kadınlar tabiatı itibari ile güzeldir. Erkek kadının cismaniyetinden çok ruhu ile alakadardır.Aslı sima olarak çok güzel değildi. Bu durumda keremi ilgilendiren tamamamen ruh yapısı idi. orasına burasına bir takım şeyler takan kızlar kendilerinde gördükleri eksiklikleri tamamlamak maksatlı bu tür işleri yaparlar.Ah bir bilseler erkek doğallıkdan daha çok hoşlanır. Heralde o zaman bir takım ayrıntılara girmezler.
dünya siyasetini elinde tutan ve her türlü insanlık üzerine insafsızca alınan karaların merkezi halindeki mezbaa diye adalandırılacak ufak ama kapsam bir ülke. kanlı tarihi ile günümüzde canlı olarak bizlere yansımasada tozlu tarih sayfalarında okunurken bile tüğleri dikelten bir yere sahiptir.
kuyumcu atölyesi; her türlü hesabın ve kontrolün en üst düzeyde sağlanması gereken bir çalışma ortamıdır.
Atölye Çalışanları Tevellüt Sıralaması
Mehmet (usta)
Yusuf (ayu)
Okan (fere)
Ayhan (döm)
Sinan (sümüklü sülo)
Ramanzan abi (mayk, emmi, edivardo, yerden bitme, baydallu)
1-Atölyede bulunan döm ve Emmi'nin çözemediği problemler;
Problem 1
Ayu sorar;
- Emmi yıl bası ayın kaçına denk geliyor. ( emmi kara kara düşünmeye başlar ve döm'e sorar)
- ula döm yıl bası ayın kaçında laa ( çaresiz döm'de düşünmeye başlar ve ayu ya sorar)
- ula göbüşlü ayu harbiden yıılbası ayın kaçına denk geliyor.:))))
Problem 2
uyanık ayu sorar;
- emmii yaw bu istanbulun başkenti neresi
- ne bileyin laa sende a.q. hec doğru beşey sormuyon. ( ayu ısrar eder ve ayara getirmek için onun şivesinde konusmaya başlar)
- hade bea emmi gözünün yağına iki çit yumurta kırayım söle bea
- bilmiyon mu cahal istanbulun baş kenti ankara * )))
Döm'ün ist'ye ilk Geldiği Zamanlar....
Gece atölyede mesai kalınmaktadır ve sabaha kadar iş yoğunluğu sürmektedir. Tam uykunun kaldırılmaz olduğu ve yorgunluğun en üst seviyelere geldiği bir zamanda, döm dışarıya çıkıp hava almak için izin ister. Gece vaktidir ne olur olmaz diyerek mehmet usta döm'ün arkasından gider. Kapıdan çıktığı ilk anda mehmet usta birde ne görsün. Döm kösede bulunan kediyi yanına çağırıyor. ifadeler aynen aşağıda yazıldığı gibidir.....
parmaklarını sonuna kadar kabaca açıp kapayarak kendi tabiri ilede avcuhlayarak kedi' ye
ge pösü, pösü, ge pösü, pösü diyerek çağırır. Baktı gelmiyor pöst pöst diyerek kovalar * ))))))))
Atatürkün yakın arkadası olarak bilinir ama Atatürk öldükten sonra paralardan bile Atanın resmini sildirdiğini ve paraların üstüne kendi resimlerini yapıştırttığını kimse bilmez bir o kadarda gale almaz. inanmayanlar Darpanenin 1949 yılına ait paralarına bakabilirler.
lozan barıs anlatmasında şehit kanlarıyla alınan vatanın ne kadar basit bir şekilde masa başında verilebeleceğinin en nadide örneklerinden biridir. Siyaseti bilmediği diplomatik lisandan da hiç bir şey anlamadığı tarihi kayıtlarda aşikardır. Lozan barış anlaşmasının teferruatlarını araştırmak ismet iNÖNÜ' nün nasıl bir insan olduğunu anlamak hususunda gayet önemli yer almaktadır. siyaseti nesfi müdahaleleri ile sokak kargaşasına çevirmekte ğpek usta bir insandır kendisi......
- aloo bıyrınn
- ooo mohmut senmisin
- gurban ben iyiyem ya sen nasılsen
- yapma bea doğ.....
+ hop hop kapatsana kardeşim. telefonla konusmak yasak bea ysakk!!
(adama döner ve)
- pardon kardaş
- aloo mohmut gurban otobüste telefonla konışmak yosakmış, sen konus ben seni dinliyem hami gurban)))))
- efendim
- yaw kardeş suan yesil otobüsteyim. Birazdan arasan.
- yaw yasak yasak anlamıyormusun, 5 dak. sonra ineceğim zaten.
- bak otobüse bir şey felan olur başımı belaya sokarsın. Ben kapatıyorum
( tam telefonu kapatmak üzeredir. biri zıplar)
- kardeşim kapatsana sunu telefonu
- amca bana mı diyorsun. Ben elektrik mühendsiyim. bunların hepsi yalan bu otobüslere telefonlardan yana hiç bir zarar gelmiyor)))
çok ilginç bir olay. en çok şaşılacak konu ise öldüren kişinin ölümü göze alacak kadar bu olayı yapmaya kararlı şekilde o kadar kişinin içersinde bu işi yapmış olması. delilik dedittiren bir mesele. Allah' ın takdiri ise tecellisi mutlaka olacaktır. allah gani gani rahmet eylesin
kuyumcu atölyesi; her türlü hesabın ve kontrolün en üst düzeyde sağlanması gereken bir çalışma ortamıdır.
Atölye Çalışanları Tevellüt Sıralaması
Mehmet (usta)
Yusuf (ayu)
Okan (fere)
Ayhan (döm)
Sinan (sümüklü sülo)
Ramanzan abi (mayk, emmi, edivardo, yerden bitme, baydallu)
1-Atölyede bulunan döm ve Emmi'nin çözemediği problemler;
Problem 1
Ayu sorar;
- Emmi yıl bası ayın kaçına denk geliyor. ( emmi kara kara düşünmeye başlar ve döm'e sorar)
- ula döm yıl bası ayın kaçında laa ( çaresiz döm'de düşünmeye başlar ve ayu ya sorar)
- ula göbüşlü ayu harbiden yıılbası ayın kaçına denk geliyor.:))))
Problem 2
uyanık ayu sorar;
- emmii yaw bu istanbulun başkenti neresi
- ne bileyin laa sende a.q. hec doğru beşey sormuyon. ( ayu ısrar eder ve ayara getirmek için onun şivesinde konusmaya başlar)
- hade bea emmi gözünün yağına iki çit yumurta kırayım söle bea
- bilmiyon mu cahal istanbulun baş kenti ankara * )))
Döm'ün ist'ye ilk Geldiği Zamanlar....
Gece atölyede mesai kalınmaktadır ve sabaha kadar iş yoğunluğu sürmektedir. Tam uykunun kaldırılmaz olduğu ve yorgunluğun en üst seviyelere geldiği bir zamanda, döm dışarıya çıkıp hava almak için izin ister. Gece vaktidir ne olur olmaz diyerek mehmet usta döm'ün arkasından gider. Kapıdan çıktığı ilk anda mehmet usta birde ne görsün. Döm kösede bulunan kediyi yanına çağırıyor. ifadeler aynen aşağıda yazıldığı gibidir.....
parmaklarını sonuna kadar kabaca açıp kapayarak kendi tabiri ilede avcuhlayarak kedi' ye
ge pösü, pösü, ge pösü, pösü diyerek çağırır. Baktı gelmiyor pöst pöst diyerek kovalar * ))))))))
e- söfor bey biletim yok bir sonraki duraktan alabilirmiyim
k- sen ilk önce yolculara sor bakayım
e- sayın yolcular öteki duraktan bilet alabilirmiyim.
kuyumcu atölyesi; her türlü hesabın ve kontrolün en üst düzeyde sağlanması gereken bir çalışma ortamıdır.
Atölye Çalışanları Tevellüt Sıralaması
Mehmet (usta)
Yusuf (ayu)
Okan (fere)
Ayhan (döm)
Sinan (sümüklü sülo)
Ramanzan abi (mayk, emmi, edivardo, yerden bitme, baydallu)
1-Atölyede bulunan döm ve Emmi'nin çözemediği problemler;
Problem 1
Ayu sorar;
- Emmi yıl bası ayın kaçına denk geliyor. ( emmi kara kara düşünmeye başlar ve döm'e sorar)
- ula döm yıl bası ayın kaçında laa ( çaresiz döm'de düşünmeye başlar ve ayu ya sorar)
- ula göbüşlü ayu harbiden yıılbası ayın kaçına denk geliyor.:))))
Problem 2
uyanık ayu sorar;
- emmii yaw bu istanbulun başkenti neresi
- ne bileyin laa sende a.q. hec doğru beşey sormuyon. ( ayu ısrar eder ve ayara getirmek için onun şivesinde konusmaya başlar)
- hade bea emmi gözünün yağına iki çit yumurta kırayım söle bea
- bilmiyon mu cahal istanbulun baş kenti ankara * )))
Döm'ün ist'ye ilk Geldiği Zamanlar....
Gece atölyede mesai kalınmaktadır ve sabaha kadar iş yoğunluğu sürmektedir. Tam uykunun kaldırılmaz olduğu ve yorgunluğun en üst seviyelere geldiği bir zamanda, döm dışarıya çıkıp hava almak için izin ister. Gece vaktidir ne olur olmaz diyerek mehmet usta döm'ün arkasından gider. Kapıdan çıktığı ilk anda mehmet usta birde ne görsün. Döm kösede bulunan kediyi yanına çağırıyor. ifadeler aynen aşağıda yazıldığı gibidir.....
parmaklarını sonuna kadar kabaca açıp kapayarak kendi tabiri ilede avcuhlayarak kedi' ye
ge pösü, pösü, ge pösü, pösü diyerek çağırır. Baktı gelmiyor pöst pöst diyerek kovalar * ))))))))
kuyumcu atölyesi; her türlü hesabın ve kontrolün en üst düzeyde sağlanması gereken bir çalışma ortamıdır.
Atölye Çalışanları Tevellüt Sıralaması
Mehmet (usta)
Yusuf (ayu)
Okan (fere)
Ayhan (döm)
Sinan (sümüklü sülo)
Ramanzan abi (mayk, emmi, edivardo, yerden bitme, baydallu)
1-Atölyede bulunan döm ve Emmi'nin çözemediği problemler;
Problem 1
Ayu sorar;
- Emmi yıl bası ayın kaçına denk geliyor. ( emmi kara kara düşünmeye başlar ve döm'e sorar)
- ula döm yıl bası ayın kaçında laa ( çaresiz döm'de düşünmeye başlar ve ayu ya sorar)
- ula göbüşlü ayu harbiden yıılbası ayın kaçına denk geliyor.
Problem 2
uyanık ayu sorar;
- emmii yaw bu istanbulun başkenti neresi
- ne bileyin laa sende a.q. hec doğru beşey sormuyon. ( ayu ısrar eder ve ayara getirmek için onun şivesinde konusmaya başlar)
- hade bea emmi gözünün yağına iki çit yumurta kırayım söle bea
- bilmiyon mu cahal istanbulun baş kenti ankara :)))))
Döm'ün ist'ye ilk Geldiği Zamanlar....
Gece atölyede mesai kalınmaktadır ve sabaha kadar iş yoğunluğu sürmektedir. Tam uykunun kaldırılmaz olduğu ve yorgunluğun en üst seviyelere geldiği bir zamanda, döm dışarıya çıkıp hava almak için izin ister. Gece vaktidir ne olur olmaz diyerek mehmet usta döm'ün arkasından gider. Kapıdan çıktığı ilk anda mehmet usta birde ne görsün. Döm kösede bulunan kediyi yanına çağırıyor. ifadeler aynen aşağıda yazıldığı gibidir.....
parmaklarını sonuna kadar kabaca açıp kapayarak kendi tabiri ilede avcuhlayarak kedi' ye
ge pösü, pösü, ge pösü, pösü diyerek çağırır. Baktı gelmiyor pöst pöst diyerek kovalar
ya pek konuşamaz yada bir iki kişi haricinde kimseyi takmaz,bazı kızlar ise konusmakda cok zorlanır onların aciliş gunleridir. o sıra bir kişiye baglanma ihtimali yuksektir. ondan sonra ver elini paris. onlar sonradan gormedir dogusdan olsa kasar olur zatiii...
bilgisizliğin had safhada olduğu bir dönemin toplandığı mekan halini almış burası.Acaba merak ediyorum burda yazanlar hangi kaynağa dayanarak yazıyorlar herkez tek taraflı yazmış ve yazılanlar nefsi içerikli. acaba ezan 1400 senedenberidir neden arapça olarak okutulduda bundan sonra ülkemizde türkçe okunmak isteniyor. Müslümanlık tamamen bir bütünlüğün ifadesidir. Bir müslüman hangi ülkeye gitse tek dil olmasından dolayı bu okunan acaba ezanmıdır tereddüdüne düşmeden namaz kılmak üzere okunan ezana doğru gider. Şimdi Alman bir müslüman ülkemize gelse camiyi görmeden okunan türkce ezanı duysa, okunan şeyin neye ve kime hitap ettiğini nasıl anlayacak. Müslümanlık milliyetciliği tamamen men etmiştir. Manasınıbilmeyenlere sözüm yok. içersinde bulunduğumuz sistem dinimizi öğrenmeye el verişli durumda değil. Ve Atatürk yaptıysa doğrudur ifadesini kullanmanın ne derece acizlik içerdiğini anlatmak sayfaları alırki; bilgisizlere duyrulur ezanı Atatürk değil ismet iNÖNÜ yasak etmiştir. Tüm dünya müslümanlığının kabul gördüğü arapça ezanı türkçeye çevirmek hiç bir türkün hakkı değildir.
Arapça olan bir kelimenin türkçedede tam karşılığı yoktur. Yine bilgizilere duyrulur, arapça bir kelimenin yaklaşık olarak 4 tane türkçe karşılığını bulmak mümkündür. Ezanı türkçeye çevirmeyi mümkün kılanlar acaba kendileri has türkçe konuşma taraftarımıdırlar.
milletin ne kadar az bilgili olduğunu anlamamıza yarayan başlık. evet dünyada her mevzu bizim idaremizde çözülürdü ama kesnlikle her boka el atan olmazdık. osmanlı yıkıldıktan sonra çıkan savaşlar osmanlının dünya dengesini ne kadar elinde tuttuğunun bir göstergesidir. zamanında vilayetimiz olan bağdat şimdi pkk tehdididi içeren ırak olarak karsımızda olmazdı. lübnan, iran, ırak, suriye ve bunun gibi bir çok ülke ingiliz sömürüsü altında bize kin beslemezdi. En ömenlisi diye vasıflandırılacak olan amerikanın baş çıbanı, tevratsal sınırları içersinde kabala kitabında yer alan arz-ı mevdut anlayışı ile bır kısmı türkiye içersinde olan vaad edilmiş topraklar diye adlandırılmış, nil nehrinden fırata kadar olan kısmını almak niyetindeki israil kurulmazdı.
geleceğe dair yepyeni umutların öncü konumundaki, şeref kat sayısı yüksek ve olası karamsarlıklara karşı en ufak imtiyaz sağlamayan insanın kullandığı takma isim
genelde milletin görebileceği ortamlarda öpüşüpte dikizlenmekten korkan yada tanıdık bir kişeye yakalanma korkusu içersinde bulunan kişi ve kişilerin harekat tarzı
ortalamaya vurduğunuzda kapının göz göre göre çarpması oran olarak azdır. ama vuku bulduğu sayı lafta çoktur . çünkü sağlam bir yumruk yiyem kişinin söyleye bileceği en tabi yalandır :)
genelde öğretmenlerin uygulaması gereken bir tarz olsa gerek hani vurdukaları yerde gül bitiyor ya. mubarek gül bahcesine çeviriyorlar e gübre atamıyorlar bari sulu olsun bea
yorgunlukla oturduğu yerin sıcaklığı arasında kalıp gelen yaslılara hamile kadınlara vs.yer vermemek için insanın kendisini zorladığı en muhtemel durum.
