evet, ilk kez duyanlar tarafından garipsensede, vardır böyle güzel bir ikili.
rakıyı içmeye başlarsınız. elbette kişiden kişiye değişir ama, tercihen üçüncü dubleden sonra, iki dublede bir içilen bir bardak çay tam manasıyla candır.
midenizde oluşabilecek yanmanın, rahatsızlığın, bulantının önüne geçer. 3 kadehten sonra içilen bir bardak çay, sanki rakı içmeye yeniden başlıyormuşsunuz hissini yaratır ve daha fazla içmenize kolaylık sağlar.
efsane oyun stronghold crusader'ın, devam niteliğindedir.
stronghold 2, stronghold 3 gibi hayal kırıklığı oyunlar sonrası bu aralar güzel bir haber var. firefly studios, stronghold crusader 2'yi duyurmuş. stronghold crusader'ın klasik oynanışına; görsellik, yeni askeri birimler, yeni dizaynlar gibi sağlam yenilikler getirileceğinden söz ediliyor.
oyunun 2013 sonuna doğru piyasada olması bekleniyor. umarım eskinin tadını fazla kaçırmazlar.
bu noktayı yorumcular takım tutmamalıdır şeklinde algılamak isteyenler olabilir, öyle birşey demiyorum elbette. yorumcularda takım tutabilirler, ama holiganlık yapamazlar, yapmamalıdırlar.
kendi takımı haricindeki takımların adını söylemeye dahi tenezzül etmeyen, dal düzgün yorumlar yapanlar; sıra kendi takımlarına geldiklerinde fanatikliklerini gizleme gereğine hiç düşmüyorlar.
yönetimlerde bu tip yorumcuları, camialarının gazını almak maksatlı konuşturabiliyorlar. bu adamlar fanatiklik yapmaktan yorum yapma faslını çoktan geçmişler, mahallenizdeki kahvede farklı takımlardan olup çekişen dayılardan farkları kalmamış.
bir de zoruma giden, bu herifler neredeyse otorite kabul ediliyor.
zaman zaman lig maçlarında yorum yaptıklarıda oluyor. kendi takımlarına taktik vermekten geri durmuyorlar.
gelgelelim avrupa maçlarında da dikkatimi çeken şeylerden biri bu. elbette avrupa maçlarından türk takımını ön plana çıkarıcı yorumlar yapabilirler. ama rakip gol kaçırınca, "amann, yüreğim ağzıma geldi" falan gibi yorumlar duyuyoruz. ulan çıksam bende söylerim bunu? maçın gidişatına yönelsene, nerede profesyonellik? bunada sebep olan, yorumcu değil holigan olmaları.
böyle tipler sayesinde, uzun zaman oldu bi spor programı izlemeyeli. anca bazen istisnai adamlar denk geliyor; Mehmet Demirkol, ali ece falan, onlar derli toplu konuşabiliyorlar biraz daha.
24 Kasım 1985'de; henüz 25 yaşında iken, takımının abant kampında geçirdiği kalp kriziyle yaşama gözlerini yuman, eskişehirspor'un milli takıma kadar yükselmiş efsane kalecisi.
"bu daha doğduğu günden kaderi belli olan bir çocuğun eşine az raslanır hikayesidir .
sinan alaağaç :14 mayıs 1960 da eskişehirde doğdu.çocukluk yılları eskişehirin yenibağlar mahallesinde geçti.uysal ,akıllı ,sevecen bir çocuktu. spora olan ilgisiyle dikkatleri üzerine çekti. henüz ilkokul öğrencisi olduğu yıllarda mahalle ve okul arkadaşlarını toplar , takım kurar ,onlarla maç organize ederdi.liderlik niteliğini daha o yıllarda ortaya koymuştu.
1967 yılında eskişehir de öğrenimine başladı.1971-1974 yılları arasında mehmetçik ortaokulunda.1974-1977 yıllarında ise atatürk lisesinde öğrenimini sürdürdü. sonraki yıllarda ise anadolu üniversitesi maden fakültesinde yüksek öğrenimini tamamlayıp 1982 yılında maden mühendisi,1983 yılında da masterını yaparak yüksek maden mühendisi olarak üniversiteden mezun oldu.
spor yaşamina atletizm yaparak başladi. lise döneminde okulun hentbol takımında oynadı. atletizmin yüksek atlama dalında türkiye genelinde dereceler aldı.o yıllarda ligde fırtına gibi esen eskişehirsporun degişilmez kalecisi oldu.milli takıma seçilerek, ümit milli futbol takımi kaptanı olarak yurt dışında ülkemizi temsil etti. atletizm ve hentbol dallarinda kazandığı deneyim ve başarılar futbol yaşamındaki başarıların temelini oluşturdu.
iyi bir sporcu olmanın yanı sıra derslerindeki üstün başarı ile de öğretmenlerinin sevgisini kazandı. ailesi ve öğretmenleri her zaman en önemli destekçileri oldular.
çok yönlü ,çok okuyan entellektüel bir insandı. deplasmanlara giderken yanında daima okuyacak bir kitabı olurdu.genellikle de döndüğünde bu kitabı okumuş olurdu. şiire meraklıydı , tiyatro ve sinema tutkunuydu.
spor dışında ilgilendipi tek iş ve meslek maden mühendisliği oldu.mesleğini aktif olarak yapmaya zamanı olmasa da mesleğiyle ilgili yenilik ve değişimleri her zaman yakından izledi.
insan ilişkilerinde çok olumlu bir kişiliğe sahipti.yaşlılar ve çocuklarla farklı bir iletişimi vardı. düzgün fiziği ve ruhsal rahatlığı ile dikkatleri üzerine çekerdi. çok şık giyinirdi.genç kızların hayran olduğu çok sevdiği bir kişiydi. buna rağmen uçarı değil ağırbaşlıydı. bir tıp öğrencisine aşık oldu ve nişanlandı.
kişiliğinin en belirgin özelliklerinden biri de yardımsever oluşuydu.paylaşmak en büyük zevkiydi.o, yaşamı boyunca anne ve babasi için iyi bir evlat ,kardeşleri ve arkadaşları için sadık bir dosttu.
1985 yılının kasım ayında askerlik dönüşü yeniden eskişehirspor kampına katıldı. 24 kasım günü çalışma sırasında rahatsızlanarak odasına döndü. çok soğuk bir havada yaptığı ağır antrenman biraz kilolanmış ve hamlamış bünyesine ters bir etki yaparak beynindeki solunum damarlarından birini tıkar ve bu onun vefat etmesine neden olur. vefatı ailesi ve tanıyanları ve eskişehirspor camiası için büyük bir yıkım olmuştur.
vefatından sonra çıkan kalp hastası şeklindeki söylentiler uzman doktorların ortak görüşüyle yalanlanır. vefatında kişisel olmasa bile düzenleme ve uygulama anlamında ihmallerin olduğu söylenebilir. kampta bir doktorun bulunmaması ,müdahalenin yapılamaması ihmalin boyutları açısından önemlidir.
25 yıllık kısa yaşamı sevgi ,saygı ve başarılarla dolu olan sinanın vefatının üzerinden uzun yıllar geçti. buna rağmen sinan alağaç hiçbirzaman unutulmadı.yaşamlarında ünlü olan daha bir çok insanın kısa bir süre sonra anımsanmadığı düşünüldüğünde ,onu bakalarından ayıran , farklı kılan değerler daha iyi anlaşılır.
bugün yaşıyor olsaydı çoktan aktif sporu birakmış olurdu. ancak asla spor yaşamından kopamazdı.yaratıcı kişiliğiyle büyük olasılıkla türk sporuna değerli isimler kazandıracak bir olayın , bir başarının imza sahiplerinden biri olurdu.
onun vefatından sonra adını sonsuza taşımak ve türk milli eğitimine katkıda bulunmak isteyen babası onun adına bir ilköğretim okulu yaptırmıştır.
evet tam 19 yıl oldu bizleri bırakalı. zaman ve şartlar farklı artık. özlemimiz ise her geçen gün artmakta. herkesi yasa boğan bu ani ölümün ardından yıllar geçti ama her 24 kasım da onu unutmayan eskişehirspor kulübü ,ailesi ve arkadaşlarıyla anılmaya devam ediyor.
hüzünlü ailesi onun ardından anısını yaşatmak uğruna elinden geleni yaptı.yeşiltepe semtine bir iköğretim okulu yaptırdılar.."
neye inat ettiği bilinmeyen kızdır. vücudunda envai çeşit yerin kılını alıpta, kolunda benim kolumda olduğundan daha fazla kıl olan kızlar var, inanamıyorum. kimseyi rencide etmek amacında değilim, bundan sadece ben rahatsız değilimdir heralde. niye almazlar ki? cevabını bilmiyorum gerçekten, rencide olurlar diye soramıyorumda kendilerine. burayı okuyan ve kol kıllarını almayan bayan arkadaşlar, gerçekten çok itici bir durum oluyor bu, etmeyin, alın kol kıllarınızıda.