak konusu. onlarca film izlenmiş, her tarzdan şarkıcısı, işvereni vermeyeni, güzel bir söz duymayagörsün hemen hayatın anlamını ben çözdüm tripleri.
aynı fotografı hem sağdan hem soldan çekip , renklisi renksizi, sislisi , karanlığı binbir türlü hallisini insanın gözünün içine sokmaları.
aslında ne kadar kültürlüyüm, ne kadar bilgiliyim, ne kadar eğleniyorum, ondan da anlıyorum bundan da anlıyorum süperim ben süper edaları. olmadığı kadar mükemmel görünme çabaları. eee? sonra ?
insanların her yönüyle kendilerini bu kadar pazarlamaya istekli olmalarına şaşırmamak elde değil. bu beni seç beni seç beni seç mızlamaları mide bulandırıcı. kime ne ispatlanıyor, ele ne geçiyor bu da merak konusu.
eskiden biri hakkında özel bir bilgiye ulaşmak değerliydi. fotograf istenirdi, verirse dünyalar bizim olurdu. şimdi hiç görmek istemeyeceğimiz hallere bile anında sahip oluyoruz. çünkü çoktan alenen ifşa edilmiş bile. eksiği yok fazlası var.
bu içgüdü başka neler getirecek bilinmiyor ama birçok güzelliğe mendil sallandı sayesinde. kutluyoruz.