eğlencenin yarısında çıkmaya sebebiyet verir. hakkaten bir çok türkü evi kürt yuvası haline gelmiş. lan 2 saat kaldım ne bir gesi bağları ne bir çarşambayı sel adlı ne de bir halkalı şeker çaldılar. bir tane bildiğim türkü yok, dilini bildiklerimden bahsediyorum. geri kalan zaten komple kürtçe. varsa yoksa halay amını sikim. kılıksız herifler kaşarlanmış karılar adamın içi kalkıyor.
lan oraya gelen herkes türkü eksperti değil ki, bilinen belli başlı türküler vardır ve genellikle onlar çalınır, tamam araya bir iki bilinmedik türkü sıkıştırırsın kaynar gider. bu millet şivan perver dinleyerek büyümedi, neşet ertaşlar hüseyin turanlar götünüzü mü sikiyor anlamıyorum ki.
reklamın iyisi kötüsü yoktur lafını kim söylediyse onu g.. neyse,
sözlüğe benim gibi yeni dahil olan bir kısım ibnetora fena tav oldum, ha bunu ayrı başlık açıp daha fazla okunmasını sağlayabilirdim bu kötü bir şey de değil ama bu götverenler adamı başlık açmaktan soğuttular.
popüler olmak istiyorsunuz anlıyorum da hepiniz de bunu 15 dakikalığına ünlü olma yolunu izleyerek yapmayın amına koyim. gelir gelmez çaylaklık entrylerin dışındaki sürekli başlık açmışsın bobo, bu işin şekli budur diyosun ha? vay senin götüne, bi dur soluklan. izlenen yol da hep aynı, troll başlıklar, tespitler ama en andavalı bile bunu deniyor.
vallahi enteresan, bu ne sikimsonik küfür yeme hevesidir.
toplantının konusu ne olursa olsun olayı bir şekilde duygusallığa bağlama hevesinden kaynaklanıyor. bu adamın en son yapacağı iş politikacı olmakmış ama gel gör siyasette yıllardır önemli pozisyonlar işgal ediyor. ben bu adamı elini çok belli eden poker oyuncularına benzetiyorum. yapmasın bu işi gitsin marka dağıtsın ne bileyim..
benim! ben yaşar usta! (korkma lan şaka yaptım, sikmicem kafanızı)
yaşadıkları hayatı göze alırsak gayet normaldir.
dinledikleri müzikten midir, giyimden midir, kuşamdan mıdır ortamlarından mıdır her ne sikimse işte ben bir tane mutsuz tiki görmedim usta.
şeyse biz de olalım diyorum bazen, gördüğüm kızların hepsi siktir çeken demet akalın gibi, gördüğüm oğlanların hepsi gerdan kıran murat boz gibi. lan her yerde aranan secret'ı bulmuş bu insanlar.
bu insanlarda var bir bereket ona eminim, şimdi bu guruh düzenli alışverişlerini yapıyorlar, ortalama yemek yedikleri mekanlar burger ya da pizza pizza vs, haftada en az 3 gece (çarşamba-cuma-cumartesi) dışarı çıkıp bize göre kol onlara göre normal boyutlarda olan hesabı da tak diye ödüyorlar, akşam üstleri 2-3 bira içtikleri soft mekanlara gidiyorlar, daha gider aslında bu da burada keselim. hacı ne işsiniz amına koyim? gizli tarikat mısınız lan, biz evde ufaktan masa kurmanın muhasebesini saatlerce yaparken siz gözümüzün önünde servet yiyorsunuz.
acaba evladının tiki olduğunu bilen anne baba daha mı çok para veriyor. hani bunalıma girmesin diye, öyleyse de bilelim yani,
- oğlummmm yavrummmm alexander neden kestin bileklerini?
+ yeni sezon şortumu alamadım baba, bu beni yiyip bitiren bişey..
- alırız oğlumm alırızzz!
+ sahi mi söylüyorsun baba? allahım beynime kan gitmeye başladı, baba kalkamıyorum şuan pc den murat bozu açıp bir de cep telefonumu getirir misin akşam için de hazırlnamam lazım, saçlarım..
berk takma adıyla aranıza sızıp bu sırra vakıf olacam and olsun!
doğuştan hipotansiyon sorunum olmasaydı asla yapmayacak olduğum bir davranış olurdu.
ortalamanın altında bir enerjiyle güne başlıyorum ve devam ediyorum. dikkatimi iyi düzeye getirmek için gün içersinde 2-3 kupa kahve içmem gerekiyor.
her sigara içişimde zaten az olan enerjimin acımasızca sömürüldüğünü farkettikçe bırakma ihtimali giderek kuvvetlenmeye başladı. önceleri iş yerinde içmemeye başladım içersem de bu 2-3 adetle sınırlı kalıyordu. mesai bittikten sonra ise rahatlamanın getirdiği psikoloji yolumun üstündeki ilk tekel büfesinden bir paket winston soft aldırıyordu. buluştuğum dostlarımdan tek bir isteğim vardı o da oturup rahat rahat bira ve sigara içebileceğimiz bir yer. abartmıyorum bir pakete yakın bir sigara tüketiyordum o 4-5 saatlik süre içersinde. eve vardığımda da ise ancak üstümü çıkarıp yatağa kadar gidebilecek bir enerjim kalıyordu. zamanla bundan da nefret etmeye başladım çünkü artık günün yarısı sigara içen ve diğer yarısında içmeyen biri olarak farkı çok net gözlemliyordum. geçirdiğim bu aşamanın hakkaten faydası olmuştu, uzun süre bu farkı hissederek yaşamak sonraki günler için bana umut verdi. daha sonra tamamen bıraktım.
zamanında benim de dahil olduğum sigara içen bütün insanların kendini kandırdığı görüşünü şiddetle savunmaya başladım. hakkaten buna ihtiyacım vardı, bu konuyla ilgili zihnimde faşist düşüncelere bile yer açmaya başlamıştım. gördüğüm her sigara içen insana için için sövüyordum. düşük tansiyon sahibi biri olarak hiperaktif bir hayata kavuşmak da hoşuma gitmişti. bana göre hiperaktif size göre değil.
koku alma duyusunun gelişmesi, dişlerdeki etkisi vs. gibi etkilerine değinmeme bile gerek yok sanırım.
yanlış bir kanıdır. troll o yazara kendi üzerinden kitlelere seslenme imkanı tanımıştır. yazar da bunu değerlendirmektedir. aksi takdirde özel mesaj yoluyla laf anlatmak varken neden entry yöntemini seçsin güzel kardeşim.
troller aslında iyi birer pasördürler. hak etmediği halde gereksiz bir ton enrty sayelerinde istatistikler de yer bulur. gözünüzün önüne getirin geçen haftanın en beğenilen listelerini. emek gerektirmeden hızlı şekilde en eli yüzü düzgün ayarı veren hop! listede.
sohbet ettiğim bazı insanların hafızaları. değişen sohbet konuları esnasında okuduğu, izlediği, gördüğü deneyimleri öyle güzel serpiştiriyorlar ki şerefsizim o an sonuna kadar takdir ediyorum. bunlar benim de sık sık yaptığım şeyler olmasına rağmen ben eş dost sohbetlerinde okuduğum kitaptan ya da ne bileyim izlediğim bir filmden o an için cuk oturan örnekler veremiyorum. o an gelmiyor aklıma, geldiği zamanlarda da yalnız oluyorum.
"haklısın dostum ernest hemingway de bir kitabında bu konuyu işlemiş."
lan vallaha nispet yapar gibin amını sikim.
nasıl içimde kaldıysa artık geçen gün 8 yaşındaki yeğenimle top oynuyoruz bana nasıl güzel orta yapabileceğini sordu ben de ona sabri sarıoğlu'nun bu konu üzerine güzel çalışmaları olduğunu söyledim.
- hangi takımda oynuyor?
+ galatasaray'da
- ama dayı ben sabri yazan galatasaray forması görmedim,
+ olum o kült bir futbolcu,
- kürt mü?
+ yok lan kerata kült kült,
- o ne be?
+ iz bırakan, tarzı olan, benzerine az rastlanan,
- ben gidiyorum ya tanımıom ben sabri falan..
+ siktir git yeğenim, dayını kimse anlamadı zaten.
kayın validesinden de büyüktür muhtemelen. lan bir de bu insanlara anne baba demesi yok mu, gözüne gözüne vurasım geliyor. bana giren çıkan olmasa bile ifrit oluyorum arkadaş, varlıkları bile başlı başına rahatsızlık sebebi.
önümden götü kollama derdiyle yan yan yengeç gibi yürürken,
- lan bak yine tekme atarsan bu sefer tırmalarım
+ ahaha geç lan geç bişey yapmıcam
- bravo dostum adam oluyorsun
+ hemen götün mü kalktı lan ibiş
- teker tkeker gel lan
+ gaçma!
kırılır o parmak. lan böyle dile getire getire yayıyosunuz bu efsaneyi her seviştiğimiz hatun elini götümüze atmaya başladı. bu g noktası hikayesini gizli bir ibnenin kasıtlı olarak yaydığına inanıyorum. götünü yalatmanın bahanesi amını zikim.
berbat yapımların arasından sıyrılması çok zor olmayacaktır. *
senaryodaki ufak tefek mantık hatalarını ve kenan imirzalıoğlu'nun önceki halini oynayan çocuğun vasat oyunculuğunu saymazsak iyi başlamış dizidir.
öncelikle ezel karakteri kenan imirzalıoğlu için biçilmiş kaftan olmuş, daha iyi bir seçim yapılamazdı, kendisi adına iyi bir dönüş olmuş. bana göre bak bana göre dedim yaşayan en güzel kadınlardan biri olan cansu dere'ye dalıp gitmekten performansı hakkında fikir sahibi olamadım. hikaye çok yönlü olduğundan akışta bir sıkıntı olmayacak ve gereksiz bir ton sahne izlemek zorunda kalmayacak gibiyiz.
yiğit özşener'e özel bir parantez açmak gerekir. cengiz tamamen kötü bir karakter olarak gözümüze sokulmuyor öncelikle bunu sevdim. akıllı, hırslı, aşık, gözü kara ve uynaık olan cengiz karakterinin altından ilk 3 bölüm itibariyle başarıyla kalkmış.
gerisni bekleyip görücez.
ayrıca her bölümde tuncel kurtiz'e bir şiir okutmazsanız topsunuz olum. *
evladının yanlış bir şey yaptığına gözüyle görmedikçe inanmayan adam.
çok garibime gitmişti, ısırarlı savunuşu. bin dereden getirilen suya rağmen ikna olmadı. lise yıllarında oğlunun ve arkadaş grubunun okulda estirdiği teröre, yıl sonunda eline geçen karnede 12 dersin toplamının 10 etmediğini (10 luk sistemde) görmesine rağmen. yok bir insan bir diğeri için içinde bukadar umut beslemez.
oğlunun aldığı 3 ay uzaklaştırmayı görüşmek için okula geldiğinde, aynı anda bütün hocaların yaptıkları şikayetlere verdiği tek bir cevap vardı "benim oğlum öyle şey yapmaz". yaptı ama hem de dik alasını yaptı, ve şimdi de babasını hocaların önünde komik duruma düşürüyor. bu teröriste bu anarşiste nasıl olurda bu kadar güvenir bu adam diye.
günlerce de bana kafayı yedirtti, hırsımdan çatlama noktasına getirtti. yalan söylemiştim yapmadım demiştim ve benim sözümü senet belledi bir daha da kimseye inanmadı. farkında olmadan yanlış kişiyi sonuna kadar savunuyordu, benim için her sey adına dönüm noktası oldu. kendimden başka umursamam gerekekn insanların varlığını sonuna kadar hissetmiştim.
geçmiş temizlenmiyor belki ama gelecek hala boş bir sayfa, bu güveni kaldırabilmek adına o sayfaya güzel şeyler yazmak zorundaydım. düzeltmeye çalıştım kendimi, ders çalışmayı denedim ilk defa, ilk başlarda zor oldu çok sık frene basmak zorunda kalmıştım, zamanla bunun gerekli oldğunu da anladım. önce ön yargılarımı kaldırdım sonra adım atmaya başladım. o nefret ettiğim güruh olan insanların(öğretmenler) benimle bir dertleri olmadığını tam aksine tanıdıkça güzelleşen insanlar olduğunu gördüm. iyi bir şeyler yaptıkça benden daha çok mutlu olduklarını gözlemledim, bir adam kazandırmanın tatlı telaşı içinde gibiydiler.
babam bir yıl sonra tekrar okula geldi, bu sefer çok kalmadı. ayrılırken ben size demedim mi der gibiydi. yanlış yaparken bile(haksız olanı savunmak) doğruyu buldurttun ya bana helal olsun.
sinek familyasından cinsini tanımlayamadığım bir tanesinin tam 3 gündür tuvaletin duvarında kıpırdamaksızın durması. hala duruyor, gittiği gün entryyi editleyip bilgilendiricem sizi. ölmüş de olabilir bilmiyorum.
küfrederek inandırmaya çalışmak da işin içine girerse ortalık küfürden geçilmez.
+ olum arkamdan böyle bir şey dedin mi, yaptın mı orospu çocukluğunu?
- ben demedim olum, en adi orospu çocuğuyum ki ben demedim,
+ yalan söylüyorsan cümle alem götünden siksin mi?
- siksin abi,
+ ..
duymamış olabilir. hiç istemediğin halde sırf nezaket olsun diye yaptığın bir şeydir günaydın demek, ve genelde yarım ağızla söylenir. algıları kapalı, afyonu patlamamış, önüne çıkan her şeye lanet okuyan muhatabın da seni duymamış olabilir. siktir edin takılmayın böyle şeylere.
linkin park üyelerini bile güldürebilecek bir ergendir.
- messi nasıl oynuyo lan hayvan gibi
+ o bişey mi lan sen bizim mahalledeki erkan abiyi gör bir de.
