stv televizyonu, tuncay özkan la ilgili bir haber yayınladıgı zaman fonda tuncay özkan "en büyük hırsız benim" diye bagırıyor sürekli,miting deki konusmasından almışlar.,, niye durduk yere itiraf etmiş ki, yargıtayın kararını önceden mi biliyordu acaba, dedirten bir durum, kendisi gibi garip bi durum işte, kerameti kendisinden menkul, tv sahibi kişiligin, siyasi mitingler düzenlemesi, ülkeyi geröesi, darbe ile başbakanı tehdit emesi,
masonlar ulusalcı mı olmuş nedir? diye soruların akla hücum ettigi açıklamadır. ama adam fransız masonu diyebilirsiniz ama, en benim diyen ulsalcıya fark atacak fetva veriyor, üstelik incile bakın inanmıyorsanız diyor, peki bizim ulsalcılar da kutsal kitap diye incili mi kast ediyor?
polonya başbakanının hitabı ile" kominist tiran" dır kendisi.
49 yıllık hakimiyetinde kübanın geldigi yer, sadece purosu ve fahişesi ile meşhur olmuş bir ülkedir. insanını/ kadınlarını satan bir noktaya gelmiştir.
12 eylül darbesi gerçekleştigin de, abd başkanına "türkiye de bizim çocuklar başardı " diye ileitilmesinden yola çıkılarak söylenmiş bir cümledir. degişik günlük gazetelerde çıkmış olmasına köşe yazılarına konu olmasına, kitaplarda geçmesine ragmen hayır biz abd çocugu degiliz diye de bir yalanlama gelmemiştir.
Tartışmaya Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi, Radikal yazarı Haluk Şahin, gazeteci-yazar Alper Görmüş, Hürriyet Gazetesi yazıişleri müdürü Tufan Türenç ile Sabah yazarı Nazlı Ilıcak katıldı.
Tartışmaya damgasını vuran konu ise 'devlet gazetesi' tartışması oldu.
Gazeteci Alper Görmüş, konuşmasının bir yerinde "Bu tartışmalarda yoğun olarak dile getirilen konu, bir tarafın laiklik elden gidiyor söylemini dile getirmesidir. Bu şu anlama geliyor, laiklik elden gidiyorsa imha edilecek bir taraf var demektir. Karşı tarafın imha edilmesi lazım bu durumda..."
Görmüş'ün bu sözlerine Oktay Ekşi ve Tufan Türenç itiraz ederken Görmüş'ten bir bomba daha geldi...
"Hürriyet Devlet gazetesi..."
Tufan Türenç , "Çok ayıp bu da nereden çıktı?" şeklinde itirazlarını yükseltirken Alper Görmüş bu sözlerine dayanak yaptığı kaynağını açıkladı;
"Aydın Doğan, Nuriye Akman'a verdiği röportajda Hürriyet'in Devlet gazetesi olduğunu dile getirdi.."
Görmüş, Hürriyet Gazetesi'nin Necip Hablemitoğlu cinayetinde gösterdiği tavrın buna bir önrek teşkil edeceğini de ileri sürdü; "Hablemitoğlu öldürüldükten sonra 3-4 gün büyük gazetelerin hiçbirinde cinayeti kimin işlediğine ilişkin bir şey çıkmadı. Ama 4. gün Hürriyet 'Cinayet iran kaynaklı' diye manşet attı. bu bile yeter..." dedi.
Oktay Ekşi, Başbakan Erdoğan'la ilgili söylediği ve 'sonun sonra Menrderes gibi olur' sözlerine de açıklık getirdi. Ekşi, Erdoğan-Menderes benzetmesi yapmak istemediğini, sözlerinin yanlış yorumlandığını bildirdi.
AYDIN DOĞAN NE DEMiŞTi?
Zaman Gazetesi'nde 10.09.2002 tarihinde yayınlanan ve Nuriye Akman'ın yaptığı röportajda Aydın Doğan soruları şu şekilde cevapladı:
Babanız Halk Partisi ilçe başkanıydı. Bugünkü siyasi görüşünüz ne?
Oyumu kime vereceğimi niye söyleyeyim yani. Ama bana Mesut Bey in adamı diyorlar.
Siyasi görüşünüzü açıklarken, mek parmak soldayım dermişsiniz.
Evet, ben onu Milliyet Gazetesi için söyledim.
Nedir Mek? Bir Kelkit lafı mı?
Evet, çok az demek. Biraz Kelkit lafı da olabilir; ama biliyorsunuz, Türkiye de 1917 solcuları var, 1968 solcuları var, bir de 1990 dan sonraki solcular var. 1917 solcuları hâlâ Japon askerleri gibi şeyde bekliyorlar.
Savaşın bitmesini.
Ama hâlâ aynı şeyleri söylüyorlar. 68 solcuları değişmeye çalışıyorlar; ama tam değişmiyorlar. Ben 90 solcularındanım diyebilirim, yani mek parmaktan kastım o.
Milliyet mek parmak soldaysa, Hürriyet nerede?
Hürriyet devlet gazetesi daha çok.
Güzel! Demin devlet gazetesi olduğunu kabul etmiyordunuz, şimdi itiraf ettiniz. (Kahkahalar)
Bunun için fazla konuşmamak lazım. (Kahkahalar) Ben bir kadeh içmiş olsaydım, sen beni felaket konuşturacaktın demek.
Hürriyet i herkese verirler mi derken, bunu demek istiyordum.
iyi ediyordun. (Kahkahalar) Ne diyeyim.
Demeyin bir şey. Gazete patronu olmanıza Vehbi Koç un maddi bir katkısı oldu mu?
Hayır. Vehbi Koç un damadı inan Kıraç la dostluğum nedeniyle yıllarca Milliyet için Vehbi Koç un dediler. inan Kıraç ın Milliyet Gazetesini almamda çok büyük manevi katkısı oldu. Vehbi Beyin de manevi katkıları çok olmuştur. Her zaman giderdim Vehbi Beye akıl almaya. ihtiyacım yoktu, olsaydı maddi katkısı da olurdu. Ödünç para katkısı olurdu. Nitekim Hürriyet i aldığım dönemde de bankalarından kredi aldım.
sol da yok sag da yok, hepsi faşist aslında. türban tartışmasına bakarsanız görürsünüz, bir solcunun başörtüsü gibi bir hakka karşı olması anlaşılır bir şey midir? statükoyu savunuyorsa ancak öyle ama o zaman da solcu degil faşist oluyorsun be güzelim denilesi haspaya, edilen iki çift güzel söz dür.
Yargıtay, Tuncay Özkan´ın intihal (aşırma) yaptığına karar verdi.
Araştırmacı-Yazar Hakkı öznur'un çeşitli eserlerinden kaynak göstermemek suretiyle alıntıya başvuran Tuncay özkan'ın intihal yaptığı Yargıtay'ca onandı.
Kanal Türk Televizyonu'nun sahibi özkan, 'Entrikalar Savaşı' ve 'CIA Kürtleri' adlı kitapları yayınlandıktan sonra Yazar öznur ile alıntı konusunda tartışmalar yaşadı. Hakkı öznur, bunun üzerine hem intihal-aşırma davası açtı, hem de polemik sırasında Tuncay özkan'ın kendisine hakaret etmesini dava gerekçesi yaptı.
Aralık 2004'te açılan bu davaya, özkan bir karşı dava ile cevap verdi. Kanal Türk'ün sahibi özkan'ın Hakkı öznur'a karşı açtığı hakaret davası, Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından reddedildi.
Mahkeme, Tuncay özkan'ın aşırma-intihal yaptığına hükmedip, öznur'a 4 bin YTL manevi tazminat ödemesine karar verdi. Kanal Türk'ün sahibi, kararın ardından Yargıtay'da temyize gitti. Temyiz davasını, geçtiğimiz günlerde nihai karara bağlayan Yargıtay, alt mahkemenin, "Davalının, davacıya ait eserlerden kaynak göstermeksizin sayfalarca aynen alıntılar yaptığı" ve manevi tazminat ödemesine yönelik kararını itiraza yer vermeyecek şekilde onadı.
Hakkı öznur'un Millet dergisinde 21 Ekim 2002'de yayınlanan 'Barzani Yahudi Kökenli' isimli makalesi, Tuncay özkan'ın 'CIA Kürtleri' ve 'Entrikalar Savaşı' adlı kitaplarında kaynak gösterilmeksizin birebir alıntılarla kullanılmıştı.
Alanında tek kaynak eser konumunda gösterilen 6 ciltlik 'ülkücü Hareket' kitabının da yazarı olan öznur'un 'Cahşların Savaşı' adlı eserinden birebir alıntılar da yine özkan'ın 'CIA Kürtleri' adlı kitabında kaynak gösterilmeden kullanılıyor. Mahkeme kararında ayrıntılarıyla anlatılan özkan'ın yaptığı aşırma-intihal davası sonunda, 4 bin YTL tazminata hükmedildi. öznur'un avukatı Türk islam Karakoç, yasal faiziyle birlikte Tuncay özkan'dan yaklaşık 6 bin 500 YTL tazminat aldıklarını ifade etti.
özellikle akademik tez çalışmalarında ve çeşitli araştırmalarda eserleri en çok kaynak gösterilen yazarlar arasında bulunan Hakkı öznur, Yargıtay'ın kararı onamasının ardından; "Hak ve adalet yerini buldu. Herkes kimin ne olduğunu da gördü. Söylenecek sözün en iyisini ve kesinini Yargıtay zaten söyledi" dedi.
Avrupanın en büyük mason locası olan Grand Orientin Fransız asıllı üstadı buyurmuşlar ki(!; Türkiye de başörtüsü serbestiyeti geriye gidiştir.
Türkiye de laikliğin yeniden tanımlanması yolunda açılmış olan bir gediktir. Üstelik başörtüsü islami de değildir. Sonradan üretilmiştir. Örtü kadınlığı saklıyor. Bunun için incile bakabilirsiniz.(!?)
Halk yasağa karşı olabilir; ama kamuoyunun her zaman haklı olduğunu düşünmüyorum. Halk yanılabilir, demokrasiye karşı çıkabilir.
demiş, cümleler size bir yerlerden tanıdık geliyor mu? bu mason da ulusalcı mı nedir?
başörtüsü dinde yok isterseniz incile bakabilirsiniz diye de saçmalıgına taç yapmış.
istemezükçü zihniyetin, devlet sigara üretsin, sonra da, kanunla kullanımını yasaklasın çifte standardını benimsemiş saçmalıkta sınır tanımayan ulusalcıların sırf iş özelleştirme diye sahip çıktıkları eylemdir.
anadolu insanının, batılı sapık degerlerden ayıran en önemli özelliklerden birisidir. bacım diye hitap eder, benden sana zarar gelmez anlamı içerir, batılıların bacım diyebilecegi kimse yok maalesef, birbirini götürüyor, erkeleri bile birbirini götürüyor.
tahminim tuncay özkan ın başlatacagı girişimdir. son programın da o kadar övücü sözler etmiştir ki apo ile ilgili, türk devleti apo nun kıymetini bilmeliymiş falan falan.. böyle saçmalıklarla dolu bir programa imza atmıstır, nobele aday göstermesi de şaşılası bir hadise olmaz, malum göbek ergenekondan kesilmiş eli mahkum.
49 yıl, üllkesini kominizmle hem hal idare etmiş, ülkesinde sadece puro ve fahişe ile anılmasına neden olmuş, kominist tiran ın görevi bırakması, sevindirici bir gelişmedir.
bir gelecek düşlüyorum, ergenekonun çözüldügü, derin ulsalcı/abd derin yapılanmasının, dışardan abd ye kküfredip, içerden sarma harekatı yaptıgı yapının çöktügü ve ucu nereye giderse, oranın içeri tıkıldıgı, sanırım o hayale yakınım, köşkte ergenekona bulaşmadıgını umdugum bir kişi var.
cariyelik, islam öncesi cahil arap dönemi uygulamasıdır, osmanlıda cariye sistemi yoktur. abdulhamit hanı tahttan indirmeye gelen, ittihatcı 4 kişiden hiç birisi türk degildi, ama hepsi ittihatcıydı! osmanlıya onlar düşmandı, ya şimdiki osmanlı düşmanları! ittihatcıların çocukları ve osmanlının çocukları, yıl 1908, bu tarihi unutmayın, ergenekon operasyonuna kimler sahip çıkıyor, kimler, gazetesini onlar bombaladıgı halde sahip çıkmıyor ilgi ile izliyor türk milleti.
türk milleti geriye öykünmez, devleti yıkılmıssa yenisini kurar. bundan dolayıdır ki, cumhuriyecilik yapan ulusalcı agızların tüm söylemi boştur ve yerli degildir, türk degildir bu tepki, bu ülkede asla saltanatcılık olmamıştır, 17. türk devleti olan, türkiye cumhuriyeti devleti vatandaşı olmaktan onur duyar, ama osmanlıya hainlik eden ittihatcılıgıda unutmayız, atatürk kısa bir dönem selanik menşeili bu hareketin içinde yer almış, gerçegi görmüş, onlardan uzak kalmak için, sofyaya kendi istegi ile askeri ateşe olarak gitmiştir. o iktidarı ele aldıgındada, ne talat, ne enver kimse barınamamış, kimi almanyaya kimi bilmeme nereye kaçmışlardır.
600 yıllık osmanlı tarihi didiklenmiş, insanlara eziyet görülmemiştir, ermeni tehcirinide, ittihat terakki yapmıştır. ittihatcı herzesidir.