Hayat hikayesiyle ağızları açık bırakacak bir şair, Felsefe öğretmeni, resim eleştirmeni.
Hayatını bir korkuyla harcamış büyük bir beyin.
dersini bölen atatürk'e diklenecek kadar cesur; ateist bir arkadaşının cenazesinde, "durun, yapmayın, o bir ateistti, namaz kılarak ona saygısızlık ediyorsunuz!" diye ortalığı birbirine katacak kadar çılgın; fransızca bir sözlüğü baştan sona ezberleyip 90'ına doğru intihar edebilecek kadar keyfekeder yaşamış bir adam.
VATAN
Bir mevsimin vatan olduğu yerde.
istanbulda abrilde.
Bülbüller yasa dışarısı,
Güller yasalar üstünde.
Can, değiller üzere,
Güzeller, hançer çiçekler belde,
Güzeller bütün yasaklara karşı...
kendisinin herkesi beğenmemeye hakkı olduğunu düşünen; ama bir başkası kendisini beğenmezse ona "manyak" deme hakkı olduğunu sanan abartılı mimik ustası.
rasulid hexaglot adıyla da bilinen ve 14. yüzyılda yazılan altı dilli bir sözlüktür. arap harfleriyle kaleme alınmış bu sözlükte arapça, farsça, türkçe, moğolca, ermenice ve yunanca sözcükler yer almaktadır. peter golden'in editörlüğünde yayına hazırlanan eser dünyaca ünlü brill yayınevi tarafından 2000 yılında basılmıştır.
Dikimevi'nden kurtuluş'a doğru giderken ışıkoğlu pastanesini geçince yeni ankara sokağı vardır. o sokağın hemen başında sağ tarafta bizim köfteci tabelasını görürsünüz. 10-15 basamak aşağı inince sıradandan da sıradan, salaştan da salaş bir lokanta çıkar karşınıza. görünüşe sakın ola aldanmayın, köftesi muhteşem olur. piyazı da çok güzeldir. fırsat bulursanız muhakkak gidin.
Eline erkek eli değmemiş, akça, pakça ama, fazla safça bir kızcağızı, zengin Arap'la evlendirirler. Devamı kabaca şöyle...
zengin arap: Hanım ne yaptın bugün?
hatun kişi: Ah sorma, bilsen başıma neler geldi...
za: Hayırdır?
hk: Sinemaya gitmek için sokağa çıktım.
za: Şok guzel.
hk: Yolda bir herif sokuldu yanıma...
za: Bir harif!
hk: Evet, bir herif... Ben yürüyorum, o yanımda yürüyor... Ben yürüyorum, o yanımda yürüyor... Dur bakalım ne olacak diye merak ettim.
za: Du bakali n'olcek?
hk: Bilet aldım. O da bilet aldı.
za: Allah Allah! Du bakali n'olcek?
hk: Sinemaya girdim. O da girdi. Koltuğa oturdum. Bir de ne göreyim... O da yanımdaki koltuğa oturmaz mı...
za: Hayret! Du bakali n'olcek?
hk: Işıklar söndü... Ortalık kararır kararmaz, o herif elini bacağıma atmaz mı...
za: Eeee? Du bakali n'olcek?
hk: Oramı buramı karıştırmaya başladı.
za: Du bakali n'olcek?
hk: Çıktım hemen sinemadan... Eve geliyorum. Baktım, o herif de yanımda yürüyor. Hızlandım. O da hızlandı.
za: Du bakali n'olcek?
hk: Kapıdan girdim. O da girdi.
za: Du bakali n'olcek?
hk: Soluk soluğa çıktım bizim kata. O da çıktı. Anahtarı çıkardım, bizim dairenin kapısını açtım, girdim içeri. O da girmez mi...
za: Eeee? Du bakali n'olcek?
hk: Yorulmuştum çok. Yatak odasına girdim. O da girdi. Soyundum tabii... Ne olsa beğenirsin... O da soyunmaz mı...
za: Du bakali n'olcek?
ankara üniversitesi dil ve tarih coğrafya fakültesi çağdaş türk lehçeleri ve edebiyatları bölümü tarafından çıkarılan dergi. yılda 4 defa çıkar editörü prof.dr. sema barutçu özönder'dir.
ankara üniversitesi dil ve tarih-coğrafya fakültesi türk dili ve edebiyatı bölümünün emekli bölüm başkanı olan profesör. ama öyle uyduruk kaydırık profesör değil, canı gönülden hocam diye hitap ettiğim profesör. gizlide saklıda kalmış mühim bir entelektüel, esprileri zeka testi olarak kullanılabilecek bir nüktedan, öğrencilerine iyilikten başka bir şey yaptığı görülmemiş bir ahlak abidesi. edebiyatçı olduğu kadar iyi dilci, dilci olduğu kadar iyi edebiyatçı.
ankara üniversitesi dil ve tarih-coğrafya fakültesi türk dili ve edebiyatı bölüm başkanı olan bilim insanı. eski türk dili alanında çalışmalarına ağırlık veren aysu ata'nın kısa özgeçmişi ve akademik çalışmaları için;
--spoiler-- http://www.dtcf.ankara.edu.tr/aysuata.html
--spoiler--
"12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu millî guvenlik konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk "iddiası ileri sürülemez" ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz"* şeklindeki 1982 anayasasına ait abuk madde.
misal ben bir yerde yönetimi ele geçiriyorum ve güya mahkemeler falan da kuruyorum ki hani adalet varmış gibi görünsün. sonra da düşünüyorum ulan ya bunlar beni de yargılarsa falan diye hemen yazıyorum maddeyi: "aliterasyon'un yapıp yapacağı hiçbir şey suç değildir ve hatta suç olmadığı gibi böyle bir iddia bile ileri sürülemez." vay anasını çok güzel yav, bir gün diktatör olursam kesin çıkarırım ki ben böyle bir kanun. böylece ne biçim de en birinci ben olurum. çıkarılır ki bu yasa.
chp içinde yıllarca siyaset yaptıktan sonra deniz baykal tarafından, genel başkanlığa aday olduğu için yıllar önce tasfiye edilmiş kişi. kendisi şu an sosyal demokrasi derneği genel başkanıdır ve tanıdığım kadarıyla deniz baykal'ın hiç olamayacağı kadar demokrat bir insandır.
niyazi berkes'in hatıratı. iletişim yayınları tarafından basılan bu eserin yakın tarihi merak eden herkes tarafından okunmasında büyük fayda var. iletişim yayınları ise kitabın tanıtımını şöyle yapmış:
Cumhuriyet tarihinin hoyrat sayfalarından birinde, 1940'ların "cadı kazanı"nda tasfiye operasyonlarına hedef olan, Ankara Üniversitesi'ndeki kürsüsü elinden alınan değerli bilim adamı Niyazi Berkes'in anıları... Ancak, Unutulan Yıllar, bir bilim adamının renkli anılarını aktarmıyor yalnızca, Türkiye tarihinden kritik bir dönemin de panoramasını çiziyor. Millî Şef'ten Menderes'e, Hasan Âli Yücel'den Nihal Atsız'a, ikinci Dünya Savaşı'nın "yerel" atmosferinden insan hakları mücadelesine...
insanı perişan eden bir süreç sonunda sevinçlere gark olmaya sebep olan hadise; ammaaaa bulduğunuz tez konusu başınıza iş açabilir, ağzınıza tazarru edebilir. kendimden biliyorum. buldum da ne oldum, yüksek lisansı uzatıp yamuldum.
işine gelen konularda en bir kahraman demokrat kesilip, işine gelmeyince tiranın önde gideni kesilen insan tipine yakıştırılabilecek sıfattır. arsız küçük kasaba esnafı mantığıyla hareket eden bu familya, kendine yontabileceği zaman demokrat, yontamayacağı zaman demir yumruk oluverir. memleketimizde örnekleri boldur. örnekler için: