son zamanlarda dikkatimi çeken kişi ve attığı adımlarla bu adam gerçektende güzel işler
yapıyor dedirten kişilik. kalitesi, bilgi birikimi ve sevecen tavırlarıyla da geçmişi
hakkında söylenen onca şeylere inat çok güzel işlere imza atması dikkatimi çeken önemli
bir özelliği olmuştur. böyle ilerlemesi temennimizdir.
son yıllardaki en şöhretli bölümlerden biri. bu bölümü bitirip de işsiz kalan olmadığı gibi dolgun ücretlerle çalışmalarıda bölümün puanlarını yükselten en önemli etkenlerden biri haline gelmiştir.
mensubu olduğum burç olarak her zaman beni gururlandıran bir burçtur. eğer iyi bir açıya ve etkili yıldızlara sahipseniz sizi son derece yükseklere taşıyabilecek, doğru kararlar almanıza ve sağlam adımlar atmanıza neden olacak burçtur. çoğu insanın genel anlamda akreplere verdikleri tepkiyi çok görmemekte yarar vardır, her düşmanın yapacağı şeylerden fazlasını yapmıyorlardır. eğer bir akrep burcuysanız ya çok sevilirsiniz ya da aşırı derecede nefret edilen birisinizdir. çünkü akrepler çok sıcakkanlı insanlar değillerdir, genelde tutumları ya severler ya da hiç bir zaman sevmezler. bunu da karşıya çok net bir biçimde hissettirirler. aşk hayatlarında zorlu bir burç olduğu doğrudur, bunun nedeni isteklerinin, taleplerinin yoğunluğundan kaynaklıdır. bir akrep'in ilişkide kontrolü devralmak istemesi olağan bir durum yoktur. çünkü ilişkilerinde ne bir terazi ne bir yay ne bir ova gibi pasif kalmak isterler. en azından sadakati onlar kadar önemsiz bir ayrıntı olarak görmediği muhakkaktır.
belki bu bağlamda oğlaklarla daha iyi anlaşabilirler. balık, yengeç ve başak burçlarıda çizgilerine yakın karakterleri çizebilirler. fakat ne olursa olsun akrepler yanlarına cacık adamları almayı pek arzu etmezler. onların kendilerini ne yarı yolda bırakabilecek kova, ne de sadakatini bencilce kullanan aslan burcuna ihtiyaçları vardır. bu yüzden kafa yapıları uyuşmaz ve anlaşamazlar. hiperaktif çok gülmeyi seven burçlarda akreplerin tiksindiği karakterler arasına girer, bir ikizlerin sürekli sırıtması akrepler için onları defterinden silmenin en önemli öğelerinden biridir.
bir çok akrep burcu ayakları yere sağlam basan ve realist düşünen insanlardan oluşur. bazıları akrep burcunun kötü açılarına mensup olduklarından zayıf karakterli olurlar, bunları aşırı alkol tüketen, iradesine hakim olmakta zorluk çeken tiplerden ayırt edebilirsiniz. bir akrep, bir akrep'le anlaşabilir mi sorusunun cevabıda işte tam olarak burada gizlidir. aynı özelliktelerse. bilenler bilir zodyak'ta iki yıldıza sahip tek burç akreptir. bunun türkçesi de aslında iki farklı insan diye çevirebiliriz. örneğin akrebin simgesini dikkatle inceleyin bir tarafından uçan bir kartal kanadı diğer tarafından sürünen bir akrep kuyruğu göreceksinizdir. işte yukarıda bahsettiklerim o simgenin içinde anlatmak istedikleridir.
gizemlilik, sırlar, derin hisler ve sertlik, bazende şiddet çoğunlukla akrebi tanımlamak içindir. akrepler hırslı insanlardır. hayattan beklentileri, idealleri vardır onlar için yaşamda gülüp, eğlenmekten çok başarmak, zafere ulaşmak duygusu hakimdir. bu bakımdan bir savaşçı ruhu taşır ve bunun içinde zaman zaman acımasız olabilir. engelleri sevmezler, aşmak için inatla yarışan onlar kadar ihtiraslı bir başka burç göremezsiniz oğlak hariç.
birçoğu propaganda uzmanı olarak doğarlar. siyasetçilerin akreplerdeki yoğunluğunun kaynağı budur. boşuna necmettin erbakan, mesut yılmaz, süleyman demirel, abdullah gül gibi önemli isimler çıkmamıştır. abd başkanlarının yarısından fazlasının burcunun akrep olduğuna ısrarla dikkat çekerim. ikna gücü yüksek, kendini geliştirirse başarı oranı bir çok burca oranla daha avantajlı olan bir burçtur.
hayatı boyunca bulunamamasına karşın aradan geçen yıllardan hakkında epeyce spekülasyonların yaratılmasına neden olan ünlü seri katil. aslında kelimenin diğer manasıyla seri katiller zincirinin kralıdır. özellikle de işlediği cinayetler karşısında londra polisine mektuplar yazması ve bu mektuplarla londra polisiyle dalga geçebilmesi seri katildeki özgüven duygusunun son boyutudur diye düşündürüyor insana. bir yahudi olduğu ve cerrahi eğitimi aldığı kesin olarak bilinmesine karşın dönemin londra polisi de sırf bu hikayelerden ötürü oldukça itibar kaybetmiştir. ama bahsettiğimiz konum 1800 lerin londra'sında geçiyor. o halde şu soruyu sorun kendinize; ya günümüzde ki teknoloji olsaydı karın deşen jack hala bulunamamış olabilirmiydi?
bir çok gözlük kullanmaya başlayan pek kişilerin, gözlük taktıktan sonra göz derecesinin veya görüş alanının eskiye oranla daha kötü olduğunu belirtmesi ve bu yaygın inanışı savunması durumunda ortaya çıkan iddiadır. temeline bakılırsa bilimsel bir iddia değidir ama doktorların ticari karlarını savunmak gibi bir niyetimde olmadığından iddianın çok da gereksiz olduğunu var sayamayacağım. örneğin pek çok ilaç ticaretine girişmiş doktorlar gibi bazı göz doktorları da gözlük ticaretine girer gibi 0.50 derece ye dahi gözlük taktırmakta ısrarcı olurlar. dikkat edilirse yaş fonksiyonunu da göz önüne alalım 20 yaş üzerinde göz derecesi 0.50 olan birinin gözlük takması demek bir yerde tüm hayatını gözlüklü olarak geçirmesine sebep olabilmektedir. eğer yaş küçükse evet, ancak 20 yaşından sonra bu öneri yapılmamalıdır. hatta doktorların, takmazsan göz derecen ilerler şeklinde başkalarının cehaletinden yararlanıp korkutma çabasıyla gözlüğe ikna etmesiyse hiç de etik görünmemektedir. netice de gözü 0.50, 0,75 hatta 1 derece dahi olan ve bunun farkında olmadan yaşayabilen milyonlarca insan mevcuttur. hiç bir şikayet etmeden bu şekilde yaşamlarını idame ettirebilmekte ve sürdürmektedirler. ancak gözlük taktırıp da(küçük yaşta takanlar hariç) bir daha çıkartabilen insanlar ancak lazer gibi garanti olmayan ve ileride sorun yaratabilecek işlemlerle tedavi edilemektedir. gözlük kullanmak gözü tembelleştirir mi kesin olarak bilemeyiz ancak kullanacaksanız göz derecesi ileri değilse sürekli takmak göze zarar verebilir. en azından çıkarttığınızda bir daha eski gördüğünüz şekilde göremeniz mümkün olmayabilir.
silikler listesinde yer alma olasılığını gerçekleştirmeyi başarmış, uzun süredir ortalarda görünmeyen ve kendisinden haber alınamayan yazar. yakında bir adet vesikalık resmi ve muhtardan ikametgah onaylı belgeyle 'kayıp aranıyor'a başvurulacağı günler uzak değildir. hatta rezil olsun diye olaya yalçın abi'yle yüzleşme'de ki yalçın çakır'ı da bulaştırmak gibi iyi niyetli amaçlar ısrarla düşünülmektedir.
son yıllarda şaşırmama neden olan durum. daha kötüsü internet konusunda bilgi birikimleri ve uzmanlıklarıyla artık erkekleri bile hackleyecek konuma gelmiş olmalarıdır. önlem alınması hatta açılım, saçılım yapılması önemle rica olunur.
yunanca'da aleksandros şeklinde yer alıp anglo-saxon dillerinde alexander haline gelen ismin italyanca versiyonudur. ''güçlü, gücü yeten erkek'' manasına gelmektedir. aynı şekilde ispanyolca'da da alejandro şeklinde görülebilmektedir.
benito mussolini'nin eşlerinden biridir. bu evlilikten benito albino mussolini adlı bir velet dünya'ya gelmiş ancak benito mussolini bu ailesinin yüzüne bile bakmamıştır. dahası ida dalser'i bir akıl hastanesine hapsetmiş ve ardından da oğlunun icabına bakmayı kendine görev bilmiştir.
buraya kadar genel bilgi verdikten sonra bir de kendi yorumumuzu katmak gerekirse; benito mussolini kesinlikle haklıdır diyeceğim. neden mi? benito gibi o.ç bir adamı hiç oralı olmadığı halde yatağına alan o. ruhlu ida dalser'dir. onunla da yetinmemiş bu ida kaltağı bütün varını, yoğunu satıp mussolini'ye heba etmiştir. evli olduğunu bile bile mussoliniyle bir süre daha yaşadıktan sonra mussolini kıçına tekmeyi vurmuş ve bir daha da yüzüne bakmamıştır. şimdi sizce ida dalser mazlumdur değil mi? bence değildir! kendi seçimini yapmıştır ida, bedelini öder. halbuki kendisine değer verebilecek dürüst birisini sevseydi böyle olurmuydu? elbette olmazdı ama dürüst birisi de piç olmadığı için ilgisini çekmezdi. sonra sızlanmak boşunadır.
ve en son avrupa'da ortaya atılan iddiayla çok çarpıcı bir boyut kazanmıştır. araştırmalara göre ''domuz gribi'' denilen vaka yüzyılın en büyük tıp yalanı olarak belirtiliyor. eh bu esnada türkiye de tartışmalar devam ediyor aşı olayım mı, olmayayım mı? şeklinde ki kerizlik boyutunu bir nebze olsun aşabilmenin rahatlığı içerisinde artık ''Ulan sahiden domuz gribi varmıydı???'' deniliyor. ama ben başka bir konunun tartışmaya girmesinden yanayım sahiden asıl domuzluk kimde?
bugünkü haberlere göre aşıların çoğunun ilgisizlik yüzünden elde kaldığı ve artık zarar ettiği belirlenmiştir. sen kalk onca reklam yap, büyük paralar dök, büyük umutlarla bilim adamlarına da çığlık attır(bu haberde 2009'un sonunda ortaya çıkmıştı) sonra'da yeteri kadar başarılı olamayıp zarar et. allah allah neden acaba?
ayrıca sarı bıyık recep her ne kadar belirtmese de türkiye olarak çok büyük paralara en kalitesiz aşıları aldığımız da ayrı gerçekliktir. ehh kar payı da 500 milyarlık alınan arabalara gitti desenize. hiç konumuz olmasa da airbus askeri naliye aracının tanesine 147 milyon dolar diyordu ve sonrada zam yapacağız demesi üzerine ingiltere, ispanya, almanya gibi ülkeler vazgeçerken bizim bonkör türkiyemiz kabul ediyor. halkımızında aynen dediği şudur; allah razı olsun hükümetimizden!!! ehh acaba biz niye bu haldeyiz sorusunu daha fazla sormaya gerek var mı?
geçenlerde açılan bir soruşturmaya göre bir çok bilimadamının aşıyı yapan firmalara danışmanlık yaptığı ve bilerek paniğe yol açmaya çalıştıkları ortaya çıkmıştır.
amerika'nın ünlü ailelerindendir. irlanda'dan amerika'ya göç eden ilk ailelerdendir. başlarda çok sıkıntı çekmelerine karşın gittikçe zenginleşmiş ve en son abd başkanlığına kadar yükselmişlerdir. özellikle'de irlandalıların en zor dönemlerinde j.f kennedy'nin babasının politik yükselişi ve belediye meclisine girişi kennedy ailesinin temelini hazırlamıştır. j.f kennedy'e gelince o aile'de en sevilenlerdendir, tam adı john fritzgerald kennedy'dirki bu adı büyük babasından almıştır. ancak yine de savaş sırasında abisi joe kennedy'nin ölümü üzerine babasının gözdesi haline gelmiş kurulan tüm hayaller j.f.kennedy'nin üzerine birikmiştir. fakat olayın en şaşırtıcı boyutuysa bu ailede ki lanettir. nedense kazaların, ölümlerin ve entrikaların bol görüldüğü bir ailedir. buna benzer bir aile daha vardır ki o da tarihte argos kralı atreus'un ailesi ve oğlu agamemnon'a kadar ilerleyen süreçtir. kesinlikle bu ailenin hayatı ve tesadüfler sonucu oluşan trajedilerini biri mutlaka beyazperde'ye aktarmalı.
değişimin, yeni fikirlerin ve enerjinin temsilcisidir. siyaset'te daha yumuşak geçişliliği temsil eder. bütün bunların yanında gözün en çabuk algıladığı renk olması da bir başka özelliğidir.
en ufak olaylara dahi sinirlenebilen insan türüdür. son dönemlerde ki saçılımlar, kadrolaşmalar, ekonomik krizler, işsizliklerle türkiye'de daha sık görülmeye başlanan hadisedir.
genelde muhafazakar kesimde artık nasıl müslümansa çalmayı normal karşılamaya başlamış amcalardan duyduğum sözdür. hatta bunu o kadar çok amcamızdan duymuşluğum vardır ki hiç küfürlü konuşmayan biri olmama karşın hep şunu söyleyesim gelmiştir; yani hem s.kiyor hemde besliyor öyle mi? eee namus, şeref nerede efendiler?