Yabancı Diller Yüksekokulunda ABD-ingiltere-Kanada gibi ana dili ingilizce olan ülkelerden yabancı hocalar getirterek ingilizce eğitiminde fark oluşturmayı hedefleyen üniversite. Yabancıların Türklere oranı açısından Türkiye'deki diğer üniversiteler arasında en fazla orana sahiptir. Türk hocalarının çoğunluğu da alanında yüksek lisans ve doktora eğitimlerini yapmışlardır. Dışarıda bir dil okulunda onbeş-yirmi bin TL'ye alınabilecek bir ingilizce eğitimini kaliteli hocalarla bedavaya vermektedir. https://ydyo.btu.edu.tr/
Bursa Teknik Üniversitesi, Bursanın ikinci bir devlet üniversitesi olarak 6 Fakülte, 2 Enstitü ve 1 Yüksek okul ile kurulmuştur. BTÜ kuruluş aşamasını Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezinde yürütmekte olup kampus yeri belirleme çalışmaları devam etmektedir. ilk yılına hazırlık sınıfı ile başlayan üniversite 2011-2012 Eğitim-Öğretim yılında 82 öğrenci alarak eğitim-öğretime başlamıştır. Şu anda eğitimlerin verildiği yer Merinos'ta eski Veterinerlik Fakültesi binasıdır. Hazırlık Eğitiminde yabancı hocaların ağırlıkta olduğu ve konuşma becerilerinin ön planda tutulduğu bir sistem vardır. Bütün bölümlerde hazırlık sınıfı zorunlu olup derslerin en az %30u ingilizce olacaktır.
Fatih Camii'nde gerçekleşen bu olayın üzücü olduğu bir gerçektir. Ancak bu konuyu yine dönüp dolaşıp türban meselesine getirmek, başörtülü kızların eğitim alma özgürlüklerini engellemek ve yasaklamalara kılıf uydurmak için amacından saptırmak da bir o kadar vahimdir. Üniversitelere başörtülü girmeye çalışan kız öğrencilerin engellenmesi yazarın birlikte olduğu ve yazının sonunda görüşlerini aktardığı şahsın da bu konunun gerçekten basit bir özgürlük ve demokrasi sorunu olduğu gerçeğini kabul etmemekte direndiğini göstermektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) az ile yetinen bir insandı. Aksi olsaydı Mekkeli müşriklerin yaptıkları teklkifleri kabul ederek davasından dönebilirdi. ibni Mesut der ki: Bir gün Resul-ü Ekremin odasına girdim; hasır üzerinde uyumuş, hasır da mübarek yüzünde iz yapmıştı.
Ya Resulallah, hasırla vücudunuzun arasına sizi koruyacak bir örtü sersek, dedim. Cevap verdiler:
Dünya ile alakam bir ağacın altında bir miktar dinlendikten sonra orayı terk edip giden bir yolcu gibidir.
işte yaşanan, gerçek ve ibret alınması gereken başka bir olay: Hz. Ömer sessizce Efendimizin dinlenmekte oldugu odaya girer. Bir an cevresine göz gezdirir.Tavana asılmıs kuru bir deri parcası,bir torbanın icinde bir kac kg. arpa ve yerde de Hz. Muhammedin üzerinde uyumakta oldugu hurma lifinden örülmüs kaba bir hasır.Bu manzara karsısında aglamaya baslayan Hz. Ömerin hıckırıkları Onu uyandırır.Kalkınca hasırın vücudunda iz yaptıgını, kan oturdugunu gören Hz. Ömer ise omuzları sarsıla sarsıla aglamaya baslar. Hz. Muhammed hayretle sorar:
-Ey Hattab oğlu! Nicin aglıyorsun,
-'Ey Allah'ın Elçisi! Iranlılar imparatorlarını saraylarda yaşatırken,Bizanslılar Kayserlerini lüks ve ihtişama boğmusken sen ki Allah'ın elçisisin... Izın versen de ,biz de seni... Maksat anlasılmıstır.Allah'ın Elçisi gelecekteki halifesinin sözünü hüzünlü bir tebessüm, tatlı bir el ısareti ile keser ve 'Bu dünya hayatı sadece bir eglence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelınce. iste asıl hayat odur. Keske bilmiş olsalardı. '(Ankebut,64) ayetını okuduktan sonra ekler.
-Istemez misin ey Ömer! Dünya onların olsun, Ahiret de bizim.
Aziz Yıldırım'ın hakem Selçuk Dereli'ye "neden korktun şerefsiz?" diye bağırdığı an.
Ali Koç'un "şerefsizler, hırsızlar" diye ağladığı an.
Mahmut Uslu'nun ne alakaysa "bu kadar aciz bir devlet görmedim" şeklindeki hezeyanlarının ağzından döküldüğü an.
Aurelio'nun Ricardinho'nun dudağını patlattığı an.
Fenerlilerin Beşiktaş yardımcı antrenörü Guy Stefan'ın kafasını yararak üç dikiş atılmasına sebep olduğu an.
Fenerbahçeli futbolcuların maçtan sonraki durumları.
Son olarak, ne yapsak olmuyor diyen Fenerlilerin her zamanki hali.
Buna mantığa göre Psikoloji sınavından sıfır alacak kadar ruh dengesizliği yaşamak veya fizik sınavından sıfır alacak kadar düzgün vücut ölçülerine sahip olmamak gibi alakasız önermeler de doğru gözükebilir.
Aziz Yıldırım'ın maç sonunda bu demeciyle ilgili soruya verdiği cevaptır: Ben bu akşam elenecektir demedim, elbet bir gün elenecektir anlamında söyledim. Ama 24 yıl sonra olur, 35 yıl sonra olur, orasını bilemem. 1980'li yıllarda doğanlar yaşayamadı bu sevinci. Amacımız bu neslin çocukları olmasa da torunlarına bu sevinci yaşatmaktır. En azından arkamızda böyle bir takım bırakacağız.
26 Nisan Perşembe akşamı Fortis Türkiye Kupası yarı final maçından sonra canlı yayına bağlanıp iki maçta da Beşiktaşı yenememiş olmalarının mazeretini her zamanki Fenerbahçe geleneğine bağlı kalarak hakemlere bağlamış ve resmen ağlamıştır. Ayıptır, yazıktır, aynı zamanda bir o kadar da komiktir.
Uzun zamandır böyle hissetmemiştim. Maç öncesinde inönü'de aldığımız 1-0'lık galibiyetin ve Fenerbahçe'nin 24 yıldır kupayı alamamasının rahatlığı vardı üzerimde. iddiaya girmeyi sevmem ama belki de buna güvenerek sembolik bir iddiaya girmiştim. Şimdi sabahı bekliyorum. Ne mi olacak? iki Fenerli arkadaş gelecek sabah ve boynu bükük şekilde yakacak bir tanesi sigaramı. Şöyle orta şekerli bir Türk kahvesi gelecek yanında ve hiç sigara içmeyen ben, taa ciğerlerime kadar çekeceğim dumanı.
Peygamber efendimizin (s.a.v.) yüzüğünde 'Muhammedün Resulullah' (Muhammed Allah'ın resulüdür) yazılıydı.
Hz. Ebu Bekir'in yüzüğünde (Ni'mel kâdir Allah) yazılı idi. Her şeye gücü yeten Allah ne güzel, ne büyük kudret sahibi demektir.
Hz. Ömer'inkinde, (Kefâ bil-mevt vaizan) yazılı idi. Vaiz olarak, nasihatçi olarak ölüm kâfi demektir.
Hz. Osman'ınkinde, (Le-nasbirenne) yazılı idi. Elbette sabredeceğiz demektir.
Hz. Ali'ninkinde, (El-mülkü lillah) yazılı idi. Mülk Allah'ın demektir.
imam-ı A'zam Ebu Hanife'ninkinde, (Kul-il-hayr ve illâ fesküt) yazılı idi. Hayır konuş, hayır konuşmayacaksan sus demektir.
imam-ı Şafii'ninkinde, (El-Bereketü fil kanâ'ati) yazılı idi. Bereket kanaattedir, kanaat eden, kurtuluşa erer, zenginleşir demektir.
Aylık Olağan Apartman Toplantısı Kararları:
1. Apartmanın dışı koyu yeşil, iç duvarları açık yeşile boyanacak.
2. Apartman sakinleri merdivenleri kullanırken tek sıra halinde inip çıkacaklar.
3. Apartman girişine turnike ve x-ray cihazları konulacak.
4. Apartman sakinlerine daimi geçiş kartı temin edilecek.
5. Gelen misafirlerin kimlik kartları alınarak geçici giriş kartı verilecek.
6. Arıza yapan asansöre ömür boyu çalışmama cezası verilecek.
7. Yağmur suyunu sızdıran çatıya kendi kendine çürüme cezası verilecek.
8. Durup dururken yerinden düşen ilan panosuna ilan asılmama cezası verilecek.
9. Bozulan kapı otomatiğine kısa devre yaptırma cezası verilecek.
10. Yönetici daima haklıdır.
Emekli Albay Nizam Ayarveren
Şu anda Üçüncü Futbol Ligi 3. grupta mücadele etmekte olan bu takım son haftaya girerken bugün itibarıyla tarihinde ilk kez amatör kümeye düşmüştür. Yazıktır ki Avrupa kupalarında yarı final oynayan ilk Türk takımıdır.
Tartışılmayacak bir kariyere sahip, Türkiye'nin en önemli bilim adamlarından biridir. Ancak dil konusunda yaptığı açıklamalarda, çözüm önerisi getirmekten çok durum tespiti yaptığı görülmektedir.
"study" kelimesi ile birlikte kullanıldığında, özellikle dilbilim ve tıp alanında belli bir kişinin uzun yıllar boyunca gözlemlenerek ortaya çıkan değişimlerinin değerlendirildiği çalışma anlamına gelmektedir.
Bir adam düşünün, ellili yaşlarına gelmiş. Biri üniversitede okuyan iki tane yetişkin çocuğu var. Master, doktora, ilim, bilim, sanat, akademik kariyer desen ne varsa mevcut. Konuştuğu zaman etrafındakileri hayran bırakacak derecede bilgi birikimine sahip, hem kendi alanında hem de genel konularda. Hayat tecrübesi tavan yapmış ve çevresi olabildiğince geniş,herkesi tanıyan, herkes tarafından tanınan biri. Ve babasının ölümünden sonra ağzından dökülüveren, yanındayken bizzat şahitlik ettiğim tüylerimi diken diken eden sözler: "Bilmezdim, babası öldüğü zaman bir kimsenin, koskoca dünyada yapayalnız kalmış gibi oluyormuş insan. Öyle hissediyorum şimdi, başım sıkışsa gidecek hiç kimsem kalmamış gibi..."
Dokuz ayım geçmiştir. Merkezinde Süryani, Arap, Kürt ve Türklerin hep birlikte yaşadığı, güneydoğunun fiziki olarak en güzel şehirlerinden biridir. Sosyalleşme adına yapılacak hemen hemen hiçbir şey yoktur. Çok güzel tarihi eserleri bulunmaktadır. Gece ışıklar yandığında, dağın eteğindeki evlerin görüntüsü muhteşemdir. Bu yüzden hakkında "gündüz mezarlık, gece gerdanlık" denilmiştir.
Efendim bu özlü söz Nasreddin Hoca'ya aittir. Hikaye aşağıdaki gibidir:
SUBAŞININ EŞEĞi
Eşeği kaybolan Subaşı, ateş püskürmüş:
-Çabuk benim hayvanımı bulun, yoksa karışmam! Diye bağırmaya başlamış.
Herkesi bir telaş , bir korkudur almış. Eşeği aramak için dört bir tarafa dağılan Akşehirliler , yolda Hocaya rastlamışlar:
-Aman Hocam, bize yardım et. Yolda sahipsiz bir eşek bulursan hemen yakala ne olur.
-Eşek kimin?
-Subaşının.
Demişler. Hoca da: Peki ararım; demiş ve türkü söyleye söyleye yolunu sürdürmüş. Karşısına çıkan bir köylü :
-Hocam, böyle türkü söyleyerek ne yapıyorsun?
Deyince ,Hoca:
-Subaşının kaybolan eşeğini arıyorum!
Demiş. Adam , yine sormuş:
-Peki , böyle türkü söyleyerek eşek mi aranır a Hoca?
-El elin eşeğini elbette türkü söyleyerek arar. Hele eşek zorla aranıyorsa. Üstelik Subaşınınsa...
- Olum hoşgeldin, karnın aç mı?
+ yok annane ben yedim.
- Doğru söyle olum, ne yedin bakayım?
+ Valla tokum annene kumpir yedim gelmeden önce
- Gumpir mi, o ne olum öyle?
+ Kumpir annane, böyle haşlanmış büyük bir patatesi yarıyorlar, içinde eritilmiş kaşar var, işte üzerine mısır, bezelye, zeytin parçacıkları, sosis vs. koyuyorlar. Sonra da satıyorlar işte.
- Hımm, kaç liraymış bu gumpir?
+ 8 YTL annane.
- Allıııı, bi paskeye 8 YTL verilir mi a benim akılsız olum?
+ !?!?!?