türkiye'de yaşıyordur ve türk kimliği taşıyordur bunların sonucunda özgürce hissettiğini dillendirebiliyordur. dolaylı yoldan Türk olmaktan gurur duyuyorum da diyen insandır aslında da; ama o bilmez, farkında değildir bunun.
Hiçbirimiz dünya hayatında yapacağımız ya da yaşayacağımız bir olay için hissedeceğimiz duyguları kesin olarak belirleyemeyiz, zamanı geldiğinde öğreniriz hissederiz. Ama bize verilmiş güzel bir fırsat vardır ki, herkesin yaşayacağı ölüm olayında neler hissedeceğimizi bilebiliriz, belirleyebiliriz. Bu bizim elimizdedir. Dünya hayatını nasıl yaşarsan, dünyadan ayrılışında o duygularla olacaktır elbetki.
ortada farklı bakış açıları olabilir; ama bu birbirimizden uzaklaşmak
aynı yerlerde bulunmamak anlamına mı gelmeli? gidiyorum ben bu ülkeden diyen mi
istersin, seçimde çoğunluga küfür eden mi! nereye gidiyorsunuz, kime
küfür ediyorsunuz! mağdem ortada doğru var seçilmeyen ve bu doğruyu göremeyen insanlar var yanlışı seçen,
görene kadar gözlerine sokun o zaman. kaçıp gitmeklemi çözülmesini sağlayacaksınız!
sinirlenmemek elde değil.
tek bir boyuttan bakılmaması gereken bir olaydır. Belki de o arkadan koşanlar sizin iyiliğiniz için, yanlış yoldan gidiyorsun geri dön demek için koşturuyorlardır. her zaman arkaya dönüp "dikkatlice" bi bakmak gerekir.
konusulacak cok ınsan vardır elbet hayatta; ama neyi kiminle konusacagını iyi bilmek gerekir. Her dogru her yerde soylenmez oldugu gibi, her insana da herşey soylenmez. insan, çevresinde herşeyi konusabılecegı dost bulamazsa eger ve herseyınde herkesle konusulamayacagını bılen bır olgunluktaysa, çiçekleriyle konusabılecek ve onların verdiği kokuyla mutlu olabılecek kadar da kendini ve hayatta mutlu olmayı bilendir.
parfüm kokularına alışkın burunlar için doğru bir gerçektir;ama sorsan köylüye onun için de parfüm kokusu gariptir. asıl olması gereken her iki durumada alışkın olabilmektir. Çöp toplama işiyle uğraşan adamın, parfüm kokusu duymasıyla bayılması ne kadar vahim bir durum olur değil mi?
aslında zamanında yapabılecegınız; ama bir takım kişisel yanlışlarınızdan dolayı (ertelemek, yeteri kadar önem vermemek vs.) yapmadıgınız şeyleri, zaman zaman hatırlayıp "keşke yapsaydım, yapabilirdim" demek pişmanılıgın en fazla hissedildiği anlardandır. Pişman olmamak için, gücün yettiği kadarıyla her yol denenmelidir ki, sonrasında aklın bir yerinde kalması sonucu sizi kemirmesi engellenebilir.
Kattığı birçok şey var diyebilirim şüphesiz; fakat şunu özellikle vurgulamak istedim. çevremizde çok örnekleri var, özellikle sosyal iletişim ağlarında (facebook, twitter vs.) dikkat ediyorum da çoğu kişi seneler boyunca Türkçe dersi almış olmasına rağmen, noktalama başta olmak üzere cümle anlam bütünlüğüne önem vermiyor. Önem vermeyi bırakın, çoğu yerde "yuh bu kadar da mı olur" diyebileceğiniz katliyamlar yapıyor. Sözlükte yazarken kuracağım cümlelere normalde olduğundan daha çok önem veriyorum ve noktalama işaretlerine dikkat ediyorum. Zaten normalde de olması gereken bu. Senelerce neyin dersini alıyoruz biz arkaşım! Onca sınavı ne diye veriyorsun. hade tamam bazı dersler için sınavlar geçmek içindir; ama bu Türkçe dersi. Genel kültür de denilebilir. Sen kalk 5 sene boyunca gördüğün şeyleri uygulamaya dökme ve kullanma. Kusura bakma; ama o zaman sen malsın, boş insansın! işte bu açıdan bakarak, "sözlük insanlara ne katar ki" diyenlere bi lafım olsun istedim.
yeni sevgililerde sıkça karşılaşılan olaylardandır. Bu tarz kadın sevişmekten önce ve sevişme esnasında oldukça iyidir; fakat kan akışı normal seviyesine geldiğinde yani sevişme bittiğinde düşünmeye başlar, akabinde duygusallaşır çünkü kendinden birşeyler verdiğinin farkındadır,sevişmek yani erkeğini mutlu etmek ve onun bedenine dokunmak onun için çok duygusal bir şeydir. Bu verdiklerinin karşılığını alamamaktan korkar, erkeğinin onu bırakmasından korkar bu da sevişmekten sonra ağlamaya neden olur.
ağzı iyi laf yapıyor olmak, çoğu yerde yakışıklı olmaktan daha etkilidir. Baş döndürecek kadar iyi laf yaparsın, bildiklerini iyi satarsın, konuştuklarınla karşındakini etkilersin ve senden hoşlanırlar. Çünkü espirilerin hoşa gidiyordur, insanlar arasında hareketli ve enerjik görünürsün bu da yakışıklılığın getirilerinden daha çok şey kazandırır.
uzunca dil döküp derdini anlatmaya çalıştıktan sonra kadından cevap bekleyip, kadının sesini çıkartmaması; evet ya da hayır bile dememesi, "hı hı" şeklinde kafa sallayıp uğraştığı işine devam etmesi; çıldırtan, delirten, kanı beyne fışkırtan bir davranıştır. Sinirden dışarı atarsın kendini.
"Distortion" Danimarka'nın geleneksel festivalidir. Erasmus öğrencilerinin ülkeden ayrılmadan önce şehre kurtlar gibi inip, avlanmasıdır. Kendini kaybetmek ve kendini kaybetmişlerde kendini bulmak işin en zevkli kısmıdır.