Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası nda değişiklik öngören tasarıya karşı çıkan sendikaların, iş bırakma eylemine gittikleri yasa değişikliğidir. Tasarıdaki birçok düzenlemeye karşı çıkan ve düzenlemenin ağır hak kayıplarına neden olduğunu savunan Emek Platformu , 14 Mart Cuma günü saat 10.00-12.00 arasında iş bırakacak.
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasının bazı maddelerinin Anayasa Mahkemesinin 15.12.2006 tarihli kararı ile iptal edilmesi ve yürürlüğünün durdurulmasıdır.
Başbakan Erdoğan sosyal güvenlik reformunu eleştirenlere sert çıkmıştır: 'Tasarının tek bir cümlesini okumadan spekülasyon yaratıyorlar, yalan söylüyorlar. Kazanılmış haklar aynen devam edecek' buyurdular.
bu erdoğan'a cevaptır;
- Emekli aylığı bağlama oranlarında "alt sınır" kaldırılmıştır. Bu durum emekli aylıklarının daha da düşmesi anlamına gelmektedir.
- Emzirme yardımı asgari ücretin 1/3 ü tutarında iken 1/10 a düşürülmüştür.
- Geçici iş göremezlik ödeneği günlük kazancın üçte ikisi iken, beşte üçe düşürülmüştür.
- Cenaze ödeneği asgari ücretin 3 katından 2 katına indirilmiştir.
- Sakatların emekli olabilmeleri için gerekli 15 yıllık çalışma şartı 18 yıla çıkarılmıştır.
- Ölüm aylığı bağlama şartı 900 günden 1800 güne çıkarılmıştır.
- Basım ve gazetecilik işyerinde çalışanlar, Basın Kanununa göre çalışanlar, basın kartı sahibi iken kamu kurumlarında mesleği ile ilgili istihdam edilenler, Röntgen işlerinde çalışan sağlıkçılar, Havayollarında uçucu personel, lokomotif makinistleri, infaz koruma memurları, Posta dağıtıcıları, TRT de haber hizmetinde çalışanlar, Zirai Mücadele ve karantina teşkilatında çalışanlar, Devlet Tiyatrosu sanatkarları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası çalışanlarının 360 günlük hizmetlerinin karşılığı 90 günlük fiili hizmet süresi zammı kaldırılmıştır.
- Fiili Hizmet Zammından yararlanabilmek için 3600 gün (10 yıl) fiilen çalışma şartı getirilmektedir. Emniyet, MiT ve TSK dışındakilere fiili Hizmet Süresi zammı 5 yılla sınırlandırılmıştır.
sen çok biliyorsun tayyip erdoğan. sen herkesten çok biliyorsun... *
10 gençten sadece dördü bebeğin geliştiği organı (rahim) doğru olarak biliyor.
Her dört kadından biri, kadın üreme organlarının isimlerini bilmiyor.
Gebelik oluşma zamanına dair bilgisi olduğunu belirten her dört gençten sadece biri doğru bilgiye sahip.
Her dört gençten biri tek bir cinsel ilişki ile gebelik oluşmayacağını düşünüyor.
iSTENEN ÇOCUK SAYISI 2.4
On gençten dokuzu, bir ailenin sahip olacağı çocuk sayısına çiftlerin kendilerinin karar vermeleri gerektiğini belirtiyor.
Gençlerin ideal olarak gördükleri ilk anne olma yaşı ortalama olarak 24,2 ilk baba olma yaşı ise 26,2.
Gençlerin sahip olmak istedikleri çocuk sayısı ortalama 2.4.
Her dört gençten üçü cinselliklerini nasıl yaşayacaklarına kendilerinin karar vermeleri gerektiğini belirtiyor.
EVLiLiK ÖNCESi CiNSEL iLiŞKi DENEYiMiNE TANIKLAR
Gençlerin % 43ü evlilik öncesi cinsel ilişki deneyimi yaşayan bir arkadaşı olduğunu belirtiyor. Bu oran kadınlarda % 35, erkeklerde % 51.
Genç kadınların cinsellik konusunda kişi odaklı bilgi kaynaklarının başında kız arkadaş, anne ve kız kardeş geliyor. Erkeklerin kişi odaklı temel kaynakları ise erkek arkadaş. Basın, özellikle görsel basın, gençler arasında % 34 ile önemli bir bilgi kaynağı olarak gösteriliyor.
Gençlerin yarısından fazlası gelecekte gebeliği önleyici bir yöntem kullanmayı planlıyor.
Gençlerin % 90ı Kadın, erkeğin kondom kullanmasını isteme hakkına sahiptir önermesine katılıyor.
Genç kadınların % 83ü ergenlik sırasında yaşadıkları değişimlerden dolayı endişe duyduklarını açıklıyor.
Gençlerin yaklaşık üçte ikisi şimdiye kadar bir sevgilileri olduğunu ifade ediyor.
Erkeklerin % 9u askerlikte cinsel sağlık üreme sağlığına yönelik bilgi almış.
Gençlerin yaklaşık % 97si üreme ve cinsel sağlık hizmeti sunulmasını olumlu karşılıyor. *
yarın ilk iş kandil e bi posta asker daha yollayıp akabinde şehit cenazelerine katılmak. sonra bush arar istediği özelleştirmeleri imzalarım. yaw kıbrıs ı yunanistan a versek mi ki... ayy rüyamda keşke bir islam devleti görsem..
Working class hero isimli bir şarkı..
Alıntı olmakla birlikte sözleri pek bir güzel..
as soon as you're born they make you feel small
by giving you no time instead of it all
till the pain is so big you feel nothing at all
a working class hero is something to be
they hurt you at home and they hit you at school
they hate you if you're clever and they despise a fool
till you're so fucking crazy you can't follow their rules
when they've tortured and scared you for twenty odd years
then they expect you to pick a career
when you can't really function you're so full of fear
keep you doped with religion and sex and tv
and you think you're so clever and classless and free
but you're still fucking peasants as far as i can see
there's room at the top they are telling you still
but first you must learn how to smile as you kill
if you want to be like the folks on the hill
if you want to be a hero well just follow me
______________
daha hiç zaman tanımadan
doğduğun anda küçücük sandırırlar sana kendini
acı artık hissedilemez hale gelene kadar büyünceye dek
işçi sınıfı kahramanı olunmalı
işçi sınıfı kahramanı olunmalı
evde itilir kakılırsın, okulda döverler
eğer zekiysen senden nefret ederler aptalsan da aşağılarlar,
işçi sınıfı kahramanı olunmalı
işçi sınıfı kahramanı olunmalı
ta ki öfkeden kudurup onların kurallarına uyamaz hale gelene kadar
yirmi küsur yıl boyunca sana işkence edip korkuttuktan sonra
daha korkudan doğru dürüst yaşamayı beceremezken
kendine bir meslek edinmeni beklerler
işçi sınıfı kahramanı olunmalı
işçi sınıfı kahramanı olunmalı
seni din, seks ve televizyonla uyuşmuş halde tutarlar
böylece kendini son derece zeki, sınıf çelişkilerinden bağımsız ve özgür hissedersin
ama gördüğüm kadarı ile aptal bir köylüden başka bişey değilsin.
işçi sınıfı kahramanı olunmalı
işçi sınıfı kahramanı olunmalı
tepede hala boş yer olduğunu söylüyorlar
ama eğer yukardaki efendiler gibi olmak istiyorsan
önce öldürürken gülümsemeyi öğrenmen gerekiyormuş
işçi sınıfı kahramanı olunmalı
işçi sınıfı kahramanı olunmalı
eğer bir kahraman olmak istersen eğer tamam hadi gel benle
eğer bir kahraman olmak istersen eğer tamam hadi gel benle
limonu yoksa, yemeye teşebbüs edilmemesi gereken yemesi zevkli çerez.
genelde geceleri satılıyor olması ilginç bir detay olmakla birlikte, içmeye giderken ya da dönerken yemesi pratik bir icat. o kabukların içerisine karabiberli pilavın nasıl yerleştirildiğide muamma...
adet görüyor gibi sanal gündemler oluşturmayalım midye hakkında. evet görüyor ama sizin anladığınız gibi bir şey değil o. midye sadece sık tüketilmemesi gereken bir deniz canlısı çünkü bünyesinde ağır metaller tutuyor. bir de genellikle kanalizasyonun denize döküldüğü noktalarda yuvalanırlar. **
jeoloji mühendislerinin yapmadıkları iş için sondaj teknikerlerine kullandıkları bir benzetmedir.
mühendis işin başında durmadığında, sondaj işçisi yeri delip örnek çıkarmak yerine ** daha önceki işlerden kalan karotları yeniymiş gibi mühndisin önüne getirir. buna bağlı olarak eğer bu bir zemin sondajıysa * etüt tamamen yanlış çıkar deprem olur sizde ölürsünüz, eğer bu bir baraj sondajıysa rögar boruları sürekli kırılır. eğer bu bir su sondajıysa burda su yok der çeker gidersiniz. ** bizde sondör sabun yapmış deriz.
zil takıp oynanacak hadisedir. emperyalist ve kapitalist bir ülkenin kendi kazdığı çukura düşmesidir. umarız 5 yıl dahi sürmez. umarız bugün sömürdükleri ülkelerin durumuna düşerler ve farklı güçler tarafından sömürülürler, toprakları, kaynakları için parsel parsel işgal edilir...
Dinlerin ortaya çıkışıyla birlikte ırkçılıkta kısmi azlamalar görüldü. Kutsal kitap ve Kuran-ı Kerim ırkçılığı yasaklasada yinede engellenemedi. isviçreli Sicilyalı işçiye, Alman Türk işçisine Fransız K.Afrikalı Araba, iapanyol Çingeneye, ingiliz jamaikalıya ırkçı tutumlar sergilemeye devam etmiştir...
akp ye karşı olan insanların mitingiydi. bir zümre sahiplenmiş gibi görünsede karşı olan herkes o gün oradaydı. ** bu zümrede kasap et derdinde koyun can derdinde modundaydı. seçim mitingine dönüştürmeye çalıştı ama bundan dahi faydalanamadı. * devletle anlaşmalı bu zümre, kadıköy de şimdiye kadar kimseye yapılmayan ayrıcalığı gördü, kadıköy ün yolları kapandı. komünizm yaftasını taşıyor bu zümre sevgili sözlük yazarları, devletle anlaşıp devleti protesto ediyor **
Irkçılık; biyolojik ölçütler gözardı edilip salt sosyal, kültürel ve ideolojik ölçütleri kıstas alarak kendi grubunu merkeze alma, yüceltme, ve diğer gruplardan üstün görme anlayışıdır.
insan toplulukları binlerce yıldır çok farklı coğrafya ve kültür ortamlarında yaşamış olsalarda, bugün artık bu topluluklar arasında birbirine "karışma" söz konusundur. Bu karışma, biyo-kültürel temelde başımızı döndürecek kadar büyük bir insan çeşitliliğini ve farklılığını ortaya çıkarmış- yer yüzünde içe kapanık toplulukların neredeyse kalmadığı düşünülürse- "ırk" düşüncesini insanı bir "sınıflama" aracı olmaktan çoktan çıkmıştır.
insanın biyo-çeşitliliğini ötekileştirme, düşmanlaştırma düşüncesi çoğu zaman toplumların seçkin-zümreleri ve egemen sınıfları tarafından yürütülmekte olan ekonomik ve siyasal sömürünün temelini oluşturduğu bilinmektedir. Batılı devletlerin o "modern medeniyet gemileri"nin altında hala siyah kölelerin kırbaçlanmış bedenlerinin yatmadığını kim söyleyebilir? Söz konusu olan iktidarı elde tutmaksa, devletlerin bir kalemde "düşman" veya "kutsal" yapamayacağı dokunulmaz bir etnik gurup var mıdır? Türk ırkı maceraperestlerine Anadolu halklarının zengin kültürel miraslarının celladı olma rolünü biçen bu sistemin, tarihsel olarak sahiplendiği bir ırkçılık vasiyetinin üzerine şekillenmediğini kim söyleyebilir?
Tarihte bu saplantılı düşünce tuzağına düşmüş bir çok tanınmış kişi ve toplum vardır. Irkçılık kendini farklı zaman ve mekanlarda şövenizim, etnosantirizm, milliyetçilik gibi biçimsel ve niteliksel farklılıklarla ortaya çıkarmıştır. Bunlardan bazıların şöyle sıralayabliriz;
Eski Yunanlılar kendileri dışındaki toplumları dışlayıp; kendileri dışında kalan toplumları hangi renkten ve kültürden olursa olsun barbar olarak nitelendiriyorladı.
Montesquieu, Afrikalıların tepeden tırnağa siyah yaratıklar olarak görmüş ve eklemiş " Erdemli bir varlık olan Tanrı'nın, iyi bir ruhu simsiyah bir bedene yerleştirebileceğini sanmıyorum"
Kant," hiç kimse tanımıyorum ki çıkıpta siyahların yeteneğinden söz etsin" demiş.
1772'de Papaz Thomas Thompson yayınladı bir makalede Afrika'daki köle ticaretinin dine hiçte ters düşmeğini söylemiştir.
Portekiz, Hollanda ve Fransa gibi ülkeler köle ticaretinin merkezleri olmuşlar. Bu ülkelere getirlmek üzere Afrika'dan esir alınan köleler gemilere bindirilmek için 200 km yürütülmüştür.
Müslüman dünyasında da köle ticareti yapılıyordu. 11. yy' da bir Arap gezgini Bahreyn'de 30 bine yakın siyah kölenin olduğundan bahseder.
Osmanlı imparatorluğu'nda siyahlar islamiyeti seçerlerse köle statüsünden ayrılıyorlardı. Afrika'dan getirilen siyahlar köle olarak satın alınıp daha sonra Mekke'ye gönderiliyordu.
Aristo'ya göre köle eksik bir insandı; düşünme ve yöneticilik ruhuna sahip değildi.
Napolyon Bonapart Haiti'de özgürlük için ayaklanan köleleri 20.000 Fransız askeri ile kurşuna dizdirtmiştir.
Paratönerin yaratıcısı Benjamin Franklin " siyah aşırı yemek yiyen, buna karşılık çok az çalışan bir hayvadır" der.
Hitlerin ırkçı düşüncelerine esin kaynağı olan Chamberlain Yahudilerini Alman toplumundan farklı olduğunu söylemiştir.
Alman dilci ve arkeolog Gustav Kossina Alman toplumunu bozulmadan kalan saf bir ırk olarak gördü.
Adolf Hitler ırksal saflaştırma uğruna en az altı milyon insanı (yahudi ,çingeneleri, zihinsel üzürlüleri) yok eden bir ruh hastası olarak tarihe geçmiştir.
ABD 1960 lara kadar siyahlara oy kullanma hakkı tanımamıştır. ABD'de işsizlik sihaylarda iki kat fazladır. Bu da siyahları suça, uyuşturucuya ve hastalığa iten temel nedendir.
Ünlü evrimci Darwin'in de ırkçı düşüncelerden kendini alıkoyamadığını gemiyle yaptığı beş yıllık seyahatinden anlıyoruz. Darwin seyahati sırasında karşılaştığı yerlileri medeniyetten uzak vahşiler diye tanımlar ve onları anlaşılmaz, ilkel ve soysuz yaratıklar olarak görür. Darwin kendisi soylu bir ingiliz olarak görmüş en iyi yaşam tarzının ingiliz yaşam tarzı olduğunu öne sürmüştür. Darwin biyolojide gösterdiği o büyük başarıyı antropoli alanında gösterememiştir.
sanki yapılacak olan 3 çocuk için hayat garantisi veriyormuşcasına bir saçmalama ritüeli.
senin gibi vatanı parsel parsel satacaksa, melih gökçek gibi ankara nın ağzına yapacaksa, akp li milletvekilleri gibi türban türban diye diye suni gündemlerle milletin canını sıkacaksa hiç doğmayın daha iyi.
Sosyal güvenlik yasa tasarısını çöpe atmak için, Hayatın hiçbir alanında cinsiyetimizden dolayı ezilmemek, sömürülmemek, aşağılanmamak için; Türk, Kürt, Ermeni, Arap halklarını birbirine kırdırmaya çalışan ırkçı politikalara geçit vermemek için; Sigortasız, sendikasız, güvencesiz çalışmaya dur demek için; Eğitimde cinsiyet ayrımcılığına son vermek için; Gerici ve cinsiyetçi hükümet politikalarına hayır demek için; Okullarda faşistin satırına, yönetim soruşturmasına dur demek için; Eşit, parasız, bilimsel anadilde eğitim için; Açlığa yoksulluğa kazan kaldırmak için; alanlardayız!
Üç etekli ak pusulu türkü bakışlı
Kadınlar yürüyor dağlara doğru
Leylak moru gül kurusu dağlara doğru
Özlemlerle acılarla bir Anadolu
Sivas'lımı Urfa'lımı bilemem gayri
Kadınlar kadınlar dağlara doğru
Çalı çırpı sıla gurbet dağlara doğru
Sarı sıcak ak cibinlik dağlara doğru
Ordu ordu çekip gider ay çiçekleri
Bakma turaç bakma bana bakma el gibi
Bilemezler avcının kim olduğunu
Sezmişler düşmanın kokusunu
Kadınlar kadınlar dağlara doğru
Özlemlerle acılarla bir Anadolu
Bu sıtmalı gecelere bu beşikleri
Bakma turaç bakma bana bakma el gibi.