Kadınlar kararsız canlılardır. Bir çok ülkeden kadınlarla tanışan biri olarak bunu söylüyorum.
Sevmekten vazgeçen kadın yoktur. Kadın sizi çok sevdiğini söyleyebilir arkanızı döndüğünüz anda sizden ayrılmayı düşünebilir. Ardından sizi çok sevdiğini tekrar düşünebilir.
Kadınlar Aşırı derecede ciddiye aldığınız unsurlar olmasın. Bunu aklınızdan hiç çıkarmayın. Bu onların doğasında var. Çoğunlukla hormonal.
En tapa örnek şu; anneniz
Size hamile kaldığı andan itibaren salgıladığı östrojen(bağlılık) hormonu siz doğduğunuzda pik noktasına ulaşır.
Şimdi annenizle olan tartışmalarınızı bi düşünün, bazen sizi doğuranı bile tanıyamıyorsunuz öyle değil mi?
Peki sizinle anneniz kadar bağı olmayan bi el kızını( tabirim için bağışlayın) düşünün. O size neler yapmaz? Neler yaşatmaz?
Ne yazık ki her an tetikte olmalıyız.
Ve unutmayın, bir kadın sizin her istediğinizi yapıyorsa sizi kaybetmek korkuyordur. Bunun nedeni ise çok rasyonal. Bu ne mi?
Istediği ve o an vazgeçemediği tüm şartları Ona o an sağlamanızdır.
Sizden öte bi dünya keşfederse saniye durmaz gider.
Bu dünya başka bi erkek olabilir, akademik kariyer olabilir, maddi hedefleri olabilir, arkadaşları olabilir, evcil hayvanı olabilir, kendisi olabilir hatta izlediği basit bi dizi bile olabilir.
Bunları bilin ve unutmayın. Sürekli düşünmeyin, hayatınıza bakın. Kimseyi de merkez noktanıza almayın.
Basit bir fizik teorisidir bu.
Düşünün şimdi. Örnek veriyorum Güneş sistemimiz.
Merkezimizde ne var Güneş(kadın) biz kimiz geride kalan gezegenler, uydular ve gök cisimleri. Bizim güneşin etrafında dönmemize neden olan şey nedir? Ağırlığı. Ağır olduğu için bizi etrafında toplar ve biz onun etrafında döneriz. Şimdi siz bir kadını bile istiye en ağır cisminiz yaptınız. O Güneş bir gün hayır ben artık burada kalmak istemiyorum dediğinde ne olucak hoop ortalıktan kaybolucak.
Peki geride kalan şeylerr(yani size ne olucak)
Ben söyliyim, basit fiziğe göre merkezini kaybeden her şey yörüngesiz bir şekilde savrulmaya mahkumdur. Merkezini kaybeden her şey rüzgarda savrulan yapraklar gibi savrulmaya mahkumdur.
anasını satim sanki bir tek mal biziz her yere bizi gönderirler, adanın amelesiyiz sanki binbir türlü zorlukla yaptığım silah bile adamlara işlemiyo arkadaş sıçarım böyle işe, yok pil bitti git al yok tuvalet kağıdı bitti git al, keşke zombiler dışındakileride öldürebilme gibi bi özelliğimiz olaydı..
hayır buna neden eksi verilir anlayabilmiş değilim, ne kadar iktidar yalakası varmış arkadaş..
anlamamakta ısrar eden arkadaşlara istinaden metin şöyledir;
çok açık ve ağır konuşuyorum. kurumlara yönelik, milleti galeyana getirmeye getirmeye yönelik bu davranışlar şerefsizliktir.
bu beyfendiler boğaza karşı içkilerini yudumlarken askerimiz canlarını siper ediyor. onlar kan kusuyor kızılcık şerbeti içtim diyorlar... ama burada beyfendiler konfor içinde milleti galeyana getiriyor.
biri kalkıyor genelkurmay başkanını, ösym başkanını ehliyetsizlikle suçluyor. senin ehliyetin ne? sen utanmadan kalkacaksın genekurmay başkanına, "hükümete yalakalık yapıyor" diyeceksin.
ösym'nin başındaki değerli bir bilim adamı, hataları olabilir. kalkıp yalakalık yapıyor diyemezsin!
tek başına ingiliz ve amerikan donanmalırını karşısına alabilecek kadar güçlü bir gemidir, ironik tarafı ise sonunun tek bomba atabilen bir savaş uçağı tarafından olmasıdır..
iyidir hoştur ancak bir (bkz: kadıköy barlar sokağı)değildir. gerçi anadolunun herhangi bir şehrinde böylesine bir sokak görmek imkansızdır.. şayet gidecekseniz los amigos veya sünger tavsiye edilir..
osmangazi'nin tam tersinde şehrin kuzeyinde yer alır. üniversiteler birbirine uzak olmasına rağmen iki üniversitenin öğrencileride şehrin tam merkezinde kalır..
"merhaba" ve "hoşçakalın"ı bir arada bulunduran kelime, nepal dilinde. düşünsenize, her gidişin bir de gelişi vardır ya da gelişin gidişi vardır anlamlarını bir arada bulunduran başka bir kelime var mıdır, bilemem ama olabilir de... ne hoş bir kelime!
dunyanin en buyuk anakarasi asyada, tibet ve hindistan arasinda kalan (bkz: himalayalar), dun itibariyle, nepal komünist partisi'nin onderliginde maoist gerillalarin surdurdugu halk mucadelesi neticesinde, bassehir katmandunun birkac yüz kilometre yakininda 300 kisinin oldugu, ulke.
birinin "anus of the world" diye andigi avustralya'nın en taninmis sehri.
şu sydneyin demir köprüsünden bir geçeyim dedim
bu yanından öbür yanına
adım adım
demir, karanlık, deniz ve ışık
hiç kimse yok yanımda
annem, babam, kardeşlerim, aşklarım
terkedildiğimi bildiğim sarıldıklarında
bir aslım var
o, bu dünyanın öbür ucunda
aralarinda, uluslararasi calisma orgutu (ilo), gumruk tarifeleri ve ticaret genel antlasmasi merkezi (gatt), uluslararasi kizilhac komitesi, dunya saglik orgutu (who) gibi kuruluslarin bulundugu sayisiz organizasyonun ve uluslararasi kurulusun merkezi.
irk ayrimi ve ayrimcilik temelleri uzerine kurulu bir devlet oldugu icin, bagimsizligini deklare etmesinden hemen sonra, birlesmis milletler, uyelerini bu devleti tanimamaya davet etmis, taniyan devletlerin, guvenlik konseyi'nin yaptirimlarina maruz kalacagi bildirilmistir.
bu sebepten daha fazla ayakta kalamamis, 1979 yilinda lagvedilmistir. uluslararasi hukukta ornek teskil eden bir devlettir.
romanlardan anladığım kadarıyla en az bizim kadar duygusal bir toplum. netten görebildiğim kadarıyla onlar da batıyı bizim gibi tanımaya, uyum sağlamaya çalışıyorlar, fakat bir farkımız var onlarla, daha doğrusu onların bizden bir farkı var.
onlar avrupa şokunu napolyon zamanında yaşadıklarında, yenilgiyle yüzleştiler. biz yüzleşemedik.
eşcinsel evliliğinin serbest olduğu ülke. bu bakımdan global anlamda tercih nedenidir.
ancak boşanabilmek için taraflardan birinin
boşanma öncesi 1 sene kanada'da yaşamasını gerektiren enterasan bir kanuna sahiptir