ulan hemen yargılıyorsunuz... kıyafetleri marka sanıyordur, onu da tanımaz falan... belki çok zeki, kültürlü bir kızdır, aynı zamanda tikidir de, bu yargıya varabilmek için çok düşünmüştür, tartışmıştır, sonra bu kanıya varmıştır, kızların da askere alınmasının vatan için daha hayırlı olabileceğine inanmıştır... olamaz mı?
tek bir kelimeden, gece yarısı çikolata krizine girdiğini çıkardınız da bunu mu çıkaramıcaksınız?
2 gün önce alakasız bir yerde alakasız bir yabancı tarafından suratıma haykırılan söz.
''into the wild!!!!!!!!!!!!!''
ne adımı biliyor ne türkçe biliyor ne de ortamda onu hatırlatacak tek bir şey var, nickimi nerden bilsin? beni 2. kez dumura uğratan filmdir. 1.si izlediğimde..
sadece yazarı ilgilendirmeyen tanım editi: insanı dumur eden filmdir.
sevgili alexander supertramp'ın o dolu gözlerindeki yaş için bile izlemeye değer bir film. eddie vedder'ın muhteşem şarkıları ve o buğulu gözlerin bir araya gelmesi bile insana 'gerçek' ve unutulmaz duygular yaşatabiliyor. izleyiniz. hayatına biraz daha anlam katsın diye.
burhan abi. o kadar uçuk bir karakterdi ki, buna rağmen bir o kadar da gerçekçi, inandırıcıydı. yani böyle bir insan olamazdı ama olmuştu. bu da engin günaydın'ın başarısı ve orjinalliğinin sonucuydu sanırım. burhan altıntop karakteri türk dizilerinin en garip insan karakteri olduğu halde bu kadar özenmeme anlam veremiyorum. nasıl olur da onun gibi bir insan olmak istenir, işte bunu çözemiyorum kendimde. sanırım o doğallıktan kaynaklanıyor. çikooo? bağa mı ağlıyon? hep kendine eğlıyısın amaa biraz da bağa ağla, çikooooo...
-beni bulamazsın oğlum ben aslında yoğum. yyyoğum. ben senin iç dünyanda yarattığın bi karakterim sadece. kendi iç dünyanda yarattığın bi karakterle kavga ediyosun şu an. yoğğğğum diyorum ben aslında. yoğum lan.
sadece burhan altıntop diye dizi yapsınlar, burhan abi akşama kadar evinde otursun, kendi kendine konuşsun, eşyalara laf atsın, müzik açıp oynasın, temizlik yapsın, ütü yapsın oturur akşama kadar izlerim. burhan altıntop gelmiş geçmiş en iyi dizi karakteridir. engin günaydın'dan sıyrılmış, engin günaydın adeta kendisinden bir insan daha yaratmıştır. sanki engin günaydın dizi bitmiş evine dönerken, burhan altıntop hala nişantaşı'nda bir yerlerde dolaşmaktadır da biz artık sadece onu tv'den izleyememekteyizdir.
lost ile ilgili bir soru çıkmış. annem dedi*, ablam da o soruya gelemediğini söyleyince, 'nası yapmazsın akşama kadar izliyosun boşa mı gitti' diye azarladı.*
gitgide soyları tükenen varlıklardır. çünkü dostluk ilişkisinin yerini yapmacık ilişkiler almış. bir bakıyorsun öyle cümleler kuruyorlar ki birbirlerine, 40 yıldır arkadaşlar sanıyorsun, sen olmasan bu dünyada yaşanmazdı, iyi ki tanıdım seniler kalpler çiçekler böcekler, özellikle kız milletinde yaygın bu..sorarsan bu muhabbeti yapan insanlar dün tanışmış. zaten o kişi, bahsedilen şahıs olmayan yerde de amaan malın teki diyor. ne lan bu? etrafından utan bari. nası ilişki bu ya. bu nası bi hayat tarzı?* bunların amacı aslında herkesle aşırı samimi olup çıkar için kullanmak. ama bakınca da en yalnız onlar emin olun. bu insanların artması beni korkutmaya başladı.
mantıksız bir duygudur ama engel olmak zordur. halbuki hiç düşünmez kimse, aslında utanması gereken geri getirmeyen kişidir. eşyanın bir nevi istenmesi daha kolaydır ama paranın lafını etmek zordur. unutmaya da inanmıyorum arkadaş ben niye unutmuyorum. unutulmaz öyle. öyleleri var ki eminim karşıdakinin istemesini bekliyorlar. istemezse vermeme gerek kalmaz bir süre bekleyeyim mantığı var. siz ayıp olmasın diye istemezken bu durumda bir de enayi yerine konmuş oluyorsunuz. alın bakalım.
durağa gelince orta kapı açılır, tam inecekken iki tane dilenci tipli kız koşarak orta kapıdan otobüse binmeye çalışır ve tüm o hızla size çarparlar, bunu gören şoför binmelerini engellemek için kapıyı kapatır. iki dilenci ve kapı arasında sıkışırsınız, bu sefer şoför kapıyı geri açar ve ön kapıdan inip orta kapıdan binerek dilencileri geldikleri gibi dışarı atmak ister. işim acele olduğu için devamını göremedim. ama çarpmaların etkisiyle dumur oldum tabii.
yanlış hatırlamıyorsam bölümlerden biri 'legen.. wait for it' diye bitiyordu ve bir sonraki bölüm 'dary' ile başlıyordu. şükela dizinin, şükela karakterinin, şükela repliğidir.
çocukken duyulduğunda anlaşılmama ihtimali olan cümle. ilkokul 2 veya 3. sınıftayız, özel bir gün ve biz de parti benzeri bir şey yapmışız, eğlenmişiz.. ardından sevgili öğretmenim* yanındaki sınıf annesine dedi ki; '' bak şimdi bir şey söyleyeceğim ve anlamayacaklar.'' biz de merakla bekliyoruz tabi. sonra bize döndü;
-çocuklar, en kötü günümüz böyle olsun! olsun mu?
-haaaayıııııııııııııııııııır!
-ahahahahhaa
evet ilginçtir birimiz bile anlamamışız. bundan ne anlam çıkardık tam hatırlamıyorum. sonra itinayla anlattı olayı ve soruyu bir daha sordu. biz de hep bir ağızdan evet diye bağırdık. canım hocam bize her şeyi bu tip şeyler yaparak öğretirdi.. bu da böyle bi anımdır işte.
burhan aabi'nin yeni geldiği zamanları tadından yenmeyen dizidir. gerçi her daim öyledir ama o kısımlar daha farklıdır. burhan karakteri daha farklıdır ilk zamanlarda çünkü. sonra yavaş yavaş kendini bulur. biz sonraki burhan'a aşina olduğumuz için ilginç gelebilir. izlemek lazım.
sevgili johnny depp de, winona ryder'a aşık olduğu zamanlarda yapmış bu işi. sonra ayrılınca -na kısmını sildirmiş ve şarapçı anlamına gelen wino kalmış. ayrılınca ne yapılır onları düşünmek lazım tabi. bunun gibi canım ailem dizisinde de şimdi ismini hatırlamıyorum, halim karakterinin yanında çalışan eleman, gül yazdırmak yerine, ayrılırsam diye gül resmi yaptırıyordu. gerçi ayrılırsam diye düşünmek amaçla çelişiyor ama ah günümüz aşkları bu kadar işte.
o siyasi de yeri geldiğinde kişiyi ölümüne savunuyorsa, mesela çocukluk arkadaşı veya can dostuysa iyidir hoştur. ama ortada böyle bir durum yoksa bildiğin saçmalıktır.
''sana en güzel hediye benim dimi anneeee?'' diyerek kucağına hoplamak. onun için gerçekten en güzel hediyedir. ki benim annem gibi, iki gün önceden gelip '' bana hediye alma sakın, alırsan çok fena yaparım bak'' diye gerçekten sert bir dille tehdit eden bir anneniz varsa. peki ben aldım mı? aldım. her seferinde azarı yiyorum, hiç akıllanmıyorum.
içten pazarlıklı olup herhangi bir şeyi açık açık söylemek yerine saçma sapan lafı dolandırmak. genelde anında işin özü anlaşılır ama bakalım hangi yollardan gidecek, nasıl anlatmaya çalışacak, beni ne kadar salak sanıyor diye merak eden kızlar sesini çıkarmaz. ya da kızın zekasını ölçmeye çalışmak. kendisi çok zekiymiş gibi olta atan, ne cevap verecek acaba diye yersiz sorular soran tipler var. çoğu kız bunu anında anlar ama nedense anladığını çaktırmaz. sonra çok fena gözünden düşersiniz. hatta salak durumuna düşersiniz. o yine çaktırmaz ama. bir kızın gözünden düştüğünüzü asla anlayamazsınız. dur başlamışken devam edeyim, hatta bir kız erkeğe gözünden düşmüş gibi davranıyorsa bilin ki onun gözünde çok yücedir o aslında. böyle de ters yaratıklardır bu kızlar.*
olmamıştır o çocuk, yapamamışlardır. annesi babası tekrar eğitmelidir yoksa birkaç yaş daha büyüdüğünde eline geçen yavru kedileri, kuşları öldürür.
edit: tamam lan hepiniz demedik, alınmışlar hemen. kesin bir şey değil, ama vardır o potansiyel bazı bebelerde.