Özellikle 4. bölümünün açılış sahnesiyle oldukça etkilemiş olan, tasavvuf ögeleriyle bezenmiş, bir blutv & fx ortak yapımı polisiye dizisi. Ahmet Mümtaz Taylan'ın oyunculuğunu, Emin Alper'in ise yönetmenliği konuşturduğu yapımdır. Bölüm sürelerinin kısa olması dışında senaryonun ilgi çekiciliği, müzikleri ve oyuncu kadrosu ile oldukça beğenimi kazanmıştır. Özellikle sufizme, Osmanlı dönemindeki tarikat/tekkelere dair okumalar yapmayı seven biri olarak dizi gayet hoşuma gitti.
Bu arada dizinin müzikleri, Türkiye'de mistik, sufi müziğin kralı denebilecek olan Mercan dede'ye ait, özellikle jenerik muhteşem olmuş.
(bkz: mercan dede)
(bkz: emin alper)
aşırı derecede psikopat ve çoğu sahnesinin izleyiciyi zorladığı 2019 yapımı, siyah beyaz olan bir robert eggers filmi. gerilimi son derece iyi işleyen, iki deniz feneri işçisinin yalnızlıkla ve birbiriyle olan mücadelesini, robert pattinson ve willem dafoe'nin muhteşem performansları eşliğinde seyrediyorsunuz. 8/10
Macar yönetmen Bela Tarr'ın 94 yapımı siyah beyaz olarak çekilmiş sanat filmidir, 7.5 saat olmasından dolayı kolay kolay seyredilmeyen fakat seveni bol olan bir yapımdır. Dizi izler gibi düşünüldüğünde parça parça izlenebilir, sinema geek i olmak isteyenlerin mutlak suretle seyretmesi gerekmektedir. Bir diğer filmi Torino Atı da izlenmesi gereken filmlerindendir.
''Kendimi bütün ruhumla unutmanın uykusuna bırakmak istiyordum. Unutmam mümkün olsaydı, unutmak sürekli olsaydı, gözlerim kapansaydı da azar azar uykunun ötesine, mutlak hiçliğe gömülebilseydim, varlığını artık hissedemez olacağım noktaya varsaydım, bir mürekkep damlasında, bir musiki ahenginde ya da renkli bir ışında erir giderdim ve sonunda dalgalar ve şekiller öyle büyürlerdi ki, hissedilemezin içinde silinir, yok olurlardı. O zaman dileğime kavuşurdum...''
En son Louis-Ferdinand Céline'nin Taksitle Ölüm ve Gecenin Sonuna Yolculuk isimli kitaplarını aldım. Kral Lear bittiği gibi okuyacağım, çok merak ettiğim bir yazar kendisi.
Katarsis, Aristoteles'in Poetica adlı eserinden alınmıştır ve ilgili yapıtta trajedinin izleyiciler üzerindeki etkisini anlatır. Kelime anlamı iç arınma veya duygusal boşalımdır. Psikolojide katarsis, negatif duygularımızı boşalttığımız bir yöntem olarak açıklanabilir. Aristoteles'e göre, insanların kendi problemlerini dışarı yansıtmak, onları hissetmek ve sonunda da onlardan kurtulmak için, sadece anlatılan hikayelerin ana karakterleriyle bağ kurmaları gerekmekteydi.
" donyağından yapılmış sabunların
ürkütüp sindirdiği gözlerim vardı - ağır -
ağır yani çoraplı ve sürgün doğmanın
taşınmaz kıldığı.
ben şenlikçisiydim pıhtı kanın
keten helvacılardan, bileycilerden
rugan çizme giyilen çağlardan geçerdim
barutun ve susamanın güzelliğiyle
tek yatmanın akmayan yüzüyle geçerdim.
oraya, göğsüme iliklediğim hayvanı ayartmadan
direnmenin mayasını ellemeye.
gün dönerdi, benzi solardı kahkahamın
kapardım kapımı gevşeyen bir yanımla
ve hergece yatağımda bir engerek bulmanın
süregen iğrentisiyle dolardım, sesim
öylece - kusmuk gibi - kalırdı ağzımda.
çünkü heryerde bir göğün ufak kaldığı vardı
- akşama özgü göğsümü açardım
ey mutlu seri penceresi doğanın -
heryerde köpeksi koklaşmaların sürüp gittiği vardı
uyurken bir kadına doyar gibi kanardı ayaklarım
kanardı ve bir irin seliyle boğulurdum hersabah.
oysa babam bilirdi yaşadığını aptes alırdı çünkü
anlatacak şeyleri vardı, eğilip kalkmaları
dualar okuması, doğum sancılarıyla bırakıp gitmesi anamı.
ah, göğe uzatıyorum bir cumartesiyi
hayın bir çalgıyı kuşanıyorum göğün huysuz kuşlarıyla
gök! bir kahkahaya geçirdikçe dişlerimi
bir tabut kalmıştır akşam olmaya
bir tabut beklenen bir aydınlıktır
beklenen bir ses gibi avlularda.
anam kirliserin penceresinde doğanın
uykusu ayaklanır kanı birikir saçlarına
gözlerine uyuşuk bir hınç siner artık
ölü bir erkeği almıştır yatağına
o soğuk ölüyü, o kurutulmuş anıyı
birdenbire benim ağzıma takılır herşey
giderim akşama özgü göğsümü açmaya.
ben nereye adımı yazsam
nereyi göstersem parmaklarımla
orası şapkalar yüklü bir vagondur,
nerede daralmış görsem bir adamı
akşamın güzel buğusunda eli-ayağı tutulmuş
bir çiçeğe uzanırken utandığını görsem
işte iğrentim yayılıyor derim, işte sırtlanlar soluyor ellerimde
kuşlar çoktan kapamışlar tarlalarını.
o zaman bir üzünç aralığında - herkes gibi - başlar korkum.
ey irin mutluluğu!
ey durmayıp ağrıyan kemiği usumun!
uğunursam beni hazdan delirten hayvanın ortasında
ben koşarken derelerde birikirse çocukluğum,
piçliğim birikirse sesimin o hıncahınç boşluğunda
coşkunun en sağlam atıyla geliyorum
sövgüm büyüyor, ağartıyor günümü.
tan! ölü bir keçiyle saçlarımı taramanın vaktidir
sarı bir bilincin ötesini ellemek istemenin
bir üzünç aralığındayız artık tan!
savulun, çıplaklığım geliyor ardımdan. "
tartışmasız Türkiye'nin en iyi ve en başarılı oyuncusudur, şuana kadar hemen hemen içinde bulunduğu her projeyi seyretmiş ve kendisine hayran bir adam olarak ben zaten Uluslararası Emmy Ödülleri ni kazanacağını rahatlıkla tahmin ediyordum. Şahsiyet dizisinde tam bir goat performansı izletmiştir, kendisini tebrik ediyorum. Yakın zamanda Konya'da Kral Lear isimli oyunu ile canlı performansını seyredecek olmaktan dolayı da oldukça memnunum.
ülkemiz sağcılarına has bir durumdur. Bir yerde solcu gördüklerinde direkt olarak terörist ve kafir damgası vururlar, çünkü cahil ve yobazlardır, okumayı araştırmayı pek sevmezler, milliyetçilik arkasına sığınarak aforizmalar satarlar, işlerine geldikleri gibi konuşur nerde menfaat varsa orda biterler.her şeyi kestirip atarlar çünkü beyinleri derin muhabbetleri kabul etmez.Sadece genelleme yaparak konuşurlar.
insanlara beyinlerini nasıl kullanabileceklerini göstermek, sorgulama yeteneğine sahip olmak, eleştirel bir yapıya sahip olmak, çok okuyarak ve seyrederek ülkenin kitap okuyan ve sinema tiyatro ya ilgi duyan yüzdesini arttırmak, ezilenin ve haksızlığa uğrayanların yanında olmak...
daha sayayım mı?
irlandalı şair ve yazar Oscar Wild'in son eseridir, muhteşemdir.
şöyle de mükemmel bir kısmı vardır ki insanda hayranlık uyandırır:
...
zindan duvarlarıydı ikimizi kuşatan,
biz iki mutsuz, yalnız:
dünya ikimizi de öte atmış koynundan,
tanrı silmiş, tanrısız:
günahları kollayan bir demir kapan
ortasında kıskıvrak kıstırılıp kalmışız.
elektronik müziğin kralı olan grup. Solistleri Dave Gahan inanılmaz bir adamdır kendisini çok severim. Grubun Enjoy the Silence, its no good, when the body speaks, policy of truth, heaven gibi muhteşem şarkıları vardır. Özellikle Enjoy the Silence şarkısının Berlin'de ki canlı performansı insanı resmen uçurur.
son derece saygı duyulması gereken Arjantinli basketbolcu, 39 yaşında olmasına rağmen muhteşem bir turnuva geçiriyor. şuanda Fransa karşısında da inanılmaz işler yapan kariyerini Çin'de sürdüren uzun.
2002 yılında Montreal, Kanada'da kurulan kıyıda köşede kalmış rock grubu.
Grubun, Şahsiyet dizisinin üçüncü bölümünde out in the dark adında muhteşem bir şarkısı da çalmaktadır.