"yine bir sabah, yine rüyada çıplak kadın gören sözlük yazarları ve yine entyler. thanks god" bu silindi. sanırım birilerinin kuyruğuna bastım. hadi hgideyim de rahat rahat oynayın sözlüğünüzle.
yani sadece küfür etmeyeylim diye mi yapılıyor bu uyarı anlamıyorum. arkadaşım 3 kere kayıtlara geçecek şekilde kampanyanızla ilgilenmiyorum dedim. hatta son kayıtlı konuşmamızda "bir daha aramayın, gerçekten kayıt falan dinlemeyip ağır konuşacağım" diye açıktan tehdit ettim. bu neyin mücadelesi lan? hayır otomatik bir kayda da bağlanmıyor. senin benim gibi birine aratıyorlar. yahu düşsenize numaramı müşteri listesinden. ibneler. mına koduğumun kendini bilmezleri. bir anda sinirlendim, özür dilerim.
işyerinden kendi keyfi için internete girenlerin uyması gereken en temel kurallardandır. ekrana bakmadan çarpı işaretini bulmak zordur ama mouse'u yukarı doğru kaydırıp tıklarsan çizim sayfasına geri dönersin.
artık vaktinin geldiğini hissettiğimiz, sözlükteki erkek ve kadınlar için yaş, meslek, gelir gibi evlilik için gerekli (!) özelliklerin sıralandığı katalogdur. artık bikaç entrysini beğendiğiniz yazarın özellikleri için binbir takla atmaya gerek yok.
son yıllarda özellikle senaryo sıkıntısı yaşadığı iyiden iyiye hissedilen hollywood'un sürekli karşımzıa çıkarttığı saçma ve sıkıcı durum.
son dönemden en popüler örnek "tha hangover" verilebilir. zaten başlık da ordan aklıma geldi. final destination, hatta bana sorarsanız "testere" bile bu kategoriye girer.
kırıkhanspor ile hassaspor arasında oynanan maçtır. 25 farklı averaj farkını tek maçta kapatan kırıkhanspor bir anda liderliği oturmuştur. şikenin taaa çocukluk dönemlerinde kazanılan bir alışkanlık olduğunun kanıtıdır. çivi çıkmıştır artık. siz hala garip garip tartışmaya devam edin tv'lerde.
önemli not: maçta devreler 45 dakika değil, 40 dakika oynanıyormuş.
yıllar önce freud okuyup, "yea abartmışsın canım sen de" diye iç geçirmiş birinin; politikacısından sanatçısına, dini yönü ağır basanından yaşı geçmişine kadar herkesin uçkurunu tutamayışı üzerine içinden geçirdiği cümledir bu. valla bütün dünya seks üzerine dönüyor arkadaş. bu ne amk?
herşeyin zamanının saniye saniye tutulduğu, hergün bilmem kaç önemli olayın döndüğü ve bırakın zamanı, tüm hayatımızın sayılarla donatıldığı bir dünyada; 3-5 tane tesadüfü bir araya getirip "anam gizemli sayı buldum" diye ortaya atılmak da bitsin bi zahmet. hayır şu entry'i yazarken bile bikaç bişey uydurabilirim ama yapmıyorum. lütfen.
efendim sözlüğü sadece haftaiçi 8-5 kullananlar için, 2 gündür hiç açılmamışken pazartesi sabahı girmektir hesaba. 2 günlük uzaklığın ardından zor gelir önce. entry giremezsin, napçan lan ben şimdi dersin. bi şapşallaşırsın. sonra olaylar gelişir.
- bi "ben" tıklayayım bakayım, beğenilen var mı?
- beğenilmeyenlere de bakayım da az ders olsun.
- bir de adımı yazayım, bi yorum falan varsa.
- özel mesaj da yok. hmm.
- haftasonu kim soyunmuş? (hilal cebeci, esra-ceyda, vs.)
- gazate galerileri...
- derken yavaştan başlarsın tabi.
az önce okuduğum bir başlıktan aklıma geldi bu hikaye. hikaye dediğime bakmayın, bizzat yaşadım. içinde aşkın, romantizmin, acının, binbir türlü kıssadan hissenin bulunduğu bir hikaye. başarısızlıkla dolu ama bir o kadar da öğretici, son yılların en iyi roman... lan?!. neyse karıştırdım sanırım. gaza geldim. toparlıyorum. işte içinde çok şey var. anlatıyorum.
günlerdir bir yol aranıyordur işte. artık söylemenin vakti gelmiştir. ne olursa olsundur. yaklaşılır.
- birkaç gündür seninle uyanıyorum ben. (ouvv, söz öbeğine gel, romantizme gel, birazdan gel).
+ olur öyle. (???!?'^!'^!'!=)
sözlüğün gidişatından pek memnun olmamak değil sorun tabi. ben de bazen "ulan iyice garip bi yer olmaya başladı" diyorum içimden. ama bunu sürekli dile getiren arkadaşlara da bir çift sözüm var. yani sürekli "soğudum" diyeceğine az el at lan sözlüğe. yazmadan, müdahale etmeden, ters bi durum görünce vay efendim ben soğudumlar, sözlük de bozdu demeler. e bozar tabi amk. sen sadece soğudum dersen papağan gibi, sözlük de bozar.
sözlüğü sözlük gibi kullanmaktan çok, kişinin kendini ön plana atmak gibi bir derdinin sonucudur. yakın gelecekte yapılacak seçimler, kuralar, programlar ve çeşitli özel tarihlere istinaden, daha bişey belli olmadan açılır başlık. maksat ilk açanın kendisi olmasıdır. tabi doğal olarak abuk subuk bir entry ile giriş yapar. ortada bişey yokken saçmasapan bir tanım girer.
yavaş yavaş basın tarafından "kızdırılıyor" olmamızın ardından artık eminim ki, bu kapitalistler bizi suriyeye sokacak. maşa kıpkırmızı kesilince gireceğiz güneye. iran da cabası. gerçi hala iktidarı yalamaktan yorgun düşmüş ergenler anlayamıyorlar ama işte. savaş çıkınca nasıl online olacaklar merak ediyorum.
kamu kurumundaki kısıtlamalar dahilinde kapalı olan gtalk'un yanlışlıkla açılmasıdır efendim. öyle aman aman kullanıyor olmasak da, sadece bu "sızıntı" bile mutlu eder adamı. hemen bikaç arkadaşla geyik yapılır. malum, öğlene kapatırlar bunlar.
şimdi efendim biraz ağır bir başlık oldu ama var bunlar. yani sözlüğü günlük olarak kullanmak da diyebilirdim tabi ama arka arkaya bana denk gelen başlıkların siniri deyin. yani 1-2 başlık var zaten bunun için. ama onlar da kıyısından bişeyler kapabileceğiniz (müzik, film vs) başlıklar. yani nedir kimsenin umrunda olmayacak, bişeyler katmayacak bilgileri burda paylaşmak? ha?
tanım: yazarların her yaptıklarını sözlüğe bir tanım kılıfı ile girmeleri.
yıllarca onca önemli kurum, kuruluş ve konuda, aynen bir kenar mahalle kahvesindeymiş gibi yorumlar yapıp bunları bir de manşet olarak atan seviyesiz basındır. önce spor basınıdna görülen bu durum (yendik mi lan?, dingiltere, vs..) daha sonra siyaset alanına da girerek seviyeyi yerlere sermiştir.
son olarak bugün ülkemizin kredi notunu "pozitif"ten "durağan"a alan fitch ile ilgili attıkları başlıklarla tekrar o çirkin yüzlerini göstermişlerdir.
aynen aktarıyorum efendim:
"fitch, yine fitch'liğini yaptı" milliyet
"fitch'e bak" akşam
önemli not: fitch denilen kurumdan da ayrı nefret ederim. ama konumuz bu değil.
dışarda gözünüzün önünde düşenlere gülememeye inat, bi kahve alıp ayağı kayanları seyretmenin eşsiz zevkine varılan olaydır. hele bir de eviniz hafif eğimli bir yerde ise. kahkaha atmanıza da mani yoktur.
ben dikilitaşta oturduğum sıralar yapardım. hala götüstü düşen teyzeleri hatırladıkça gülerim.
bedelli uygulaması nedeniyle, bedeli bulamadığı için paşa paşa askere gidecek ve halihazırda bilmem kaç nöbetinde ayakta dikilen yüzbinlerce askerin ruh halidir.
işte konunun bu kısmını da karıştırıyor bazı arkadaşlar. ben mesela bedelli askerlerle elimden geldiğince taşak (evet, taşak) geçmeye çalıştım. ha imkanım olsa (yaptım bitti amk) ben de bedelli yaparım. hatta hiç yapmam. savaş karşıtı çiçek çocuğuyum ben.
ama eşitsizliklerin çok derin olduğu bu az gelişmiş ülkedeki durumda, şu andaki uygulamanın nasıl bir hava yarattığı da ortada. yapılacak iş değil. yazıktır, günahtır.
artık benim de şikayet etmeyi ırakıp bedelli geyiğine kendimi bırakmamla ortaya çıkmış, bedellilerin büyük bölümünün istanbul'dan çıkacağı gerçeğini anlatan söz bükümü.
bugün hemen her gazatede görebileceğiniz alt başlık. yakın gelecekte başlayacak olan ortadoğu savaşı (3. dünya mı olur tam bilemiyorum) için yapılan hazırlıkların en belirginlerinden.
şimdilik taraflar şöyle oluyor gibi:
rusya - suriye - iran - henüz somut adımlar atmasa da çin
türkiye - abd - israil - ingiltere - muhtemelen bikaç avrupa ülkesi daha.