2-3 yıl önce tıp fakültesinde stajyerim. Grubumuzla vizit yaptık(hoca hasta başında hastalığı anlattı). Vizitte hocanın sorularına güzel cevaplar verdim, aferini aldım. Vizitten sonra hocamız bana ve bir arkadaşıma "siz ikiniz benimle gelin gençler" dedi.
Vizit sonrası hoca bizi yanına çağırınca "heralde hastaları gelecek, bizi beğendiği için özel olarak bizim anamnez (hastanın tıbbi hikayesi) almamızı isteyecek" diye düşündüm.
Hocanın odasına girdik. Odasındaki kitaplığı ve masayı göstererek " gençler şu masayla kitaplığı cam kenarına çekerseniz memnun kalırım. Teşekkür ederim" dedi ve gitti.
Ömrümde hiç böyle kullanıldığımı hatırlamıyorum. Esefle kınıyorum hocam sizi.
adam değilsin sen. olamazsın da. o yaşa gelmişsin ve hala insanları giyimleriyle, konuşmalarıyla vs. yorumlayıp dışlamayı aşağılamayı bırakamamışsın. senin adına ben utanıyorum. sike sürülecek aklı olmayıp profesörlük yapmak bu dünyada senin gibiler için çok olsa gerek diye düşünüyorum.
geçen dersteyiz. sınıfta iki başörtülü arkadaş var. iki tane de mini etek giyip dolaşan kız var. iki taraf da birbiriyle anlaşıyor sınıfta herkes samimiyetini koruyor. sınıfa bir puşt herif gelip " sizin sınıfta ninja gibi gezinen insanlar var mı diye baktım da göremedim. iyi bari rahat rahat ders işleriz. onlar olunca ben rahat edemiyorum hastalarıma karşı" dedi. açık açık benim dersime gelmeyin anlamında laf soktu. sinirden deliye döndüm ama birşey diyemedim.
ulan sığır! sen insanları başkalaştırıp yok sayıyorsun. ondan sonra seni yok saydıklarında "vay efendim ben profesörüm vay efendim aydın kesimiyim" sen sikimin profesörü taşşaklarımın aydını olursun anca. birbirlerine saygı duymayan toplumlardan iğreniyorum. düşündükçe iğreniyorum.
Şu günlerde masum rolü verilmek istenen piç. yemezler lan yemezler... herşeyin bedelini tek tek burnundan getirteceğiz iNŞALLAH...
apo'yu masum diye gösterme çabaları başladı medyada. herşey üstüne yemin olsun ölürüm de o piçi rahat bırakmam bıraktırmam. herkes biliyor o kansızın masumiyetini vs... siktiğim m.ali birand kitabında tayfun talipoğlu'nun röportajına yer vermiş ve şöyle yazıyor: "apo ağladı helikopter kazasıyla şehit düşen 17 asker için ve çok samimiydi. onların da bu toprakların insanı olduğunu biliyorum dedi" demiş. sen kimsin ki bu topraklar hakkında yorum yapabiliyorsun amk çocugu... hiç bir zaman masum insan olamayacaksın. DEĞiLSiN ÇÜNKÜ......
2009 un ağustos ayı. Klasik bir yaz gecesi yaşıyorduk annem babam ve ben. ipe sapa gelmeyecek konularda muhabbet ediyorduk. televizyonda rastgele ntv açıktı.
tv de bir alt yazı geçti şu şekilde: "Adana dağlıoğlu mahallesinde çıkan olaylarda bir polis memuru bıçaklandı." bir anda ipe sapa gelmez muhabbetten uzaklastım soguk soguk terlemeye başladım. gözlerim doluyordu ama anneme babama çaktırmamak için kendimi tutmaya başladım. o sırada babamın bana baktığını farkettim. şimdi ikimiz beraber anneme çaktırmadan birşeyler yapmalıydık. babam annemi mutfağa aldı götürdü.
22 yaşındaki abim o gece dağlıoğlunda çalışıyordu. olaylar çıkacagını falan 3-4 saat önceki tel görüşmemizde konuşmuştuk. havadan sudan muhabbet ettikten sonra kapatmıstık. hemen abime ulasmak istedim ama ulaşamadım. 3-4 saat boyunca tek bir kelime için olduğum yerde titredim.Allah kimseye yaşatmasın.
insanın korktugu başına gelirmiş ya şükürler olsun gelmedi. benim abim bıçaklanmamış. arkadaşı ferdi abi bıçaklanmış ve şehit düşmüş. Ve bin kez lanet olsun ki başka bir abimin şehit düştüğüne o gece bin kez şükür ettim. ve yine lanet olsun ki hala şükür ediyorum...
lozan görüşmelerinde atatürk ün "asla taviz vermeyin içişler konusunda" uyarısını hatırlatan görüşmeler. lozan antlaşmasında taviz verilmeyen konular vardı. o konuların ortak özelliği toprak, yani vatan, yani şehit kanıyla sulanmış toprak parçası. bizimkiler bu konular hakkında görüşmeler başlayınca ne bok yiyecek çok merak ediyorum !
bu yaz memleketime şehit nasip oldu ve ben de cenazesine iştirak ettim. halk toplandı, herkes üçerli dörderli gruplara ayrılmıştı ve nasıl şehit düştüğünü falan konuşuyordu. sonra konu sıkmış olacak ki okuldan, işten, havalardan konuşmaya başladı herkes. nerden biliyorsun derseniz, o sırada insanları gözlemliyordum. ilk kez bir şehit cenazesine katılıyordum ve çok garip bir duyguydu. neyse zaman geçti, ikindi namazından sonra cenaze namazı için sıra almaya başladık. garnizon komutanı tarafından şehidin özgeçmişi okundu ve mikrofonu eline aldı imam. sordu herkese: "şehidimize hakkınızı helal ediyormusunuz ?". bu sözleri duyunca gözlerim doldu, iki üç damla gözyaşı sızdı. dişlerim çarpmaya başladı. o sırada herkes "helal olsun" diye inletti meydanı. imam tekrar sordu ama ben yine helal olsun diyemedim. çenem kitlendi. gözlerim dolmuştu biri birşey dese hüngür hüngür ağlayacağım, o derece etkilenmiştim. imam üçüncü kez sordu ben yine helal olsun diyemedim. dua ediyordum "allah ım güç ver" diye. nasıl oldu hatırlamıyorum ama bir şekilde namazı kıldık, cenazeyi aldık götürdük defnettik evlerimize döndük. evimde fenerbahçe'nin ligden düşürülmediği kararını izledim ve kahveye gidip batak oynadım. gece yatarken de aklıma helal edemedim hakkımı düşünceleri geldi. düşündükçe kafayı yiyecektim. sonra dedim ki kendi kendime : "ulan amk ne hakkın var da helal edeceksin?" ne hakkım vardı ki? ben evimde osura osura sahuru beklerken o şerefsizlerle mücadele ediyordu. neyi helal edebilirdim ki? arkada beş yazında bir kız, gözü yaşlı ana baba ve eş bıraktı gitti.
e anasını bacısını şerefini siktiğimin yüzsüzleri! siz zevk mi alıyorsunuz lan insanları bu hallere düşürmekten. utanın lan. atam kabrinde ters döndü lan sizin yüzünüzden. şehitler inim inim inliyor kabirlerinde. aileler bir kez değil bin kez öldü lan sizin yüzünüzden. inşallah hesabını bu millete karşı birgün vereceksiniz!