içersinde kazan kaynayan yer.
odun olmadığından cin ve insan yakılan ocaklar mevcut olup 18 tane bekçisi bulunmaktadır.
başlıca isimleri ; hutame, haviyye, sekar v.s.dir
ruhumuzun kontrolü aklımızdan geçer. sen kendini nasıl hissetmek istersen,
ruhunun durumu bu istemlere göre değişkenlik gösterir. ruhu çok fazla sıkmak ve çok fazla özgür bırakmak ruhun kalibrasyon ayarını bozabilir.
korkularınla yüzleştikten sonra korkularını yendiğin anlardır.
cebinde yarın için beş kuruş bile yok iken, bakkaldan veresiye çikolata aldığın zamanlardır.
işlediğin bir kabahatten ötürü sevdiklerinden gelen olumsuz tepkilerin arasında bir arkadaşının yüzüne
gülücükler saçtığı o muhteşem andır.
erkeğe bey demek ne kadar makul ise,
kadına bayan demekte o kadar makuldür.
yalnız eski yeşilçam filimlerinde köy gibi yerleşim yerlerinde
ayşe kadın, fatma kadın, hatca kadın deyişlerine sık sık rastlamaktayız.
zaten o filimlerde bey yerinede aga veya efendi ibareleri kullanılmaktadır.
şehirden köye gelen kalbur üstü insanlara ise bey veya bayan diye hitap edildiği hepimizin
bilgisi dahilindedir.
42. [Onlar,] kavurucu rüzgarlar ve yakıcı bir ümitsizlik içinde 18 [bulacaklar kendilerini],
43. ve siyah duman gölgesinde,
44. ne serinleten, ne de rahatlatan [bir gölge].
45. Çünkü, geçmişte onlar kendilerini tamamen hazlara kaptırmışlardı, 19
46. çirkin günahlar işlemekte inat ediyorlardı,
47. ve diyorlardı ki: “Ne Yani! Biz ölüp de toz ve kemik yığını haline geldikten sonra mı diriltileceğiz yeniden?
48. Ve eski atalarımız da mı?”
49. De ki: “Daha önce yaşamış olanlar da, sonrakiler de
50. [yalnızca Allah tarafından] bilinen bir Gün'ün belirlenmiş olan bir vaktinde bir araya getirilecekler:
51. ve o zaman, siz ey yoldan sapmış ve hakikati yalanlamış olanlar,
52. siz kesinlikle ağulu meyve ağacından 20 tadacaksınız,
53. ve karnınızı onunla dolduracaksınız,
54. ve yakıcı ümitsizliği (yudum yudum) içeceksiniz,
55. doymak bilmez susuz develerin içişi gibi içeceksiniz!”
56. Hesap Günü onların karşılanışı işte böyle olacak!
57. SiZi YARATAN Biziz, [ey insanlar:] öyleyse neden hakikati kabul etmezsiniz?
58. Attığınız o [tohum]u hiç düşündünüz mü? 21
59. Onu yaratan siz misi-niz, yoksa Biz miyiz onun yaratılışının kaynağı?
60. Ölümün sizin aranızda [her zaman geçerli] olmasını emrettik: ama hiçbir şey Bizi alıkoyamaz
61. varoluşunuzun tabiatını değiştirmekten 22 ve [henüz] size malum olmayan bir şekilde sizi [yeniden] var etmekten.
62. Ve [mademki] baştaki yaratılışınızı[n mucizevî bir olay olduğunu] biliyorsunuz; öyleyse, neden [Bizim hakkımızda] düşünüp dersler çıkarmazsınız?
63. Toprağa ektiğiniz tohumu hiç düşündünüz mü?
64. Onu büyütüp yeşerten siz misiniz, yoksa Biz miyiz onun büyüyüp yeşermesinin sebebi?
65. [Çünkü,] dileseydik, onu kuru bir çöpe döndürürdük ve siz hayret [ve dehşet] içinde kalırdınız:
66. “Eyvah, mahvolduk!
67. Yok yok, aslında [geçinme imkanlarımızdan] mahrum bırakıldık!” (diyerek).
68. Hiç içtiğiniz suyu düşündünüz mü?
69. Siz mi onu bulutlardan indirdiniz, yoksa Biz miyiz onun yere inmesini sağlayan?
70. [O tatlı bir su şeklinde iner, ama] dileseydik yakacak kadar tuzlu ve acı yapabilirdik: öyleyse neden [Bize] şükretmiyorsunuz?
71. Hiç tutuşturduğunuz ateşi düşündünüz mü?
72. Ateşin yakıtı olarak görevlendirilen ağacı 23 var eden siz misiniz, yoksa Biz miyiz onun varoluşunun sebebi?
73. Onu [Bizi] hatırlamanı[zı]n bir vasıtası 24 ve [hayatlarının] yabaniliği içinde kaybolmuş ve acıkıp susamış bütün insanlar için 25 bir rahatlama vasıtası yaptık.
74. Öyleyse kudret sahibi Rabbinin ismini yücelt!
75. HAYIR, [bu Kur’an'ın] parçalar halinde indirilişini 26 tanıklığa Çağırırım,
76. eğer bilseniz bu en güçlü bir teyiddir!
77. O, gerçekten değerli bir hitabedir,
78. sağlam korunan ilahî kelâm içinde [insana tebliğ edilmiş]tir
79. ki ona ancak [kalben] temiz olanlar dokunabilir: 27
80. bütün âlemlerin Rabbinden (gelen) bir vahiy!
81. Şimdi böyle bir habere 28 küçümseyerek mi bakıyorsunuz,
82. ve hakikati yalanlamayı günlük gıdanız olarak mı görüyorsunuz?