mutlu olabilen insanları kıskanmak çok büyük bir hastalık.
insan bağcılar'da oturarak da çok mutlu olabiliyor, buna emin olabilirsiniz.
hafta sonu tramvayla gittiği eminönü'nde çektiği derin nefesle haftanın yorgunluğunu atabiliyorsa ve bununla mutluysa ne güzel işte.
istanbul'un denizini yaşamak için illa boğaz hattında mı oturmak lazım?
ayrıca sen cool tavırlarından ödün verip giremezken, bağcılar'da oturan çoğu genç boğazın berrak sularına kendini atıp serinleyebiliyor.
bir fenomenden öte, bir emekçidir kendisi.
çobanlık yaptığı dağları karış karış gezerek bulduğu taşlarla oluşturduğu müzesi, ayakta büyük bir alkışı hakediyor.
ayrıca vakti zamanında kültür bakanlığı tarafından "müze olmaya değmez" olarak görülen emeği, bugün çığ gibi büyüyor.
güzel insan, güzel işler...
umarım daha fazla karşılık bulur...
aşırı izmirlilik diye bir şey var, sürekli böbürlenme falan.
son birkaç yıldır kusma seviyesinde baygınlık verdi.
hayır amına koyim bu kadar fanatik izmirlisin, ne sikime istanbul'da yaşarsın?
git güzel güzel memleketinde yaşa, kalabalık yapma.
önümdeki word dokümanına bakıyordum az önce.
şimdi de sigara yaktım.
birazdan tekrar word'e bakacağım.
işim bitmeyecek.
sabah işe gitmek ağır gelecek.
şimdi sigaradan bir duman aldım.
üfledim.
elektronik sigara'yla ilgili a'dan z'ye her türlü bilgiye ulaşabileceğiniz, tedarikçilerden güvenle alışveriş yapabileceğiniz kutsal forumdur. hem de öyle ölü değil, dipdiridir. günün her saati her sorunuza cevap bulabilir, geyik döndürebilirsiniz.
elektronik cuğarayı sağdan soldan değil, esf'den öğrenin.
sineğin yağını çıkarma konusunda büyük yeminler etmiş sermayedir.
şöyle ki;
istanbul'da kar hayatı alt üst etmişken hala çalışanlarını işe çağıran bir kesim var. hem de tam vaktinde.
kendileri en ufak bir risk alamazken, çalışanlarının her türlü riski almasını bekliyor bu herifler.
şimdi oturup çok basit ve düz bir yoldan düşünce "e kardeşim kar yağdı diye işler yarım mı kalsın?" diyebiliriz.
evet, haklısınız. hiçbirimiz ekonominin bir kar yüzünden 'daha da' alt üst olmasını istemeyiz.
lâkin ki öyle değildir.
şöyledir: elin kanadalısı, yılın 4-5 ayını karlı geçiriyor ve hayat bu kadar aksamıyor.
neden? çünkü adamlar her şeyin en ince ayrıntısını düşünüp, önlemlerini almış.
peki biz önlem alıyor muyuz?
bırakın belediyenin, karayollarının önlem almasını; biz vatandaş olarak bile hiçbir önlem almıyoruz.
dümdüz yaşamaya çalışıyoruz.
biz bu kadar bilinçsizken, ne istediğini bilemezken hâliyle devlet de bu durumu sikine takmıyor.
bunun bir nedeni daha var tabii; bu konunun muhatapları da senin benim gibi kafalar...
gelelim açgözlü sermayeye.
onlar sadece çalışanı domaltmanın peşinde.
acaba kaçı çıkıp "yahu kardeşim ben çalışanımı işe getiremiyorum, hayat durdu resmen sikecem yapacağınızı işi" diyor?
ya da bunu kaçı yüksek sesle söyleyebiliyor?
alttan üste doğru şak şaklama merasimleri bitmeden, hiçbir şey düzelmeyecek.
evinize dönerken dikkat edin, kayıp düşüp bi tarafınızı kırmayın.
sevgiyle kalın.
reina saldırısı sonrasında internette ışid'le ilgili eski haberlere bakarken denk geldiğim videoyu paylaşmak istiyorum.
lütfen gerekeni yapın ve emniyet genel müdürlüğü'nün ilgili birimlerine şikayetçi olun.
bilmiyorum sizde işe yarar mı ama bende yaradı ve tam olarak 21 gündür hiç sigara içmedim.
size biraz sigara yaşantımdan bahsedeyim: ağır içiciydim. günde 30-35 dal sigaraya sigara demiyordum.
sabah gözümü sigarayla açıyor, boş bulduğum her an yakıyordum.
ama ufaktan gittiğim yolun yol olmadığını, 13-14 senelik saçmalığı noktalamam gerektiğini düşünmeye başlamıştım.
sonra dedim ki kendi kendime: 'abi bu sigaradan tiksinmeden, onu asla bırakamam'
bu arada söylemeyi unuttum. marlboro light'ın en sadık müşterisiydim.
neyse, tiksinmek için başladım 3-5 günde bir sigarayı değiştirmeye.
bi' gün winston, bi' gün camel, bi' gün marlboro red, bi' gün başka bi'şey...
piyasada ne kadar sigara varsa denemey başladım.
en son kent d-range aldım.
artık boğazım pert olmuş, içtiğim her sigara eziyete dönüşmüştü.
ben de 'tamam' dedim ve o gün sigarayı hayatımdan uzaklaştırdım.
şimdi 'öyle kolay mı lan dingil' diyebilirsiniz.
evet. baya kolay. zaten sigara içecek derman olmuyor, sadece nikotin bağımlılığı zorluyor. tabii sigara jestleri ve ritüeller...
onun için de eczaneden nikotin sakızı alın ama rastgele değil, nikotin mg'ına dikkat edin, fazlası yumrukluyor.
nikotin sakızı da şöyle kullanıldığında işe yarıyor: sigara içmediniz, içmedikçe gerildiniz, gerildiniz artık tükenme noktasına geldiniz, içinizden yaratık çıktı çıkacak, ortalığı dağıtacaksınız... heh işte orada bi' tane atıyorsunuz ve buz gibi bi' bardak su içiyorsunuz. o sakız sizi gevşetmeye, rahatlatmaya başlıyor. ve belli bir süre sizi idare ediyor.
şimdi. burada en önemli konu, sigara ritüellerinizi iyi analiz etmeniz.
ne zaman, nerelerde sigara içiyordunuz, bunları not edin.
sonra kriz anlarınızı not edin ve eşleştirin. büyük olasılıkla örtüşeceklerdir.
kendimden bir örnek vereyim size.
istanbul'da yaşıyorum ve arabam var, sık sık trafikle boğuşuyorum.
akan trafik birden kilitlenip durduğumda hemen camı açar, bi' tane sigara fişeklerdim.
sigarayı bıraktıktan sonraki ilk günler trafikte o anları yaşarken resmen beynimde sigara çakmaya başladı.
sıktım dişimi, sabrettim.
bu arada e-sigara kullanıyorum ama hiç tavsiye etmiyorum. onu da birazdan anlatırım.
bugün 21. gün ve trafikte sigara içme isteğim neredeyse bitti.
ha, hiç mi istemiyorum. tabii ki istiyorum. ama ilk günler günde 750 kez isterken ve bu istekler 3-5 dakika sürerken, şu an günde 1, bilemdin 2 kez oluyor ve 30-35 saniye sürüyor.
bir de mutlaka imkanınız varsa telefonlarınıza quitnow uygulamasını indirin.
orada kaç sigara içmediğinizi gördükçe deli mutlu oluyor ve motivasyonunuzu allahu ekber dağlarına çıkarıyorsunuz.
şimdi e-sigarayı neden önermiyorum.
kabul etmeliyim ki, karbonmonoksit ve katrandan beni kurtaran e-sigara oldu.
ama şöyle bir durum var.
bu elektronik sigaralar likitlerle çalışıyor ve içindeki maddeler benim kafamı karıştırıyor.
içinde vegetable glycerin, propylene glycol ve aromalar var.
zararsız diyorlar ama şöyle gözlemlerim oldu:
*vegetable glycerin camlarda yağ tabakası gibi bi'şey oluşturuyor. biz bu buharı ciğerlerimize çekiyoruz. oraya yapışıp, yapışmayacağını bilemeyiz. konuyla ilgili bir araştırma da yok.
*ikinci konu da likitlerde kullanılan aromalar. ucuz olanları gıda aromalarıymış. bunlar da hayvan gibi zararlıymış. aldığımız hazır likitlerde de (hepsi illegal) bolca bunlardan varmış.
-bu söylediklerim de yanlış olabilir ama kıllandığım şeyler.
-doğru likit bulunursa (kolpadan olmayan) belki işler değişir, bilemiyorum.
bir de hep şunu göreceksiniz/duyacaksınız: -elektronik sigara normal sigaradan %95 daha az zararlı.
evet, doğru olabilir.
sigaraya göre zararsız olabilir.
ama hamburger yemek de sigaraya göre daha az zararlı.
ama zararlı ve farklı hasarlar veriyor. (umarım örnek anlaşılmıştır)
o nedenle götünüzü büzün, dişinizi sıkın ve sigaranın yerine sadece nikotin sakızı ve soğuk su koyun.
bir de çok stres yaptığınızda imkanınız varsa soğuk suyla duş alın.
21 gün oldu ben bırakalı. 630 sigara içmemişim bu sürede.
çok. yan yana koyduğunuzu düşünün. çok abi, olacak gibi değil.
sigarayı bırakmak, dünyaları kurtarmak değil.
önce buna inandırın kendinizi.
ha bir de ileride Kronik obstrüktif akciğer hastalığı'na yani koah'ya yakalanırsanız çikolata parçacıklı cookie'ye dönmüş ciğerlerinizle yaşayacağınız sıkıntıları düşünün. hem de yaktığınız her sigarada.
uzun uzun yazdım ki,
belki birilerinde bi' aydınlanma olur.
benim sayemde sigarayı bırakanlar olur falan.
bunlar güzel şeyler.
mesela şu an sigara içiyorsanız, onu söndürseniz bile süper bi' kâr...
akşam saatlerinden bu yana twitter, facebook, youtube başta olmak üzere birçok internet sitesine erişim engellendi ve internet bağlantı hızı yavaşlatıldı (zaten yavaştı) ve şu an sadece 2-3 siteye girebiliyorum.
ne haber okuyabiliyorum ne vakit geçirebiliyorum.
derdini sikeyim diyenleriniz olabilir ama 2016 yılında bambaşka bir hayat yaşamamız gerekirken bu amın evladı teröristler yüzünden dert sıkıntı bunalım ve çağdışı yarak kürek işler eksik olmuyor.
fetöcü müdür lölöcü müdür bilmem ama kargoculuğu sik gibi yaptıkları ortada.
ne bir müşteri temsilcisine ne de bir şubeye ulaşılmıyor.
bunlarla çalışan şirketlerin de aklına hayret ediyorum.
avrupa'nın birçok noktasında kar varken istanbul'da bu sabah güneş öyle bir çarptı ki ter içinde uyandım.
acaba iklim de mi bozuk lan bu ülkede sorusu da akıllara geldi tabii.