yahu azizim düşünsenize bu kızı. o kadar çok seviyor ki bir saniye bile ayrı kalamıyor. uyurken bile ona dokunmak, onunla olmak istiyor. yeri geliyor emiyor, yeri geliyor okşuyor, ikram ediyor, şakalaşıyor.
ama bunu yabancı bir kız yaparsa oradan uzaklaşın. bildiğiniz gibi yabancı kızlar dişlerini fırçalamaz ve götünü yıkamaz. koltuk altı kıllarını da kesmez.
asil penislere sarılan tüm sevgi dolu kızlara selamlar.
yurdum kızlarının zekaları ile diğer ülke kızlarına tur bindirme hadisesidir.
şimdi bazı gavatlar çıkıp diyecektir ne alakası var diye. anlatayım... bildiğiniz gibi türk kızları sürekli italyan erkekleri diye zırlar durur. işte tam olarak bu bizim kızları zeki yapar neden mi? yahu bizim kızlar türk erkekleri ile birlikte oldu ve beğenmedi, şimdi de başka arayışlara girişti. misal italyan kızları denediler mi türk erkeklerini? hayır. neden? çünkü zeki değiller.
seviyorum türk kızlarını. gerçekten genelde asil oluyorlar
az önce best of ibrahim tatlıses şarkılarını dinlerken aklıma gelmiş bir iddia. bir genelleme.
yoklama butonu denen ve ulu önder zall tarafından bizlere bahşedilen tuş sayesinde bu hipotezim de geçerlilik kazandı. yahu tek tek baktım hepsi güzel. yani böyle bir güzellik... allah allah.
üstelik bu kızların entelektüel birikimleri de oldukça yüksek bence. bunu bir dayanağı yok ama bana öyle geldi nedense.
sözlük içindeki duruma biraz göz atınca rahatça görülebilecek bir gerçeklik.
bildiğiniz gibi entrylerimin bilgi içerikli ve entelektüel olmayışı nedeni ile sürekli eleştiriler alıyorum. ilgili çekmeye çalışan -çok afedersiniz- bir troll olduğum bile söylenmekte. ben de bu konuyu biraz araştırayım dedim. bulduğum sonuçlar şöyle:
Bilgi içerikli giren erkekler genelde minicik penise sahip oluyor. yani en fazla beş cm... üstelik bu adamlar halen mastürbasyon yapmaktalar. ve sıkı durun! bu adamların bir kısmı benim yazdığım entryleri okuyarak kendine dokunmakta. ne kadar ironik değil mi? bu adamların beni eleştirme sebepleri de osbir sonrası "keşke yapmasaydım" sendromu...
adamlar bir tarafta "entelektüel bilgiler sözlüğü" diğer tarafta pc giri yazdıkları halde kızların ilgisini çekememekte. ne kadar acı değil mi? adam kıçını yırtıyor ama bir tane bile kızın umurumda olmuyor. albay kemal denen adam ise sözlükteki pek çok güzel kızın kankası...
sonuç olarak eleştirerek bir yere varılmaz arkadaşlar. kıskanmanızı anlıyorum ama kendinizi ele veriyorsunuz. benden size abi tavsiyesi... entel olmak sizin gibi liseliler için büyük bir şey elbette ama yaş büyüdükçe işler değişiyor.
boy: 1.86
kilo: 100
lokasyon: suçun olduğu her yer
tarz: i did not choose the bohemian life, the bohemian life choose me.
tercih ettiği pozisyon: nefes alsın yeter
karakter: asil bir albay.
burç : boğa
ilişki anlayışı: asil olsun yeter.
artıları: genelde artı oy vermezler.
eksileri: uzun yazılar yazması. (Gerizekalılar okuyamıyor)
not: hijyene önem veren bayanlar sadece. şakadan mesaj atanlara bile ciddi ciddi girişeceğim...
ben yapmam böyle bişey. hatta tam aksine veren kızı baştacı yapar, eski sevgilisinin de cezasını
keserim. sevgilim olsaydı, kaba ama en anlaşılır şekilde söyleyecek olursak 'adını koysaydık',
birbirimize hesap sorabildiğimiz ve bunu garip karşılamadığımız bir dönemde yaşasaydık yani, -ki biriyle ilişki olup olmadığınızı anlamanın tek yoludur bu. sevişmek, birbirinize sevgilim, aşkım
demek, v.s, hiç biri ilişkide olduğunuzu kanıtlamaz.- böyle bir şeyi imkanı yok yapamazdım. fakat şimdi çok eğlendim yahu. ahahhaaa.
sevgilisiyle ayrı gibi. aslında ayrıldılar işte de buna inanma dönemini yaşıyolar.. iki üç haftadır
takılıyoruz. her erkek sevgilisinden yeni ayrılmış ya da onunla sorunlar yaşayan kızları arada bir
mutlaka hayatına sokmalı. egoyu besliyor, rahatlatıyor, özgüven şovu yapılmasına imkan
sağlıyorlar. "öteki" çocuk modu aşırı işliyor. eee normal. ayrılma dönemine girdiğiyle sevgilisi
haliyle ilişki boyunca çok yıprandı. güçsüz. zayıf. eksik. ilk günkü görüntüsünden eser yok.
yenilenmesi gerekiyor. öteki çocuk ise deli atıyor ortamda. eee napsın kız? bir yanda eski
sevgilisi, öbür yanda ise öteki çocuk, uzun zaman sonra vakit geçirdiği tek erkek, sevgilisi
dışında " ama yalnız" zamanı gelince çıkıp gideceksiniz. öteki çocuk aşaması geçilince yani.
çünkü sonrasında çok fena kayarlar adama. neyse lan sıkıldım. bunalım bi yazıya dönmeye
başladı.
iki gün önce başkalarıyla konuşurken çocuğun, yani bizim mehmet'in iki yakın arkadaşının
ismini duydum, inanç ve orkun. ikisi de ayrı ayrı onu aramış, barıştırmayı çalışmış, mehmet çok
üzgünmüş, falan fıstık. süper bir fikir geldi o an aklıma. memo'nun numarasını bulmam da zor
olmadı.
k- selaymünaleyküm hacı abi! yok yok içeri diz onları. nevresimin altından sok abicim, dikişini
bölme. alooo memo naber naptın?
m-alooo. tanıyamadım pardon
k-yahu ben lan ben. Albay. sikik ibne. allahsız. ulan selin'in dediği kadar varsın he, aynı oğlan
gibi konuşuyorsun. seviyorum ama lan seni.. napıyosun oğlum nerdesin şu an?
m- ne diyosun lan sen? kimsin amına koyim nasıl konuşuyosun benle? selin'i nerden tanıyosun?
k-özür dilerim ya samimiyetten dedim. kemal abi ben. selin'in yeni tokmakçısı?
m-. neyi neyi?
k-abi tokmakçısı işte neyini anlamadın. ben sikiyorum artık onu. naber napıyosun sen müsait
misin?
m-ne var lan? bağırma lan. alo? burdayım. alo? ben seni duyuyorum. alo?
k-hahahhaa şaka yaptım lan ben de duyuyorum seni. abi küfür etmeyelim. onu diyecektim.
ağzımızdan kötü bir şey çıkmasın.
m-kimsin kardeşim sen?
k-abicim dedim ya selin'in yeni sikicisiyim. küfür etme sakın!! sonuçta başkan siz ayrılmadınız
mı?
m- şu an ayrıyız sadece. nerden tanıyorsun sen selin'i? kimsin lan sen?
k-mehmetcim harbiden ayıp ediyorsun. şu an benim sevgilim o. bitmişse bitmiş abi kabul et. kız kafasında bitirmiş seni. ne şu an ayrılığı filan oğlan söylemleri böyle ben üç gün önce siktim. yine kızcan ama, benim sevgilim sonuçta sikip sikmediğimi paylaşmak kendi tercihim, seni
ilgilendirmez. bu arada iyi sikemiyormuşsun hacı kızı " keraneci seni".." albayım uzun zamandır ilk
kez böyle sikildim" dedi. cialis aldım da heheehe. başkan azıcık uyanık ol sen de ya .. başkan siktir
et onu da sana bişey sorcam?
m-nerdesin lan sen şu an? adresini ver gelmezsem en büyük orospu çocuğuyum.
k-bi soru sorabilir miyin ondan sonra versem?
m-sor lan.
k-vücudunda en böyle huylandığı, hoşlandığı yer neresi abi? bi de birazdan çıkıcağız da nereye
götüreyim, arabada filan alıyor mu eline ağzına?
m-ağlıycam lan sinirden. yemin ediyorum, anam avradım olsun, nerede olursan ol bulmazsam
adam değilim lan seni. ağzını yüzünü kırmayan göt oğlanıdır.
k-abi bişey diyim mi senin bu sinirinden ayrılmışsınızdır kesin. ne dedim ben sana ya? başkan, kız benim sevgilim, sana ne, ne soruyorsam. sen eski sevgilisisin diye onun hakkında bilgi almak için aradım. nelerden hoşlanır, neleri sever, nasıl sikilir, gerçi o konuda zayıfmışsın ama, hehehe, kızma abi şaka, neyse ben her sevgilimin eski sevgilerini ararım böyle.
m-ver adresine lan bana. nerdesin sen?
k-tamam hadi veriyorum. yüzyüze konuşuruz, anlatırsın. var mı kağıt kalem elinde?
m-söyle..
k-312-1, 342-2, 451-üst
m-taşak mı geçiyosun lan sikerim belanı nasıl adres bu?
k-başkan bi şey rica etcem senden, kızarsın diye çekiniyorum, abi gelirken şu iddaa kuponunu da
oynar mısın? ben çıkamıyorum. yolunun üstü senin. yengenle buluşcam, onun yanında
yatıramamam şimdi.
m-oğlum benim gibi adamı çıldırttın ya. inan ki, bak kuranın üzerine, en sevdiklerimin üzerinde
yemin ediyorum ki bittin sen.
k-abi var ya selin'in anlattığı kadar varmışsın. bu siniri hep ondan diyordu?
m-neden diyordu lan?
k-yok yahu yine kızarsın.
m-söyler misin?
k-ne bileyim işte ya küçük sik kompleksi varmış sende. sikin ufak diyei bu aşağılık kompleksi
hayatının her alanına sıçrıyormuş. çok teselli etmiş. boşver takma benim için önemli değil demiş. ama hıncını ondan alıyormuşsun sen hep. (bu arada selin'e benimkini gösterip karşılaştırmasını
istemiştim.. memo'nun siki uzunluk olarak benimkinin 3-4 santim önündeymiş. kalınlığı da fazla dedi. ama hani birim olarak, ölçü olarak veremedi. ısrar ettim. ya bilmem ki, işte iki çöp şiş
kalınlığı kadar falan herhalde dedi. espriyi yapıp konuyu değiştirdim. tabi telefona da
yansıtmadım bunu.)
m-o yarağı yiyince bakalım öyle konuşabilecek misin?
k-neyse abi sıkıldım ben. hem yengen de gelicek şimdi. ona kayıcam. sikime parfüm filan sürmem
lazım kaçtım ben. yalnız bişey rica edicem senden, bu konuştuklarımız aramızda kalsın, erkek erkeğe, selin öğrenmesin. gerçi bişey anlatmadın ya ben onun hakkında bilgi verirsin diyordum.
m-adresini versene lan sen bana..
k-ya hala adres diyo.. oğlum sen salak mısın ya ..sevgilini aldım elinden, sikiyorum, hala
akıllanmadın itlik kopukluk peşindesin. yahu beni dövsen nolur. daha çok prim yaparım, daha
fazla sikerim selin'i. abi yol yakınken aklını başını al. bu kafayla çok terk edilirsin bak senin
iyiliğin için söylüyorum. hayır yani sen yarın öbür gün başka biriyle çıksan filan, sevgilin olsa,
onu da elinden alıp sikebilirim istersem. yapma abi böyle. arayı iyi tut benimle. kendinle de barış
biraz.
m- senin gelmişini geçmişini...
k-dur lan dur. şaka yaptık sana. ekrem ben?
m-ekrem kim lan?
k-sen tanımazsın abi beni. sima olarak bilirsin ama. bi kaç kez oturduk, konuştuk, inanç ve
orkun'un arkadaşıyım ben. onlar arattı. şaka yapalım diye.
m-!!!! siktir git lan yalan söylüyorsun!!1
k-neyse abi arıycaklar onlar seni tekrar kusura bakma hadi görüşürüz. kapatıyım ben. kızdıysan da özür dilerim. görüşürüz.
hayatımda en eğlendiğim anları sorsalar, kesinlikle ilk aklıma gelenlerden biri bu olur. neden daha önce düşünemediğimi merak ediyorum sadece. ve memo'nun selin'e telefon açıp açmadığını? açtıysa ne dediğini? inanç ve orkun'a da tabi. onlara ne anlattığını? anlatıldıysa onların verdiği tepkiler ? ekrem'in kim olduğu, kazara öyle biri çıkması hahahaha. epey merak ettiğim şey var aslında. selin'e söylemek istediğim tek şey ise, 'eski sevgilini arayıp çok fena taşak geçtim'.
bunu duymalı. üstündeyken ona duyurmak istediğim bir cümle bu. duyar mı anlar mı bilemem de, ben söylemeyi düşünüyorum.
Kemalistler ve rakıcı pezevenkler gelin bakalım kralın kucağına.
bugünkü wsj gazetesindeki "alkol, sinekleri eşcinsel yaptı" başlığıyla verilen haberi
okuduğum an kafama dank eden düşünce. ne zaman yanımda alkollü bir arkadaşım olsa
bünyemde eğretilik, huzursuzluk, onu bir pislik gibi görüp iğrenme duyguları öylesine yoğun bir
tempoyla hasıl olur ki, siktir git yanımdan göt oğlanı dememek için kendimi zor tutarım. bunun
sebebini şimdi daha iyi anlıyorum. aslında hep anlamışım da yakıştıramamışım. allahın suda
kudurmuş gayları.
"pennsylvania üniversitesi'ndeki bilim adamlarının yaptıkları bir araştırmaya göre, düzenli alkol alımı sinekleri eşcinsel eğilimlere sevk ediyor. yapılan deneylerde meyve sineklerine her gün alkol verildi ve bu sineklerde eşcinsellik eğilimi görüldü. deney, günlük alkol alımıyla, seksüel davranış arasındaki bağlantıyı açıklamayı amaç edinmişti. seksüel davranışların değişmesinde ise üç gen rol oynuyor ve alkol de bu genler üzerinde etki ediyor. daha yaşlı sineklerde ise eşcinsellik eğilimi artıyor."
hayvanlar arasında insan metabolizmasına en yakın canlı sivrisinek. bunu zaten okulda
gördüğümüz biyoloji kitaplarından biliyoruz. gen haritası çiziminde de başat değerler iki canlıda
eşit miktarda difüzyon. neyse biz pratikteki karşılığına, deneyimlerimizden çıkardıklarımıza
gelelim.
alkol alıp kafayı bulan erkek neden sinirimize dokunur? en yakın arkadaşımız dahi olsa gözümüze aşağılık bir hayvan gibi görünür di mi? ondan ve yaptıklarından utanırız. aşağılayıp küçük görür, küfrederiz. siktirsin gitsin isteriz yanımızdan. felaket soğuruz. işte bütün bunların nedeni alkol alan erkeğin "travesti huzursuzuğu" na kapılmasıdır.
gerçekçi olalım. hakikaten argümanlar gayet sağlam. bakın soru cevap olarak somut örneklerle ilerliyorum. erkeğin özü nedir? neyle sembolize edebiliriz onu? "sertlik" di mi? güç,
muktedirlik, "erk"likten gelen kontrolü elinde bulundurma, aktif olma hali, v.s... peki alkol alan
erkek nasıl bir değişime girer? gevşer...evet anahtar kelime "gevşemek". alkolün dozajı arttıkça gücünü, yönlendirme dürtüsünü kaybeder. alkolün eseri olur. erkliğin sağladığı sağlam durma özelliğini kaybeder. artık kendi kararlarını kendi veremiyordur.
etrafınızda sık alkol tüketen erkelere dikkat edin. hepsi vurdurmaya meyilli tipler. hareketlerinden
anlarsınız zaten. içip kafayı buldukça bunu daha da sıklaştırıyorlar. hoşlarına gidiyor çünkü o
sarhoş, savunmasız, minik kız çocuğu halleri. o beden ve ruh halini hiç kaybetmemeyi
arzuluyorlar. ikinci bir kişilik yaratıyorlar tıpkı norman bates gibi. sarhoşken yaşadıkları yarraaak yeme duygusunun eseri oluyorlar. alkol bağımlığının kökeninde ibnelik varken, sık tüketilmesinde de gizli eşcinsellik yatıyor. kesinlikle dikkate alınması gereken bir önerme.
"ooooo vavvvvv inaaanmıyoorrumm delisin seennn" tepkileriyle karşılanması gereken karizmatik, çekici, gülüşüyle genç kızları adetten kesen bir yazar müjdesi.
hakikaten de yakın dönemin en büyük bombası. sözlük ajanslarına yeni düştü. her fırsatta
kadınlara inanmadığını söyleyen, yaşadığı siyah bir gece yüzünden onlara karşı güvenini yitiren
kral yazarın geri dönüşü. açıkçası hala inanmakta güçlük çekiyoruz.
her fırsatta sözlükteki hatunlarla asla sevgili olmam, çirkin olduklarından onlara saygı duymam diyen kurt yazar, 11. nesilden bir hatunu "kadınım" statüsüne koyacağını açıkça söylüyor.
bu nesle inanıyor çünkü. içlerinde kaliteli kumaşlar olduğunu seziyor. beşinci nesil şanslı bir nesil. armağanları şimdiden hazır. sen, sen ve sen ayrılın denecek, onlar da ayrılacak. vavvvvv müthiş bir şey.
hatırla o günü karşıki sokakta
seni öptüğümü ilk defa hayatta
kollarımda benim ilkbahar sabahım
sen
sönmüş bak ışıklar ev nasıl karanlık
o ılık aydınlık yuvamız soğumuş
geceler bitmiyor ağlıyorum artık
her şey meyve yemediğimi fark etmemle başladı. yani yiyorum da öylesine, aramıyorum. hayatım
boyunca meyve yemesem eksikliğini hissetmem. canımın çekmesini geçtim, aklıma dahi gelmez.
yürekten savunduğum bir cümle kısacası. sık meyve yiyen, hatta akşamları karısına elma, portakal soydurup televizyon karşısında yiyen erkeklerin hepsinde ibnemsi tavırlar var. arkadaş çevremde sıklıkla gözlemledim bunu. hayrete düştüm. erkeğin eline meyve gibi sikik, ezik, zavallı, sahtesi bile yapılıp masalara süs olarak konan bi şey yakışıyor mu? bi getirin gözünüzün önüne. etin süsü var mı peki? ya da tatlının?
kavun ve karpuzu ayrı tutuyorum. çünkü bunlar toprakta yetişen meyveler. ama ağaçta yetişen
elma, armut, hele kiraz, vişne gibi meyvelere düşkün olan erkeğin içindeki gizli eşcinsellik eğilimi rahatsız edici boyutta. açık konuşacağım. meyve kadınsı bi yiyecek, figür, imge. erkeğin
vahşilik, güç gibi kavramlarla örtüştüğü düşünüldüğünde meyvenin konumu net bir şekilde anlaşılıyor. ben et seven bi erkeğim. günde üç öğün yesem de doymam. hafif pişmiş,dokusu görünen, kanlı etleri severim, yerken o kokuyu duymaktan haz duyarım. çünkü sağlam bir erkeğim. siz kurt ya da aslanın meyve yediğini gördünüz mü?
peki elma size neyi çağrıştırıyor? yasak elma mesela... o kadar şey varken adem'e yasaklanan
neden elma oldu? hiç düşündünüz mü bunu? cennetten alkol, domuz, kuruyemiş ya da cevizli
sucuk değil de neden elma yediği için kovuldu? ulan ne salaksınız ya.. bitmedi. maymunlar muz
sever di mi? sonra ayılar da armut, insanla, erkeklikle alakalı bir meyve var mı?peki eşcinselliğin en yaygın olduğu hayvanlar hangileri? meyve en çok hangi iklimlerde bulunur? tropikal di mi? eee o zaman siz bana eşcinselliğin en yaygın olduğu ülkeleri de söylersiniz. hangi iklimde olduğunu filan...
canı durduk yerde meyve çeken erkeğin anüsünde ve sikinde sorun vardır. biri fazla alevli, diğeri ise randıman eksiliğinden, karşı cinse tepki vermemekten muzdarip... ulan hangi adam gibi
adamın canı, yürek, böbrek, işkembe, tuzlama ya da kaymaklı ekmek kadayıfı yerine elma, armut,
kivi, kayısı, şeftali filan çeker? icabında ekmek arası salam, sucuk yer ama mandalina, portakal
gibi ibnemsi meyvelere bulaşmaz.
gerçekçi olalım. meyve kadınsı bi yiyecek. cennetteki meyve ağaçları, hurilerin elinde tuttuğu üzümler falan filan hep efemine semboller.. filmlerde sulu sulu elma ısıran kadınlar görürüz mesela. sonra çilek çok kadınsı, pudra şekeri filan. portakal gibi göğüsleri var deriz. örnekleri çoğaltmak mümkün.
ben meyve sevmem. he oldu mu, biri önüme koydu mu, ayıp olmasın diye ya da öylesine, parmak çıtlatır gibi birkaç tane ağzıma atarım o kadar... ama şeftali, kayısı gibi tüylü meyvelere asla dokunmaz, huylanır, tiksinirim. bunun nedeni de erkekliğin dorularında geziyor olmak. sık meyve yiyen erkeğin götüne kara dut koyup uzaktan izlemek lazım.
Şu hintli meşrep muhaliflerin haline çok gülüyorum azizim. Recep tayyip erdoğan özelinde akp , sağdan soldan , zincilere vurarak, yağmuru durdurarak , saçlarıni eline dolayıp arkadan da vurarak hoplatıyor bu amq indira gandici zihniyet hala adamların zekasının eksikliğinden konuşuyor.
Uyanın lan gerzekler...orkların yani sizlerin devriniz bitti. Kabullenin , biat edin. Bütün değerlerinizi mütemadiyen ayaklar altına alıp sisteminizi gandalfın balrogu dağın yamacına çalması gibi siklerine taşaklarına sürüp yere çaldı. Elinizden gelen sadece sosyal medyada ağlamak.
Bakın akp nin yüzünu yıkamıyorum. Benim bu ülkeye , topraklara ve bu ülkenin insanına inancım ilkokul 1. Sınıfta bitti. O yüzden norveç vatandaşlığını aldım , sikimin keyfi gelirse basar giderim. Siz de kendinizi kurtatırın. Ağlamayın , icraat yapın.
günün birinde nasrettin hoca'dan komşusu kazan istemiş. hoca istemeden de olsa vermiş kazanı. birkaç gün sonra komsusu elinde hocanın kazanı bir de küçük tencereyle gelmiş.
hoca: hayırdır lan yarram ne bu?
adam: hoca senin kazan doğurdu...
hoca kazana şöyle bir bakmış ve demişki ''kazanın amına koymussun bırakta doğursun''...
neden güldün ki? isimleri değiştirdiğinde anlattığım senin hikayen!
ancak ezik bünyelerin ve gizli eşcinsellerin nail olabileceği değersiz, vasat ve komik davranış.azizim escinsellerin hemen hepsi erdoğan'a muhalif. Hemen hepsi dedim lan tirrekler kapiş? bu nasıl saçma iştir azizim? sen bütün gün bilgisayar başında kıç büyüt -bu benzetmeye ben de kılım ama bir örnek vermek gerekiyordu- ondan sonra koskoca ülkeyi tekrar inşa etmiş bir başkana, halk adamına laf atıp şuku topla. haftanın en beğenilenlerine gir, sözlükten panpiş ekle vs. ondan sonra da samimiyetten falan bahset. aklım almıyor. sinirden şakaklarım kasılıyor! o derece...
bakın elbette tayyip erdoğan'ın hataları olmuştur. biz ona tanrı gözüyle bakmıyoruz. o sadece bizim kurtarıcımız, idolümüz ve en önemlisi rahat yaşayabilme sebebimiz. ama sen gelip bu adamın halkçı yönüne laf edersen sana saygı duyamam. evet, tüm türkiye insanlarına saygı duyan bir insanın yolundan gitsem de duyamam saygı falan. sen önce halkın iradesine saygı duy ulan kereviz!
tayyip erdoğan'ın en sevdiğim yönü yenilikçi olması. ülkemizde uzun süredir devam eden can sıkıcı geleneklere karşı kararlı duruşu kimsenin gözünden kaçmaz. yenilikçi bir halk adamı. ben bu yönünden dolayı tayyip erdoğan'ı çok seviyorum. Tazminattan beri ilk defa topraklarımızı genişleten mareşal o.
hal böyle iken bizim devrimciler gidip bolivyalı, kübalı işsiz güçsüz adamları kendilerine lider diye seçiyor. gerçek devrimci aslında aramızda ama tabii ya. tayyip erdoğan şerefli bir türk ve müslüman evladı... popüler kültür aşıkları gene bolivyaların tişörtlerini giysin, biz tayyip erdoğan sevgimizi yüreğimize giydik.
"aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz!"
ve ilkokul 2. sınıfa giden yeğenim orhan'dan gelsin bu şiir tayyip erdoğan'a:
ne büyük adamsın sen tayyip baba,
sen olmasan babam kimdi bilemezdim.
normalde tanrıya inanmasam da...
iyi ki günderdi seni buralara.
lütfen emekli falan olma, bırakma bizi
4 4 4 ile yine kucakla bizleri.
kaldırt yine halkı ezen kuralları.
yay okullara o mukaddes kur'anları!
ciddi ciddi beni başka alemlerin ıslak rüzgarları ile muhatap etti bu mektup. muhittin'in bu kadar içli, bu kadar hoyrat olduğu başka bir ana şahit olmamıştım. okurken muhittin'in kaleminden damlayan yakıcı satıları beynimin her hücresinde hissettim. işte o mektup:
"biliyorum şimdi başka bir sevgilin var. olsun... sana söylemek istediklerime engel değil. artık ayrı şehirlerde yaşayan ayrı iki bedeniz. tek bir fark var... sen canlısın ben ceset.
sana sadece şunu söylemeyi çok istedim: seni sikeceğime keşke dağa taşa sürtseydim!
teşekkürler eski sevgilim. bana söylediklerinin yalan olduklarını bilsem de seni seviyordum ve dediğim gibi... bırakıp gidecek olsan da o anlarda hayatımdaki en önemli parça sendin."
mektubu okuduktan sonra muhittin'in "lan görgüsüz amcık! özel şeyler okunuyor mu?" tepkisini alsam da "boşver abi, sana kız mı yok" demekten kendimi alamadım. bildiğiniz gibi arkadaşlar böyle durumlarda "sana başka kız/erkek mi yok" demek zorundadırlar
var bunlardan çokça. diğer sözlüklerde de var ama burada daha çabuk göze batıyorlar. bu adamları gördükçe inanın yılgınlık çöküyor bünyeme. yemelerden, ereksiyonlardan kesiliyorum. bu ne samimiyetsizlik yahu? bu ne tribün sevdası? cidden yazık. belli bir yaşa gelmiş bireylerin kişiliklerinin henüz oturmamış olduğunu görmek cidden üzüntü verici benim açımdan.
Kemalist ve ateist yazarların kusurlarını dillendirmeye başladım başlayalı sökük çoraptan fırlayan ayak parmakları gibi belirdiler şafakta. neymiş "bütün kemalistler aynı değilmiş" falan... yapma ya?! ciddi misin? ama sen "bütün faşistler xdir" , "bütün solcular ydir" falan diye hiç genelleme yapmadın öyle mi? cidden içimden "siktir git" demek geliyor ama terbiyem müsaade etmiyor. evet biraz çarpıttım olayı ama cidden samimiyetsizlik. sonuçta özellikle kemalistlere laf etmezsek yüz bulurlar. yüz bulurlarsa da gelir halıya sıçarlar. ondan sonra toplamak nedense bana kalır. sözlüğün en sevilen yazarı olmak beraberinde bazı sorumlulukları getirir. e sen eğer onlara "hepsi aynı değil yev, aralarında iyiler de vağ" falan dersen adamlar yüz bulur değil mi? ulan eve gelen misafir çocuğu bu adamlar. anlayın artık! birazdan gelip bilgisayarınıza çökecekler. oh mon dieu!
genellemelere katılmasanız da bunu dillendirmeyin lan ezikler! şu tehlike hele bir geçsin... sonra tüm genellemeleri hatta tabuları beraber yıkalım. şimdi sessizce arkanıza yaslanın ve kontrolü bana bırakın. paris'ten hepinize kucak dolusu vajinal bakış gönderiyorum! evet bunu diyen eziktir. kendine güveni olan karakter sahibi biri asla bunu söylemez. ciddiyim.
"insanlar yaşlandıkça yaşadığı aşkın şiddeti artar" demişler. doğru aslında. insan yaşlandıkça
küçülüyor çünkü. zayıflıyor. egosu yavaş yavaş ele geçiriyor onu. beslenme ihtiyacı hissediyor
yaşamak için. sevmek umurunda olmuyor insanın. değeri kalmıyor. sevilme gereksinimi yiyip bitiriyor onu. gücü yok çünkü gençken olduğu gibi. sevebileceği herkesin onu seveceğine inanmıyor. insanlar yaşlandıkça yaşadığı aşkın şiddeti bu yüzden artıyor işte. aşk değil aslında o. acı çekmek. aşk acı çekmek ya, yaşlandıkça sevip sevilme girdabında biz daha çok acı çekiyoruz. bitiriyoruz çünkü. ölüyoruz. yaşlandıkça, ölüme yaklaştıkça, sevildiğimiz konusunda şüphemiz artıyoruz. en sonunda ölümüzü kimin sevebileceğine kadar gidiyor bu.
bi kızla tanışıyorum. oturuyoruz. konuşuyoruz. eğleniyoruz. görüyorum ama. "benim senden
hoşlandığımı düşün ve sen de benden hoşlan" bakışıyla gülüşüyle bakıyor bana. aniden attığı
kahkaha, telefonumu ıslanmasın diye alırken ki utangaç ifade, konuşurken birdenbire es verip
alakasız bi şeyden söz etmesi, yaptığı her şey "benim senden hoşlandığımı düşün, tereddüt olsun ama içinde ama tabi, ve sen de benden hoşlan" mesajıyla kaplı. benimkiler de öyle.
kimisi açık açık söylüyor. "beni seviyor musun? beni seviyorsan seni sevebilirim" sonra biz eve
gidiyoruz. hareketlerimizi, geceyi düşünüyoruz. "acaba beni ne kadar sevdi, şu yaptığım onu
etkiledi mi, kesin garsonla rahat konuşmam olumlu bi hava yarattı" kendi duygularımızla ait bi şeyle ilgilenmiyoruz. beni sevsin yeter ki. ben nasılsa severim.
biz aşık olmaktan ne zaman vazgeçtik? yanıtı yok bunun. ne zaman gülmekten karnımız ağrıyacak
kadar taşak geçip kaşar sevgilileri için güle oynaya kavgalara giriştiğimiz, ulan bu dostluk bitmez be diyerek birbirimizin yerine üç-beş gün uzaklaştırma aldığımız arkadaşlarımızı,o arkadaşlığı unuttuysak o zaman olabilir ama. en yakın tarih bu.