tamamen gereksiz para israfıdır. kayak kıyafetleri ayrı para, kayak dersleri ayrı. bunun yanında bide gece cıktıgında harcanan parayla, o donemdeki fahis otel fiyatlarından bahsetmiyorum bile.
ben senin hamile olabilme ihtimalini sevmedim arkadas! heycanlı ve stersli bir bekleyistir allah kimsenin basına boyle bir ihtimal vermesin demek lazım. anca basına boyle bir olay gelmis olanların anlayabilecegi heycanlı dakikalardır hicbir mactaki, spordaki adrenalin bunun yerini tutamaz.
hic uzun iliskisi olmamıs, sanssız ve arkadas cevresi olmayan yalnız erkektir. 20 yasında gunumuz turkiyesinde sevismek basarıdır ama 30 yasındada cok gectir be abi bu ne cenabetlik.
belediyelerin özellikle anadolu belediyelerinin boyle trajikomik sacmalıklar yaptıkları cokca gorulmejtedir. kanımca erminelere karsı kasıtlı yapılmıs bir eylem degildir. abartmamak lazım.
kendi derdi yokmus gibi baskalarının derdiyle ugrasip dünyada zaman harcayan insandır.Yahu benim anlamadıgım bu politika hep sürecek gecmistede vardı simdide var.Alet olmamak lazım.
kadınların farklı deneyimleri yaşama arzusuyla giriştikleri eylemdir.kadınların kendinden yaşlı biriyle,motor kullanan biriyle veys çok zengin biriyle çıkması tamamen bu arzuya dayanmaktadı.
tüm amerika ve avrupa'da taharet musluğu olmadığını düşündüğümüzde pekte problem olmayacak durumdur.medeniyetin,demokrasinin,teknolojinin ve bunun gibi binlerce şeyde bizden önde olan toplumların tamamının götü boklu gezdiğini düşünüp çokta üstünde durulmaması gereken durum.
filme 10-20 lira arasında (ki yalnız gitmediyseniz size 20'den fazlaya patlar) para verip giden kitlenin.haftada 3 kere yayınlanan yayını dinlemek için 2 lira vermemesi ve söylenmesi saçmalıktan başka bişey değildir.internetin bünye üzerinde yarattığı bedava tüketim sendromundan başka bişey değildir bu.gerçek hayatta suyu bile bedava aldığımız bir toplum düzeninde internetteki herşeyin bedava olmasını beklemek saçma degil midir?ayrıca ben bunu para için yaptıklarını düşünmüyorum.kaybedenler kulubü gibi bir yayının porno sitelerle bir tutulduğu bir ülkede yaşadığımızdan, bu şifre ve ücet problemleriyle karşılaşmamızı gayet normal yani sistemin gereksinimidir.
olaya başka bir açıdan bakıcak olursak yani bu söylediklerime antitez olarak che gibi bir devrim sembolünün basılan t-shirtleri sayesinde metalaştırılması yani kapitalizmin bir sembolü olması gibi komik bir durumla karşıkarşıyayız.her fırsatta paraya önem vermediğini dile getiren bu ikilinin aylık ücret olarak 7 lira istemesi kaybedenler kulubünü metalaştırmıştır malesef.
hayata dair umut veren detaylardan birine bugün evime doğru giderken şahit oldum.Tinercilerin bol olarak bulunduğu parktan geçerken arkamda küçük bir çocuk belirdi.ne olur ne olmaz diyerekten adamlarımı hızlandırıp parkın karşı tarafına geçerken çocuğun ayakkabı boyacısı olduğunu farkettim.Yinede hızlı yürümeye devam ediyordum ki gayet modern bir baba ve oğul önümde belirdi.işte o anda gördüklerim beni şok etti.Küçük çocuk''naber Ahmet'' dedi ve babasıda ''ooo ahmet nasılsın iyimisin'' diyerek devam etti.Benim tinerci sanıp kaçmaya yeltendiğim çocukla resmen sohbet edip gülüşüyorlardı.Daha sonra çocuk ve babası son model arabalarına binip gittiler.ama ahmet'in gözünde hiçbir kıskanma belirtisi yoktu.işte saf arkadaşlık buydu.insan büyüyünce değer yargıları mı değişiyor ne?neden küçükken maddi durumlarını hiç önemsemeden beraber top koşturduğumuz, oynadığımız insanlarla büyüyüncede arkadaş olamıyoruz.para gerçekten bu kadar önemli mi? yoksa küçüklüğümüzden beri maruz bırakıldığımız üniversite sınavları,iş görüşmeleri gibi rekabetçi sistem mi bizi böyle yaptı?
sen gece gündüz varını yoğunu ortaya koyup çalışırken başkalarının hiç yorulmadan tonlarca para kazanıp ferrari'ye veya lamborghini'ye bindiğini gördüğün andır.sen o kadar çalışıp ailenin karnını zar zor doyurursun.eşitlik neresinde lan bunun?
hayata dair umut veren detaylardan birine bugün evime doğru giderken şahit oldum.Tinercilerin bol olarak bulunduğu parktan geçerken arkamda küçük bir çocuk belirdi.ne olur ne olmaz diyerekten adamlarımı hızlandırıp parkın karşı tarafına geçerken çocuğun ayakkabı boyacısı olduğunu farkettim.Yinede hızlı yürümeye devam ediyordum ki gayet modern bir baba ve oğul önümde belirdi.işte o anda gördüklerim beni şok etti.Küçük çocuk''naber Ahmet'' dedi ve babasıda ''ooo ahmet nasılsın iyimisin'' diyerek devam etti.Benim tinerci sanıp kaçmaya yeltendiğim çocukla resmen sohbet edip gülüşüyorlardı.Daha sonra çocuk ve babası son model arabalarına binip gittiler.ama ahmet'in gözünde hiçbir kıskanma belirtisi yoktu.işte saf arkadaşlık buydu.insan büyüyünce değer yargıları mı değişiyor ne?neden küçükken maddi durumlarını hiç önemsemeden beraber top koşturduğumuz, oynadığımız insanlarla büyüyüncede arkadaş olamıyoruz.para gerçekten bu kadar önemli mi? yoksa küçüklüğümüzden beri maruz bırakıldığımız üniversite sınavları,iş görüşmeleri gibi rekabetçi sistem mi bizi böyle yaptı?
hayatı çalışmak ve öğretmekle geçmiş çok zor şartlar altında yılmadan ülkemizde bilimi geliştirmeye çalışmış bilim adamıdır. özellikle isviçre'de bulunduğu sırada doktora tezi olan fotoelastisite kavramı üzerine çalışması ve mekanik üzerine yazdığı ''cisimlerin mukavemeti'' adlı kitabıyla dikkat çekmiştir. ayrıca mustafa inan'ın hayatı üzerine yazılan biyografik roman (bkz: bir bilim adamının romanı)kitabı kesinlikle okunmalıdır.
zengin kocaya varıp mutlu olmayı düşlediği için ''cahillik mutluluktur'' felsefesini benimsemiş kızdır.(her ne kadar böyle bir felsefenin var olduğundan haberi olmasa da)
aşk bir yanılsamadır. sevdiğiniz insan gözünüzde büyür de büyür. rüyalarınızda hatta hayallerinizde onu görmeye devam ettikçe o sizin için artık hayatın vazgeçilmez bir parçası halini almaya başlar. ona bakamaz, dokunamaz hatta onla konuşamazsınız.(bir nevi kendi üstinsan'ınızı yaratırsınız) ne zaman ki onun kötü çıkmış bir resmini görürsünüz ve hayallerinizdeki kişi olmadığını anlarsınız. yani acı gerçekle karşılaştığınız vakit, çektiğiniz aşk acısının ne kadar gereksiz olduğunu farkedersiniz.