Viyana 1. Bezirkte bulunan meydan. Viyana'nın yerleşiminin spiral şeklinde olduğu baz alındığında, meydanın aynı zamanda şehir merkezi olduğunu da anlamak mümkün. Adını ise en önemli tarihi ve turistik yapılardan biri olan Stephansdom'dan alır.
Viyana'da 1. Bezirkteki Stefansplatz üzerinde bulunan devasa katedral. Yapımı 12. yüzyılın başlarına dayanan gotik, neo-gotik ve barok mimarinin bütünleştiği bir mimariye sahiptir. Bunun nedeni yapıda çeşitlilik yaratmaktan ziyade yeterli paranın temin edilememesi sonucu yapının inşaatının uzun sürmesi ve farklı dönemlere denk gelmesidir. Yine aynı nedenden ötürü bir kulesinin yüksekliği 60 metreyi geçerken, diğerine para yetmemiş ve kısa kalmıştır.
Alçak olan kulenin tepesine 4 euro bastırıp asansörle çıkmak mümkün. Zira yüksek olan kulede sadece merdiven bulunuyor ve yüzlerce merdiven çıktıktan sonra küçücük bir pencereden pek bir şey görememek sinir bozucu olabilir. Ayrıca katedralin içinde bir de katakomb bulunmakta. Yine 4 euro verip her taraftaki kemik yığınları ve mumyaları görüp 'ne pis insanlarmış be bunlar' diyebilirsiniz.
Katedralin ön dış cephesinde ise çeşitli duvar süslemeleri mevcut. Bu süslemelerden birini ise Richard Lederer pek beğenmiş ve Die verbannten Kinder Eva's'ın logosu olarak araklamıştır.
Richard Lederer'e göre Summoning'den on kat meşhur olan grup. Lakin ben tanımam etmem. Grup üyesi Martin ise üzerinde 'Bakırköy' yazan T-shirtüyle sempatimi kazanmış, masada karşılıklı prostlaşılmıştır.
I'm standing on the edge
the edge of sanity
all I feel is emptiness
my mind will never
mourn in peace
After all the tears
through all the years
I'm still by your side
in the land we cry
after all the FIGHTS
beyond the lies
when you want the best
if only I could have guessed
I must admire
my mind today
I must admire
I must...
You will never understand
my pain my suffering
if only you could feel
what your hate does to me
my will to LIVE is weaker every day
soon the angels will arrive
to close my eyes
And now the time has come
for me to face the end of my misery
ANGEL of mercy carry me away
I cry through the pain
you name it sadness
you cannot explain
the sign of
I TRied so far to change
I TRIED to realize
I know
All life must die
my life still change
or stop today
all my dreams are lost
ilk kez interview with a vampire' da küçük lüle saçlı yavrucak olarak izlediğim oyuncudur. akabinde spider man' de mary jane rolünde kendisini pek bir büyümüş, serpilmiş olarak gördüğümde zamanın ne kadar hızlı geçtiğini algılamama vesile olmuş, beni buhranlara sürüklemiştir.
2005 senesinde kurulmuş olan grup. ancak üyelerinin **** daha önceden de farklı gruplarda deneyimleri bulunmakta. yaklaşık 2 ay önce kayıtlarını tamamlayıp ilk albümlerini piyasaya çıkardılar.
tankut kabza'yla fiziksel ve mental olarak hasara uğradığımız konserdir. şöyleki 10 yılı aşkın süre deftones bekleyen seyirciye dayarsan lambadayı sonra da passengerla verirsen startı, kanın gövdeyi götüreceği aşikardır. zira tankut kabzanın göğsüne kan oturmuştu benim ise üzerime havadan adam düşmüştü. ancak vip bölüme geçerken ve geçtikten sonra çeşitli uzakdoğu teknikleriyle chino' ya mümkün olduğunca yaklaşmıştık. gerçe "jump, jump" diye chino davet edildiğinde tırsmadım değil hani...
konserin en unutulmaz anları sanırsam benim için change ve If Only Tonight We Could Sleep'in çalındığı zamandır. kurtlarını şöyle bir döken seyirci sanırım bu esnada nirvanaya ermişti. *
ancak organizasyonun her türlü reziliğine rağmen yine de izlediğim en muhteşem konserlerden biriydi. iyi haber ise bu kadar aksiliğe rağmen chino ve chi'nin istanbulu çok sevmiş olması ve muhtemelen 2007'de dvd çekimleri için tekrar gelicek olmaları.
benim açımdan ise deftones'la hatırlanacak diğer tarih ise 23 haziran 2006'dır. sempatik tavırları, sohbetleri ve kapalıçarşıdaki nargile maceraları ile " keşke hiç gitmeseler " denilecek kadar sevdirdiler kendilerini.
Until the dark
I'm searching for my love
under the stars
I'm fading all apart
my heart is stolen
taken away
like they said
when I have found
as we stay there
turn the faith in love
I see you here
with me but I fear the day
for you
hear my dear
I watch the land
and the window fallen down
I feel the pain
inside of me like a cloud
no one can save me
the time will come for my death
I think of you and wish me into an another live
I see you here with me
but I fear the day for you
I see you here with me
but I fear the dead
for you hear my dear
I watch the land and the window fallen dark
I feel the pain inside of me like a cloud
no one can save me
the time will come for my death
I think of you and wish me into an another live
I see you here with me
but I fear the day for you
feel my tears
norveç-Kristiansand' de her sene temmuz başı gerçekleşen metal/rock/pop/rap festivali. tek bir konsept altında festival düzenlemek yerine her türden kaliteli müzisyen ve grupların sahne aldığı bir organizasyondur. zira aynı sahnede önce satyricon dinleyip headbang yapmak akabinde David Bowie ile " so cruise me babe cruise me baby " diye hüzünlenmek mümkün.
ultra mega gold isimli takviyeleri hayat kurtarıcıdır. her sınav döneminde öğrencinin kati surette yanından ayırmaması gereken bu bilumum vitamin ve mineral karışımı bedende hiperkativite yaratır.
satyricon'un 2006 senesinde çıkarmış olduğu albüm ve albüme adını veren şarkıdır. gitgide yumuşamakta olan soundlarının takibi olarak, ismine oldukça tezat, basit rifflerin kullanıldığı, ama belkide bu yüzden inceden kafanıza kazınan şarkılar mevcut. 5 çayında dinlemek için uygun.
satyricon'un 2006'da çıkarmış olduğu albümü now diabolical'ın 3. şarkısı. albümde klibi çekilen 2. şarkıdır. * klipteki satyr'ın mat siyah renkteki gitarı da ayrı bir cazibe unsurudur kanımca. ayrıca yılardır uğraşıyorum hala satyr gibi ipeksi saçlara ulaşamadım, öyle güzel göz makyajı yapamadım. frost ise davul çalarken kafa sallamaya başka bir boyut getirmiştir.
Hellbent and raw
Armed to the core
Walks with the wind
Determined and strong
Inherit his laws
Adopt and obey
Rise my friend - march to war
Time is up - shadows dance
Fight my friend - tyrants pull
Time is up - burn the world
Driven by sin
Let the scavengers loose
Power from hell
Siege and advance
Silence the foe
Fire and smoke
From the slumber arise
Triumphant Beast of forgotten times
The Pentagram Burns
And the clock strikes the hour
The Final Hour
her an uzaya fırlatılma potansiyeline sahip olarak gezerken hala bokum donuyor, hasta oluyorsam ve bu yavrucaklara bir şey olmuyorsa diyebileceğim tek bir şey var :
sınavdaki zorunluluktan ötürü tüm sınıfın 2 ve üstü kağıt istemesi gibi bir durum olabileceği gibi aynı şekilde daha eldeki kağıtlar bitmeden ekstra kağıt istenip arkadakine yazılanın açılması ya da kağıt değiştirme gibi aksiyonlar için de gereklidir.
bir sarhoşun tren rayına işemesi sonucunda elektrik çarpıp çarpmayacağının incelendiği bölümde kendi sidiklerini feda edebilecek kadar da bonkör insanlar. yardımcıları olan buster, kızıl saçlı güzel bağyan, blacksmith kılıklı kaslı abla ve onlara şov yaparken bisikletle kafayı gözü dağıtan eleman da izlemeyi etkileyen faktörlerden.
sarı vancouver t-shirtlü, 5 m²'lik dile sahip, tükenmez kalemle adam öldürme taktiklerinin gurusu ama aynı zamanda bir anne şevkatine sahip kişi...kurbana özel sakalının altında gizlenmiş olan tatlı gamzelerinden makas almayı ve parmağımı bir bigudi misalı kullanmak istediğim lülüş saçlarını pek özledim.
1999 yılında kurulmuş olan mercury ve grammy ödüllü, Alison Goldfrapp ve Will Gregory'den oluşan ingiliz grup. tarzları albümden albüme farklılık göstermiştir. ilk albümlerinde trip-hop yapan grup ikinci albümlerinde synth pop'a geçiş yapmıştır. son albümlerinde ise black cherry'den alınan gazın disco ve glam rock öğeleriyle harmanlanması sonucu mtv'lik bir gruba dönüşmüştür. lakin yine de başarılılar.