sözlüğe elveda eden yazar. kendisi uludağ sözlükte 4 ay kadar yazarlık yapmış ve toplamda 666 civarında entry girmiştir. sözlükte online olduğu süre içinde yaklaşık 10 dakikada 1 entry girse, toplam 6660 dakikasını, yani hayatının 111 saatini sözlükte geçirmiştir. bir sözlük yazarı için bu kadar zaman fazla bile. sözlükten ayrılmamın diğer sebebi ise, (bkz: atatürk hakkında tartışmak) gerekçesiyle kemalist moderatörler tarafından çaylak yapılıp onlarca entrymin silinmesiydi. uludağ sözlük'ü bırakıp itü sözlük gibi daha özgür sitelerdeki yazarlıklarımı devam ettirebilirdim fakat bana göre, sözlüğün insanın hayatına moral ve duygu olarak faydadan çok zararı dokunuyor. bir sürü iyi şeyler okuduğumuz gibi, kötü duyguları, iğrençlikleri ve acı anıları da sürekli olarak sol framede onlarcası alt alta dizilmiş şekilde görmekte ve okumaktayız. velhasıl kelam, sonunda insana hiç faydası olmayan bu gereksiz platformları terketmiş bulunuyorum. benim gibi artık silik olan la tahzen ve endoplazmik radikalim'e ve sözlükteki diğer din kardeşlerime selamlar...
allah yolunu açık etsin. gerçi sen gitmesen bir şekilde silerlerdi. hiçbir hakaret içerikli entry'm olmamasına rağmen ''atatürk'ü tartışmak'' gibi saçma bir bahaneden dolayı çaylak oldum. tıpkı ''endoplazmik radikalim''in de silinmesi gibi. iki kelimeyi bir araya getiremeyen taraflı insanların yönettiği sözlükte doğruları söylemeye çalışıyoruz, komik ve saçma. elveda dediğim yazardır. çaylaklığım bitince ben de kendimi sildireceğim.
az önce (bkz: atatürk ün savoranacığı) başlığını şutlayıp, yeniden açılınca da sol frame'den uçuran moderatör/moderatörler.
çaylaklık editi: üstüne de entry'lerim hakaret içermemesine rağmen 1 hafta çaylak yapan moderatörlerdir. kemalistlikten gözleri dönmüş bunların efendim. çaylak olma sebebim akıllara zarar:
(bkz: atatürk ü tartışmak)
şak şak şak! tebrikler, işte özgür düşünce budur.
kemalizm dinine bir an önce eklenmesi gereken bayramdır. hem böylece kemalistler birbiriyle kaynaşmış olur hem de kemalistliklerine kemalistlik katarlar. teklifi şuan add'ye yazıyorum.
haftada bir kere mutlaka başıma gelir neden olduğunu da hala çözemedim. ne pis bir şeyse artık, saç kurutma makinesiyle geri tarasam apaçi yana atsam tiki. normalde geri tarayıp sağa atarım ama bi ortasını bulamıyorum mk. hele bir de gideceğiniz yere geç kalıyorsanız adama saçı başı yolduran olaydır. en sonunda alırsınız havluyu yataktan çıkmış hale getirir sonra spreysiz makinesiz elinizle tararsınız. saçla bu kadar oynadıktan sonra başka türlü anormal olmayan bir görüntü elde edilemez.
karakolların daha ciddi ve mobese gibi kurumlarla organize çalışarak işlerini planlı yürütmesinin neticesidir. tesadüf değildir, yalan hiç değildir. istisnaları da var tabi. gaziosmanpaşa, beyoğlu ve bağcılar'ı bunun dışında tutuyoruz.
şehri sadece güzelliği, yani manzarası için seven insanın sarf ettiği cümledir. evet, manzara pek yoktur. hele fatih gibi bölgelerde metrekare boş yer olmadan her yer betonla kaplanmıştır ve bu manzarayı bozar. doğrudur. ama bir şehri yaşanılabilir yapan tek şey manzarası değildir. onun dışında bir sürü etken var. kamu hizmeti ve eğitim kalitesi bakkallar, marketler, alışveriş merkezleri iş imkanları tarihi mekanlar, gezilip görülecek yerler kültürel mekanlar, kütüphaneler eğlence ve yaşam alanları*
gibi gibi. bu imkanların hepsi istanbul'da, diğer şehirlere göre fazlasıyla bulunmaktadır. istanbul'a rağbetin asıl sebebi de güzel olması değil, istanbul'un büyük bölümünde bu imkanların iyi sağlanmış olmasıdır.
o kadar araştırma yapıp, doğru bilgi vermeyi itina edilerek girilen tarafsız bilgi içerikli ve uzun bir entry eksileniyorsa haklı bir reflekstir. hasta mısınız olm siz önünüze geleni eksiliyorsunuz? insan gerçekten merak ediyor o eksi verenin kim olduğunu.
an itibariyle sol frame'den yapılan sayımlarda çoğunluğun onayıyla kabul gören takdir kararıdır.
küfür etmek istiyorsanız şuna bakın mesela: http://www.eksisozluk.com...iz+frans%C4%B1z%27%C4%B1z
burada olsa diri diri s.kerler bu adamı. yalansa yalan deyin.*