iş bu raddeye geldiyse, onca zaman kadar çok boş şeyler konuşulmuş demektir.karşı tarafın bu lafı demesi bile, konuşulacak bir şeyin olmamasına delalettir.ki bunu anlamayan gerizekalı msn kullanıcısı da, karşı tarafı " ee hadi konuşsana " diyip, bir nevi gaz vermeye çalışır.fakat karşı taraftan " ne konuşayım " cevabını yediği zaman, üstünden senelerce kalkamaz.
" ee hadi konuşsana " diyen birinin üzerinde yıllardır yaptığım bir istatisiğe göre, bu kişiler ile konuşulucak hiçbir şey yoktur.ne kültür ne sanat nede hayat.konuya bir yerden girmekten ziyade ve o sihirli, aptalca 3 kelimeyi kullanmayı bir kenara bırakıp, adam gibi bir şeylerden konu açsa, iş bu raddeye kadar büyümeyecek.
bu tip insanlar, msn de, belki de telefonda, karşı tarafın tıkandığını düşünürek bu ikazı yapma gereği duyarlar.aslında bilmiyorlar ki, konuşulacak bir şey olsa zaten kendileriyle konuşulur ?
bir sonraki seçimlerde yapılmasını, halkında güzellikle karşılayacağı eylemdir.tabii ki aralarında mızıkçılık yapanlar çıkacak ama onlar da yan köşede askercilik oynayabilirler.
günlük hayatta allah'a ihtiyacı olmayanların ve ihtiyacı olmadıklarını zannedenlerin, başları sıkışınca allah'ın adını ağızlarına alarak, allah'tan yüzsüzce yardım dilemeleridir.yani kısacası menfaatçiliktir.
mükemmel bir sabır göstergesidir.sabrı göstermek ve insanlara güzel davranmak, erdemliktir.uludağ sözlük moderatörlüğü ve moderatörleri de bu erdemliği yakalamış, sözlük dünyasında saygın insanlardır.ama gel görelim ki bu insanların sabrı, nasıl olur da, bazı moderatör yalakaları tarafından taşmamaktadır, bünyem merak etmekedir.
bazı insanların, festivalde bazı sanatçılarla tanışmak ve orda bedava ortam sağlamak adına, sözlüklerde savunduğu ve hiç toz kondurmadığı festivalin 2007 bandajlı, açıkları kapatılmamış festivaldir.
taşlanan ve hakarete uğrayan bir yazarın yanında olmaktan ziyade, hiç onu araştırmadan, etmeden, yargısız infaz yaparak, o iyi insanı taşlayan insanların yanında bulunarak, bundan gaz alması ve iyi kalpli yazarı hunharca taşlamasındaki aldığı gazdır.aldığı bu gaz ona çok az yetecektir.çünkü o iyi kalpli yazar da elbet bilir ki, o gazın, alındığı yerden nasıl çıkartılmasını..
sözlükte bulunma süresi ve diğer sözlüklerden atılması ile yazma kalitesini ve kullandığı dili, böyle iğrenç şeyler ile karşılaştırmayan ve yine de yazmaya devam eden yazardır.
açtığı başlıklar ve girdiği entryler ile diğer yazarları kıskandıracak olan yazarlardır.o keskinlikten kimisi, kanlar içinde başlık açmaktadır ama yaralarına merhem olacak insanlar daha henüz entry girememiştir.
noel günü, türkiye ye göre yılbaşında, herhangi bir organizsyonda, bir çocuğa hediye vermemesi üzerine, çocuğun hazırlıklı gelip, cebindeki ufak bıçakla noel babayı yaralayıp, hediyeleri, güvenlik önlemlerini aşarak, alıp kaçmasıyla bitecek olaydır.
bazı sözlük yazarlarının her seferinde, bıkmadan yaptığı, kabak tadı veren fiildir.mesela ironi kelimesi.ironi'nin daha ne demek olduğunu bilmezken, ironi hakkında önce başlık açıp, sonra entry giren birinin sadece tek kelime üzerinden edebiyat yapmasıdır.
halk arasında fazla kullanılmayan veya bilinmeyen kelimler ile başlık açıp, entry giren yazarın yaptığı yazarlıktan, verdiği edebiyattan hayır gelmez.
bu aynı, bir seminerde veya konferans sırasında,konuşmacının, insanlar arasında çok kullanılmayan, belki de hiç bilinmeyen kelimeleri kullanarak, kendini, insanlara, bir bok biliyormuş gibi lanse etmesinden ibarettir.fakat yurdum insanı da ne yapsın.anlamış gibi devam edecek ve " he doğru diyo " aslında diyecek.
o yüzden tek kelime üzerinden edebiyat yapmak yanlıştır ve yetersizdir.böyle yapılan edebiyat da edebiyat değildir zaten.öğrendiği bir tek kelime ile ancak başlık açar ve entry girersin.
bütün çeşitlerinin aslında çok güzel olduğu fakat alan kişinin bir türlü anlamadığı ve sonradan gaz dolumu yapılmayan, küçük, hoş çakmaktır.bu çakmak ile 4000 kere çakabilirsiniz.yani uzun ömürlü bir çakmak.öyle sizi uzun aylar idare etmez ama zor gününüzde yanınızda olur.insanlar sigaralarını ilk çakışta yakamadıkları için, ikinci çakışlarında, çakmak taşı yavaş yavaş eskimeye ve bitmeye başlar.fakat salak türk insanı bunu maalesef anlayamaz.
aldığı djeep çakmağa " ya arkadaş bu hemen bitti ve gazı dolmuyo bunun " diyen tek insan türk insandır.ya gerizekalı herif çakmak zaten küçük 1,5 büyük 2,5 ytl.sanki swarovski çakmak aldı pezevenk.
ya çalışmamıştır ya dinsizdir denilip geçecek kadar hafife alınmaması gereken bir konudur.din yazılısından sıfır, beden dersinden 5 alan, yine din yazılsından sıfır, matematiken 100 olan bir çocuk da mutlaka vardır.şimdi hem akıllı hem dinsiz yakıştırması biraz abes olur ama bu öyle oluyo.
fakat şöyle bir gerçek var ki; din yazılısından 100 alan bir çocuğun, matematik sınavından sıfır alması, arkadaşları tarafından aşağılanmasına sebep olur.ama bir başka çocuk din yazılısından sıfır alıp, matematikten 100 aldığı zaman, sınıfta ilah ilan edilir.*
unutulmaz türk filmlerinin unutulmaz karakter oyuncusu, sanatçısı.onu anlatmaya kelimeler yetmez.kahkası, neşesi, üzüntüsü...öyle bir geçer ki seyirciye..adile naşit ağlarsa, üzülürse, biz de üzülürdük.o güldüğü zaman biz de gülerdik..çok müthiş bir oyuncuydu adile naşit.gelmiş geçmiş en büyük kadın türk sinema sanatçısı..kimse onun o eline su dökemez..gençliğinde de çok güzeldi..yaşı ilerledikçe daha da güzel oldu..biz onu iki türlü de sevdik.
samimiydi
içtendi
sevecendi
çocuklara, tv karşısında anlattığı eski masalları tekrar gördüm de, insan tutamıyor kendini..ağlıyor..