siyasi tartışmaları, minumumda tutmaya çalışan sözlük. yazarların nick altları genelde hakaret yazmak için değil, teşekkür etmek için ziyaret ediliyor. çoğu yazar, diğer sözlüklerdeki tartışmalardan sıkılıp cogitoya gelmiş gibi görünüyor. takip edilesi sözlük.
islam adına yapılmış gibi görünen ama tam tersi islam düşmanlığına hizmet edenlerin bilançosudur.
islam adına kötülük yap deseler, giderim bir avm ye; "müslümanlar siz dışarı çıkın " derim ve kalanları öldürürüm. islam düşmanları ise bu olaya, kara sinekler gibi üşüşüp, ağızlarından salya akıtarak; " bakın bakın sizin islam dediğiniz bu" diyerek nefretlerini körüklerler.
görüş farklılığının çok çok az olduğu sözlük. herhangi bir sataşma göremiyoruz ya da bize gösterilmiyor. kendi halinde yazarları var. son bir şey söylemek gerekir ise; sözlük sahibinin bir takım kişilere kızıp "sözlük elden gidiyor " diyerek sözlüğü ayağa kaldırmış olması. sanırım çok çaba harcamış, kendisine göre bir çizgiye sahip olması için. sözlük günlük güneşlik. e tamam da dışarısı böyle değil. insanlar böyle değil. ak ın yanında kara nın da gösterilmesi gerekmektedir.
--spoiler--
"Kuruş kullanımının bugün hala oturmadığını görüyoruz. insanımız para üstü olarak kuruş kaldığında kimisi istemeye utanıyor, kimisi de önemseyip istemiyor. Biz, kuruşları beğenmeme veya almama lüksü olacak kadar zengin değiliz. Tekrar kuruş bilincinin oluşturulması için çalışma yapılmalıdır. Piyasaya daha fazla kuruş sürülmelidir. Kuruşlu para üstünün ödenip ödenmediği de yapılacak denetimlerle takip edilmelidir. Bazı büyük marketlerin kuruşlu para üstü çevirmediğini görüyoruz. Esnaf da para üstü kalmasın diye sakız ya da kibrit veriyor. Artık kuruş değerinde bir mal olmadığı için bu işten zarar bile eden esnafımız varken büyük marketlerin kuruşları vermemesi çok yanlış bir uygulama."
rıdvan dilmen in bursaspor maçından sonra söylediği cümle.
--spoiler--
"Hücumda iyisin. 4 maçta attığını 11 golün iki katı pozisyona girmişsin. Savunmada da iyisin. Duran toplardan gol atabiliyorsun. Orta sahadan topla gidebilen oyuncusu da var. Beşiktaş'ın iyi bir lig başlangıcına ihtiyacı vardı. Şimdi Galatasaray düşünsün diyor Beşiktaş. 70 bin seyircisi de gelecektir maça."
bursalı taraftarların, maç öncesi getirdiği tekbirdir. beşiktaşı kurban olarak görmüşlerdir. bir beşiktaşlı olarak, hoş bir espri yapmalarından dolayı, bursaspor taraftarını tebrik etmemek elde değil.
dövlet bize bakmiir biz de ölüm orucuna başliriz diyenlerin sözde orucudur. van depremzedelerine yapılan yardımların, yüzde biri 17 ağustos depremzedelerine yapılmadı. allah yukarda.
bir erkek elini uzattığında, hafif gülümseyip elini kalbine koyan kadındır. bu sayede ben de memnun oldum tanıştığımıza ama inancım gereği bir yabancının elini sıkmam doğru değil, anlayışla karşılamanızı umuyorum demek isteyen kadındır.
Kadınlarla tokalaşmak caiz midir, Peygamberimiz biat alırken kadınların elini tutmuş mudur? Ayrıca Hz. Ömer'in, (Efendimiz adına) kadınlarla tokalaşarak kadınlardan biat aldığı bildiriliyor?..
Değerli kardeşimiz;
Peygamberimiz (a.s.m) de Hz. Ömer (ra) de biat alırken kadınların elini tutmamışlardır.
Bir erkeğin kendisine nikâhı düşebilen yabancı bir kadınla; bir kadının da baba, kardeş ve amcaları gibi mahremleri sayılan erkeklerin dışında diğer erkeklerle tokalaşması caiz görülmemektedir. Bu hususta Resul-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) nasıl hareket ettiği bizim için şaşmaz bir ölçü durumundadır. Efendimiz (asm), kendisine bîat için gelen sahabî hanımlara şöyle buyurmuşlardır:
Ben kadınlarla tokalaşmam. Benim yüz kadına söylediğim söz bir kadına söylediğim söz gibidir. (Neseî, Bîya: 18; ibni Mâce, Cihad: 43.)
Hadislerdeki ölçü bu şekilde belirtilmektedir. Bundan dolayı gerek iş hayatında, gerekse ailevî münasebetlerde ve bazı merasimlerde, erkeğin kendisine yabancı bir kadınla veya bir kadının yabancı bir erkekle tokalaşması hususunda bir ruhsat bulunmamaktadır. Ayrıca bu bir zaruret de değildir.
islâm fıkhında (hukukunda) genel kaide olarak: "Bakılması helâl olan yere dokunulması da helâldir." Bundan sadece erkeğe göre yabancı kadınlar istisna edilir. Meselâ erkek, Hanefî mezhebine göre, yabancı bir kadının eline ve yüzüne belli şartlarla bakabildiği halde, dokunması câiz değildir. Buna göre, kadınla musafaha (tokalaşma), kadın genç ve şehvet duyabilecek yaşta ise ittifakla haramdır. Bu konudaki rivayetlerin hemen hemen hepsi ve sahih olanları Rasûlüllah Efendimizin (asm) kadınlarla tokalaşmadığını söyler.
Ümeyme bint Rakika kadınların biatını anlatır ve:
"Allah Rasûlü bizim hiç birimizle musafaha yapmadı, gidin artık, sizinle anlaşmış olduk, yüz kadına diyeceğim de, bir kadına dediğimden ibarettir, buyurdu." (Taberî XXVNI/80).
Aişe (ra) validemiz:
"Vallahi Allah Rasûlünün eli aslâ bir kadının eline değmedi. O kadınlarla sözle biatleşti." demiştir. (Kurtubî XVNI(71)
Hz. Aişe (ra) validemiz bunu çok sonraları söylemiş olacâğına göre, Akabelerde vuku bulan "Beyatün-nisâ" hakkında Rasûlüllah (asm)tan bilgi almış olması gerekir. Aksi halde böyle tekidli bir yemin etmesine anlam verilemez.
Bunun yanında Rasûlüllah (asm)ın kadınlarla elinde elbise varken, bir kâb içindeki suya, ellerini birbirine değdirmeden sokarak biatleştiği haberleri de vardır. Bunlar da onun kadınlarla tokalaşmadığını gösterir. Suyûtî, Taberâniden alarak, Allah Rasûlü (asm)in kadınlarla "elbise altından" (tahtessevbi) tokalaştığı rivayetini, zayıf olduğunu belirterek verir. (el-Câmius sağîr (fethuI-Kadir) V/221 ) Gümüşhanevî aynı hadisi şerhederken "bez altından" ibaresini "yani arada bir engel olmâksızın" diye açıklar ki, (Levamiu`I-ukûl V/605) doğrusu garip karşılanmalıdır. Ama hadîs her hâlükârda zayıftır.
Safâ tepesinde Allah Rasulü (asm) kadınlarla biatleşirken Hz. Ömer (ra)`in de onlarla musafahalaştığı rivayeti de vardır. (Kurtubî, a.g.e.) Ancak sahih kaynaklarda buna da rastlayamadık. Aksine onunla ilgili olarak meşhur olan rivayet şudur: Ümmi Atiyye anlatıyor:
"Rasûlüllah Medineye gelince Ensar kadınlarını bir evde topladı. Sonra Ömeri bize gönderdi. Ömer gelip selâm verdi. O evin dışından elini uzattı, biz de içinden uzattık. O da, 'Allahım şahid ol!', dedi." (Taberî, Kurtubî, a.g.e.)
Görüleceği gibi burada musafaha değil, el uzatma vardır.
Şehvet duyulmayacak derecede yaşlı kadınlara gelince:
Hanefî fıkhının meşhur kitaplarından olan el-Hidâye, onlarla musafahalaşmakta mahzur olmadığını söyler ve delil olarak Hz. Ebûbekir (ra)in süt annesinin bulunduğu kabilelere gittiğinde, kocakarılarla musafahalaştığı ve Abdullah b. Zübeyrin hasta bakıcı olarak bir kocakarı tuttuğu, ona ayağını ovdurup başını kaşıttığı haberlerini zikreder. (Merginânî, el-Hidâye IV/84)