bugün teknosa denen teknoloji bilmemnesinde dolanırken, turkcell standındaki kadın hapşırıverdi. huyum değildir hiç ama ben de "çok yaşayın" deyiverdim. kendileri de sağolsunlar teşekkür ettiler. hepsi bu kadar işte. lüzumsuz gerginliktir nihayetinde.
sesini duyduğum anda koşup annemin eteğine sarılırdım korkudan. köye gidileceğini anladığımda arıza çıkarmamın en büyük nedeniydi. hala daha rüyalarıma girer ara ara.*
- balık etli, esmer, iri-diri memeli ve iyi alkol alan biriyim, ayrıca tadımdan da yenmez.
+ yazar mısınız?
- yazarım. uludağ'da.
+ bir bayan mısınız?
- bir bayanım tabi ki.
+ kaç yaşlarındasınız ki siz?
- 26 yaşlarındayım.
+ üzügünüm yılbaşına sizinle girmem mümkün değil bu durumda.
- ben cameldriver la gircem zaten.
+ yavaş girin, saçınız, başınız, bilirsiniz işte.
- dağılmasın di mi?
+ hı hı..
50'lerinde bir hanım bana reiki öğretmek istedi. çakralarım açılınca, 3. seviyeyi falan bitirince reiki master* olup insanlara şifa verebilecekmişim. bir zamanlar da ninja olduğuna inanan birisi birlikte bir gece ağaçta uyumayı teklif etmişti. "sen de ninja olup tüm bedenini ve zihnini mükemmel bir uyumla kontrol etme erdemine sahip olmak istemez misin" diye sormuştu. cevab verememiştim. bir de akupunktur ve hipnozu harmanlayarak insanların geçmişlerini affetmesini sağlamaya çalışan*, bu yöntemle nobel ödülü almayı planlayan bir amca tanımıştım. uzun lafın kısası, demem o ki; bütün antenler beni bulmasın artık. normal bir çevreye, normal insanlara ihtiyacım var.