bir taşı yerden almak için eğilirken varoluşçuluğu sorgulamaya başlamak gibi... genç, hiç, anlam vermeye ve aramaya meyyilli; yitirilmişliğiyle temiz, hiçliğiyle sevinç dolu... güzel insanlar yapıyor bunu.
sonra güzel atları kullanmasını öğrenip terkediyorlar, güzelim yerlere gidiyorlar. dönmüyorlar geri.
genel olarak zor da kalınmadıkça bildiğimiz makarna tek başına yenmez. güçtür yemesi. illa sos ister, peynir, ya da ton balığı vs...
esmer makarna tek başına yenebilir.
kalorisi minimal oranda düşürür.
asıl besleyiciliği, bildiğimiz makarnaya oranla 2 kattan fazla olan lif içeriğinden gelir.
değirmenci göletinden sabah 6 da kalkıp gidilen balıkta birer birer oltayla çekilen kızılkanatların, arka taraftaki verendada eski bakır bir tencere içinde, galeta ve mısır unuyla, kızartılırken tüpün bitmesi durumudur. koşuşturmaca içinde tabii ki sigara yakılır.
bu film bana hep yalnızlıgı pespayeliği bilhassa yitikliği yitirmişliği
ayağa düşürüyor gibi gelmiştir.
kullandıgı argümanlar popüler kültürden çok uzak olmasına ragmen, kadıköy biracıları tarafından içselleştirilmiş ve 'standart' sözcükleri erol egemen mahlaslarıyla sunulmuştur.
bi de kulup kelimesini doğru yazmam çok hoşuma gitti böyle garip kelimelerle aram iyi degil..
ve hayatında herhangi bi dönem bunu yapmış biri benimle konusmasın aq.
west coast, crazy in love gibi şarkıları yorumlamış mükemmel güzel, ayrıca bu yaptıgı coverlari 12 13 14 15 yaşlarında yapmış küçük kız. insan kıskanmadan edemiyor, tanrıça gibi.
bir bebek fil alıp evde beslemeyi düşünen yazarlara verilebilecek tavsiyelerdir.
nasil bir bebek fil daha makbuldur, neleri ne kadar yemelidir, kaçgün gezmeye cikartilmalidir, nasil ilgilenilmelidir vb sorular akıllarda soru işaretidir,
deneyimi olan yazarlar mütemadiyen var olmakla birlikte, bu deneyimlerini bizimle de paylasmalidirlar...
bir bob dylan cümlesidir sanırım. şu aralar whatsapp durumlarında çokça gördüğüm cümledir, özellikle kızlar yazar bunu.
ıslanmak mıslanmak peeeh.
siz yağmur görmişsiniz dedirtir vallahi....
güzel sözdür allasen ama çok ayağa düştü be...
tek basina bile gelmeye yüzü olmayan bir duygudur bu... ardinda büyük hayal kirikliklari, dayanilmaz acilar, eklemlerinizi örseletecek bir duygu seli... içimizdeki yanmayan son yeri yakar belki de, çok uzaklara kaçmaya bile firsatiniz olmadan bogar sizi, bizleri...
yükse gayretlerle, dalından taze koparilmis meyveler yapilan receldir. cocuklugumun da temel besin gidasidir.
ayva, vişne, kayısı, çilek, böğürtlen gibi bilimum türleri yapilmistir, yenmiştir.
üstüne hiçbir şey çıkamaz bu tadın...
kahpe salaş einsamkeit e bir arkadaş gerekir diye dusundugumden ev arkadasimla icinde oldugumuz dusunceli ruh halidir.
elephant baby ya da köpek, kedi arasinda gidip geliyor. ama fil yavrusu alirsak 19l damacanayi tek basina icebileceginden pek yanasmiyoruz. bu yuzden hala dilemma yasiyoruz, ne yapsak da küçük tatlı bir hayvanımız olsa?
sabahlamayi cagristirmasi gayriihtiyari muhtemel olan sevismek eyleminde cigir acmis eksi sozluk ahalisinin yaninda hicte kucuk bir cocuk gibi durmayan uludag sozluk guruhunun daha once neden acmadigini dusundurten basliktir. (tanim)
bu ilk sabahlayisigim olacak cunku almanca calismak benim eklemlerimi orselemis durumda ve ictigim kahve duzenimi bozdu o prateritumlar perfektler baya yakti beni...
oncelikle herhangi bir bicak turevi ile soymak ilk tecrubenizde gerceklestirmesi zor bir seydir.
kivi narin bir meyvedir, bicakla soymaya calismak sizin kiviyi biraz daha sikmaya calismaniza neden olacak ve icindeki guzelim suyu akitacaktir o yesil suyu ellerinize gelecektir.
bu yuzden meyve soyacaklarini kullanabilirsiniz
ilk yaralamayi yine narin bir sekilde yapip o yoldan devam edebilirsiniz
en guzel yanlarindan biri de dikey ya da yatay soymaya musait olmasidir yani dikey basladiysaniz yatay devam ettirebilirsiniz ya da tam tersi.
kivi soyuldugunda ise afiyetle yiyebilirsiniz.