sizi kendinize getirmeye çalışan, uyarı veren kısaca hayatta çaylak yapan varlıktır.
Ayaklarınızı uzatmış, biranızı cipsinizi höpletirken dolap titrer ve içerden insan sesine benzemeyen bir ses "alllllllaaaaaaahhh uu alllaaaaah" der...
Sıçarsınız...
Ben sıçtım şahsen.
bira almadan kaçmakla sonuçlanır.
Sigaranız ve biranız bitmiştir. Entry girme zevkiniz yarım kalmıştır. Markete gitmek için terlikleri ayağa geçirip inersiniz ve bomboş sokakta hızla hareket eden ve size doğru gelen kırmızı gözlü o varlığı görürsünüz...
Bira alamadan eve gelirsiniz ama sabaha çıkmanız imkansızdır...
bu varlıklar genellikle keçi, koyun ve kedilerin içinde bulunmaktadır. Ve bu kedi de onlardandır...
Kapınızın önünde size tatlı tatlı miyavlar ve kapıyı açarsanız...
insanı nefesini son nebzeye kadar tutarak beklemeye itecek olaydır.
evde kimse yoktur ve siz sözlüklerde daldan dala atlarsınız ve yan odadan bir ses gelir. Önemsemezsiniz. Sonra daha yakından gelen bir ses daha... Sonra bir daha... Evet bunlar o varlığın ayak sesleri. Odanızın kapısı da yavaşça açılır... Kırmızı gözlü varlık size bakmaktadır...
insanı korkudan sıçtıracak, olduğu yere büzdürecek hadisedir.
Evde tek başınıza oturmuş giri giriyor ya da kurşun bilal'i izliyorsunuzdur ve dış kapı binlerce tekme darbesiyle gümlemektedir.
Korkudan elleriniz ayağınız titrer.
Kapıyı tekmeleyen o varlıktır...
acı gerçektir.
Katliamcılar, savaşlara diş bileyenler, arkadan iş çevirenler.
Hep kazanan bunlar.
Biz ki ele geçirdiğimiz yerlerde düşmanlara iyi davranıyoruz, besliyoruz.
Onlar ise kesip biçiyor...
sikeyim vicdanımızı!
insanın korkudan elini ayağını titretecek olaydır.
Kafa(içinde beyin olan) dışarıya çıkarılır ve kokunun dışardan gelip gelmediğine bakılır ve...
Hayır.
Hayır hayır olamaz.
Koku evin içinden gelmiştir.
Eğer iki dakika önceyi unutacak kadar beyinsiz değilseniz...
Evet...
Evet işte osuran o...
çok korkunçt... Pardon.
Çok kötü bir durumdur.
Ayrılmışsınızdır ve "ulan kesin yine mesaj atarım ben buna. En iyisi numarasını sileyim" dersiniz. Ve aradan bir ay geçer. Çok özlersiniz. Ama mesaj atamazsınız, arayamazsınız. geri dönmesini sağlamak için aramak zorundasınızdır. Hal hatır sormak. Ama yazın ulaşamazsınız ona. Yaz aşkı bulmadan ulaşmalıyım dersiniz. Yaz boyu adrenalin tavan. Mehmet olum sende benim Gamze'nin numarası varmılar havada uçuşur. Kızın arkadaşları da size cevap vermez.
Köküne kibrit suyu, ben de gamzeyle çıkarken bana sarkan kıza yazarım dersiniz. Onun numarasını da eski sevgiliniz silmiştir.
"cuk"...
Oturdu dimi mideye.
işte o ses yalnızlığın sesi.
Bir de klozete bıraktığınızda kılçıksız giren bok sesi.
O biraz clup diye cıkıyor ama...
ürkütücüdür.
Gece dolmuşlar genelde full dolu olmaz ve benim gibi fakir bir öğrenciyseniz mecburen dolmuşa da binersiniz.
işte gece dolmuşta tek başınayken ve ağaçlık bir alandan geçerken şoför aniden durur. Ayağa kalkar ve o an gaza ve frene basan ayakların ters olduğunu görürsünüz. Kafanızı yukarı kaldırıp bakarsınız ve şoförün gözler kıpkırmızıdır...
insanı paranoyaklaştıracak olaydır.
ilk ihtimal, kapıyı siz açık unuttuğunuzu düşünürsünüz ama kaç dakikadır açıktır ? içeri kimse girmiş midir ?
ikinci ihtimal ise... Söylemek bile istemiyorum... Evet evet o işte aklından geçen şey...
bazı varlıkları kızdırdığınızın göstergesidir.
Hemen diz çökülmeli ve dua edilmelidir.
Ateistseniz çıkın "kim var orda lan yarr..." deyin. Zaten cümle bitmeden paket...
normal dolap değil de kilitli dolaba sahip yazarları sıçtırtacak varlıktır.
Saat 3:54'tür ve sözlükte entry girerken dolaptan "aç dolabın kapısını" diye insancıl olmayan bir ses duyulur ve sıçılır... O tabiki üç harflidir...
mapusta yıllarca yeri kazmış, tünel açmış ve sonunda sizin evinizden kaçmış aziz yıldıvımdır.
Gözleri kanlanmıştır, iki çift kırmızı göz size bakmaktadır.
This is galatasaray diyip ayağın tabanıyla karnına yapıştırmak gerekir.
iki tane kırmızı göze sahip varlıktır...
Siz 3 temmuz sabahı sözlükte takılırken dolabınızın olmadığını görüp sevinirsiniz. Ama camın şıngırtıyla inmesi ve odanın ortasında dolap görmenizle sıçmanız bir olur...
bazı görünmez varlıklarla aynı ortamda bulunduğunu geç de olsa anlamaktır.
Siz yalnızsınız sanarken, "o" sürekli sizi izlemektedir ve o anı beklemektedir...