Lise zamanlarım stajdayım. Sunny yetkili servisinin sahibi bir abimiz vardı. Adı hikmet. Tv tamiri, cd, uydu... zart zurt tamiri bakımı da yapılıyordu. Neyse bir gün amcanın biri televizyonunu getirdi. Kapağını açtık hikmet bi çalıştırdı (görüntü boktan), kartın sağına soluna bakındı . Ve:
Hikmet abi : Albert, kartı çıkar komple önce hava tut abicim. Kaynar suyla bir yıka sonra kurut ve tinerle temizle...
Ben : Tamam abi. (saçma gelmesin dediklerini aynen yaptım)
Karttaki çatlak ve soğuk lehimleri de düzeltip topladım tv yi. Hikmet geldi çalıştırdı. Canavar gibi çalışıyor. içimden - nasıl oldu bu böyle amına koyim - diye uzuncana düşündüm. SOnrasın da amcamız teşrif etti.
Adam : Ustam oldu mu bizim götü sikli
Hikmet: Oldu abi
Adam: Borcumuz nedir?
Hikmet: 35 lira yeter abi
Adam: Oha lan neyi varmış bunun amk tüpü mü değişti.
Hikmet: Yok abi ya tüp fazla eder. bunun deklanşesi blanşe olmuş.
Adam : Hadi ya tamam o zaman. orospu yarak yiyecek mi yiyecek napalım.
Adam gitti ben hala mala bağlamış bir şekilde bakınıyorum. Dayanamadım.
Ben: Abi nedir bu deklanşesi blanşe.
Hikmet: Lan bi bok değil olum. Adamlar bir bok biliyomuş gibi soruyolar bende ustamdan öğrenmiştim. deklanşesi blanşe olmuş diyorum uzatmıyolar meseleyi.
Ben: ahahaha abi alemsin ya zuhaah (amına sokayım senin)
Üniversitede bu kelime çok işime yaradı. Arkadaşlara da öğretmiştim. NE günlerdi be.
Gerçeklerin en acısıdır. Bazen senelerinizin birlikte geçtiği arkadaşınızı, eşinizi, dostunuzu, sevgilinizi bile hiç tanımamışsınız gibi hissettiren gerçektir.
Aslında gerçek şu ki insanların bir çok yüzü mevcut. Zaman, mekan ve olay kavramına göre farklı yüzlerimizi kullanıyoruz. Bazen de kendi ellerimizle bitiriyoruz her şeyi. En basitinden bir kelimemiz bile senelerdir tanıdığımız birisini tanınmaz hale getirebiliyor. Dinleyelim o zaman:
Ara ara gelip zamanla kaybolan hevestir. Çoğu okur kafasında güzel bir hikaye tasarlar ama kalemi konuşturamaz kimisinin de kalemi sağlamdır hayal gücü boktur. Genelde de nereden başlanacağı bilinmez. Sanırım kütüphane yutarsak olması muhtemel.
ingilizcesi Hazard and Operability Studies (HAZOP) yani Tehlike ve işletilebilme Çalışması Metodolojisi' dir. Risk analizi metedolojilerinden biridir. Kalitatiftir (Nicel). Belirli anahtar ve klavuz kelimeler kullanılarak gerçekleştirilir ve beyin fırtınası içerir.
(The Winning Solar Car: A Design Guide For Solar Race Car Teams) Güneş enerjisiyle çalışan araç yapımında dikkat edilmesi gereken tüm hususları (elektronik ve mekanik) tasarımdan uygulamaya kadar anlatan kitaptır. Yazarı Douglas R. Carroll.
Merhaba kaç gündür her boka günah diye götünü yırtan angutlar. Ben bu geceyi evde meyve salatasıyla, çerezle, filmle, muhabbetle, çayla, sigarayla, hepsinden önemlisi ailemle kutlayacağım. Noel filan sikimde degil çam agaçları dersen sana girsin. Dogum günü kutlar gibi kutluycam. Müslümanım çok şükür. Günahıda sevabıda dogruyuda yanlışıda ayıracak yaşıma geleli çok oldu. Bi bitin artık mk!
yollarını ayırmış eski sevgililerin karşılaştıklarında yapabilecekleridir.
bayram dolayısıyla memlekete gideceğim gerçeğiyle karşı karşıya kaldım. daha önce iki kez karşılaştım birinde yolumu değiştirdim ikincisinde de telefonla konuşuyordum omuzları diktim, gözlerimi en uç noktaya kitledim ve görmezden gelerek yanından yol aldım. gönül isterdi ki (bkz: naber lan yarraam) diyeyim üzerine izmarit atayım filan ama olmadı işte. çok deli sevmiştim be sözlük.
Küçükken, en gözde çizgi film resimleriyle donatılmış, çikolatalarla ve kurabiyelerle dolu beslenme çantasına daha yakın olabilmek için; herhangi bir kolun, sınıfın başkanı olduğu için; spor ayakkabıları ışıklı olduğu için ya da beden eğitiminde en güzel eşofman onun olduğu için aşık olan insanlar büyüdü de ne değişti ? Şimdi parası için, şirket sahibi olduğu için, aşık olunacak karakteri değil kıyafeti olduğu için sevmiyorlar mı insanları ? Demek ki her çocukluk aşkı da saf ve temiz değilmiş.
Düşünüyorum da temiz bir çocukluk aşkım oldu benim Belki dışarıya çıkarda görürüm diye soğuk havalar da bile balkonda pineklediğim
Genelde kızların kötü gün ilaçlarıdır kanaatindeyim. Benim için epey eski bir tespittir.
Sen "uyku her şeyin ilacı" derdin, uyurdun.
Ben düşünmek her şeyin ilacı sanırdım, düşünürdüm.
Bu yüzden sen beni uyuyarak unuttun, ben seni düşünerek içimde fazla büyüttüm...
Değer vermek vardır ya Kimine göre hal hatır sormak belirli aralıklarla, kimine göre vakit ayırabilmek bolca, kimine göre derdine ortak olabilmek ve kimine göre her sırrı anlatabilmek
Değer beklemek vardır birde. Değer; istemediğiniz yerden bolca yağar üstünüze ama bir de değer beklediklerimiz vardır. Nasılsın desin diye bin türlü taklalar attığımız, şekilden şekle girdiğimiz insanlar vardır. En zoru budur işte. Verdiğin değere layık birisini bulmaktan çok bir değere layık olabilmek Birisinin hayatında yer edinebilmek Değer görebilmek
uzun zamandır takip ettiğim, tüm kriterlerimi baştan yazdıran (bkz: sen nesin lan) dedirten playboy model.
vax - rosana
lil dicky - flames kliplerde bolca mevcut.