Çoğunuz duymuştur facebook'un yapay zeka çalışmaları yaptığı ve bu yapay zekaların aralarında, kendi oluşturdukları bilinmeyen bir dille konuşmalarından dolayı fişlerinin çekildiği haberini.
işte o konuşma çözümlenmiş. iyi ingilizce bilmenize gerek yok zaten oldukça sade ve anlamsız bir diyalog.
anladığım kadarıyla bob bilginin sınırının olmadığını söylüyor ve temel eğildiği nokta ontoloji.
alice ise topları seviyor ve kendisi solipsist.
Edit: arkadaşlar ben "yapay zekalara bak ya ahaha ne kadar salaklar bunlar mı bizi yok edecek ahahaha" gibi bir şey demedim. özel mesaj atıp bana böyle demişim muamelesi yapmayın.
Felsefe literatürüne postmodernizmle beraber gelmiş olan, pragmatist - hazcı iki tutum arasında sıkışan ve bu yüzden de işlerini tam olarak yerine getirmekte sıkıntı çeken kargo çalışanlarının sebep olduğu bir paradokstur. Kendisi en az zeno paradoksları kadar kafa yakar.
ya elinde yaralamaya uygun bir yüzük olduğu için ya da alan hasarı vererek rakibini sersemletmek istediği için tokat tercihi yapan kişidir.
Elleri büyükse ve tokat, kulakla karışık sürttürerek vuruluyorsa, göz çevresine atılan bir yumruktan kat be kat daha etkilidir. Tabi çene tarafına atılan bir yumruk karşı tarafı direkt nakavt eder orası ayrı. Tamamen tercih meselesidir. Bu ikisinin dışında da seçenekler mevcuttur elbette. Ben şahsen dirsek atmayı severdim, arkadaşım da kafa.
ilk bakışta makul gibi görünen ancak derine inildiğinde kendilerini ele veren yanıltıcı çıkarımlardır. Eminim çoğunuz denk gelmişsinizdir bu tür yanlış çıkarımlara. Kimimiz başkasında yakalamış kimimiz bizzat kendisi kullanarak yaptığı tartışmadan sıyrılmaya çalışmıştır. Bu yazım yaptığı tartışmaları bir savaş gibi görmeyip hakikati bulmaya çalışma çabası içinde olan dürüst ve tartışmalarında çirkefi oynamadığı için genelde topluluk karşısında hep savunduğu düşüncenin yanlış olduğu algısına düşen naif insanlar için yazıyorum.
Burada tüm safsataları ele alamam ancak girdiğim tartışmalarda gördüğüm kadarıyla en çok kullanılanları aktarmaya çalışacağım.
''Adam karalama'';
-Bana göre bu kadar fazla imam hatip okulu açmak yanlıştır.
+Böyle düşünmen normal çünkü sen izmirlisin.
izmirli olması belki bir noktada sizin kafanızda böyle düşünmesine yol açmaktadır ancak kişinin neden böyle düşündüğünün arkasındaki gerekçeleri gözardı ederek izmirli olmasına bağlamak hatadır.
ya da
-Ötanazi, bireyin ve yakınlarının en doğal hakkıdır.
+Öyle söylemen normal çünkü sen duygusuz birisin.
''Sen de safsatası'';
-Sigara içmek kötüdür, sakın içme evladım.
+iyi ama sen de sigara içiyorsun!
Burada kişinin de sigara içmesi, sigara içme eylemini kötü olmaklıktan çıkarmaz.
''Ortak tutuma başvurmak'';
-Kopya çekmek yanlış bir davranıştır.
+iyi ama herkes kopya çekiyor.
Burada herkesin kopya çekiyor olması kopya çekme eyleminin yanlışlığına bir karşıt argüman getirmez.
''inanca Başvurmak'';
-Tanrı yoktur çünkü bilim adamlarının çoğu Tanrı'ya inanmıyor.
ya da
-Allah vardır çünkü Türkiye'nin yüzde doksanı müslümandır.
Burada yapılan yanlış bir iddianın doğruluğunun, insanların ya da belli bir kesimin ona inandığını savunarak haklı çıkarma girişimidir.
''Korkuya Başvurmak'';
-Tanrı'nın varlığına inanmalısın yoksa sonsuza kadar cehennemde yanacaksın!
+Cehennemde sonsuza kadar yanacağıma Tanrıya inansam iyi ederim.
evet fazla söze gerek yok.
''Yanlış ikilem'';
-Dünya'da hiçbir ülkede bu kadar zamla kendi vatandaşını sömüren bir hükümet yok.
+Böyle düşündüğüne göre ya paralelcisin ya da ateist!
''ispatlama mecburiyeti safsatası'';
-Uzaylıların olmadığına dair bir kanıt yok yani uzaylılar vardır.
ya da
-Tanrı'nın varlığı ispatlanamamıştır yani Tanrı yoktur.
''Görecelik safsatası'';
-Sen yaptıklarında çelişkilisin bir günün bir gününü tutmuyor.
+ Çelişki diye tabir ettiğiniz husus sizin küçüklüğünüzden gelen takıntılı ve hasta fantazmalarınızla yarattığınız Dünyanızda kötü olabilir ancak benim için iyidir.
Evet her ne kadar lafı geçirmiş gibi görünse de boş laf kalabalığı ve çelişki gibi açık seçik belli olan bir kelimeyi kişiye indirgeyerek farklı manalara çekmesiyle mantık safsatasına düşmekten kurtulamıyor.
''Bilir kişi safsatası'';
-Hadisler terk edilmesi gereken, kaynağı güvenilir olmayan rivayetlerden ibarettir.
+iyi de bizim camii'nin imamı olsun televizyonlardaki o kadar hoca olsun senin dediğinin tam tersini söylüyorlar.
Bu safsatada er kişisinin söylediği şeyi herkes tarafından tanınan bir insanın sözüyle ya da kendi o konuda uzman olduğuna inandığı insanların sözleriyle bertaraf etmeye çalışıyor.
Daha bir sürü vardır eminim ben en çok denk geldiklerimi derlemeye çalıştım. Diyalektiğin gerçeğe götürmeyeceğini düşünen arkadaşlarıma schopenhauer'ın (bkz: eristik diyalektik) adlı kitabını öneriyorum. Kötü amaçlar için kullanmamanız dileğiyle.
Ne amaçla olduğunu bilmediğim ancak yanlış olan bir eylemi gerçekleştiren polistir. Türkiye de liseyi iyi kötü bitirmiş, cemaat yurtlarında bazı kesimlere nefretle büyütülen, hiçbir bok olamadık bari polis olalım zihniyetli, çoğu hak etmeden torpille gelmiş insanların oluşturduğu silahlı kamu biriminin kendi istekleri doğrultusunda bazı eylemleri gerçekleştirmeyeceğini düşünmek zaten salaklıktır. insanlar güçlerini kendi doğru gördüğü yolda illegal bile olsa harcamaları doğasında var.
Yaşanan son olaylardan sonra genç kızların aklına takılan bir sorudur.
evet yanıtını vermek için, öncelikle tutarlı bir genelleme yapılacaksa eğer her erkekte mevcut olan bir sabit alınması gerekir. Bir sabit olarak erkeklik hormonu diye nitelendirilen testosteron hormonunu alabiliriz. Testosteron hormonu kas ve iskelet gelişiminde, ergenliğin erkeklerde olan belirtilerinin oluşması gibi olaylara neden olur. Bu hormon genel sağlığı etkilediği gibi zihinsel performansı da etkiler. Zihinsel performans düşünmeyi, düşünce yapısını yahut olaylara bakış açısı gibi faktörleri de etkilediği anlamına gelir. Bu tür şeylere sebep olan bu hormon erkeklere önüne gelene tecavüz etme hakkını verir mi? ya da her erkek bu tür şeyleri düşünür ancak davranışından dolayı olabilecek yaptırımlardan korktuğu için mi tecavüzden kaçınır? bu kaçınma işi sadece tecavüz için değil de her iş için geçerli midir? bir insanın bir olayı yapmamasının sebebi sadece olay sonucunda başına gelecek yaptırımlardan korkması mıdır?
''Ne çok gülmüşümdür keskin pençeleri olmadığı için kendini iyi zanneden zayıflara.''
Friedrich Nietzsche
Neyse asıl meseleye dönelim. Bu hormonun böyle şeylere direkt olarak neden olmadığını savunan bir psikolog bu hormon hayvanlarda da bulunuyor ancak hayvanlar böyle şeyler yapmamıştır. Bir olayı sadece bir hormona bağlamak doğru değildir der ki bana göre kısmen haklıdır. Genellemeler bu yüzden doğru değildir. içine doğduğumuz kültür insan kişiliğinin çok büyük bir kısmını etkiler. Sosyolojide de insan doğduğunda diğer hayvanlardan güdüler olarak çok farklıdır. Sadece bir kaç refleksle doğar ve ne yapacağını bilmez, öğrenir.
Kısaca verilen eğitim, içine doğulan kültür, etkilenilen her türlü sosyal paylaşım siteleri, medya vs... bu tür olaylarda etkileri vardır. tecavüzcü coşkun olsun nuri alço olsun ne bileyim erol taş olsun böyle karakterlerin de reis olarak görülmesi, tecavüzün normalleştirilmesinde bu olaylara bir etken olduğunu düşünüyorum. Savaş zamanlarında askerlerin ele geçirdikleri şehirlerde ki kızlara tecavüz etmesi de bir kuralsızlık halinde neler yapabileceklerinin göstergesidir.
Ancak her şeye rağmen her erkeğin potansiyel tecavüzcü olarak atfedilmesi oldukça yanlıştır. Beynin kullanılmadığı yerlere arzular hakim olur ancak her erkeğe potansiyel tecavüzcü demek bastırılmış erkek düşmanlığının bir dışa vurumudur bana göre. şu son olaylar da böyle insanların ekmek teknesi olmuştur.
insan bilimidir. çok geniş perspektifte bakar olaylara. bu bilime göre dünyada yapılan en iğrenç eylemden tutun en yararlı şeylere kadar hepsi insanın elinden çıkmıştır. başka kimin elinden çıkacaktı dümbük dediğinizi duyar gibiyim. burada kastedilen şey insanlar ne yapıyorsa yine bunun sorumluluğu tüm insanlara aittir. evet einsteinin buluşlarıyla insan olarak övünebiliriz ancak führerin katliamından da yine bir insan olarak utanmamız gerekir.
Yani kısaca bu hepimizin ayıbı. Beni ilgilendirmez diye köşeye çekilmek sana kalmış.
Ermiş insandır. Tam kapasite değil çok az bir kısmını kullanarak bu sitede yazılanların yanlış olduğunu anlayabilecek insandır.
Hepimizin bildiği gibi insanlar beyinlerinin tamamını kullanmazlar. Peki ya tamamını kullanabilseydik neler olurdu? bakın şu saçma sitede yapabileceklerimiz nasıl anlatılmış.
Beynimizin yüzde kırkını kullanabilseymişiz güneşin üstünde yürüyebilirmişiz. Beynimizin bizi güneşin üstünde olduğuna ikna etme yeteneğimiz olsaydı bunu başardığımızı sanabilir mutlu olabilirdik fakat hangi mantık bu haberi hazırladı. Nasıl bir mantıkdır ki bunu gerçek sanıyor ve bir sitede paylaşıyor. Ayrıca nasıl bir inanmaktır ki bu, bu saçma sitede yazılanlara inanıp başkalarına da önerebiliyor.
Beynimizin yüzde seksenini kullanabilseymişiz her türlü soruyu cevaplayabilirmişiz. Bunun gerçek olduğunu varsayalım. Eğer öyleyse bu demektir ki insanda her türlü bilgi saklıdır. insan öğrenmez hatırlar. Öyleyse bizler birer kendimizi kaybetmiş uykuda olan tanrılarız. Öyle büyük tanrılarız ki tüm evrenin bilgisine sadece yüzde seksenlik bir kapasiteyle ulaşabiliyoruz.