Bu final döneminde bir kez daha gördüm ki, bütlerin yaramadığı güzide fakültem.
Mezun olabilmek için gözleri pörtlemiş, elleri mürekkep tutmuş kişi benim. ve benim gibi niceleri.
Yine bu başlık altındaydı, sana olan aşkımı kifayetsiz kalan kelimelerle anlatmaya çalıştığımda.
Sana yazmak istemiyorum ama düşüncelerim hep bu kapıya sürüklüyor beni. Özellikle son birkaç gün yada haftadır, yeniden aklıma düşüyorsun, çok uzun bir zaman sonra. Aklıma düşüyorsun, hatırlamıyorum yoksa. Zaten unutulanlar hatırlanır, benim bakış açıma göre.
Zaman herşeye deva değilmiş, anladım. Bunun olması gerekiyormuş demek ki. Olmasaydı da öğrenirdim belki, kim bilebilir ki?
"Neden?" dediğimde giderken, "Sorma." demiştin ağlayarak. Daha en baştan anlaşmıştık oysa bi sebebi varsa bana söylemen konusunda.
"Her sevdanın sonu,
sebepsiz bir terkediş.
Yalnızlık mı özlenen,
yoksa çok sevmek mi
bu ayrılıkların sebebi?"
Birgün tesadüfen bu yazıyı okursan ve geri gelmek istersen şayet gelme. Bu 'aşk' bitmiş ve bu yazının sonuna nokta koyulmuştur.
Nedendir bilmiyorum ama yazmak istedim. Belki de beni en rahatlatan şey yazmak. Belki de içimdeki karmaşanın bir çıkış kapısı. Başta söylediğim gibi bilmiyorum. Ama bilmemekte hoşuma gitmiyor değil. Bilseydim yazmayacağıma eminim.
Uzun bir süredir içimde bir sıkıntı, boşluktaymışım gibi. Belki de öyledir. Yada hayat yorucu, kim bilebilir? işte terazi erkeği olmanın en belirgin yanı.
Başımı alıp bilmediğim bir şehirde, bilmediğim sokaklarda tek başıma gezmek istiyorum. Sıkıntılarımı atmak, deşarj olmak. Omuzlarımdaki ağrı bu olsa gerek.
Sıkıldım artık bu şehirden, Ankaradan. Allah'a şükür arkadaşlarımdan yana hiçbir sıkıntım yok. Zaten hala ayakta kalmamın sebeplerinden birisi onlar. Ve tabi ki ailem en başta.
Bir gün yere düşecek miyim bilmiyorum. Eğer düşersem, o çocukluklarımızdaki gibi olmaz, sadece dizlerim acımaz. Paramparça olurum.
Gelecek kaygısı çok yoruyor insanı. Son günlerde bunu farkettim, hemde fazlasıyla. Eskidense ne güzeldi hayat! Böyle dertleri takma gibi bir durumum olmazdı. Demek ki yaşı gelince farkediyor insan.
Daha söyleyeceğim çok şey var, neyse, her neyse. Saat 03.06. Ben gidiyorum, selametle.
Tamam itiraf ediyorum, akasya durağı-doktorlar-arka sokaklara bende baktım. Ama bakmamak mümkün değil, kanalları gezerken bile en az bir bölüm izlemiş oluyorsun.
Ceza hukuku genel hükümleri finalinde tüm kaynaklar**** serbest olmasına rağmen, dc ile zor geçebildiğim** ve tüm sınavları da bu denli zor olan fakültelerde okuyan öğrencilerin kendilerini farklı platformlarda duyurmak için sözlük yazarı olması.
Halil Sezai'nin deyimiyle isyaannnnnnnn**
Ne güzel şey bu yağmur,
Nimet.
Bir lütuf.
Islattığında gözlerini,
Belli olmaz ağladığın
Sağnak sağnak.
Unutmak için hani yürürsün ya altında,
O da seninle birlikte gelir.
Gökler kurutsa da gözyaşlarını
Sen kurutamazsın.
Ah yağmur ah,
Keşke hiç kurumasaydın da,
Görmeselerdi ağladığımı.
Geride bırakılan bir aşkın ardından yağmurla bir konuşma biçimi.
yeni kurulduğunu düşündürmesin kimseye, yeni kuruldu çünkü. Medeniyet Okumaları adlı proje bu seneki bombasıydı bu sebeple insanlarda merak uyandırabilir. Sosyal aktivitelerden yoksun okulumuzu sosyalleştirmeye çaba harcanıyor. Keşke öğrencilerde asosyalliklerinden kurtulsa.
geleceği gündemde olan ve üniversite mezunu işsizler kervanına fazlasıyla hukukçuların katılacağını düşündüğüm sınav.
ne zorunuz var böyle bir sınava? Kontejanları arttırma, daha kaliteli hukukçular yetiştir. Herkesi üniversite mezunu yapma isteği ülkeyi kalkındıracak mı ki?
21. yüzyılın ticaret sistemi. Ev eksenli bir iş olması, çalarsaatle uyanmanızı engellemekte ve git gide büyümekte. insanlara değişime ayak uydurmalarını tavsiye ederim.
Network Marketing sistemini kullanan ve bu sistem içerisinde en çok kazandıracak yolu sunan holdingdir. Malezya menşeli olmasına rağmen, türkiye de kendine yer edinmiş ve büyümeye devam etmektedir. Bu holdingte çalşanlar hem kendilerini eğitiyorlar, hemde para kazanıyorlar.