Akustikmolotof
-58 (sokaktaki adam)
beşinci nesil yazar 5 takipçi 37.34 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    akordu bozulmuş kentler

    1.
  1. Göç,endüstriyel ilerleme,kültür erozyonu gibi sebepler başta olmak üzere Doğal tınısını,ritmini,akustiğini kısacası karakterini kaybedip sadece bir ses kirliliği olarak anılan ve artık ıslıkla bile çalınamayacak hale gelmiş beatbox kentler.. istanbulundan tut antakyasına kadar hemen hemen tüm kentlerin yaşadığı akordsuzluk hali. Kentin akustiği bozuldukça doğal olarak kent sakinlerinin akordlarınında bozulması ve bir nevi tüm ülkenin ve ülke insanlarının akordunun bozuk olması hali..zihnen bedenen her anlamda bir ses kirliliği ve uyumsuzluğu.. bir ulus baker vardı tınısı ve ritmi yerinde, güzel sesler çıkaran bu adam da zaten çoktan çekip gitti bu uyumsuz ankara korosundan.
    0 ...
  2. faydasız fayda ve amaçsız amaçlılık arası farklar

    1.
  3. nedensellikten sıyrılıp,nedensizlik ilkesine evrilen bilincin, de facto irade ile otonom bir bilinç oluşturması sonrası ortaya çıkan faydasız fayda ile bilincin kendi farkındalık alanından yola çıkarak bireysel haz ve egosal kalibreyi yükseltmek için salt ve mutlak belirlenimleri aşıp bireysel imgelemi ,kendi öz ve güzel kavramını oluşturduğu amaçsız amaçlılık arasında olan farkları düşününce, düşünce bir sapmaza girer, çünkü nedensiz olan amaçsızdır, faydasız olan amaçlılık taşımaz, önemli olan eylemin kendi mutlakiyetidir,varolmasıdır..fayda arayan eylem bir amaca yönelir, faydadan doğan amaç amaç değildir, eylemin sonucudur. o halde fayda ve amaç farklı süreçlerin farklı dışavurumlarıdır
    2 ...
  4. suriye ordusuna esir düşen türk generaller

    1.
  5. abna haber ajansına dayandırılarak verilen haberde el kaide militanlarıyla birlikte 2 türk general,6 subay ve 4 mit mensubu suriye ordusu tarafından esir alınmıştır.

    http://abna.ir/data.asp?lang=10&id=372437

    eğer bu haber doğruysa iran ve rusyanın günlerdir üzerinde durdukları bölgesel savaş örtülü bir şekilde başlamış demektir, ayrıca ırak ordusu bugün el kaide kamplarına saldırı yaptı,tüm bu veriler ışığında değerlendirildiğinde,komşularımızla sıfır sorun yaratacağız mottosuyla iş başı yapan dışişleri bakanı, türkiyeyi tam anlamıyla ateşten bir çemberin içine atmış bulunmakta. türk askerini bu kanlı emperyalist oyunun içine sokmak için yırtınan savaş borazancılarına selam olsun, adres yazana bedava kına gönderme hizmeti başlamıştır...
    4 ...
  6. vergi vermeyen hristiyanlar katledilecekler

    1.
  7. özgür suriye ordusu denen sapkınlar sürüsü mensubu tutuklularla yapılan röportajda, suriyede cihad yaptıktan sonra ortaya çıkacak ambiansı anlatan sapkınların söyledikleri arasında duyulan namusuzluk cümlesi.

    röportaj sky tv tarafından yapılmış.

    &feature=player_embedded#!
    2 ...
  8. filistin in dostları zirvesi

    1.
  9. mevcut iktidarın emperyalizmin memurluğunu yapıp toplamış olduğu ''suriyenin dostları'' şeklindeki bir oluşumun aynısını filistin için yapmasını talep ettiğimiz başlık; suudi arabistan, katar,yemen,bahreyn ve türkiye nin oluşturduğu ''filistinin dostları zirvesi'' ni acilen istanbulda toplanmasını bekliyoruz...bir an önce israile demokrasi... yer mi?
    0 ...
  10. vedat milorun cumhurbaşkanı adaylığı

    1.
  11. tamda şu günlerde açıklanması gereken adaylıktır... cumhurbaşkanlığı için adı en fazla geçen muhterem henüz doymadı,doyamadı,balık gibi her daim yemeye hazır bir şekilde ellerini ovuşturuyor... neden vedat milor demekteyim, adam yemiş,içmiş, her şeyin tadını almış... cumhurbaşkanlığı yakışır vedat milor hocama... evet,çapraz ironi diyoruz bu kurguya...
    1 ...
  12. dennis gezmiş

    ?.
  13. adını ve düşüncelerini çocuklarımızda yaşatacaklarımız listesinin en tepesindeki kahramanlardan biri olan deniz gezmiş'i ve düşüncelerini, 3 gr lık gri hücreleriyle değerlendiren r.t.e şakşakçılarının, iliklerine kadar dahil edip, benimsedikleri amerikan uşağı olma şerefinin ilerleyen vakitlerde zihinlerinin son kırıntısına kadar nüfus edip,deniz gezmiş'i, ''dennis gezmiş'' olarak lanse etmeye yeltenmelerine ramak kalalığın endişesine maruz kalma halinin dışavurumsal ironisi. ütopyası diye yazmıyorum, zira bu r.t.e şakşakçılarının buna yeltenmeleri sürpriz olmaz.
    2 ...
  14. hz muhammedi hayatından uzak tutma özgürlüğü

    1.
  15. şu sıralar çekmiş olduğum fakirlik neticesinde, suşimin içerisine wasabisini ekleyemiyor, üstüne üstlük çatal bile bulamadığımdan dolayı suşi mi elle yemek zorunda kalıyorum, hatta hergün aksatmadan yemiş olduğum avakadomun üzerine son günlerde sıcak bitter çikolata sosunu bile dökemez oldum, yani durum o derecede kötü arkadaş... şu kötü günlerimde ekşisözlükteki 35 e yakın yazarın muhammed hakkındaki yorumlarından dolayı fişlenmelerini öğrenmek tüm bunların üstüne tuz-biber oldu be dostum.

    sen şakirt dost şimdi sana soruyorum, cehennemin uçsuz bucaksız ateş denizinde kulaç atacak olan bensem, tapınmadığımdan dolayı hoplaya hoplaya yanacak olan bensem, senin dininde zorlama yoksa, herkesin inancı kendineyse, kul ile sözkonusu allah arasına kimse giremiyorsa... ey be yavrum o zaman sana son hızda girip son hızda çıkan meta nedir, neye benzemektedir? hızlı tren deme bak gece gece gülerim. zaten bitter sosda dökemedim avakadomun üzerine.
    0 ...
  16. gregor samsa julien sorel ve julian assange

    ?.
  17. nasıl ki stendhalın julien soreli, tarih,siyaset ve başkaldırının harmanlanmasından oluşmuş bir figürse, yine aynı şekilde julian assange isimli yeniçağın don kişotuda aynı trionun bir ürünüdür. umutsuz, bitkin, terkedilmiş, dağılmış, püskürtülmüş, kabüllenmiş bir şekilde ölümü bekleyen gregor samsa misali karakterlerin milyonlarla ifade edildiği bir toplumda, başka bir dünyanın mümkünatına inanan julien sorel mizaçlı o bir avuç ateş hırsızı insana selam olsun...
    0 ...
  18. timuçin canel

    1.
  19. türkiye deki bodybuilding kültüründe şuan açık ara en tepedeki sporcu. bu hızla giderse yakın bir zamanda coğrafya derslerinde kendinden marmara bölgesinde bir sıradağ olarak bahsedilecektir, zira dağ gibi kelimesinin literatürdeki tam karşılığı kendisidir.
    0 ...
  20. mum söndüye alternatif

    1.
  21. birbaşka başlıkta yazmış olduğum yazıdan kısa bir bölümü bu başlık altına aktarıp, mum söndü denen şerefsizce iftiraya karşı olarak bir empati yaratmak amacıyla açılmış başlık.

    diyelimki bu mum söndüye benzer bir şerefsizce ithamın bir başka versiyonu şu şekilde olsa; aleviler çocuklarını şu şekilde bir bilinçle yetiştirseler; sünni erkekler evlenecekleri zaman, gerdeğe erkeğin sülalesinin en yaşlı üyesi girer, bilgi ve tecrubesini yatakta kullanarak kızı rahatlatır ve genç damada hazırlar,sonra damat içeri girer ve arda kalanla yetinir, unutma çocuğum ,işte sünni kesim böyle bir ritüeli benimser.... böylesi şerefsizce bir iftirayı aleviler çocuklarına aktarsa, bu bilinç mutlaklaşıp, kalıtımsal miras olarak devam ettirilse, bunun adınada '' devir-teslim töreni'' dense sen buna sessiz mi kalacaksın, m.a.erbil tv de çıkıp '' hayrola, devir-teslim töreninden'' çıkmış gibi bir haliniz var dese...vs... sen ne yapacaksın, tepkisiz bir koyun olmaya devam mı edeceksin!
    12 ...
  22. din güzel peygamber güzel ya kızlar

    1.
  23. sevgili müslüman kardeşlerim, öne sürdüğünüz tezlere dayanarak değerlendirdiğimde müslümanlığı şu ölümlü dünyada huzuru bulmanın en kolay yolu olarak , müslümanlığın peygamberi hz.muhammedide yaratılmış en güzel varlık olarak lanse etmektesiniz, hepsine eyvallah be dostlarım, bu tezlerin hepsi tartışılır, ama buna inanan insanlar huzurluysa, bu dinin buyruklarına uygun yaşamak bu dünyada maneviyattan alınan hazzın en tepe noktasıysa yine eyvallah, ama sevgili dostlarım peki ya bu türbanlı kızları sınırlamanız niye, ulan türbanlılarla ilgili açılan her başlığın altında kendinizi yırtıyorsunuz ve kafanızdaki türbanlı mottosuna uygun olmayan her türlü yazılı ya da görüntülü materyali bir düzmece ve komplo olarak gösterme çabası içerisine giriyorsun, sözgelimi türbanlı bir hatun evinde oturmuş ,altında bir mini etek bacak bacak üzerine atmış poz veriyor, sen bu görüntüyü kafandaki mottoyla uyuşturamadığın için anında ya komploya ya da ergenekonun oyununa bağlayıveriyorsun... yavrum benim, bırak hatun kocasına açılıp saçılsın, gerekirse rengarenk jartiyerler giysin, hatta internetten vibratör siparişi versin, azdırıcı damla istesin, ulan kadın türbanlı diye fantezi dünyası 1 oda bir salondan mı ibaret olacak, bırak en az 3 oda 1 salon olsun, hatta mümkünse denize sıfır bir manzarası olsun, yani senin kafandaki türbanlı mottosunda bu hatunlar basma don ve pamuklu sütyenlerden mi ibaretler, bu kadar hakir görme o kadınların iç dünyalarını, bırak kocasıyla ya da sevgilisiyle beraber olmanın keyfini sonuna kadar çıkarsın, ulan bu dünyada herşey sana mı özel!

    bu dünyada dinin buyruklarına uygun yaşarsan eğer ötedünyada içi hurilerle dolu bir öte dünya vadediliyor sana, nereden biliyorsun belkide bu dünyada dinin buyruklarına uygun yaşayan kadınlarda öte dünyada dipçik gibi adamlarla beraber olacak belkide... sevgili arkadaşım hor görme türbanlı kadını, onunda bir düş ve fantezi dünyası var. her bacağı açık türbanlı gördüğünde fahişe damgası vurupta komikleşme...
    2 ...
  24. kurandaki içki anlayışı

    1.
  25. ilginç bir anlayıştır, heleki sözlükteki tosuncukların canla başla olayı türlü türlü tezlerle çürütmek için yardırmalarına fazlaca imkan vermektedir.

    2.sure 219.ayet:şarap ve kumarda hem günah vardır, hemde fayda vardır
    4.sure 43.ayet:ey iman edenler sarhoş iken namaz kılmayın.(dikkat edelim burada sarhoş olmayın demiyor, sarhoşken namaz kılmayın demek istiyor)
    5.sure 90-91 . ayetler: ey iman edenler şarap,kumar şeytan işidir,bunlardan uzak durun.
    5 ...
  26. 12 göt adam

    1.
  27. doğumlarıyla birlikte kendilerinde getirdikleri kimi özellikleri geliştirip, gönül ve emek verdiği spor dalında profosyonel bir noktaya gelip, bu geldiği noktada kendine sunulan maddi hayat standartları ülke genelinin yüzlerce kat üstündeyken, hayatını idame ettirmek için yapmak zorunda olduğu profosyonel aktivitede uluslararası bir başarı elde ettikten sonra, halkına 3 kuruş asgari ücreti reva olarak gören bir baştankokanbakanın vermiş olduğu tarihte eşi benzeri görülmemiş primi ağızları kulaklarına varan bir şekilde kabul eden 12 göt adamı kendimce onurlandırmak amacıyla açılmış başlık.
    5 ...
  28. postal sever pensilvanyalı

    1.
  29. pensilvanyadaki hareminden ''imkan olsada ölüleri bile kaldırıp sandığa götürtebilsek'' diyerekten evet propagandası yapıp, darbecilerin tu kaka insanlar olup, hepsinin yargılanması gerektiğini buyuran kişinin, zamanında sızıntı dergisinde 1 ekim 1980 de yazdığı yazıda kenan evren ve kurmaylarına nasıl yağ çekip, allahın nuru üzerinizden eksik olmasın diyerekten 12 eylül darbesine şakşakçılık yapmasını gördükten sonra, ikiyüzlülüğün ve riyakarlığın en extrem örneğini vermiş kişi olarak gördüğüm zatı muhteremin irdelendiği başlık.

    söz konusu yazı için

    http://tr.fgulen.com/content/view/10747/3/
    4 ...
  30. 90 yaşındaki genç delikanlıyı yargılamak

    ?.
  31. 12 eylül referandumu öncesi dile getirilen durum, hemen anımsatalım söz konusu metaforsal başlıktaki zat kendini asker emeklisi bir ressam olarak tanımlıyor, en azından bizim işyerine bıraktığı iş başvurusunda öyle belirtmiş. adres bilgisinede marmaris yazmış.

    tüm bu bilgilendirmelerden sonra-ki bu açık bir ihbardır-, bu asker emeklisi ressam yargılanabilecek mi şimdi ruhumun ve beynimin tek gündemi budur. zira az önce bir hukukçu vatandaş 90 yaşındaki bir adamın yargılanmasının etik olmadığını söyledi, referandum öncesi evetçi kanatta yerelan bu vatandaşın şimdi bu şekilde bir tavrı benimsemesi düşündürücü mü? bence değil, sence?

    asker emeklisi postalmatik amcamızın, 90 yaşındaki bir genç olarak resmedilmesine gelince, kendisiyle yapılan söyleşilerde yaptıklarından en ufak bir pişmanlık duymadığını belirtmesi, hal ve ifadelerinden, yeniden bir şans verilse aynı şeyleri tekrar yapabilecek zindelik ve enerjide olduğunu açık açık belirtmesidir.
    0 ...
  32. iskandinavyalaşan türkiye

    1.
  33. 12 eylül 2010 referandumundan evet'in çıkmasından sonra evet oyu veren vatandaşların, bu kararla birlikte türkiyenin norveç, danimarka ve isveç demokrasi anlayışlarına eşdeğer bir anayasayla yönetilip, bundan sonrasında devleti insandan değilde, insanı devletten koruyacak bir adalet anlayışıyla yönetilip mutlu mesut ve refah içinde yaşayacakları sanrısının dile getirildiği vah halimize durumu...

    kimilerine göre, prometheus ile başlayıp, spartaküsle, magna cartayla devam edip fransız devrimiyle zirve yapan masal ile gerçeğin birleşimden oluşan, halkın adaleti skalasının en son noktası.

    Tapınaklarda türlü türlü atraksiyonlar yaparak nirvanaya ulaşmak için yırtınıp duran budist kardeşlerimiz, çoğu cemaatçi olan dini bütün, kul hakkı yememek için canla başla çalışan evet çi kardeşlerimizin 12 eylül günü ortaya çıkan sonucun akabinde 10 nirvana kaplanı gücünde bir haz ve huzur yaşadıklarını görseler, kendilerini kapattıkları o budist tapınaklarını muhtemelen birer birer yıkarlardı ve yine muhtemelen en büyük destekçilerinden biri olan richard gere isimli aktör amcamızı aralarından şutlayıp, bonservis parası ne olursa olsun parayı bastırıp rte yi aralarına dahil ederlerdi.

    yüreğimin karadeniz kıyıları olan hırçın ve dalgalı canım sözlüğüm, ben sizi pek çok pek çok severim, ama durum aynen böyle. hayır ve evet in aslında benzer boklar olduğunu, hayırın çıkması durumundada hayırcıların benzer bir ruh hali yaşayacaklarıda malumunuzdur. ha bdp den bağımsız bir düstur ve dünya görüşüyle boykot tutumunu benimseyen ben ve benim gibi bir çok insanın aldığı haz ve huzur bir nirvana kadar olmasada, bir kadeh buz gibi sobieski, orta sınıf kalitede bir çilekli puro ve bitter çikolata triosunun eşliğinde, bob marley şarkılarının fon müziği yaptığı bir ortamda arkadaşlarla birlikte hegel ve kant üzerine kritik yapmanın verdiği haz kadar olabiliyor.

    (bkz: iskandinavyalaştırdıklarımızdan mısınız diye soran rte)
    4 ...
  34. göçebe fahişelik ve yerleşik fahişelik

    1.
  35. öncelikle fahişe kavramı zihinlerde ne ifade etmekte, ilk önce bunu kısaca irdelemekte fayda var. kavramın kronolojik tahlili yapıldığında hristiyanlığın ilk dönemlerinde kiliseye maddi yardım sağlamak amacıyla bedenlerini erkeklere sunan, bu sunma karşılığında aldıkları maddi değeri olan para ya da metayı kiliseye veren, bu aktiviteyi ulvi bir amaca hizmet olarak görüp bu şekilde algılayan kadınlarla karşılaşıyoruz.

    zamanla bu ulvi ve kolektivist amaç yerini bireysel bir amaca bırakıp, bedenini satarak yaşamsal ihliyaçlarını sağlayabilme amacını güden kadınların elinde profosyonel bir meslek haline geçiyor. bu gruptaki fahişeleri göçebe fahişeler olarak tanımlamakta bir zarar yok, bu şekilde tanımlama gereğine gelince; mutlak bir bütünlüğe sahip bir beden hergün belirli aralıklarla, belirli sürelerde, farklı mekanlarda, farklı ten kokusuna sahip, farklı farklı erkeklerin cinsel doyuma ulaşmalarına hizmet etmekte, yani bir beden o mecra senin bu mecra benim dolaşarak bedenini sunmakta.

    sonra birde yerleşik fahişelik var, ben bunu şu şekilde açımlıyorum; bir kadın, hiç sevmediği, ne fiziksel olarak, nede kafa olarak onu cezbetmeyen, ama sahip olmuş olduğu materyalin çokluğu bakımından cezbetmesinden dolayı bir erkekle evlenmekte, evlenmesindeki tek amaç maddi anlamda yaşamsal ihliyaçlarının karşılanması,. bu kadın hergün o sevmediği, dokunuşlarından haz ve şefkat duymadığı, kokusunu benimsemediği o adamın yatağına girecek ve bedenini sunacak, olay artık ne kadar sürecekse o süre boyunca ruhsuz bir şekilde o erkeğin altında olmaya devam edecek, tamamen mekanik bir şekilde bir cinsellik yaşayacak, bu yerleşik fahişenin , göçebe fahişeden farkalarına gelince, aynı evde, aynı yatakta, aynı bedenin cinsel ihliyaçlarını karşılamakla mükellef bir canlı olarak yaşayıp gidecek. sadece mekan, yatak ve beden değişmeyecek, ama onun dışında kalan herşeyde göçebe fahişe mesleğini icra ederken ne düşünüyorsa, yerleşik fahişede aynı şeyleri düşünecek.

    sevgiye aç bir şekilde ölümü beklemeyi seçmek sonuçta kişinin kendi seçimi, beni zerre kadar bağlamaz, ama böyle kadınları gördükçe insan onlar için üzülmedende edemiyor.
    2 ...
  36. bir yumrukla nirvanaya ulaşmak

    ?.
  37. yarasın faşo tosuncuklarıma deme ihliyacını hissettiğim başlık. umarım mangal sonrası geğirmelerinin sesini duyarız.
    0 ...
  38. rte yalakalığının uç örnekleri

    ?.
  39. bu adama körü körüne bağlı olan öyle yakalalar vardır ki, bu yalakalığın yükselen ivmesinin önüne 40 tane baraj diksen nafile, baraj maraj dinlemez deler geçer! öyle ütopik vasıflar yüklerlerki bu amcalarına, bir an bu amcanın harbidende bir peygamber olduğu düşüncesine kapılırsınız, aha size bu yalakaların bu amcam için öne sürdüklerinden kısa bir potpori;

    -rte, Tour de France a katılsa ilk 2 tur sonunda kesin sarı mayoyu giyer
    -rte efendimiz,snooker oynamaya merak salsa 3 gün içinde ronnie o sullivanın eline verir, hatta ronieyi, century break manyağı yapar.
    - messi yatsın kalksın ,terinin tek damlasına kurban olduğumuz rte efendimize dua etsinki, rte efendimiz futboldan çabuk sıkılmıştır, zira efendimiz futboldan çabuk sıkılmayıp kariyer yapma peşinde koşsaydı, messi tarihin sonuna kadar hep en iyi 2. olarak anılacaktı.
    -tarih denen sosyal bilim, bundan bir 100 yıl sonra, rte efendimize dair olarak düşülmüş dip notların toplamından ibaret bir bilim olacaktır. tüm sosyal bilimler, bilimler borsasına paradigma iflaslarını bildireceklerdir.
    -bu dünyanın saf ahlaka, saf sevgiye, saf huzura, saf tinsel alana ulaşmasının yolu rte efendimizin buyruklarına harfiyen uymasına bağlıdır...

    potpori uzarda gider, ama kısa kalsın, yoksa kafa şişiriyor.

    (bkz: allah mısın lan rte)
    1 ...
  40. hayatın bam teli olan şeyler

    1.
  41. insandan insana değişen ve kişinin hayat serüveninde çok değer ve önem verdiği şeylerdir.

    işten çıkar çıkmaz soluğu spor salonunda almak, sevgilinin en sevdiğin yemeği yapıp önüne koyması, anne-baba tarafından takdir edilmek, can dostuna yardımcı olabilmek, sarsılmaz güven duyduğun dostlarınla içmek, muhabbet etmek...
    0 ...
  42. arthur schoppenhauer ve yanılgıya övgü

    ?.
  43. yanılgıya, övgü dolu bir tevazu schoppenhauer okumalarında inceden inceye sezinlediğim bir durum. bu amcamın hayata ve hayatın olgularına dair düştüğü dip notlar ile kendi hayatı tüketiş tarzı arasında siyah ve beyaz arasındaki kadar fark vardır. aşka, kadına, yaşamı kullanış pratiklerine..vs.. konu ne olursa olsun bu amcamız bize öğütlediklerinin tersi şeyleri yapar, alabildiğine bitkin düşene kadar yapar hemde, ama sana bunları salık vermez, tam tersi olanlarını salık verir, ve işin ilginci bu salık vermeyi o kadar güzel ve net temellendirirki, yazdıklarını okuyan birinin bunların etkisinde kalmaması oldukça zordur, ama belirtildiği üzere bu amcam kurmuş olduğu sağlam temelli bu sistematiğe hep aykırı bir duruş sergiler, markstaki, teori ve pratiğin aynı paradigmadan beslenip aynı mecrada akması gerekliliği, arthur schoppenhauer amcamızda görünmemektedir...

    gelelim bunun nedenlerine, anladığım kadarıyla schoppenhauer yazdıkları ve yaşadıkları arasındaki tezat durumdan metaforsal yanılgılar çıkartma ve bu yanılgıları tadımsama ve tadımsatma isteğindedir. çünkü schoppenhauer yanılgının insanı daha tecrubeli, tecrubeninde kişiyi daha güçlü yapacağını düşünmektedir, Nietzschedeki sistematik inceledidiğinde schoppenhauer amcasının bir müridi ve uygulayıcısı olduğu farkedilir, her ne kadar uzak iklimlerde yaşasalarda camus'da yanılgıyı kutsar, ama bu durumun ilk tohumlarını gizliden gizliye, büyük puntolarla afişe etmeden schoppenhauer atmıştır. günümüz modern dünyasında insanların yanılgılara rastgelmemek adına çabalamaları, yanılgının kıyısından bile geçmemek için yırtınmalarını gördükçe insan sormadan edemiyor, iyide adamım yanılgılarda hayata dair, yanılgıyı bir defa olsun bile yaşamadan yaşamaya devam etmek ,yaşamındaki en büyük yanılgı zaten, çünkü tecrube edebilme ve kıyas yapabilme şansını yitirmektesin, hani diyor ya reklamda, kirlenmek güzeldir, yanılgıda güzeldir ve kaçınılmazdır, kaçınılmaz olana karşı direnme ve o yanılgıya rastgelme sürecini ertelemeye çalışmak büyük bir deneyimden uzak durmaktır. yaşamı daha yoğunluğuna hissedebilme şansının yitirimidir. işte schoppenhauer amcanın derdide insanları '' yanılgı yaşamamak için çabalama yanılgısından'' döndürmeye çalışmaktır.

    yanılgıyı kutsa, çünkü yanılgı seni olgunlaştırır...
    3 ...
  44. sivaslı herostratoslar

    ?.
  45. artemis tapınağını gözünü kırpmadan yakan herostratosun, bu pratiğinin bir benzerini sivasta madımak otelinde allah allah nidaları eşliğinde uygulayan din bezirganları sürüsüdür. ve bugün bu bezirganlar yaktıkları insanlardan özür beklemektedirler.

    madımak müze olsun yine yakar bu deyyüzler, zira farklı kültürlere ve yaşanımlara gram saygıları yoktur, bu yaşanımların hiçbiri bunların empati mekanizmalarının konusu olamaz.
    0 ...
  46. hardcore basçıları

    1.
  47. farkındayım, nitelenen şeye dair olarak ortaya atılan tabir farklı, ama demem odurki, jazz basçılardan sonra basın hakkını en çok verenler hardcore gruplarında bu yüce işi icra eden vatandaşlardır. aha bazı örnekler.

    (bkz: Deftones)

    (bkz: Blindsyde)

    (bkz: one minute silence)

    (bkz: animal)
    0 ...
  48. postacının istemeden aracı olduğu trajediler

    ?.
  49. geçmişte '' bak postacı geliyor, selam veriyor'' , '' postacı adem,bir kutu badem'' diyerekten uğruna şarkılar yazdığımız, senin, benim,onun postacılarından bahsediyorum, postacı diyerekten başka birine gönderme falan yaptığımda yok, bildiğin gerçek postacı.

    bizim uğruna şarkılar yazdığımız bu adamlar şimdi gözümde en sevilmeyen adamlar listesinin üst sıralarına oynamaktalar, şu aralar ne zaman bir postacı görsem '' ulan ipne, yine yeni bir trajedi yaratmak için birinin adresine gidiyor, ayakların kırılsında gidemeyesin emi'' diyorum kendi kendime. zira biliyorumki elindeki mektubu ulaştırmak üzere gittiği eve kötü bir haberi ulaştırma için gidiyor, ya kredi kartı borcunu ödeyemeyen adamın evine banka tarafından gönderilen ihtar haberini, haciz gününü bildiren haberi, ya boşanma davasının nihai tarihini, ya da nafakası ödenmeyen kadının eski kocasının evine gönderttiği ihtarnameyi taşıyor o adrese, postacıyı gördüğümde kesin bu yazılanlardan birini ulaştırmak için yolları adımladığı konusunda zerre kadar tereddüt bile yaşamıyorum. doğrudur, bu durumlar postacıdan bağımsız yaşanımlar ve süreçler, ama işte haberi ayağına kadar getirdiğinde, padişahın fermanını getiren elçi gibi görünüyorlar adamın gözüne, tezelden kellesinin vurulmasını istiyor insan.
    0 ...
  50. bir kaplanı vejeteryan olması için ikna etmek

    ?.
  51. kendinde bir mümkünsüzlük gibi görünsede, doğru an ve zamanda bu çabaya yeltenmek amaca uygun bir sonuç çıkartabilir. kaplanın yaşanmışlıklarının bir kronolojisi yapılsa doğru an ve zamanın ne olduğu konusunda fikir sahibi olunabilir.

    her canlının, kendini kendi kendine yabancılaştırmasına ve doğasına aykırı davranmasına neden olacak acı bir yaşanmışlığı vardır. işte bu yaşanmışlıktır, canlıyı kendinden vazgeçtiren ya da vazgeçmeyi bir seçim olarak kutsayan. belkide Albert Camus böyle bir kaplana rastgeldi ve vazgeçişleri devamlı kutsadı.
    0 ...
  52. one minute silence

    ?.
  53. Rte nin ''one minute'' şeklindeki ucuz repliğini, çok önceleri kendilerine hayat manifestosu yapıp, bunu müzikleriyle dile getiren güzel adamların kurdukları hardcore dünyasının en sağlamlarından biri olan ingiliz müzik grubu.
    0 ...
  54. blindsyde

    ?.
  55. başta Grapevine olmak üzere mükemmel gaz parçaları olan, paraya kıyıp orjinal albümleri alınacak kadar çok ama çok sağlam rapcore-hardcore grubu...
    0 ...
  56. primer 55

    ?.
  57. Hardcore grupları arasında bir hiyerarşi sıralaması yapıldığında, hiyerarşinin tepesinde bulunan deftones azmanından sonra, listelememde one minute silence ile hiyerarşinin 2. basamağını paylaşan otobanda dinlenmesi büyük haz veren hardcore grubu.
    0 ...
  58. felsefe ilim sanat

    1.
  59. özdemir asaf tarafından şu şekilde açıklanmış kavramlar;

    Düşünüyorum...düşünmekte olduğum düşüncesi düşüncelerime karışıyor...bu felsefedir.

    Düşünüyorum...düşünmekte olduğum fikri fikirlerime karışıyor... bu ilimdir.

    Düşünüyorum...düşünmekte olduğum yaşantısı yaşantılarıma karışıyor... bu sanattır
    2 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük