tarantino soundtracki gibi kiz. übermensch şarkılar... yollarla ilgili sorunları var sanırım, yüksek doz yol imgesi kullanıyor...bilirim be gökçe
tabii underrated olmaya devam etcek.
bir taşı yerden almak için eğilirken varoluşçuluğu sorgulamaya başlamak gibi... genç, hiç, anlam vermeye ve aramaya meyyilli; yitirilmişliğiyle temiz, hiçliğiyle sevinç dolu... güzel insanlar yapıyor bunu.
sonra güzel atları kullanmasını öğrenip terkediyorlar, güzelim yerlere gidiyorlar. dönmüyorlar geri.
genel olarak zor da kalınmadıkça bildiğimiz makarna tek başına yenmez. güçtür yemesi. illa sos ister, peynir, ya da ton balığı vs...
esmer makarna tek başına yenebilir.
kalorisi minimal oranda düşürür.
asıl besleyiciliği, bildiğimiz makarnaya oranla 2 kattan fazla olan lif içeriğinden gelir.
şahsımın bir hayat deneyimi olsaydı bu eğer,
aidiyet duygumun eksikliği daha da artardı,
zira yüzerken doğaya o kadar uygun ve o kadar kendime aidim ki...
değirmenci göletinden sabah 6 da kalkıp gidilen balıkta birer birer oltayla çekilen kızılkanatların, arka taraftaki verendada eski bakır bir tencere içinde, galeta ve mısır unuyla, kızartılırken tüpün bitmesi durumudur. koşuşturmaca içinde tabii ki sigara yakılır.
babanızdan nefret ediyorsunuz, ya da onu çok seviyorsunuz, aşıksınız ona.
anneniz çok yoğun çalışmış sizinle yeteri kadar ilgilenememiş küçükken.
köyde büyümüşsünüz. ailenin hafta sonları müsait olurlarsa yanınıza gelebilmişler. babanızla vakit geçirmişsiniz, daha çok.
şimdi babanız, gözlerinde kendinizi görüyor ya; ne yaptıysa ne yapıyorsa sizin daha iyi daha donanımlı olup hayatta sağlam olmanız için.
şimdi bu hikayeyi siz de çocuklarınıza anlatacaksınız. siz o büyük balıksınız aslında...
zaman babanızla başlıyor sizin için, sonra sizin çekirdeğinizden çocuğunuza...
akustik trio versiyonu cok agirdir gerçekten... terlemeden sevişenler, renkli rüyalar oteli ve duş , bir hikayenin ü parçası gibi geliyor bana. belki de en güzel hikayem 'in..
kendimizi gerçekleştirmek için değil de, kendimizi ve bilhassa içimizdeki "ben" i gerçeklemek için hala yazmaya gücümüz yeterken yazmalıyız... yoksa hissedebilecek bir şey kalmayacak geriye...
bu gece ansızın kulaklarımda duymayı istediğim şarkı...hayatımın spontaneliği beni bu limanlara sürüklerse, "limanında gemiler var mı...sinirlerim laçka, dolunaydan mı?" ...