Evlilik tanımı bir erkek kişisi ve bir kadın kişisinin bir araya gelerek yuva kurma girişimini anlatan bir tabirdir. Bir kadın ile kadın yahut bir erkek ile başka bir erkeğin bir araya gelerek her ne yaptığı elbette onları ilgilendirir ancak bu bir evlilik değildir, buna müsade edilen ve müsemma gösterilen ülkelerde bu nikah belgeleri ve evrakları bu sebeple paçavradan ibarettir, birsey ifade etmez, bizlere sosyal medya ve internet ortamlarında, paralı platformların dizi ve filmlerinde bu durumun dayatılarak normal karşılamanızı sağlamak için ellerinden geleni yapıyorlar, başarır iseler bir sonraki aşamada bir insan ile bir hayvanın, bir insan ile bir robotun evliliklerinin makul olup olmadıklarını tartışacak bakış açısına ulastiracaklar. Velhasıl kelam; kadın ve erkek evlenebilir, başka sapkın durumlara devletlerin izin vermesi dahi bu durumu değiştiremez.
Dünyada verilen sınırlı görme ve akıl ile yine başka bir alemi bu şartlar altında irdeleme durumu.
Velev ki cennet ile müjdelendin !
Zannediyormusun ki, memnun edilmeyeceksin ve meşru olmayan bir istek aklına kalbine düşecek mi sanıyorsun. Sen yeter ki cenneti hak et. Şuan ki aklın ile hayal kurabileceğin herseyi gerçekleştirebilecek kuvvet ve kudrette bir Rabbin var, tasalanma. Yeter ki hak et!
ilk 30-40 dk manchester'ın hiç de fena oynamadığı, hatta 2-3 gol pozisyonu da bulduğu halde ikinci yarı saçma sapan hatalar da eklenince maç bir anda 7-0'a gitti, manchester açısından talihsiz, liverpool açısından tarihi bir gün yaşandı.
Muhtemelen hayatınızda duyabileceğiniz en kötü koku olacaktır, acik havada bile tahammül edilemeyecek derecede ağır kokar, aklını alır, iştahı keser, kusturur.
Aselsan, roketsan, tusaş ve bayraktar makina silah sanayii ürünleri bütün dünyada hergeçen gün önemini arttırarak silah sanayii'nde söz sahibi belli başlı firmalar arasına girmiştir. Dünyanın en büyük ordularından birine sahip çin halk cumhuriyetinin de Türk savunma sanayiine ait ürünler kullanması gurur kaynağıdır.
Türk'ü Türk yapan erdemi, kafirle çarpışmayı göze almasıdır. Kafirle çarpışmayı göze alabilene Türk denir. Sen benimsesen de bu kavmi dünya Türk diye kabul etmez.
Allah-u teala, mahşer günü birbirinde hakları olan insanlara, haklarını almalarına müsade edecek ve hak sahibi de hakkını alacaktır. Üzerinde hayvanların hakkı olan, onlara zulmetmiş kişiye de zulmü oranında Azap edecektir. Hatta hayvanlara yapılan zulüm, insanlara yapılan zulümden daha günah ve azabı da daha ağırdır. Zira helalleşme ve müsammahasını alma durumu yoktur.
Bknz: yarın hakkın divanına varınca, süleymandan hakkın alır karınca.
Düşmanın en zelil olanı, alçaktır, mert değildir, genelde para ile satın alınılır, 3 kuruşluk ederine 5 kuruş verenlere asker olur köpek olur, geberdiğinde ihanet ettiği devletin cenaze aracı ile cehennem çukuruna yolculuğunu yapar.
Kuran-ı Kerim, 1500 yıldır güncelliğini koruyan ve alemlere rahmet, yol gösterici baş ucu kitabı olarak indirilmiştir. Arapça da bazen 1 kelime 15 farklı anlama gelebilir ve Kuran-ı Kerim bir konuyu anlatırken kısa kesebilir başkaca bir yere alıntı yapabilir oradan çok başka bir mesele hakkında görüş bildirebilir. Bunu anlayabilmek ve yorumlayabilmek için nice alim ve ulema kitaplar, eserler , tefsirler yazmıştır, netice de Allah (c.c.) kelamı ve bizlerde Allah (c.c.) kulu olduğumuz için sınırlı bir akla sahip aciz insanlarız. Bu sebeple Kuran-ı kerimi açıp rastgele bir ayetin Türkçe karşılığını buraya yazıp, ne zaman nerede ve hangi olay üzerine indirildi, bu ayet-i kerimenin fazileti, hikmeti, tefsiri nedir bilmeden hüküm kesmek ve yorum yapmak kibir ve cehalettendir. Kuran-ı Kerimde tarif edilen islam, son derece modern (senin modernlik anlayışın son 30 yılda değişmiş olsa da), aydınlık, ileri bir yapıya sahiptir, dürüst, sanattan ve bilimden anlayan bir yapıya sahiptir. Kuran-ı kerim'in getirdiği güzel ahlak ile yetişen bir insan herkese islam'ın öngördüğü bir sevgi ile yaklaşır, olaylar karşısında uzlaştırıcı, toplumda gıybet ve dedikoduyu engelleyecek kadar da ince bir ruha sahiptir. Kuran ahlaki ile yetişen bir müslüman "emniyet ve güven" sahibi bir mümindir. Senin gayri müslim olmana saygı duyar, islam'a karşı aynı saygıyı da senden bekler.
Bir kadının başına şapka mı takacağı yada eşarp mi tercih edeceği veya türban mı kullanacağı kendi inancı ve zevki ile alakalı bir durumdur. Bu duruma karışmak yada şapka takması yasaklansın veyahut türban takması yasaklansın gibi bir tutum içine girişen insanlar ise çağın cahil geri kalmış yobaz faşistleridir. Dileyen dilediğini giyebilir.
Tadını beğenmemek, yemekten keyif almamak dışında bir sebeple et yemeyi anormal gören bir insan, 3 semavi dinden herhangi birine inanıyor ise şunu söylemek gerekir. Allah (c.c.) Tevrat, incil ve Kuran-ı Kerimde, insanlar hayvanların etini, süt ürünlerini yiyebilirler diyor. Siz ise bunu kabul etmiyor ve tersini söylüyorsunuz. Bu iddianızla Allah (c.c.)'ın hayvanlara acımadığını, şefkat göstermediğini, hayvanların hak ve hukukuna riayet etmediğini söylemiş oluyorsunuz. Allah (c.c)'ın bir kısım hayvanları etinden, sütünden ve derisinden istifa edilmesi için yarattığını belirttiği halde buna karşı çıkmak, şefkatini Allah (c.c.)'ın şefkatinden daha ileri derecede göstermek ciddi bir psikolojik rahatsızlıktır.
Benim bu, bu yaşıma kadar tou taşıma kullandığım zamanlarda yerine akbil basıp uzatılan parayı her seferinde rencide etmeden geri çevirmişimdir. Parasını almayıp bir teşekkürünü yada hayır duasını aldığım cok olmuştur. Türk milletine yakışan naif bir gelenektir yolda kalmış insana el uzatmak.
35 yaşındayım, bu yaşıma kadar birine beddua etmedim, beddua etmekten çekindim, hak edenler olmadı mı? Elbette oldu ancak Cenab-ı Allah lafzını beddua ile anmaktan Allah rızası için imtina ettiğimden kullanmadım. Nerede ne zaman ve ne için kullandığın ile alakalı, hak etmişse ve zuhre bir saate denk gelebilirse yıkıcı etkisi olabilir. Belki de verdi ancak sen farketmedin.
Nasıl yaşadığın ile alakalıdır. Bu dünyada gördüğün hersey bir rüyadan ibarettir ölüm ise gözünün açılması, perdenin kalkmasi ve rüyadan uyanmandır. En sevdiklerin elleri ile seni gömdükten sonra amellerin ile başbaşa kalacağın, kaldırımda yürürken gördüğün karıncayı daha büyükçe bir adım atarak zayi etmeden geçme ihtimalin varken; tenezzül etmeyip normal adımlarınla yoluna devam edip ayağının altında ezilmesine sebep olman kadar ince ve ayrıntılı bir sorgudan geçtikten sonra ameline göre bir pozisyon ve şartlarda berzah alemine gideceksin, orada kıyametin kopmasını bekleyeceksin, amelin iyi salih bir kul olduğunu varsayalım, senden daha önce vefat etmiş ruhlar ile görüşme imkanında olacak, bulunduğun ortam cenneten bir bahçe olacak mutlu edileceksin ve mutlu olacaksın, bir an evvel kıyametin kopmasını isteyeceksin çünkü cenneti arzulayacaksın.
Ameli kötü, kalbi kararmış zalim biri olarak vur patlasın çal oynasın biri olarak yaşamış isen yaptığın her bir zerrenin hesabini vereceksin/veremeyeceksin, sana merhamet olunmayacak, bedellerini ödeyeceksin, yaptıklarını, kul hakkına girdiklerini, ortamlarda şekil olsun diye Allah'a (c.c.) ve peygamberine ve dinine küfür etmenin, hakaretler etmenin bedelini ödeyeceksin, hatta ödeyemeyeceksin, aç komşunu, acliktan ölen afrikalı cocukları, arakanda zulme ugrayan müslümanları soracaklar? Sen ne yaptin bunlar icin diyecekler, birsey diyemeyeceksin, köpekler gibi pişman olacaksin ama nafile , iş işten geçmiş olacak ve amel defterin kapanmış olacak üzerine ekleyebilecegin yeni bir iyilik hayır amelin yada farz ibadetin olmayacak, 3 günlük dünya için ahiretini yakmış biri olarak Cenab-ı Allah'ın merhametinden gayri tutanabileceğin bir dalın olmayacak..
Velhasıl kelam: basta dedigim gibi nasıl yaşadığın ile alakalıdır.
Varsa ihmali, hatası kusura parti gözetmeksizin hesabi sorulmalıdır, sorulacaktır da, 2012 yılında van ilinde meydana gelen depremde belediye başkanını kusurlu bulan Yargıtay 12. Ceza Dairesi, ilgili belediye başkanının cezalandırılması gerektiği yönünde karar vermişti, inşallah ihmali olan, kusuru olan, hatası olan her kim varsa devletimiz yargı önüne çıkartıp hesabını sormaya devam eder.Türk yargısı unutmaz, geçte olsa tecelli eder.
Bekaret bundan 100 yıl öncesine kadar hemen hemen bütün ülkelerde toplumun aile yapısı anlamında temel yapı taşı, en önemli hususuydu. Her türlü gelişme ve aydınlanmanın yaşandığı yıllarda Fransa gibi bir ülkede bile bu durum sorun olabilirdi. Cunku bir kizin asaleti bu idi, baba filminde Al Pacino Italyanin sicilya bolgesinde bir köyde asik oldugu kız ile düğün yaparken adet ve geleneklerine baktığımızda gelin olan bayanin kırmızı kurdelasini görebiliriz. Buradan avrupanin 30-40 sene öncesinin taşrasında bile önemini koruduğunu anlayabiliriz. Ülkemizde de 20 sene öncesine kadar ciddi bir sorun olarak görülecek bu durum iken günümüzde ve toplumumuzda da eskiye nazaran ehemmiyetini kaybetmiş bir durum haline gelmiştir. Günümüzde evlilik oranlarının azalmasında ki en önemli sebeplerden biri de budur. Erkek mizacı ve doğası gereği kadını yaptığı hatunun geçmişini bilmek ister. Bu duruma takılır, mesele eder, mesele etmem dese bile aklına gelir haliyle bilinçaltında kafasında oturmamış bir durum haline gelir. Bir bayan gençliğinde yanlış yapmış, hata yapmış olabilir bu durum evlenmesine mani de değildir. Durumunu izah edebileceği ve bu hususu anlayışla karşılayacak bir erkek ile tanışabilir zira Hz.peygamber'in (s.a.s) evliliklerinde yalnızca Hz. Aişe annemiz bakire idi, geriye kalan bütün hanımları ile dul olarak evlilik gerçekleştirmişti. Burada mesele zaten yanlış yaptım inceldiği yerden kopsun diyerek onlarca yüzlerce farklı erkekle birliktelik yaşayıp sonrasında istediği bir yuvayı kurma hayali taşımasıdır. Hayatın kaidesidir, zor ulaşılan kıymetli olur. Velhasıl kelam önemlidir.
Bayanlarda birçok parametre olmakla birlikte biz erkeklerde basit bir önizleme ile tırnak uzunluğu ve ense traşı en yalın haliyle bu işin püf noktasıdır.
Abbasiler dönemidir. Abbasiler devrinde Harun reşit tarafından Bağdat'a beyt'ül hikmet adında büyük bir bilim merkezinin kurulması ile başlayan bu dönem, moğolların 1258'de bağdatı kuşatip yagmalamasi ve böylelikle yıkılması ile son bulduğu şeklinde genel bir kabul vardır. Ancak islam dünyasinda tıp, felsefe, teoloji, sanat, matematik, astronomi gibi alanlarda öne çıkan isimler ve yazılan eserler göz önünde bulundurulduğunda 15. 16. yüzyıllara kadar sürdüğü söylenilebilir.
Kuran-ı Kerim'in 94. ayeti olan "inşirah" suresi iç daraltısına iyi gelecektir. Eğer inanan biriyseniz arapça bilmiyorsanız dahi türkçe yazılışından (turkce anlamından bahsetmiyorum, arapça halinin türkce yazılışı) okuyabilirsiniz, güzelce abdestini alıp 7 kere okursanız bütün sıkıntılarınızı , daralmanızı alıp götürecektir Allah'in izniyle .
Zamanla hersey geçer, geçmez diyeceğin şeyler bile geçer, belki zor bir süreçten sonra, belki uzun bir depresyondan sonra belki de kendiliğinden..
Öyle yada böyle geçer ama zamanla geçerken seninde içinden geçer gider ve giderken bir parçanı da alır götürür ve o eksikle yaşamaya devam edersin.
Büyük ve yıkıcı olarak beklenen deprem fay hattı silivri açıklardan avrupa yakası sahil şeridini takip ederek, anadolu yakasında kartal sahil ve adalar arasından geçerek izmit yönüne doğru devam ettiği için, en çok istanbulu etkileyeceği, en yoğun nüfusa istanbulun sahip olması (mesele hatay depremi ve etki alanı sadece istanbul bağcılara eşdeğerdir), finans merkezlerinin istanbulda olması, önemli birçok kurum ve kuruluşa ve genel merkezlerine ev sahipliği yapması, Türkiye ekonomisinin yarisinda fazla büyüklükte bir ticarete kendi başına ev sahipliği yapması, sonuclarinin butun turkiyeyi direk etkileyecek olmasi gibi birçok sebepten dolayı Marmara bölgesinde yıllardır beklenen deprem, beklenen istanbul depremi olarak anılmaktadır.
islamiyete göre toplumsal belirli kural ve kaideler vardır. Mesela komşun aç iken tok yatamazsın, öksüzü yetimi fakir fukarayı gözetmen gerekir, zengin bir insan buna göre vergisini (zekatını) verir, yanında çalıştırdığın işçinin emeğinden çalamazsın, alnının teri kurumadan hakkını verirsin, işi ehline verirsin gibi gibi birçok kural ve kaideyi eksiksiz sekilde uygularsan aksine en gelişmiş ve dünya üzerinde en yaşanılır diyarı inşaa etmiş olursun.
