alabay
0 (düz adam)
on birinci nesil silik 1 takipçi 9.21 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    paternalizm

    12.
  1. Paternalizm, toplum veya aile yönetimlerinde kararların, rehber ve ideal kabul edilen kişi veya kişilerce alınmasını öngören yönetim sisteminin adıdır. Toplum ve aile içerisinde bir hiyerarşik yapı bulunması gerekliliğine ve hiyerarşide en üst olan kişiler veya kişinin yürütmeyi elinde bulundurması gerekliliğini savunur.

    https://mangubitig.com/pa...devlet-ve-muhafazakarlik/
    0 ...
  2. devlet malı

    10.
  3. Meğen Ben Ne Enayiymişim! – Hasan Celal Güzel

    –Sayın Milletvekillerine ithaf olunur- Efendim, artık 68 yaşında, su katılmamış bir avanak, hakikî bir budala ve gayrikabil-i ıslah bir ‘enayi’ olduğumu itiraf ediyorum. Bana küçük yaşımdan itibaren ‘beytülmal’ın mukaddesliğini öğretmişlerdi. Hiç kimse ‘Devlet malı deniz, yemeyen domuz’ dememişti.

    Bütün ömrüm tâbir-i âmiyanesiyle ‘eşşek gibi’ çalışmakla geçti. Çalışma hayatımda tek gün dahi izin kullanmadım. Bir gece bile doyasıya uyuyamadım. Kimileri bana ‘uykusuz müsteşar’ adını takıp uçup kaçtığımı söylerdi ama ‘Ne akılsız adam yahu!’ şeklindeki fısıltılar, her gün yüzlerce telefon konuşmasıyla çınlayan kulaklarıma kadar gelirdi.

    Üzerinde ‘T.C. Hükümeti’ yazan kurşun kalemleri, silgileri ve kâğıtları, sadece resmî hizmetlerde, âdeta okşar gibi incitmemeye çalışarak kullanırdım. Çocuklarım devlet malına ellerini dahi süremezlerdi. Plakaları kırmızı ve siyah renkli resmî arabalara bir defa dahi binmediler. Yüzlerine bakmaya kıyamadığım Mustafam ve Elifim, bir saat daha az uyuyup belediye otobüsleri ve okul servisleriyle okula gittikleri esnada, bendeniz müsteşarlık ve bakanlık yapıyordum. Bırakınız eşime araba tahsis etmeyi, evde devletin personelini çalıştırmayı; idarecilik ve siyaset hayatımda lojmanda oturmadım. Koruma görevlisi de kullanmadım. Arabamın önünde ve arkasında fiyakalı eskortlar hiç bulunmadı.

    Meğer ben ne enayiymişim!…

    ***
    Yaptığım enayiliklerin haddi hesabı yoktur… Meselâ, bendeniz milletvekiliyken -birkaç zarurî toplantı dışında- Meclis lokantasında yemek yemezdim. Zira, burada çalışanlar kamu personeliydi ve çok ucuz olan yemekler milletin kesesinden sübvanse ediliyordu. Sonra, çok beğendiğim halde, aynı gerekçelerle TBMM Sigarası da içmedim. Ceplerim şıkır şıkır metal jetonlarla dolu olarak dolaşır, özel görüşmelerimi kulisteki ankesörlü telefonlarla yapardım. O zaman ‘beleş’ cep telefonlarımız da yoktu.

    Hiçbir hediyeyi kabul etmez; ya reddeder veya demirbaşa kaydettirerek devlete intikal ettirirdim. Yıllarca üst yöneticilik, müsteşarlık, bakanlık yaptım; hâlen evimde bu dönemlere ait -bronz plaketler dışındatek bir hatıra eşya göremezsiniz.

    Benim anladığım mânâda siyasete ‘Zengin girilir, fakir çıkılır’. Biz enayiler, devlet hizmetini ve siyaseti böyle anlıyoruz. Siyasî hayatımda önüme çıkan yüzlerce fırsatı teperek mal mülk edinmedim. Bilâkis, ANAP‘taki Genel Başkanlık mücadelesinde, Bond çantalarda getirilen paraları reddederek, eşimin SSK kredisiyle aldığı Oran‘daki daireyi; YDP‘nin kuruluşunda da babamdan kalan Malatya‘daki ev ile dedemden kalan Gaziantep‘teki evin bana düşen hisselerini harcadım.

    Bu arada, eşimin uzmanlığıyla ve alınteriyle hak ettiği ‘Vakıflar Genel Müdürü’ olarak tayin kararnamesini, nasıl engellediğimi de unutmayayım.

    Sadece bununla kalsa neyse… ANAP döneminde, şiddetle muhalefetime rağmen çıkarılan ‘kıyak emekliliği’ reddedip tek maaşa devam ettim. Bu haksız uygulama hâlen devam ediyor. Başbakanlık Müsteşarı‘yken, milletvekili maaşlarının buna göre ayarlanmasını gerekçe göstererek kendim için sözleşme yapmadım ve üç yıl müddetle emrimdeki daire başkanlarından bile daha az maaş aldım.
    Meğer ben ne enayiymişim!…

    ***
    Şimdi 70’ine merdiven dayadım. Hâlâ kirada oturuyorum. Kendime ait tek mülküm kitaplarım… Yani, sizin anlayacağınız, gerçek anlamda ‘Dikili ağacım dahi yok’. Hizmet hayatım boyunca, muhatabımın bıyık altından gülerek dinlediği, ‘Bu fukara millete ben bu masrafı hiç yaptırır mıyım?’ lâfım vardı.

    Sevgili okuyucularım, bu yazdıklarımı okuyup da sakın bütün bunlardan pişmanlık duyduğumu sanmayınız.

    Enayilik öylesine içime işlemiş ki geriye dönmek mümkün olabilse gene aynısını yapardım.

    Beni bütün ‘enayiliğime’ rağmen kimseye muhtaç etmeyen Yüce Allahıma hamd ediyorum.

    Hasan Celal Güzel

    https://mangubitig.com/de...zerine-hasan-celal-guzel/
    0 ...
  4. vona gaborun 2 parti olmasına rağmen istifa etmesi

    1.
  5. Macaristan'da %19 oyla 2. parti seçilen Jobbik'in Genel Başkanı Gabor Vona, istifa edeceğini açıkladı.

    2010 genel seçimlerinde yüzde 16.67 oy alarak ülkenin en büyük 3. partisi olan Jobbik;
    2014'teki seçimlerde 20.22% oy ile en büyük 3. parti konumunu korumuştu.

    8 Nisan 2018'deki seçimlerde ise; %19.54 oy aldı ve en yüksek oy alan 2. parti olarak ana muhalefet konumuna geldi.

    Seçimlerin ardından Gabor Vona istifa edeceğini ve bir nefer olarak her zaman partiye hizmet edeceğini açıkladı. Gabor Vona'ya göre, "Jobbik ideolojik konulara odaklanmamalı. Bunun yerine, toplumsal yaşamda ve yönetimde bulunabilecek yolsuzluğa karşı mücadelenin yanı sıra toplumsal gerilimleri ve çelişkileri ortadan kaldırmak için çaba sarf etmelidirler."

    Kaynak: https://tinyurl.com/yatys9j3
    0 ...
  6. kitap alıntıları

    2341.
  7. Huzursuz bir insansın sen. Her şeyle mücadele etmek istiyorsun, ben senin bu haline çok üzülüyorum. Vaktiyle ben de öyleydim. Hayatı olduğu gibi kabul et, ne alabilirsen al ve mutlu olmaya bak.

    https://bit.ly/2JzJi6N
    1 ...
  8. osmanlı da rasathanenin yıkılması

    1.
  9. ilber Ortaylı’ya göre istanbul’daki bir depremden sonra halk ayaklanmış ve depremin rasathane yüzünden olduğunu söylemişlerdir. Sarayın önünde büyük gösteriler olmuş, bunun üzerine III. Murat, denizden top atışı ile rasathaneyi yıktırmak zorunda kalmıştır.

    Diğer bir iddiaya göre; Osmanlı coğrafyasında cereyan eden bu bilimsel çalışmalar, dönemin Şeyhülislam makamının “Gökleri incelemek uğursuzluk getirir” fetvasının padişaha iletilmesi ve bir takım siyasi çekişmeler sebebiyle engellenmiştir.

    22 Ocak 1580 tarihinde padişahın emriyle Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa tarafından yıkılmıştır. Osmanlı Devletindeki bilimsel çalışmalara büyük darbe vuran bu olaydan tam 287 yıl sonra ancak 1867’de bir rasathane kurulabilmiştir.

    Detaylı: https://tinyurl.com/y999aczx
    2 ...
  10. milli mücadelede ittihatçılar

    1.
  11. “1918’de, ittihatçıların silahlı direnişe hazırlandığı üstüne yaygın söylentiler vardı. Gördüğümüz gibi Enver Paşa da kendi deyişiyle ‘savaşın ikinci evresinde’ savaşa devam etmeye karar vermişti. Birçok kaynağa göre (Ertürk, Cebesoy, Karabekir ve Sâbis), Kafkaslar’dan mücadeleyi yönetmek için, 1918’de önemli bir askerî kuvvet topladığı Bakü’ye dönmek istiyordu ve Kafkaslar’daki başıbozuk Türk kuvvetlerini kumanda eden kardeşi Nuri Paşa’ya (Kıllıgil) Azerbaycan’da ayrı bir Türk devletinin itilaf Devletlerince tanınmasını sağlamanın yollarını araştırması talimatını veriyordu.” (s.133)

    “Yabancı gözlemciler iTC’nin erkenden direnmeye hazırlandığının farkındaydılar.

    Örneğin, 24 Ocak 1919 tarihli Le Temps şunları yazıyor:

    Cemiyetin birçok üyesi, yoldaşlarını sağlamlaştırmak ve sonunda komiteler örgütlemek için vilayetlere gidiyor.

    5 Şubat 1919’da aynı gazete şunları yazıyor:

    ittihat ve Terakki Cemiyeti’nin örgütü, Jön Türklerin terhis edilen askerlerin silahlarının alınmadığı ve geniş bir çeteler sisteminin gizlice örgütlenmekte olduğu Küçük Asya’da faaliyetini sürdürüyor.” (s.135-136)

    “Trakya’daki Türklerin haklarını koruyacak bir örgütün kurulması için ilk adım Talât Paşa tarafından atıldı. Eylül 1918’de Almanya’dan dönüşünde istasyonda Edirne valisi tarafından karşılandı ve ona bir ‘halk teşkilatı’ kurmasını tavsiye etti.” (s.137)

    ERIK JAN ZÜRCHER

    Kaynak: https://mangubitig.com/mi...cilarin-etkileri-uzerine/
    0 ...
  12. alparslan türkeş

    1152.
  13. türk milliyetçisiyim ama ezan arapça okunsun

    9.
  14. Vatan

    Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur,
    Köylü anlar manasını namazdaki duânın.
    Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur’ân okunur.
    Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüdâ’nın.
    Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!

    Bir ülke ki toprağında başka ilin gözü yok,
    Her ferdinde mefkure bir, lisan, âdet, din birdir.
    Meb’üsânı temiz, orda Boşolar’ın sözü yok,
    Hududunda evlatları seve seve can verir;
    Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!

    Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye,
    San’atına yol gösteren ilimle fen Türk’ündür;
    Hirfetleri birbirini daim eder himaye;
    Tersaneler, fabrikalar, vapur, tren Türk’ündür,
    Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!

    Ziya Gökalp
    1 ...
  15. swarm

    165.
  16. Bir senedir kullanmadığım uygulamadır.
    0 ...
  17. günde kaç tek sigara içiyorsun

    6.
  18. takip ettiğiniz dizi

    2.
  19. kitap tavsiyeleri

    72.
  20. Avrasya Mucizesi – Jack Goody.
    0 ...
  21. 22 yıldır yalnız olmak

    3.
  22. Birinin girip acı vererek çıkmasındansa, tercih edilebilecek durumdur.
    0 ...
  23. bilim nobeli alan tek türkün ülkücü olması

    5.
  24. Biz ülkücüydük, solcular vardı. O zamanlar yaptığım çok şeyden hayıflanıyorum. Çünkü yok yere birbirimize girerdik. Çok kavga olurdu. Ben Beyazıt’taki üniversitenin merkez binasına kızıl bayrağın çekildiğini hatırlıyorum.

    Bütün Türk, Fransız, Rus klasiklerini okudum. Her yıl edebiyatta Nobel kazanan yazarların kitaplarını okurdum. Sinema yok. Tiyatro yok. Hiç gitmedim. istanbul’a gidince ben çok korktum. Çünkü lisede birinciydim. istanbul’a gitmişim. Türkiye’nin en güzel liselerinden insanlar vardı. Robert Koleji’nden adam vardı. “Burada yapabilecek miyim” diye korktum ben. O yüzden bütün gücümle kendimi çalışmaya verdim. Öyle ki, istanbul’da yaşadığım halde etrafımı görmüyordum. Tıbbiye’yi bitirdikten sonra, Mardinli arkadaşlarla “Doktor olduk, hadi gidelim Topkapı Müzesi’ni görelim” dedik. Sultanahmet’ten her gün geçiyorduk. Altı yıl hiç fırsatımız olmamış! Ve Topkapı Müzesi’ne gideceğiz diye Topkapı otobüsüne biniyoruz. Otobüs bizi Topkapı’ya götürüyor. Oradaki adama soruyorsun “Nerede Topkapı Müzesi” diye... “Ben istanbul’un değerini şimdi anladım. Fatih’te oturuyordum. Vefa’yı dünyanın öbür ucunda zannediyordum. Vefa Fatih’in hemen yanında. Bozacılar geliyor ama nereden geliyor bilmiyorum. Çok aşırı yaptım.

    Prof. Aziz Sancar
    2 ...
  25. başkurdistan

    66.
  26. TÜRK Devletidir.

    Başkurtistan ya da Başkurdistan, ya da resmî adıyla Başkurtistan Cumhuriyeti, Rusya'ya bağlı federe bir Türk cumhuriyetidir.

    11 Ekim 1991 tarihinde özerkliğine kavuşmuştur.

    Yüzölçümü:143.600 km² Nüfusu: 4.105.000 Başkenti: Ufa.
    1 ...
  27. çukur

    205.
  28. Senaryosu istanbul'u tanıyanlar tarafından (yazılmış veya) en azından kontrol edilmiş hissi uyandıran dizi.
    0 ...
  29. islam ın simgesi

    7.
  30. Müslüman olmayanlara göre mi, Müslümanlara göre mi, yoksa Kurana göre mi olduğu sorulması gerekir.
    0 ...
  31. en zavallı gösterecek yalvarma cümleleri

    10.
  32. nolur son bir şans ver ne istersen o olacak nolur nolur.
    0 ...
  33. gecenin şiiri

    9625.
  34. Hâlâ taş elinde düşünde hâlâ sapan
    çağımın insanı. Uçaktaydın,
    kanatları ölüm ve kötülük taşıyan,
    -gördüm seni- ateş arabasında, darağaçlarında,
    işkence çarklarında, gördüm: sendin,
    kıyıma inanan biliminle, yanılmaz...
    1 ...
  35. ingilizce entry giriyoruz kampanyası

    162.
  36. We are entering english entry under this heading. (sorry for bad english)
    0 ...
  37. © 2025 uludağ sözlük