"Otizm, üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır." tanımı buymuş ama nedense bana pek de rahatsızlık gibi gelmiyor.
internette otizm ve türevi olan birçok durum için rahatsızlık deniliyor, oysa otizm tedavi ile giderilebilir bir şey değildir. sadece bireyi topluma kazandırma vardır.
otizm, yaygın gelişimsel bozukluk başlığı altında da incelenir.
insanların çoğunun ayak fetişisti olduğu gibi, ben de ayaktan nefret ederim.
Bu başlık ve başlık içeriği kadar midemi bulandıran bir başlık görmedim bugüne kadar.
Acil bir işi vardır diye iyi düşünüp sinirlenmek istemediğim şofördür.
Bazıları var, daha yayadan yol isteyip "ben araçlıyım, öncelik benim hakkım." Deyip dalga geçercesine konuşan var. Yayayı suçlu bulan da var. Yaya hakaret eden, yaya ile tartışan bile var.
Böylesi trafik magandalarına gerekli cezalar verilmeli ki olayların devamlılığı sağlanmasın.
Emniyet ile birlikte çalıştıklarından kendilerine gelen emir gereğini yerine yetirdiklerini gösteren bir harekettir.
Emin olun ki bu durum keyiflerince olan bir şey değil. Yaşadığım yerin her yanı polis kaynıyor ve, sizin küçümsediğiniz, bekçiler polis ile birlikte çalışıyor.
Polis "yolda yürüyene kimlik sor ."derse sorarlar, "bizimle trafik denetlemesine katıl." Derse katılırlar.
Hiç yalan söylemeden, ben de karıştırdım o sinyalleri.
Çok önemli bir dersimin finaline yetişmeye çalışıyordum, benim için çok önemliydi o sınav da... aceleden, sağa sinyal vereyim derken sola vermişim sinyali, az kalsın arkamdan gelen araba ile toslaşıyorduk. Zor kurtardım yavru torosumu.
Tabii finalden 1 puan düşük alarak o dersten kaldım. Arabamın kazaya kurbam gitmesi ile kalırdım yoksa.
Ki... nice erkek şoförler gördüm yanlış sinyal vermeyi geçtim, arabayı düz yolda stop ettiren. Hey yavrum hey, siz akrep apoletli kadın'a mı anlatıyorsunuz.
Ne demek ulan "varlığım k*rt varlığına armağan olsun"? Ne demek ulan kendi dilleri yasaklandı?
Deden bilir belki şu lafı; "türkçe konuş, çok konuş." Hadi git de anlamını öğren de gel. Daha da demagoji yaparsın, prim kasman için sana bir fırsat tanıyorum.
Madem andımızdan bu denli rahatsız olan çapsızlar var... bak kardeşim, hazır internetin ve internetini kullanabilecek bir cihazın var, gir uçak bileti satan firmaların sitesine. Yurtdışına bir bilet al ve git.
Madem yıllarca bu zulme(!) maruz kaldın, bu gibi bir şey maruz kalmayacağın yerde yaşa.
Üniversiteye gitmeden önceki geceler gibi sıradan bir gecedir.
Aslında o gece tek bir derdim vardı, o da torosu'umu mahalleye park etmiştim ve o semtin kekoları tarafından çalınmasından korkuyordum.
Kapı kilidi biraz sorunluydu arkadaşlar. Kapıyı hafif yukarı kaldırıp kendinize çektiğiniz an açılırdı.
işte o ilk gece de rahattım ama ondan sonraki geceler kadar rahat değildim. O ilk gece de sıradan bir geceydi işte.
Bakınız sevgili uludağ yönetimi
ben çok iyi yazarım, çok iyi yererim, çok iyi gaza getiririm. Yazdıklarımla büyük bir tartışma başlatırım. Mesela beni yazmaya başladığım ilk sözlükte sevmezler, ben şimdi buradan onların... neyse.
Sizlere de selam eder ve köşeme çekilirim, beni yazar yapın artık.
Y-a-z-ar
Yahu sektör git, bir resmi üniformalı erkeği ya da spor yapan erkeği seksi bul. Nargile nedir iki gözüm, o zaman ar*p erkeklerini de mi seksi bulacaksın?
Hem diyorum işte, resmi üniforma giymiş erkek kadar seksisi yok.
iki yıl önce sevdiğim birisine açıldım ama açıldığıma da pişman oldum.
Kendisi o sıralar bir başkasından hoşlanıyormuş ve onun da o kişiye açılma gibi bir fikri varmış.
Öyle bir açılmıştım ki ona... plana göre yazdığım mektup ile bundan haberdar edecektim onu ama bir anda gelen cesaret ile onunla yüz yüze konuştum. "Sen bana kardeşim diyorsun ama ben sana kardeş gözü ile bakmıyorum burak, seni seviyorum." Demiştim.
Aldığım cevap söylediklerimden çok daha az ama keskindi. "Biz olmayız." Öylesin işlemişti ki içime bu laf...
O günden beri toparlaması imkansız hâle geldi ve hâlâ toparlayabilmiş değilim.
iki kişi, üç kişi, beş kişi... kendim haricinde birisi ile dışarıya çıkmaya ya da sinemaya gitmeye hiç mi hiç tahammülüm yok. Bir kişi bile olsa, yanımdaki kişiyi, kendime yük gibi hissediyorum ve yaptığım şeyden hiç zevk alamıyorum.
Film yahut dizi izlemeyi sevmezken, nadiren de olsa, sinemaya gidince de zevk almak istiyorum.
Spor bir şekilde giyinip gidiyorum ki rahat rahat seyir keyfi yapabileyim, kimse de yanımda olmasın... oh, mis.
Uludağ sözlüğe üye olurken, arkadaşım ile, bana güzel bir mahlas aradık ve en sonunda kendi mahlasımızı oluşturduk.
Bilen bilir beyaz toros ve jit'i, işte orada akrep apoletliler adını duyarsınız. Bir akrep apoletli olaral biraz farkım olsun dedik ve kadın oluşumu da buna ekleyip akrep apoletli kadını oluşturduk.
Hatta mahlasımı almadan önce "seni içeri almasınlar jitten?" Dedi. Alırlarsa alsınlar ulen, çok mu umrumda sanki.
Neyle yiyelim ulan lahmacunu, ayağımızla mı diye bir düşündüm başlıkta yazılanları okuyunca.
Türk olmayan biri elle yese lahmacunu "lahmacun olasım geldi." Dersiniz demi? O zaman ben sizin o zihniyetinizi seveyim.
Çatal bıçak ile yesek o lahmacunu, "abi kültür bilmiyor ya, türk kızı işte. Ne anlar kültürden, elitlikten." Dersiniz, elimizle yiyince de "türk kızı lahmacunu eliyle yiyor, görgüsüz, kültürsüz." Diyorsunuz.
Be ... koduklarım, siz neyi beğeniyorsunuz arkadaşlar?
Bunlar ne laftan anlar ne de başka bir halttan. Sadece ve sadece reislerinin ağzından çıkan lafa tapar ve ona göre bir yaşam sürerler.
Bu kitle öyle illey bir kitle ki... ülkedeki birçok şeyden şikayetçi olurlar ama reislerinin de bu ülkeyi kıskanılacak konuma getirdiğini, israil'den, amerika'dan güçlü olduğunu iddia ederler. Laftan anlamazlar, ciğerinizi de patlarsanız gerçekleri anlatmanıza rağmen "ama ağ bardu" demeye devam ederler.
Aklınız varsa bu kitleden ve böylesi bağnaz insanlardan uzak durursunuz.