gidişime yollar açtı bugün, gün bana. git dedi ilk defa belkide umarsızca. kurumuş yapraklarını bile serdi yoluma, ben gibi sararmış,solmuş yapraklarını... koskoca bir tablo serdi sanki önüme. baktıkça baktım, düşündükçe dağıldım. bakışmaların sonu gelmedi, düşüncelerin şekli değişmedi. bir kendime baktım bir de o tabloya. ben baktım o söyledi, o söyledi ben baktım... buyur dedi sonra zaman hesaplaşma vakti. söyle hadi söyle ki başlasın yolculuk. uydum sözüne. yutkundum önce bi sonra akıttım gönülden dile. bakamadım söylerken içimdekileri ona. bir an önce bitsin diye, yüzüme değen gözleri nefesimi kesmesin diye bakamadım. öylece söyledim işte. bitti sandım susunca. yeni başlıyormuş oysa. git dedi bana, bakamayan gözlerime inat delicesine açılmış gözleriyle baktı yüzüme ve git dedi yeniden. kalakaldım karşısında. ne gitmek mümkün oldu ne kalmak. bir damla yaş takıldı gözlerime bir de söylenmeyi bekleyen iki kelime. ne zordu lan onu söylemek. söylemedim, söyleyemedim. o da söylemedi. ama söyleyemedi değil söylemedi. tablo açık, yollar açık... git hadi git işte dedim kendime. dedim demesine de yemedi lan. gitmedim, gidemedim. gitmedim ya söyledi ama..
hafta sonları televizyon izleyememe sebebim. çocuğuyla parka giden ünlünün kim olduğunu neden merak eder ki insan ya da bu kadar önemsiz bir şey nasıl böyle allanıp pullanıp anlatılabilir ki?
içme dersin defalarca ama bilirsin aslında içme demenin hiçbir anlamı olmadığını. desen de demesen de istediğini yapacaktır çünkü o. hem kaç yaşına gelmiş artık; ne yaptığını bilen birisi değil mi sanki. nasıl müdahale edebilirsin ki onun özel hayatına. kendi tercihidir o. tıpkı meyve suyunu sevmek ya da sevmemek gibi. öyledir yani onun için. ayrıca neresiyle içtiğini bilen birine ya da kırk yılda bir içen birine söylemek gibi bir hataya da kat'iyen düşmemelisin. yanlışsındır çünkü. içme diye ikaz edilmeyi hak edecek birisi değildir o. şahsına hakaret gibi algılaması bile mümkündür. oysa bilmez senin ne demek istediğini, anlamaz bir türlü. anlayamaz ya da. Tüm bunlar engel değildir ama sevmeye. sevmek dediğin engelsizdir zaten. engel; beyinden geçen düşüncelerdir. sevmek dediğinse gönüldedir.
her sabah, hınca hınç doldurulan otobüslerde adım atacak yer kalmamışken bile yolcu almaya çalışan şoföre içerideki yolcular tarafından söylenen, duymaktan bıkmış olduğum kelimedir.
halkının çoğunun müslüman olduğunu bilen ancak bu çoğunluğun devletin dininin bir göstergesi olamayacağını henüz öğrenemeyen kişidir ki zaten TC devletinin bir dini yoktur.
oluş şekline göre değişir yorumu. birkaç abaza tarafından mecbur bırakılmışsa kadınlığa acıdır sonucu. içten gelen bir davranışla bütünleşmişse bir önemi yoktur zaten kadınlığın ya da kızlığın.