içindekilerin -neredeyse- hepsini daha önce okumuş olsak da insanı vurmayı başaran kitap.
parçalanmış bir adamın parçalarını okuyorsunuz ve her bir parçada kendinize ait izler buluyorsunuz...
30'lu yaşlarda evlenmişlerse en mantıklı işi yapan çifttir. yoksa çocuklarının yanında dede-nene gibi görünebilirler. çocuk doğduktan sonra da çeyrek altın alınıp hayırlı olsuna gidilmelidir.
adını hatırlamadığım bir filmde "ne, bürokratlar mı? dostum onlar pencereden atlasalar yere düşmeleri bir hafta sürer" şeklinde tarif edilmiş memur sınıfı.
gerçeklikle pek ilgisi olmayan durumdur. http://soccernet.espn.go....neijder?cc=5739#ui-tabs-2 adresinden görülebileceği üzere kendisi en son 26 eylül 2012 inter - chievo maçında forma giymiştir. bu durumda ekim, kasım ve aralık aylarında resmi maç yapmamıştır. tabi 3-4 aydır maç oynamamak bir futbolcu için zor olsa da bu 6 aydır ayağına top değmediği anlamına gelmemekte. zira kendisi antrenmanlarına sürekli olarak devam ettiğini gstv'deki ilk röportajında söylemiştir.
büyüdükçe azaltılan duygulardır aynı zamanda.
herkesin anne-babanız kadar iyi insanlar olduğunu düşündüğünüz için diğer insanlara da güvenmekle başlarsınız hayata. ama sonra sizden 2-3 yaş büyük çocuklar tarafından kandırılır ve güven duygusunu sorgulamaya başlarsınız.
6 yaşındaki çocukları bağırarak terbiye etmeye çalışan (80'lerin sonu 90'ların başı) öğretmenler ile sevinciniz azalırken korkuyu daha iyi hissetmeye başlarsınız.
ayrıldığı erkekleri teorik olarak kanser etmesi gereken kadındır. düşün ki sezen aksu'dan ayrılıyorsun ve sana sarı odalar'ı yazıyor. normal bir insanın 3 aylık ömrünün kalması gerekirdi. demek ki erkekler olarak sezen aksu'yla çıksak bile öküzlüğümüzden bir şey kaybetmiyoruz.