ben senin hamile olabilme ihtimalini sevmedim arkadas! heycanlı ve stersli bir bekleyistir allah kimsenin basına boyle bir ihtimal vermesin demek lazım. anca basına boyle bir olay gelmis olanların anlayabilecegi heycanlı dakikalardır hicbir mactaki, spordaki adrenalin bunun yerini tutamaz.
oy verme koy ver tarzındaki felsefeyi benimsemiş kişilere ya da gruplara verilen sıfattır. (bkz: bandista) adlı müzik grubunu tanımlarken, anarşist kafadaki bir kaç eleman gibi bir cümle duyarsanız şaşırmayınız.
insanlar sürekli değişimi isteseler veya talep etselerde asla değişemeyecekleri gerçeğidir.evet her insan belli bir süre boyunca değişebilir ya da değişmiş gibi görünebilir,ama sonunda özüne dönecektir ya da asıl kişiliğinin davrandığı gibi davranacaktır.
acilen değişmesi ve kendini yenilemesi gereken sistemdir. gitgide amerkian sağlık sistemine benzemektedir ki bu sağlığın tamamen para ve sigorta şirketlerinin kar marjına dayandığı bir sistemdir (bkz: sicko).parası olan ile parası olmayanın eşit standartlarda sağlık hizmeti aldığı, hastaların tedavi olmak için günlerce beklemediği, ilaçların fahiş fiyatlarla satılmadığı bir düzen getirmek çok zor değildir.ingiltere ve fransa bunun en iyi örneğidir.kısaca zenginlerin fakirlere yardım ettiği sosyal bir dayanışma sistemi vergiler sayesinde rahatlıkla uygulanabilmektedir.
iktidardakiler her ne kadar en iyi 20 ekonomiden biri olduğumuzla övünselerde, sağlık sıralamasındaki rezilliğimiz örtmeyi başaramamışlardır.Türkiye dünya sağlık sistemleri sıralamasında 70'inci sıradadır. nikaragua'nın yalnızca bir adım üstündedir.
sonuç olarak biz halk olarak bu durumu protesto etmedikçe kimse bizim için bu sistemi değiştirme riskine girmeyecektir.devlet halktan korkmadıkça(fransa'da olduğu gibi ki biz buna gerçek demokrasi diyoruz) halk hiçbir isteğine kavuşamayacaktır. fakat bu sistemin değişmesi ve yenilenmesi kesinlikle gereklidir.esas soru peki bunu nasıl gerçekleştireceğiz?
meğer insanın çocukluğunu yaşadığı eski mahallesinden geçmesi ne garip bir hismiş. aklımda kalan anılarla dolsada kafam, asıl önemli olan düşlerim, hayallerim ve arzularımdı. ne bahçede top oynayan mutlu çocuk olabildim, nede onları camdan izleyen çaresiz çocuk. ben hep mutluydun odamda, yatağımda düşlerimle gayet güzel geçiyordu zaman. pencereden bakmayı, dört duvara bir kaleme ve deftere tercih ettim her zaman. biliyor musunuz hayallerinizde hiç yenilmiyorsunuz ? dış etkenler değil siz çizebiliyorsunuz kaderinizi, geleceğinizi ve mutlu bitiyor masallar. belki antisosyal derler size hatta deli diyenler bile olur ama sizi anlayamaz küçük insanlar. hayallerini kaybetmiş, sürekli geçim sıkıntısından şikayet eden, hayatının hiçbir döneminde mutlu olamayn modern kölelerle beraber olmadınız, onlarla oynamadınız diye eleştirirler sizi ama siz onlara aldırmayın. hayallerimi kaybetmektense, hayallerimde yaşadım hep. üzülmeyin elbette arkadaşlarım vardı ama anlamıyorlardı beni sadece vakit geçiriyorlardı dünyada. insanlar hayatlarının yalnızca %10'unda mutlu olurmuş ne acı değil mi ? ben isyan ettim bu sisteme aldım başımı gittim uzaklara ve gerçekten buldum mutluluğu bilmediğim diyarlarda. gerçi uzaklaşmanın ne faydası vardı dört duvar her yerde dört duvardı , hayaller hep değişik ve renkliydi.
ben farkına varamadım küçükken mutluluğun. gerçi çoğu insan hala varamıyor farkına ne kadar eskitsede sakalları. ben küçükken mutsuzdum insanların arasında. yatağındayken hükümdar olan biri, sabah uyandığında köle olduğunu fark edince mutlu olur mu? çok acıydı gerçek hayat, kötü ve kabaydı insanlar, yalandı aslında söylenen her söz işte bunları farkettiğimde anladım bana göre değildi buralar.
hızlı adımlarla çıktım eski mahallemden. çıkarken selam ettim her sabah kahraman ama her akşam mağlup olan çocuğa. ama kendisi artık orda oturmuyordu, o artık hep kahramandı ve hep mutluydu.
bilgisayarımı kurcalarken bir fotoğrafa denk geldim geçen gün. 3 sene önce çekilmiş eski olması gereken, bilgisayarın ücra köşesinde unutulmuş bir fotoğraf o zaman farkettimi bende o resim gibi 3 yıl saklanmıştım, kaçmıştım hayattan ve hiçbir şey değişmemişti. hala 24 saat boyunca telefonuma gelen tek mesaj turkcell'dendi, hala hastalandığımda yanımda kimse yoktu ve hala yanlızdım. bir şeyler yapmam lazım dedim ama üç yıldır şu lanet hayatımı düzeltmek için hep aynı şeyi söylemiştim. evet bu üç yıl içinde çok kitap okumuştum, kariyerimi geliştirmiştim ama hala saklanıyordum o fotoğraf gibi. insan farkedemiyor mutluyken, düşenemiyor belkide bu kadar çok. nasılsa hayat geçiyor bir şekilde mutluyken. bende 3 yıl önce mutluydum ve geçiyordu hayatım deliler gibi eğlenerek. ama ben artık farklıydım, dönemezdim o renkli ve mutlu insancıkların arasına. onlardan daha çok vakit harcamıştım düşünmeye ve daha iyi biliyordum artık yaşamayı. ama insanın dostları yanında değilse cennet onun neyine, hayatı daha iyi bilse ne olur yaşamayı! keşke dedim dönsem 3 yıl önceye bilmesem neden? niçin? ve nasıl? yaşadığımı. ama ''ben hiç keşke demeyi sevmem hep neden olmasın derim'' diyordu filozof. hadi len ordan yalancı filozof, keşke diyebilmek için tüm dediklerini ve tüm okuduklarımı unutmaya hazırım. yeter ki 3 sene önceye geri döneyim ama zaman geçti ben hep aynı kaldım ve aynı kalacağım.
eğer öldükten sonra yakınlarımı ve ailemi tanıyamayacaksam sırf onlarla kan bağım var diye onlara iyi davranmak ve onlarla vakit geçirmek zorunda mıyım? peki yine onları ölünce tanıyamayacaksam onlara kötü davranmam niye günah? ve neden ailemi canımdan çok seviyorum? niye onlar için canımı vermeye hazırım? böyle olduğu halde niçin ailemi göremiyorum?
ülkemizde öğretmenlere laf etmek hala büyük bir tabudur. bu yüzden bu entry'nin de eksileneceğine adım gibi eminim. zamanımız öğretmenlerinin yetkileri sınırsız ve öğrenci karşısında ezici bir üstünlüğe sahipler bundan dolayı öğrenciler ağır hakaretler yağdırmakta, onların onurunu kırıp bağırmakta hatta onları okul ortasında tekme tokat dövmekte ve buna hakları olduğunu düşünmekteler. evet okullarda hala dayak vardır, türkiye'de yaşıyorsunuz lütfen nerede yaşadığınızı unutmayın.
size oğlumun başından geçen olayı anlatınca eminim bana hak vereceksiniz. oğlum mali durumumuzdan mütevelli devlet okuluna gitmektedir. bir gün matematik hocası tarafından sırf arkasındaki arkadaşıyla konuştuğu için tüm sınıfın önünde yumruk yemiş ve susup ağlamıştır çünkü yapacağı başka birşey yoktur.(psikolojisinden bahsetmiyorum bile)
bu olay üzerine eşim ve ben boksör öğretmeni şikayet etmek üzere okula geldik ama karşılaştığımız manzara karşısında şoka uğradık. meğer hala ülkemde dayak varmış ve bu çok normal karşılanıyormuş yani televizyondaki renkli hayatların hepsi yalanmış. müdüre ne yapmamız gerektiğini sorduğumda aldığım yanıt şuydu:
''efendim iki seçeneğiniz var ya dilekçe yazıp milli eğitim bakanlığına göndereceksiniz ki bunun sonucunda öğretmen'in tahini çıkana kadar 2 ay gibi bir süre geçer ve baya uğraşırsınız ayrıca bu öğretmenin tahini çıkarsa okuldaki diğer hocalar meslektaşlarına bu yapılandan dolayı çocuğunuza pek iyi davranmayabilirler. öğretmenin tahinin çıkmasının size hiç bir yararı olmaz sonuçta mesleği bırakmıyor bence diğer yolu deneyebilirsiniz. o da habercileri çağırırsınız, benim oğlum dayak yedi diye hemen mesleğine son verirler''
allah aşkına soruyorum size o yaşta bi çocuk kameralar önüne çıkıp ben dayak yedim diyebilir mi? ayrıca neden bunu yapmak zorunda olsun ki? hani yasalar, kanunlar vardı? sonuçta hiç birşey yapamadık sadece sustuk.
lanet olsun böyle eğitim sistemine!, lanet olsun böyle dingil hocalara(evet dingil dedim gerekirse böyle adamların yüzlerinede tükürüm), lanet olsun böyle okul müdürlerine! utanın eskiden ne zor şartlarda azıcık parayla çocuklara okuma yazma öğreten cumhuriyet öğretmenlerinde. ey zamane öğretmenleri çoğunuz böylesiniz (aranızdaki düzgün insanlar ve öğretmenler dışında) bu yazı hepinize, utanın.
zaten kalitesizliğini kapağındaki renk cümbüşünden belli etsede, bu gazetenin içeriği daha saçmadır. gazetenin iki sayfasında bir çıplak manken olmasından tut, halkın gönderdiği edebi değeri olmayan (kafiyelere girmiyorum bile) saçma şiirleri yayınlamasına, haydar dümene yazılan garip mektuplarıyla posta gazetesi kalitesiz bir gazetedir.(buna rağmen en çok satan gazete olmasının sebebi ya bizim halk abazadır yada içeriği boş saçma haber ve bilgilerden hoşlanır tespitiyle açıklanabilir.)
ittihat ve terakki cemiyeti tarafından 23 ocak 1913 günü düzenlenen askeri darbedir. bu olay sayesinde yönetimde söz enver ve talat paşa'nın eline geçmiştir.
genel kanıya göre adolf hitler tarafından oluştulduğu sanılan nazizm, hitler'den yıllar önce kaleme alınmıştır. henry ford'Un, hitler'i parasal olarak desteklediği bilinir ve almanya'daki ford fabrikalarında silah üretildiği kanıtlanmıştır.
hitler'in kütüphanesinde henry ford'Un yazdığı kitaplar ve makaleler bulunmuştur. hitler, başbakan olmadan önce detroit'te yaptığı konuşmasında ''düşüncelerimi oluşturan henry ford'a saygı duyuyorum'' demiştir.
hitler'in müslümanları yahudilere karşı savaşa ikna etmek için kullandığı propoganda yöntemi. göya hitler haydar adında gizli bir müslümanmış. aynı taktiği (bkz: hacı wilhem) 1. inci dünya savaşında kullanmıştır. ayrıca mussolini'nin de aynı taktiği uygulayıp adını musa nili yaptığıda söylenir.
şam'da emeviyye camii'ni ve selahaddin eyyubi'nin mezarını ziyaret eden alman imparatoru 2.inci wilhem şu konuşmasından sonra hacı ünvanını almıştır:'' burada gelmiş geçmiş en yürekli asker sultan selahaddin'in mezarı önündeyim. majeste sultan ve halifesi olduğu dünyanın heryerindeki 300 milyon müslüman bilsinler ki, alman imparatoru onların en iyi dostudur.''
asıl amacı kudus'e giderken ingiliz sömürgeleri; afganistan, iran ve hindistanı ingilizler karşı ayaklandırıp kendi safına geçirmeyi ve osmanlıyı köle gibi kullanıp doğu'daki hammadeyi ele geçirmek olan bu iki yüzlü alman imparatoru iki güzel laf etti diye ona yalakalık eden zavallılar acıyorum. bugün obama iki şirinlik yaptı diye ülkemiz üzerinde sinsi oyunlarına ara vermeden devam eden bir ülkenin cumhurbaşkanına yalakalık yapanlara acıyorum. malesef ülkemizde tarih tekerrür ediyor.
genel kanıya göre osmanlı'nın 1. dünya savaşına katılması bir dalavere, bir emr-i vaki, bir oldu-bitti sonucuydu. 27 ekim 1914'te wilhelm souchon komutasındaki goeben ve breslau adlı alman savaş gemilerinin adını aldıkları özel izinle ''yavuz'' ve ''midilli'' olarak değiştiren almanla, bu gemilere osmanlı bayrağı çekip rus gemilerini batırmış ve odesa, sivastopol limanlarını bombalamışlardır.
atatürk dahi, bu olaya ilişkin ''karadeniz'de hala bugün bile nasıl gerçekleştiğini anlamadığım bir olay'' demiştir. dönemin harbiye nazırı enver paşa bu olaya ilişkin ''ben böyle bir emir vermedim'' demesine rağmen bugün bu yalanı ortaya çıkmış ve almanlara rus limanlarının bombalanması emrini gizlilikle verdiği kanıtlanmışıtr. Enver paşa bu emri tüm devlet yetkililerinden gizlemiştir.
prof.dr mustafa balcıoğlu tarafından genelkurmay'ın atase arşivlerinde bulunan, hem almanca hem de türkçe olarak yazılan ve enver paşanın imzasını taşıyan belge aynen şöyledir:
donanma kumandanı amiral souchon paşa'ya
donanmay-ı hümayun, karadeniz'de hakimiyet-i bahriyeyi kazanacaktır.
bunun için rus donanmasını nerede bulursanız ilan-ı harb etmeden ona hücüm ediniz.
uzun süre kasıp bol bol entry girmenize rağmen bir türlü gerçekleşmeyen acıklı bir durumdur. altıncı nesil bir yazar olarak,'' henüz kimse entry'nize budur işte dememiştir'' yazısını görmekten sıkıldım. açıkcası çok fena bir durumdur.
kızıl yıldız yöneticileri, klubün küresel mali kriz nedeniyle iflas ettiğini açıkladılar. sırbistan'ın efsane kluplerinden olan kızıl yıldız'ın iflas etmesi tüm dünyayı şaşırttı. klubün icra kuruluda haliyle istifa etti.
adnan sezgin yaptığı açıklamada atletico madrid'in 31 yaşındaki kalecisi ile ön anlaşma yaptığını açıklamıştır. galatasaray'a gelen diğer kaleciler gibi çıkmayacağını umduğum kalecidir.
sars ve kuş gribinden sonra domuz gribide bir anda medya sayesinde gündemimize oturdu. bundan sonra duyacağımız hastalık isimlerini tahmin etmek zor olmasa gerek.
- bıdı bıdı çekirge gribi
-yılanı deliğinden çıkaran gribi
-kırım kenya kanamalı hamam böceği ateşi
bunlara örnek olabilir. bu ne lan işimiz gücümüz saçma hastalıklardan korunmak oldu!
She work it girl, she work the pole
She break it down, she take it low
She fine as hell, she about the dough
She doing her thing out on the floor
Her money money, she makin' makin'
Look at the way she shakin'
Make you want to touch it, make you want to taste it
Have you lustin' for her, go crazy face it
She's so much more than you're used to
She know's just how to move to seduce you
She gone do the right thing and touch the right spot
Dance in you're lap till you're ready to pop
She always ready, when you want it she want it
Like a nympho, the info
I show you where to meet her
On the late night, till daylight the club jumpin'
If you want a good time, she gone give you what you want
Baby this a new age,
You like my new craze
Let's get together
Maybe we can start a new phase
The smokes got the club all hazy,
Spotlights don't do you justice baby
Why don't you come over here, you got me saying
Aayooh
I'm tired of using technology,
Why don't you sit down on top of me
Aayooh
I'm tired of using technology
I need you right in front of me
In her fantasy, there's plain to see
Just how it be, on me, backstrokin',
Sweat soaking
All into my set sheets
When she ready to ride, I'm ready to roll
I'll be in this bitch till the club close
What should I do, one thing on all fours
Now that that shit should be against the law
Different style, different move,
Damn I like the way you move
Girl you got me thinking about,
All the things I do to you
Let's get it poppin' shorty
We can switch positions
From the couch to the counters in my kitchen
Baby this a new age,
You like my new craze
Let's get together
Maybe we can start a new phase
The smokes got the club all hazy,
Spotlights don't do you justice baby
Why don't you come over here, you got me saying
Aayooh
I'm tired of using technology,
Why don't you sit down on top of me
Aayooh
I'm tired of using technology
I need you right in front of me
She wants it, she wants it
She wants it, I got to give it to her
She wants it, she wants it
She wants it, I got to give it to her
Baby this a new age,
You like my new craze
Let's get together
Maybe we can start a new phase
The smokes got the club all hazy,
Spotlights don't do you justice baby
Why don't you come over here, you got me saying
Aayooh
I'm tired of using technology
I need you right in front of me
az sonra başlayacak, merakla beklediğim program. Cem yılmaz'ın çıktığı hangi program kötü olmuştur ki? Sıkıntıdan patladığımız anlarda bizi bir nebze olsun güldürebilen bu insana ne kadar teşekür etsek az. Amma edebiyat yaptım yahu!
144 milyon tl'lik bütçesi olan rtük'ün saymanlığına Ankara otobüs terminali mescidinin eski imamı adem çobaner'in getirilmesi, tv yayınlarını izleyen kurulun başına refah partili bir yöneticinin oğlunun getirilmesi ve son olarak türkiye gübre sanayi'nde garsonken rtük'e bekçi olarak geçen alaettin kutlu'nun da müdür olması iktidar ile rtük arasındaki ilişkinin kanıtıdır.
Her ne kadar medya yoluyla, gazeteleriyle, yayın organlarıyla yeni tartışmalar yaratarak dikkatimizi bu gereksiz şeylere çekmeye çalışsalarda bizi uyutamazlar. Bu millet bu numaraları, ahlaksızlıkları yutmaz. Bu mu sizin müslüman ahlakı anlayışınız? Adam kayırmak, rüşvet, yalancılık hangi kitapta yazıyor? Mevlana'nın, yunus emre'nin, hacı bektaşi veli'nin ahlak ve tasavvuf anlayışının içine ettiniz. dinimizi, pis ve kirli siyasetinize alet edip halkı kandırmaya ahlaksızlarınızı saklamaya nasıl cesaret edersiniz?.
Klasik türk mantığı, bu cümleyi söyleyen kişinin akabinde ölmesi büyük ihtimaldir. Yurdum insanının yaptığı, trafik kazalarınında asıl sebebi bu cümledir.
Her ne kadar, çok yanlışları bulunsada ve düzeltilmesi gereken bir sistem olsada, bu yanlışların çözümünün kapitalizm yerine yeni bir sistem getirmek olmamalıdır. koca bir toplumu ve sistemi yeniden kalıba dökmek, tüm gelenekleri,inançları ve kültürü değiştirmek ne kadar zordur. eminim ki tüm toplumu yeniden inşa etmeye kalkışanlar, ona yarardan çok zarar verir. Toplumdaki düzeni bir anda değiştirmek yerine, sorunları yavaş yavaş ortadan kaldırarak bu düzene uyum sağlamak en mantıklı yoldur. insanlar bu sistemi değiştirmek için harcadıkları eforu, biraz da bu sistemde iyi bir yere gelmek için harcasalar daha mantıklı olmaz mı?. Tabiki bu emellerine ulaşmak için başkalarını sömürmemeliler veya insan aklına kilit vurmamalılar. Kısacası bu sistem tamamen değiştirilmesi gereken bir sistem değil, alışılması ve üzerinde ufak değişiklikler yapılması gereken bir sistemdir. Zaten hangi sistem zamanla kendisini yenilemez ve gelişmelere ayak uydurmazsa, gerici ve muhafazakar bir sistemden farklı olabilir mi?.Bu sosyalizm içinde geçerlidir(muhafazakar sosyalizm, gerici sosyalizm).
biraz önce biten everton- middlesbrough, maçında fellaini'nin adını bir türlü söyleyemeyip fellini hatta falaini diyen, leon osman'a, osman diyerek kendi milliyetçi duygularını kabarttığını sandığım şahıs.
62 yaşına gelmiş ünlü oyuncu; laz ziya(istemi betil) parasızlık yüzünden babasının evine yerleşti. Babasının, 95 yaşında olması ve alkol sorunu bulunan istemi betil'in düşlenin dostu olmaz demeside bir hayli ilginçtir.
Asıl adı dırıhan ünsal olan, an itibariyle kel ve yuvarlak kafasıyla genç kızların gözdesi olan kişi. Süleyman'ın deyimiyle doruhan, şu sıralarda abimiz altan'ın emrinden çıkmamaktadır. Her ne olursa olsun iyi bir insandır.
öğrenci olduğum zamanlarda, sınav kağıtlarını toplayan kimya hocasının sorduğu sorudur. Bu sorunun ardından sınıftaki gülüşmlere bir anlam verememiş adeta afallayıp kalmıştır. hey gidi öğrencilik ne güzeldi. Ayrıca koskoca öğrencilik hayatımda hatırladığım nadir anılardan birinin bu olması, eğitim sistemimizinde hiçbir halta yaramadığının açık göstergesi değil midir?