aradan yıllar geçmiş o sizi sizde onu yavas yavas unutmaya başlamışsınızdır.bir gece ansızın ellerinize hakim olamadan onun ismini yazar ardından ara butonuna basarsınız.bulamadığınız zaman biraz sevinç biraz üzüntüyle en yakın arkadaşlarını hatırlamaya çalışıp bir kac denemeden sonra birinin arkadaşı olarak bulursunuz.ve gördüğünüz anda o kadar zaman geçmesine rağmen derinden bi cız sesi gelir.el ayağa dolaşır ve ateş basar.bakar kalırsınız o küçücük fotoğrafa.ardından profile girip arkadaşlarına,fotoğraflarına,yorumlara göz gezdirirsin.kaç yıl geçmesine rağmen hala dünmüş gibi herşey film şeridi olarak gözlerinin önünden geçer.sonra yeni erkek arkadaşını görürsün arkadaşları arasında.küçük bi gülümseme belirir suratta.ardından bi sinir, bi çaresizlik,bi acı belirir ki o facebooku kapatmadığın her sn için hayata küfür edersin.cıkıs butonuna basar ardından dayanamayıp tekrar tekrar girersin girmeyecegim diye kendi kendine kac kere söz verdiğin halde.sonra keşke bakmasaydım deyip her aklına geldiği anda küfür ede ede hayata devam edersin..
5 gün boyunca unutulamayak anlar yaşatan ve hatırlandıkça tekrar tekrar yaşanılası karelerin,görülesi anların olduğu şenliktir.genel olarak ve hatırlanıldığı kadarıyla;
sucuk şenliğidir.çocuk şenliğidir.çekirdek şenliğidir.ticaret şenliğidir.panayırdır.hayır hayır, fuardır.kolbastı şenliğidir.pardon, hoptek şenliğidir.anlam veremediğim şenliktir.ender in sponsorlugunda organize edilen bir katılımdır.yada şahin sucuklarının sponsorluğundaki katılımdır.anlaşılmayan şenlikdir.anlamaya çalısınca da bi sonuca varılamayan şenliktir.konser alanında en az üniversiteli kadar kayseri halkının bulunduğu şenliktir.insanların yeme,içme gibi ihtiyaçlarını fırsat bilerek açılan standlardan baska stand bulunmayan şenliktir.şehirde ne kadar çakma emo varsa hepsinin toplanarak gövde gösterisi yaptığı şenliktir.geçen sene çakma gothiclerin,bu sene çakma emoların bulunduğu ve gelecek senelerde hangi çakma tipleri görebileceğimiz konusunda bizleri düşündüren şenliktir.en orjinal tipleri görebileceğiniz şenliktir.milli oyunumuz kolbastının o muhteşem, o harikülade müziğinin sabah açılış saatinden konser saatine kadar 1 dk bile susmadığı şenliktir.bu 1 dk bile susmayan müziğe eşlik etmeyi kendine bir borç bilen sevgi ve enerji yüklü halkımın bize hiç bir yerde göremeyeceğiniz muhteşem figürleri sunduğu şenliktir.şehirde ne kadar D&G,CK,Ray-ban marka ürün varsa öğrenci olmadığı belli olan kişilerin hepsini alıp, giyip gelerek boy gösterdiği şenliktir.sahneyi açı dersanesinin reklam panolarından dolayı göremediğimiz şenliktir.öğle saatlerinde öğretmenleriyle beraber bir grup ilköğretim öğrencisini alanda dolaşırken görebileceğiniz şenliktir.şehrin geleneklerini ve göreneklerinden biri olan çekirdeğin çitlenerek kabuklarının heryere atılmasından dolayı alanın bembeyaz bi hale büründüğü şenliktir.konser alanına girişlerin sabahtan değilde konser saatinden birkaç saat öncesinden denetlenmeye başlandığı şenliktir.konser alanına alınmayan halkımın kurallara ne kadar uyduğunu gördüğümüz şenliktir.ve sözü edilen bu halkın konser alanını çevreleyen tellerin üstünden atlamasıyla onların ne kadar enerji dolu,ne kadar fit bir vücuda sahip olduklarını anladığımız şenliktir.seneye de acaba böyle mi olur diye düşündüren şenliktir.her sene azalan standlarıyla seneye nasıl olur acaba diye düşündüren şenliktir.* ama ne olursa olsun, hakkında o kadar şey söylense de böyle gelmiş böyle de gider denilen şenliktir.
-evet,bir öğrencinin şenlik hakkındaki çaresizlik dolu izlenimlerini okudunuz.
gecenin bir vakti 3 tane arkadaşımın izledikten sonra fikirlerinin değişmesiyle beraber kendileri hakkında değişik duyumlar almama neden olan vampirli aşk filmi.**
kazım koyuncu- ben seni sevduğumi
kazım koyuncu- gelevera deresi
sezen aksu- kurşuni renkler
sezen aksu- vazgeçtim
sezen aksu- belalım
duman- haberin yok ölüyorum
duman- yalnızlık paylaşılmaz
zara- beni unutma
vega- elimde değil
farid farjad- robabeh jaan
three doors down- here without baby
muse- unintended
evanescence- my immortal
ya hangi açıdan bakarsan bak çok berbat ötesi bi durum... herkesin başına gelmesine geliyor da gelene sor bakalım bi o çaresizce bakan gözleri, o karamsarlığı, o acı durumunu..adı ustunde işte arkadasa asık oluyorsun kolay bişey değil ki...karsılıklı olursa da kotu oluyo karsılıksız olursa da...karsılıksız olma ihtimali ki*hem suya dusen hayallerin, ümitlerine mi üzülürsün yoksa bi arkadaş kaybettiğine mi...ki zaten ortak arkadaşlarınızda olduğuna göre onları da kaybetme olasılığı baya yuksektir... işte o zaman beyninden tut beyninin iplerini elinde tutan kalbine kadar cok saglam bi küfür edersin keşke sevmeseydim diye...aslında fikirlerine tam sahip olmadığından bir süre sevmek mi yoksa hoşlantı mı falan deyip baya bi düşünür ve bu ikisinin arasında kalırsın... geçiçi olursa zaten hoslantıdır.. yok uzun surerse yavas yavas sevmeye baslamıssındır...ki karsılıksız olsa da arkadasını da kaybetmezsen belki seni biraz avutur en azından arkadaş olarak kalcaz gibisinden.o saatten sonra o arkadaslıgında pek tadı olmaz orası da ayrı konu...ama işte acaba soylesem mi soylemesem mi soylesem reddeder de benle konusmaz mı bi daha diye düşünmekten kendini alıkoyamazsın.. tabi bu süre içinde de olan sana olur...karşılıklı olsa da değişen pek bişey olmaz... çünkü sonunda bi ihtimalde olsa ayrılmak vardır..karşılıklı olsa da kötü sonuçta...
aslında arkadaş olmadan da nasıl aşık olabilirim ki birine diye sormadan da geçemiyor insan...sonra bi ara elbet bi arkadaşıma aşık olcam diyorsun da nasıl asık olcam ki deyip kendi kendine cevabı bulursun..belki de kendini haklı çıkarma nedenindir bu, belki bi süreliğine kendini avutmak için kendi kendine söylediğin bi kelime topluluğudur...sonuçta avuntu olarak da düşünsen tanımadığım bi insana nasıL asık olabilirim ki yani...sadece dış görünüş önemli değil ki ilk defa gördüğümde birine aşık olsam...arkadaş olmadan aşık olamam öleyse diye bi düşünürsün..ama sonuçta arkadaşın olduğundan dolayı her türlü işin çıkmaz sokaklara girer ve tekrar başladığın yere dönersin..
ya velhasıl en mantıklı görüneni söylemek gibi...içim içimi yiyeceğine söyleyip kurtulmak...her gün öleceğime bir gün ölmek...tabi umduğun gibi olmazsa o gülüşü, gözleri, konuşmaları, senin onu herseyden kıskanman kısaca kendi hayatında onun için ayırdığın kısmı aklına geldikçe yine her gün öldürür bu acı...ya da söylememek belki de en mantıklısı..o gözlerden,o gülüşten uzak kalmamak, mahrum olmamak için...varsın için içini yesin ama ondan uzak kalmamak belki daha yeğdir..
sonuçta berbat bişey be hacı... çok berbat.. özellikle en zor kısmı da karar vermek değil mi zaten.o kararı verdikten sonra ok yaydan çıkıyor bi kere.her sekilde sonuca katlanmak gerek...sonucta zor, çok zor hemde...***
1 yıl aradan sonra tekrar dinlemeye basladıgım saglam parcalardan biri... 3 saattir dinliyorum bıkmadım hala.. ne zaman bıkarım bilmiyorum, hayırlısı...
sezen aksu'nun insan üstü bi varlık olduğunun işte bi kanıtı daha...kaç kere dinlense bıktırır acaba diye düşünüp de cevabını bulamadığım şarkılardan birisi.hayır anlamadım ki nasıl bi ruh halidir bu..nasıl bir sevgiydi de bu sözler çıktı ortaya... hergün saat 12 sularında* aşırı doz alınması şiddetle tavsiye edilir.. cok güzel koyuyo valla...ölmeden mezara koyan cinsten bişey işte be.
yemekteyiz programında gösterdiği şirinlikle ve beyefendilikle kendisini bir kere daha takdir ettiğim kıbrıslı şirin mi şirin bir amcamız.* ayrıca o diğer yarışma arkadaşlarına iki çift lafım var ama neyse...
hala güller e 7 puanı nasıl verdiğini anlamadığım ama eleştirilerinde gerçektende asilliğini belli eden yemekteyiz kıbrıs yarışmacısı. o değil de güller kazanacak gibi duruyor yarışmayı ona sinir oldum...
bundan önceki 3-5 maçta olduğu gibi bu maçta selçuk un maçıdır. adam hiç bişey yapmasa bile varlığı yetiyor. o olmasaydı kim itiraz etcekti fener in +1 yabancıyla top oynayacağına... ben diyorum bu selçuk ta var bi yetenek... var bi keşfedilemeyen...*****
neden sevmeyeyim ki... komedi desen alayı var, seri eksiye baglayan sevecen yazar modeli(!) desen o da var, düşündüğüm şeyleri paylaşmak, başkaları düşünceme ortak olsun**desen e o da var... neden sevmeyeyim ki sonuçta..
yaşar ın şu ana kadar yapmış olduğu ve yapabileceği en güzel şarkıdır... bu nasıl bi mükemmel şarkıdır yaa... insanın boğazına bi düğüm atıyor. sonra çöz çözebilirsen.. gözlerde bi buğu ardından bi kaç damla yaş.. sonra oraya da bi düğüm.. ağlasam desen ağlamana izin vermiyor.. şarkıyı kapatsam desen kapattırmıyor.. ayrı bi muhteşemliği var yani.. tabi bu mükemmellikte yaşar ın haricinde bir diğer etken de eğer yamulmuyorsam parçada elektro yu büyük üstad* çalıyordu...*
(bkz: 100 kez ust uste dinlenilen sarkilar)
