Zoe Fairbairns'in bilimkurgu türünde romanına verdiği isim.
Arka kapaktan alıntı;
''Bir dünya düşünün: Kadınların sadece toplumdaki rollerinin değil, doğurganlıklarının da yönetildiği... iyice robotlaştırılıp kendilerine yabancılaştırıldıkları, bir insan olmaktan çıkıp bir nesne gibi kullanıldıkları... Hayatları üzerine, onlara hiç sorulmadan kararların alındığı...
Ancak gün gelir, hayatları üzerine kurulan bu kumpasa uymak istemeyen kadınlar çıkar ortaya. Kalıpların dışına çıkan, Londra'nın göbeğindeki metruk bir binayı işgal edip kendi lidersiz birliğini kuran bir grup kadın, ülkedeki hatta dünyadaki kadınların kaderini değiştirmeye soyunur.
Kadınlar Kulesi, ataerkil bir devletin sosyal güvenlik sistemini kadınların yaşam tarzları üzerinde baskı oluşturmak amacıyla kullanmasını konu alan, feminist bir distopya. Bilim kurgu roman dalında Philip K. Dick Ödülü'nü, yaratıcı yazın dalındaysa Hawthornden Ödülü'nü aldı. Dünyanın pek çok ülkesinde yayınlanan roman, Deptford'daki Albany Empire'da sahnelendi ve bir yılbaşı kartında resmedildi....''
Film mi siyah beyazdı kedi mi siyahtı hatırlayamadığım ama asla tekir olarak nitelendirmediğim tüm şevkimin an itibariyle suya düştüğü yıllar önce izlediğim filmin tek geçtiğim tekir olmayan simsiyah kahramanı olan kedinin ismi.
insan psikolojisini bilhassa cehaletini ,dini inançları ve egolarını olası bir kurguyla göz önüne seren izlenilesi bir eser. Bir provokatörün insanların tüm inançlarına hükmedebileceğini ve yandaş toplayabileceğini sonuç olarak cahilce davranılıp kaos yaratılabileceğini gösteren bir filmdir.
--spoiler--
Bayan Carmody
Kasabanın tarikat lideri.
insanlar zehir içmeye başlamadan önce
buradan gitmek istiyorum.
insanlar gerilmeye başladıkça,
gözlerine daha iyi görünecek.
Hayır, buna inanmıyorum.
Kadının deli olduğu ortada.
Bak, belki birkaç kişi, ama...
Hayır, ben dört saydım.
Şu anda onlara vaaz veriyor.
Öğlene doğru dört kişiyi daha ayartacak.
Yarın akşama doğru,
o şeyler geri geldiğinde,
yanında resmen cemaati olacak
işte o zaman işleri yoluna koymak için
kimi kurban etmek isteyeceği
hakkında endişelenebiliriz ..
Tanrım, David,
biz modern bir toplumuz.
Elbette, makineler çalıştığı,
ve 911'i arayabildiğin sürece.
Ama bunları ellerinden alır,
insanları karanlıkta bırakırsan,
ödlerini koparırsan,
kural falan tanımazlar.
O zaman ne kadar ilkel olabileceklerini görürsün.
Katliamın , erkek merkezci törelerin milyonlarca kızın canına kıydığı durumu namus sayan insandır. Kadına giydirilen bir sıfattır. Dürüstlük , doğruluk değil toplum tarafından algılanan bacak arasıdır. Sığ zihniyetin varolduğu ahlak kaosudur.
Bazı kişilerin işine gelmeyen , bazı kişilerin ise at gözlükleriyle baktıkları gerçeklerin açıklayıcısı. Kendisiyle görüş ayrılığı olan ya da yüzeysel bakanlara göre üst perdeden ahkam kesmekle yargılanandır , komplo teorisi üretendir , paranoyaktır , takıktır. Derler ya yumurta kapıya dayandığında insanlar görüşleri mantık süzgecinden geçirmeye başlar ama çok geçtir artık . Yine kendisiyle görüş birliği bulunanlara da çamur atmayı klon yapmayı borç sayarlar bu kişiler. Echelon sistemi gibi çalışırlar birkaç kelime baz alırlar avasasın yazılarını tarayıp.
Irak Cumhurbaşkanı Talabani' nin Türk Dışişleri Bakanlığı' nı yalanlamasından yaklaşık bir saat sonra, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice' in verdiği mesaj. http://www.hurriyet.com.t....asp?gid=180&sz=99979
Akvin'in hikayelerinden ( akvin riceeştayna karşı)
Akvin, riceeştayna'a karşı (bkz: Alvin Frankeştayna Karşı) mı ? sunumdan bir çok tekerleme çıkar * şöyle de değişebilir ; ricevin talabanieştayna karşı (!) Kim kime karşı beklemedeyiz..
Malezya Din işleri Bakanlığı tarafından Müslüman astronotların uzay ortamında nasıl ibadet edeceklerini açıklayan 18 sayfalık bir rehber . http://www.ntvmsnbc.com/news/422137.asp
Kim olduğu kesin olarak bilinmeyen ancak bir çok dinbilimcinin eserlerine konu olan gizem örgütü temsilcisi. Transilvanya prensi Rakoczy ' nin en büyük oğlu olduğu , Francis Bacon ve shakspier 'in dahi aynı kişi olduğu, hatta çift el kullanıp aynı anda farklı içerikli şiir ya da yazılar yazdığı da iddia edilmektedir.
obsesif - kompulsif bozukluk semptomları verenlerin o kadar tırmalamalarına karşın kale alınmadıkça daha da kendilerini kaybetmelerine neden olan kişi. tebessümle seyretmek de ayrı bir zevk. hatta şöyle bir bakılacak olunduğunda '' ben taktım ama beni kale almıyor '' şeklinde bir bakış açısını ısrarla reddederler. (bkz: ezik insan modeli) http://sozluk.sourtimes.o...ow.asp?t=avasas+kasintisi
Her ne kadar genellemenin yanlış olduğu kabul edilse dahi buna rağmen yurdum insanlarının okuma - yazma bilmeyen kısmının hafta sonları Kuran kursuna gidip nerdeyse hatim etme seviyesine gelmesi oysa ki Arapça konuş denildiğinde gıkı çıkmaması ya da '' bu ayette ne deniliyor ''şeklinde sorularda afallayan ve yine öğretilmişlik ve salt ezbere dayalı şahsı muhtereme tanık olunduğunda düşündürücü de olmayan ancak genelleme yapılmaması doğru olan bir varsayım. başka bir varsayım da şu şekilde olabilir ; yine '' bir kısım insanların '' dogmatik olanı sorgulamadan benimsemesi. (bkz: başkalarının doğrularıyla yaşamak) (bkz: körü körüne bağlılık) (bkz: genellemeden kaçınmak gerekir)
birilerini ehlivukufa soyunduran şahsiyet. (bkz: benimkiler hala tanım cümlesi)
Ayrıca '' Samimi olmayı vaat edebilirim; tarafsız olmayı asla '' şeklinde bir çok yazı girilen başlıktır. iç güdüsel bir atlama vardır yazılarına iNSAN olmanın eksi yanı da bu olsa gerek.
Bir de imza gireyim; ben büyük bir şampiyonum, koştuğumda yer sarsılır,gök açılır ve tüm ölümlüler yolumdan çekilir.. (hayalperest adlı filmden alıntı)
Her hareketi olay olan şahsiyet, öyle içerlenilir ki yazıları farklı başlıklar altında bile açılır, ehh kuyruk acısı mı desek * (yaşasınn dünyayı kurtardık evet evet avasas deccal)
(bkz: insan kahkahalarla güldüğü zaman, kabalığı ile tüm hayvanları geride bırakır. (Aforizmalarından Seçmeler/nietzsche)) ben demedim nietzsche dedi *
mahalle baskısı tartışmalarında kendince "mahalle mi kaldı?" deyip de en koyu mahalle baskısı örneklerinin azaldığı düşüncesiyle ağıt yakan bir kadının (kadın?) listelediği tersine evrim hasletleri. Mahalle baskısı , sürü psikolojisi, toplumsal baskı, adı her ne olursa olsun bu kavramların ortak noktası ve oluşturduğu sorun ortak paydada birleşir. Bu ortak payda ise yaptırımdır, baskıdır, kısıtlamadır. Ahlak bireyselleşmiştir , kime göre şekillenecektir..söz konusu artık bireydir ve kendinden sorumludur.. yazarın geçmişi betimlemesi beni de şaşırtmıştır aynı yazar geçmişin bugününü yaşıyor olsaydı ismi de Ayhan Alatlı olarak yazar çizerdi kanısındayım :) malum kadın yazar okunmaz günah ! Bu sayılanlar örf adet değil ! Yobazlık , bağnazlık , kabadayıcılıktır.. bırakalım da yazarımız kağıt üstünde oynasın bu oyunları..
Örtülü insan görmek istememek değildir , inanca saygısızlık değildir. inanç maskesine bürünmüş siyasal ideolojileri ile ve onların şakşakçılarıyla ortaya çıkan arbededir.
Birçok faraziyeyi bir kenara bırakıp mantık çevresinde toplanmak gerekmektedir. Siyaseti bir kenara bırakıp sosyoloji ve psikoloji alanlarından bakılacak olduğunda bireysel istekle değil de zorla taktırılan ve baskıcı bir zihniyetle oluşturulan cemaatlere aitlik hissi esas alındığı görülecektir. Dışlandığını düşünecek cemaat ve tarikatlara katılacak belli bir süre sonra kimliksizleşecek onun için de siyasallaşacaktır kanısındayım. An gelecek bulunduğu noktada nerede olduğuna bakacak ve hala olduğu yerde saydığını görecektir. Çünkü inancı ,aslında kendi düşüncesi değil küçük yaşta baskıyla öğretilmişlikten ileri gitmemiş olacak ve cemaat psikolojisinde harmanlanıp kaçış yolu olarak bir mekanizma oluşturacaktır.
Yine bir kısım bölgelerde kadını sosyallikten koparan olgudur. inancın değil de ataerkil toplumun kendine biçtiği rolü üstlenmek için kapattırılıyor.. evet ! isteyerek değil bu kapanış baskıyla yapılıyor.. kadın kabulleniyor.
Kısacası türban sorunu; siyasilerin türbanı uzun yıllar simgeleştirmelerinin sonucu ortaya çıkmıştır. Ama yine de salt inanç doğrultusunda bakmayıp bu simgeleşen olgunun da geleceğe yansımasının öngörüsü , şekilcilik, sosyal ve psikolojik bir çerçevede ele alınması gerekmektedir.
Eğitim kalitesinden ziyade ideolojilerin ,dayatmanın hüküm sürdüğü bir anlayış biçimidir. Aynı zihniyet dünya klasiklerinin okunmasını milli düşünceye darbe, felsefe okunmasını da aynı şekilde gereksiz bıraktı ve ezberci bir nesil yarattı , yarattı diyorum cünkü şuan görülen kendi benliği olan bir gençlik yok. iHL veya değil eğitim kalitesi sorgulanmıyor tamamen ideolojiler çarpışıyor. Küçücük çocuklar ahlaksız diye nitelendiriliyor. Bir kısım laikliği din düşmanlığı , kültür yozlaştırıcısı olarak görüyor. Robatlaşmış bir zihniyet var salt dogmatik inanclarla bağlı ben ne yapıyorumu düşünemeyen. Tamamen düzeysiz ve hiçbir iyi niyet aranamayacak kadar kısır bir tartışma tüm konuşulanlar. Mustafa Kemali ve laikliği anlayamayan örümcek beyinliler : Kemal 'i anlayamamış bu yetmezmiş gibi tamamen iyi niyet sömürülürcesine küçüklerine de bu düşmanlığı aşılamışlardır, soruyorum size hangi iHL harici eğitim kurumlarında din düşmanlığı aşılanır ve dayatmacı bir hüküm sürülür ? Oysa iHL ' de laikliğin, putlaşmanın, kültür asimilasyonlarının olduğu, herşeyin Kuran 'da olduğu ve Kuran ' ı kendince yorumlayıp , altı çizilir ve boş beyinler yıkanır . Düşünebilmenin önü kesilir .. Din meşe olarak kullanılılır . "En sonunda, insanın ayrılmaz parçası olan her şeyin alış veriş ve pazarlık konusu olduğu zaman gelip çattı. Bu, o zamana kadar el değiştiren fakat ticaret konusu olmayan, erdem, duygu, kanaat, bilgi ve bilinç gibi şeylerin de ticaret konusu olduğu bir zamandır. Tek kelimeyle her şey ticaret konusu oldu. Bu genel kokuşma ve evrensel ölçekli alış - veriş dönemidir. Eğer ekonomik terimlerle ifade etmek gerekirse, bu, maddi olsun manevi olsun, her şeyin gerçek değerinin saptanması için pazara getirildiği bir zamandır." Karl Marx
iHL 'nin çoğu ideoloji savaşıdır , ideolojileri pazarlamaya çalışılır ve tamemen ticari kaygı taşırlar..ve zaman zaman bu görüşler pazara getirilir.
kendi egoları için var eden .. kendi yokluğunda ona ne olacağını değil de hep karında duracağı gibi sanan sonra da çaresizlik içinde ağlanan insan ! sen özürlü veya değilsin dünyayı ne kadar yaşanır kılabildin ki bir parcada senden ekleme gafletinde bulunabiliyorsun.ayrıca tam bir kısır döngüdür. zaten kendinden (!) var oldu karında o değil mi sonra sor yaşama hakkını sorgula hadi bakalım ne istiyor.. siz düşürmediniz mi onu o karanlığa düşürdükten sonra neden sorgularsınız bir gün ışığı mı yoksa hep karanlık mı tercihi.. aslolan zaten bu ikileme düşmemektir. şimdi madem onu düşünüyorsun ya doğur ya öldür ya da sonsuza kadar yum gözünü gerçeğe hepsi aynı !
Bir nevi platon' un idealar dünyasının alt başlığıdır. Ortamın şekline göre size yansıyan söz tanımı ve kişilik analizidir. bazen bu anlayış paronoyak bir hal de alabilir. satranc oynar gibi karşıdakinin hamleleri düşünülür.her karşıt tepkide kendini temize çıkarma çabası görülür. ( sen zaten bana yansıdığın kadar bendesin ! )
'' insan altedilmesi gereken birşeydir. Onu altetmek için ne yaptınız?Bütün varlıklar şimdiye dek kendilerinden öte birşey yaratmışlardır: peki siz bu büyük yükselişin inişi olmak ve insanı altedecek yerde hayvanlara dönmek mi istiyorsunuz? '' ( Friedrich Nietzsche/zerdüşt )
tamamen yığın olaydır. Dogmatik bile denilemeyecek kadar uydurulmuşluğun analiz ve yorumu yapılası, hadis sanılan hurafeden ibarettir. bunca yıl neden Adem ile Havva 'ya kızılmış ki ! tabi bu da ayrı bir ironi. '' Başkalarının düşünceleriyle bilgelik etmektense, kendi hesabına delilik etmek daha iyidir! '' friedrich nietzche
türkiye derler bir ülkede emareleri görülen kaostur.
Türkiye Cumhuriyeti 'nin döngüsel değişim sürecindeki kritik aşamalarından biriydi yakın gelecek . çeşitli kıyamet senaryoları yön çizmişti ülkenin varoluşuna . beklenen kaos çok yakındı . birbirleriyle aynı düzeyi paylaşan zeki (!) yaratıkların (bknz:sürü psikolojisi) cirit attığı bir griliğe bürünmüştü koca ülke.ideolojiler ,kavramlar arasında bir savaş başladı.bu grilikte 3 tür grup oluştu. ze za zu , he ha hu , ha ha ha grupları , şunu anladım : '' realist bir ideoloji , yo-baz ve laylaylom (sırasıyla) '' ze za zu kıyamet senaryolarında başı çekerken , he ha hu putlaştık hüleynn yıkın putları,özgür bırakın çocuklarımızı, ben y o- b a z isem size ne ! '' derler ve bunu baz alırlar , ha ha ha ise kapıma mı dayandılar? bana dayattılar mı ! işte ben o zaman korkarım!!! şeklinde yaşam sürerlerdi. rünler çizilsin . '' yumurta kapıya dayandı '' geçmiş olsun! , '' laiklik elden gidiyormuşşşşşşşşşşşşş '' geçmiş olsun , '' putlaşmışız ! '' geçmiş olsun! '' demokrasiymişş '' geçmiş olsun !!.. .... hadi cümleten geçmiş olsun . !!!!!!!! '' Çevrelerine uymak icin kendilerini yontanlar, tükenip giderler R . HULL ''
Aslolan , O ' nu anlayabilmektir ama bize cidden geçmiş olsun!!!
'' Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.
'' Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz. ''
'' Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. ''
''peygamber(s.a.v.)efendimiz buyurdu ki:gizli zikir daha efdaldir ancak tebliğ amaçlı olursa cehri zikir daha faziletlidir.'''i yaşatan ve yaşatmak için düzenlenecek ve zikri; teknolojinin her bir zerresinin çarpanlarına ayırabileceğim ''zikr de yaparım kariyerde'' dedirten oturumlar.. (bkz: ironiden anlamayan nesle aşina değilim)
''evet ideoloji olarak F.G ilke ve inkılapları, boşluklara 9 ışık ve genel olarak Kuran temel alınacaktır,noktalama işaretlerinden nokta kalkacak cümlenin bittiğini belirtmek için ampul konulacaktır.'' Türk islam Vatanı ve müslümanların ebedî varlığını ve Yüce Türk islam Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye islam Cumhuriyeti'nin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman F.G'nin ve müridlerinin belirlediği islam anlayışı ve O'nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda;..........şeklinde devam etmesi şaşırtmayacak beyan.
Ülkenin geri kalınmışlık sanrılarına zincirleme bir reaksiyon olarak atfettiği tabulardan kendine pay biçmek..bakir olmayı beceremeyip tabuyu karşı cinse entegre etmek ve kendisiyle çelişmek.