bana güzel dostluklar, arkadaşlıklar ve sevgiler kazandırmayan şehir. orada yaşayan tüm arkadaşlarım maalesef sevgisiz ve aşksız büyüyor. onlar adına da hiç üzülmüyorum. hatta uzun süre edirne'de okumuş ve öğrenci evinde kalmış bir arkadaşım, aşırı sevgisizlikten ve ilgisizlikten dolayı, michael jackson'ı sevmemi, dinlememi bile kıskandı. yani aslında, edirne'nin türkiye'ye (hatta mimar sinan'ın)selimiye camisinden başka kazandırdığı bir şey yok. özellikle şehirden giden, hatta şehirde yaşayan ve tam şehirli olamamış birçok insan, edirne'de daha da kötü bir hale geliyor.
sadece türkiye'de değil, örneklerine zimbabve'den tutun da, cetin düğün salonuna kadar, dünyanın her yerinde rastlanabilecek bir hadise. popun ölümsüz ve efsane kralı michael jackson, kendisinden sonraki nesile öyle bir ekmek kapısı açtı ki; gören, işsizlik oranını düşürmek için yapılan bir planlama zannedecek.
dinin ne kadar evrensel bir anlayış göstergesi olduğunu bizlere hissettiren girişim. peki bu girişimin sorumlusu kim. insanlar, hayat kavgalarını veya hayat kavgaları olmayan insanların, hedefi bir türlü belirlenemeyen nesnelerle sürekli kavga içinde olması; dinin, sözlüklerin ayakları altında paspas olması, gerçekten de akp gibi koyu, aşırı dindar bir sistemi nasıl rahatsız etmez. kaldı ki, geçtim çoğu insanı, çoğu sözlük yazarı akp'nin ne kadar da dindar, ne kadar islamcı, ne kadar koyu iktidarcı olduğunu düşünür.
şimdi sormak lazım:
inandığı her şeyi en koyusundan icra eden bir sistem; nasıl olur da dinin bu kadar ayaklar altına alınmasına izin verir. yine çoğu kimse, din sevgisi ve anne sevgisinin ortak noktasını bir türlü bulabilmiş değil. çünkü insanlar, dininden ziyade, annelerine küfredilince daha da bir toparlanıyorlar.
kendisi hakkında en garip ve tek yorumu bu sitede gördüğüm, genç yaşında olağanüstü bir sese sahip çocuk. jürinin, amy wine house dışında başka ne söyleyebilirsin ki yorumundan sonra, popun ölümsüz kralı michael jackson'ın ondan daha genç yaşta icra ettiği who's lovin you parçasıyla yardırıp; sadece tüyleri değil, oradaki insanları da ayağa kaldırdı.
türkiye standartlarında beyinsiz ve bilgisiz kızların, sesine mi yoksa tipine mi aşık olduğu bir türlü belirlenemeyen pop corn popçuların eline birer birer verebilecek kapasitede olduğu, zaten gözlerindeki ışıltıdan anlaşılıyor.
" 'aman sözlükte başlığı açılmamış, dur açayım'" ya da "açılmışa entry gireyim" düşüncesiyle, zaten senin gözünde o çocuk otomatikman siliniyor. aslında shaheen doğru yolu seçmiş. babasını genç yaşta kaybetmiş ve yine genç yaşta annesiyle beraber yaşamını idame ettirebilecek ve sesini en doğru yönde kullanabilecek bir yolu seçmiş. ne yapsaydı? uludağ sözlük'e üye olup, dandirikten entry'ler mi girseydi.
özellikle, bir yarışmacından umulmadık bir hareket ve olağanüstü bir ses duyduklarında, arka planda kalan ikilinin, çocuğun velisine ve birbirlerine bakmaları görülmeye değer.
türkiye'de nadir ellere yakışan tütün. çoğu kişinin elinde emanet gibi kalıyor, sanki birinin yaktıktan sonra "tutsana şunu, tuvalate gideyim" demesi gibi.