umutlarımızın ışığı olan yıldızları bile küstürmüştür bu ihanet yuvası dünya.
yıldızın yoktur artık. bakıp bu benim dediğin onu düşündüğün yıldızın yoktur artık. ne acı değil mi? o yıldızının sevdiğiniz olduğunu düşünün. hani denizcilerin yol bulduğu yıldız.... umutlar sahi albayım umutlar vardı değil mi? nerede albayım onlar? çok özlüyorum albayım...
haksız yere koluna kelepçe geçirilen masum mahkum gibi acı çekmektir.
tek farkın senin suçun aşık olmaktır. sevmektir. uğruna ölümü göze almaktır. isyan edersin ciğerlerin bile acıdan sigara üstüne sigara ister.... çakmak istersin kibriti dünyaya. yansın ulan dersin... yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu s.keyim. ama olmaz. gözyaşların acılarının imzası olur... helalim dediğin narin ten artık yoktur. bakarsın dünyanın gözlerine o bile ağlar... o bile yağmur olur... ölmek istersin.
bir zamanlar uğruna ölümü göze aldığın sevdiceğinin aramasıdır.
hayat artık meze yapmıştır seni... azrail'le kafa tutarsın tuttuğunla kalırsın... yorulursun... iki kuruş değeri olmayan adamlar film olmuştur hayatında. aynaya bakarsın sonra benim mi allahım bu çizgili yüz dersin... yamalıdır belki yüreğin ama yatı katı olan adam bile bol ölçüşemez yanında....
buruk buruk çayını içerek müzik akislerinde sigaraya dalarken telefonun bildiri ışığı kırmızı beyaz polis sireni gibi ürpertir birden içini... teninin kokusunu içine çektiğin kız yabancı olmuştır artık... kar tanesi gibisindir o an erirsin... bi bahar rüzgarı olan sevdiğin 50 derece sıcak olan yaz günlerine dönüşmüştür... dilenci olmuşsundur artık aşk dilencisi. için ürperir ''efendim'' yazarsın... geri dönmez. yazmaz. yine o kahpeliğini yaparak uzaklaştır. sen yine lanet edersin. sen yine yüreğinin denizinde boğulursun....
umutlarımız vuslat arasında... karanlık sokaklar neşemizi çaldı.. örümcek kalpli insanlar çevremizi sardı... acılara tuz basıyoruz da durmadan akan bu gözlerimiz ne olacak? sahi ölüm bi umut muydu? bembeyaz bir sayfa mıydı?
''Hükmüne boyun eğenlere iyi davran, ama asilere acıma, onları ez! Yoluna çıkan bütün kaleleri, surları yerle bir et. Turan’dan iran’a ilerle ve orayı aldıktan sonra daha batıya geç. Lorların ve Kürtlerin kökünü kazı. Eşkıyalıklarıyla, seyyahları her daim tasalandıran kalelerini, Kardeh-Kuh ve Lembeh-Şer’i yık...''
Doğrudur üstat ahmet hamdi Tanpınar'ın dediği gibi.. "Ben aşktan daima kaçtım. Hiç sevmedim. Belki bir eksiğim oldu. Fakat rahatım. Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde... Fakat daima ödersiniz... Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz.."
Saatler ilerledikçe yalnızlığı daha bi güzel hissedersin. Hayat artık öyle bir yormuştur ki karanlık ve sessizlik arkadaşın olmuştur. iyi gününde yanında onlarca kahpe dost varken kötü gününde seni bağrına basan yalnızlıktır artık, karanlıktır artık...