basini kuma sokmamis, akp'nin acilimini bilen "zihniyettir", zira "ak" parti diye bir parti yoktur, "akp" isimli bir parti vardir.
acilimi "adalet ve kalkinma" partisidir. icinde "ak" diye herhangi bir kelime gecmemektedir.
amblemi ampuldur, lakin amblemdeki ampul ab'de tedavülden kalkmaktadir, cünkü "cevreyi kirletmektedir". "cevreyi kirleten" ampul ambleminin isigi zaten 40 watt'i gecmez ve kendi kendini aydinlatmaya yetmez, dolayisiyla "ak" diye herhangi bir seyi üretmez. 3 defa mali af ile kendisini "ak"-lamaya calisan mali bakanlara inat, o ampulden memlekete aydinlik gelmez. 40 watt bir odayi aydinlatamazken, koca 81 ile ne hayiri dokunabilir ki?
"ak" parti diyerek, insan psikolojisinin ince ayariyla oynayanlara inat "akp" diyenlere, "zihniyet" sifatini yakistirarak, kücümsemeye calismak da tam "a-ka-pe"'ce olmustur.
türk irki diye bir sey olsa, belkide cok da gocunmayacagimiz söylemdir, lakin türk irki diye bir sey yoktur.
sari, siyah ve beyaz irklar vardir ve türkler sayilan her irka da mensupturlar.
her irktan türkler vardir.
esmeray ne kadar türkse, reyi bir cobaninkiyle esit sayildigi icin yataklara düsen sarisin, beyaz tenli aysun kayaci da türktür.
sosyal darwinist söylemlerin dünyayi nasil bir maceraya ittiklerini ögrenmek isteyenlere, NS Almanyasina kisaca göz atmalarini tavsiye ederim.
Cogu "türk irki" zirvasina sarmis yurttaslarimiz NS rejiminden hoslanacaklari asikardir, lakin nazilerin gaz odalarina gönderdikleri hatiri sayilir bir miktar yahudinin aslinda hazar türkü soyundan geldiklerini duyunca surat ifadelerini merak etmiyor da degilim.
insan genleriyle degil, yaptiklariyla üstündür.
kör kütük cogalmaktansa, az olup, cok is yapmayi yeglerim.
yeryüzündeki 15 milyon yahudi, neredeyse bir insanliga bedel buluslara imza atabiliyorlarsa, bu kantitenin degil, kalitenin önemli oldugunu kanitliyor.
anlayana tabi.
sevin sevmeyin, yolunda olun olmayin orasi ayri, ancak türkiyede cogunlugun bagli oldugu hanefi- sünni ekolünün kurucusu ebu hanife, camiilere ateistleri davet edip "ben bildiklerimi anlatayim, sende bildiklerini anlat" diyerek fikir alisverisinde bulundugu rivayet edilir.
rivayet de olsa, bu islam dünyasinda hosgörünün bir zamanlar nerelerde olduguna dair bir fikir yaratir.
simdi ise, yani yüzyillar sonrasinda, hatta laik bir ülkede, ayni ülkenin insanlari kapi komsularinin vicdanlariyla, inanclariyla hatta kimsenin secemedigi etnik kökenleriyle ugrasip dururlar.
arkadasin alevi oldugu, sünni oldugu, ateist oldugu, ermeni oldugu, kürt oldugu, sagci oldugu, solcu oldugu sorun haline getirilir.
türkiyede yaftalamak, bölmek, ötekilestirmek, itmek, o kadar yayginlasmis ki, bu toplum nasil hala bir arada duruyor diye insan hayretlere düsüyor kimi zaman.
ne güzelmis ecdad meger.
neyzen tefvik'in en samimi arkadasi, ki bilen bilir, nihilizmin bayragini sallamistir memlekette, mehmet akif ersoy'mus.
birisinin alni secdeden kalkmaz, digeri iki kiloluk rakiya ekmek dograyip kahvalti ederdi.
bir zamanlar böyleydi, simdi ise söyle.
arkadasin ateistligi sadece ve sadece arkadasi baglar.
kimseden etmedigi seyin, olmadigi seyin hesabi sorulmaz.
bunca zaman gecmis, ilerlemismiyiz, varin karari siz verin.
sahih-buhari islam kanunlarina göre tartisilmaz kabul edilen hadis kitabi degildir.
sahih-buhari'nin mumu sünni dünasi kadar yanar, sünni dünyasi bittigi yerde de söner.
hz ayse'nin yasi hakkinda sahih-buhari degil, tarih son noktayi koyar.
yas 25'tir , 25 olmamistir, sirasi, arttirani, indireni yoktur. tarih aciktir, tabiki art niyetsiz ve önyargisiz bakmak isteyene. maksat hz. muhammed'i karalamak ise, hz, ayse vakkasindan cok daha orjinal ve cok daha inandirici vakkalar vardir ama orjinal olmak da zeka isidir, oysa bilinmis, cignenip yutulmus, kusulup önümüze konulmus eski püskü rivayetlerle camur atip iz birakmak cok daha basittir.
basit oldugu kadar da dayanilmaz bir cazibeye sahiptir.
"muhammed'i günahim kadar sevmem!" diyebilirsiniz. pekaladir, vicdan meseleniz, sahsi tassarrufunuzdur. ortada hos olmayan mesele ise, arastirmadan, bilmeden, ögrenmeden, kulaktan dolma bir iftirayi kör kütük kabullenip, etrafta yaymaktir. arastirdiniz mi iddianin gercekligini, yoksa sizce de islam dünyasi sadece sünnilikten mi ibarettir?
öyleyse, madimak önünde "allahu ekber!" bagiran güruha hosgeldiniz o halde....
evrim teorisini anlamamis kisinin söylemidir.
insan maymundan türememistir, dolayisiyla bir insan evladinin atasinin maymun olma ihtimali pek zayif görünmektedir. elbette mecazi anlamda "maymunlasmis" insanlar ve dolayisiyla kimilerinin maymunlasmis atalari olabilir, lakin bildigimiz maymunlar atalarimiz degiller.
insanlarin ve maymunlarin ortak bir atasi olmustur.
ondan insanlar ve maymunlar türemislerdir. her iki cins ise sonra ayri ayri kulvarlarda ilerlemistir.
insanlarin cogunlugu maymunlari begenmez, ancak dünyanin haline bakip, savasi, gelir adaletsizligini, acligi, sefaleti, doganin katliamini, hayvanlara edilen eziyetleri görüp, cogu insanlardan maymunlarin cok daha hayirli olduklarina dair inanc gelistirmek sadece mümkün degil, aksine dogaldir.
hz. ayse peygamber esidir, hadis konusunda cok ileridedir, hepsi de dogrudur, lakin hz. ayse kesinlikle kolay bir kadin olmadigi ve bir cok düsmana sahip oldugu da bir gercektir.
hz. ayse'ye islam cografyasi icinde hala düsmanca bakan kesimler vardir. hirsli bir kadin oldugu, zamaninin kaliplarina pek sigmadigi, peygamber efindimize ask ile bagli olan hz. ali'ye karsi dahi savastigi tarihi gerceklerdir. hakkinda bir cok söylentinin bulunacagi da dogaldir. 9 yasinda peygamber efendimizle birlikte oldugu masali iste bu söylentilerden sadece bir tanesidir ancak hz. ayse'yi kücük düsüreyim derken, asil peygamber efendimiz kücük dürülmeye calisiliyor. tarihi hic bir dayanagi olmayan bu iddia maalesef sünni ekolü icinde kabul görenler sayesinde "o dönemlerde bu yasta evlenmek dogaldi" gibi sacma savunmalarla daha da yayginlasiyor. tarih incelenirse, hz ayse'nin peygamber ile evlendiginde 25 yaslarinda oldugu anlasilacaktir.
bu arada, bugün televizyon kanallarini isgal eden evlilik programlarindan birisinde 28 yasindaki bir kizcagiz 55 yaslarinda bir adama talip olmus.
tramvaydaki türk kadinlarinin yalancisiyim.
pedofili mi demistiniz? 25 yasini asip evlenemeyen kizlara tüketilecek mal gibi "evde kalmis" damgasini vurup, 35'lik adamlara 18-25'lik kizlari reva gören bir toplum icinde pedofiliden bahsetmek gercektende gariptir.
hanim kizimiz sokakta ip atlarken, ileride esi olacak adam dag bayir demeden askerlik yapiyor, ölümle burun buruna geliyordu.
1400 sene evvelki hesabi tutmak isimizdir degildir ama bugün kapimizin önünü temiz tutmak, pekala isimizdir.
hz. ali buyurmus ki:
"ayibin en büyügü, ona benzer bir ayip sende varken, baskasini ayiplamandir."
türk anne babalar, cocuk yapip yapmamaniz sahsi tassarrufunuz olmakla birlikte, cocuk yapmadan evvel o cocugun gelecegini temin edip edemeyeceginizi düsüsün, zira "cocuk yapin!" tesviklerinde bulunan gayipten gelen kötü sesler, o cocuk dogdugunda birden bire susup, o evladin yükünü sadece ve sadece sizlere yükleyeceklerdir.
kimilerinin evladi, tabir-i caizse askerden siyirip, gemiciklerde ziplarken, sizin evladiniz gecimini bile temin edemeyecektir dogdugu ülkede.
maksat cocuk yapmaniz degil,maksat "türk irkini" cogaltmak veya yüceltmek de degil, masakt memleketi sarmis karanligin carkini döndürmek icin asker, kukla, piyon, "karnini kasiyan ayak takimi" üretmenizdir. maksat "kursunlara" gelecek kadar gözü kara ve caresiz, vasifsiz milyonlari meydana getirmektir.
ayrica "türk irki" diye bir sey yoktur.
sari irk, beyaz irk, siyah irk vardir, gayipten gelen kötü seslere inanmayiniz.
nasil ki cumhuriyet dönemi zarfinda, koca bir osmanli imparatorlugunda insaa edilmisinden cok daha fazla camii insaa edildiyse ve camilerin cogalmasina paralel din tüccarlarinin cogalip, müminler azalmislarsa, atatürk heykelleri cogalirken, atatürk ilkeleri bosaltilmistir.
sayet yanlisim var ise, düzeltilmeyi selamlarim, ancak bildigim kadariyla atatürk heykelleri konusunda ciddi bir "enfaslyon", 12 eylül ihtilalinden sonra yasanmistir.
apolitize edilip, susturulan, ezilen, sonra ise kisa yoldan zenginlesme hayallerinin pesinden kosturulup, tüketim furyasiyla gözü boyanan halkimiz, durusu olmayan bir yozlasma icinde, dinci, ab'ci, abd'ci, türkcü, kürtcü, ümmetci, fetullahci vs. yobazlar üretmeye baslamistir.... ve hala da üretiyor....
milletin gözüne baka baka elektrik sayaclarinda vurgun yaptigi belgelenmis bir büyüksehir belediye baskaninin tekrar tevecüh görmesi baska nasil anlatilabilir ki?
iste bagrinda yüzbin atatürk heykeli bulunduran bir ülkenin dogal sonucu budur.
savas, zulum ve vahsetin ortasinda meydana gelen en güzel, en masum eser.
Saint-Exupéry'nin cocukluga, masumiyete, yürekle bakip iyiligi görmeye ve gözlerin aslolani görmediklerine dair, su kadar berrak destani.
külliyen yalan bir iddiadir.
türk tarimi yillardan beri ihmal edilmiyor, hasa.
ihmal ne kelime? aksine, herkes türk tarimiyla ugrasiyor.
el birligiyle, AB'nin yüzü suyu hürmetine, türk tarimi yok edilmekte.
daha 20 sene evvel türkiye kendi kendini besleme kapasitesine sahipken, simdi iyiden iyiye disariya bagimli hale gelmistir ve bu bagimliligi pekistirmek icin muhtesem hükümetimiz ellerinden geleni yapmaktadir.
allah kendilerine zeval vermesin, ne de olsa secim zamani her ikinci yurdum insaninin reyi onlarindir.
isci ve emekcilerin hakli talebinin dile getirilmesidir. kanli 1977 1 mayisindan sonra, taksim meydani isci sinifi icin cok farkli bir anlama sahiptir.
bugün taksim emydanina inen 5000 emekci göstermistir ki, baskici zihniyetin öne sürdügü tezlerin hic biri dogru degildir.
halkini toplu halde nerede bulsa, üzerine büyük bir kinle saldiran polise karsi atilmis slogandir.
polis devletine dogru gittigimiz su karanlik günlerde, isabet olmustur.
babayla restlesip evi terk etmek kolay degildir.
degildir cünkü arkasindaki bütün kapilarin kapandigini bilmektir.
insanin arkasinda dag gibi, kale gibi duran babayi kaybetmektir.
daha ucmayi yeni ögrenmisken, kendisini bosluga birakmaktir.
yalnizligin agirligiyla ilerlemektir.
zor oldugu kadar bazen de gereklidir.
büyük adam olacak genclerin yoludur.
zora gögüs germeyi göze almislarin yönüdür.
kendi yolunu tutmayi, hayallerinin pesinden gitmeyi, yolunun zametini, cilesini, sancisini cekmeyi, kendi harinda pismeyi ve hayallerine ulasmayi hedeflemis cesur genctir.
hep pesinden baktigim, olmak istedigim, ramak kalmisken olmadigim genctir.
cogu "genc"'likten, "büyük adamliga" tez vakit terfi ederler.
hepisinin gözlerinde ayni ifade vardir.
keliemleri kifayetsiz birakir ama bilen bilir ve her mekanda hayranlikla tanir onlari.
ulu önderimiz gazi mustafa kemal pasayi sükran ile anma ayrica genclik ve spor bayrami olarak türk milletine armagan edilmis bir gün(dü) ancak sönük gecen bu yilki 23 nisan kutlamarini gördükten sonra bir defa daha anladigimiz sudur ki, iktidar sahipleri milli bayramlarmizin icini bosaltmaya calisilmaktalar.
ne hikmettir bilinmez ancak 19 mayis gelecek nesillerin bellegine, akp'nin türkiye'ye armagan ettigi "dumansiz hava sahasi" günü olarak gecirilmektedir.
milli bayramlarin coskusu azaltilirken, "türkiye dumansiz hava sahasi" kampanyasi gerektiginden fazlasi yüceltiliyor.
umudun ve umutsuzlugun olmadigi dünyadir.
dine sarilacak kadar umutsuzlugun, öte bir yerlerden medet umabilelecek kadar umudun ugramadigi, düz, gri ve bos bir dünyadir.
tadi tuzu yoktur.
savasi da yoktur diyecek belki kimileri.
hayir, savasi vardir.
bir toprak parcasina cit cekip "burasi benimdir" denilen ilk günden beri, insanlik tarihinde savas vardir.
din, savas makinerisinde yagdir, mekanizmayi akici kilar ama mekanizmanin kendisi degildir.
siniflarin ve özel mülkiyetin olmadigi bir cag gelse, erisebilsek ona, hala dine gerek var mi?
o cag'a erismek....iste bütün mesele bu...
erisemeyiz ki....
ona erisemedikten sonra, aldous huxley'in "brave new world" 'üne selam cakar gibi, korkunc bir dünyadir benim icin.
dünyada degismeyen tek gercek degisimdir.
dinsizlik de lafta durdugu gibi durmuyor.
"Die Lehre von Marx ist allmächtig, weil sie wahr ist!" sayiklayan "dinsiz" sistemler gördüm....
DNA'miz müsait degil mi bilmem, ancak dinsizligi bile dogma haline getirmislerin dünyasidir dünya, ben sahit oldum, bana yetti...